• Sonuç bulunamadı

1.5. Terörizmin Unsurları

2.1.4. Kitle İletişim Araçlarının İşlevleri

Kitle iletişim araçları geniş halk kitlelerine seslendiklerinden dolayı kamuoyu oluşumunda önemli bir rol üstlenmektedirler. Kamuoyunu ilgilendiren konularda halkın en önemli enformasyon kaynağı kitle iletişim araçları olarak görülmektedir. Kitle iletişim araçlarının verdikleri haberler, yaptıkları yorumlarla sadece düşünce ve kanaatlerin açıklanmasına katkı sağlamakla kalmadıkları gibi, aynı zamanda kişileri ve toplumları inandırma ve seferber etme işlevini de üstlenmektedirler. Kitle iletişim araçları, gündemi tayin ederek, tartışma ortamı yaratarak, bilgi akışını sağlayarak, meşru olanla olmayan arasındaki sınırı belirlemekte ve toplumun talep ve beklentileri konusunda fikir vererek sağlıklı bir kamuoyu oluşumunda da büyük rol oynamaktadırlar (Mutlu, 2007: 18).

Kitle iletişim araçlarının işlevleri ile ilgili olarak tarihsel gelişim içerisinde ortaya atılan, yani bu araçların ortaya çıktığı dönemdeki toplumların siyasal ve ekonomik koşullarına göre belirlenen işlevler, daha çok yazılı basın için geçerli olmuştur, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra ise diğer kitle iletişim araçları için kullanılmaya başlanmıştır. Bugün ise kitle iletişim araçlarının işlevleri ile ilgili kuramlar ve yaklaşımlar yine ülkelerin siyasal ve ekonomik yönetim biçimlerine ve düzenlerine oldukça bağlı görülmektedir (Aziz, 2013: 89).

Haber Vermek

Haber verme ve haber alma gereksinimi insanlık tarihiyle başlayan bir süreçtir. Toplumlar geliştikçe haber alma ve haber verme ihtiyacında da gelişmeler yaşanmıştır, özellikle teknolojinin hızla gelişimi, haber alma ve verme yöntemlerini de geliştirmiştir. Teknolojinin önemli buluşlarından olan radyo ve televizyon tekniği aracılığı ile halkın haber almasına, haber vermesine yeni yöntemler, yeni boyutlar getirilmiştir. Bu boyutlar önce radyo aracılığı ile ülkenin en uzak köşesine, en ıssız yerine kadar anında ses yolu ile haberin ulaştırılması iken, televizyonun buluşu ile de ses unsuruna ek olarak, görüntü ögesinin eklenmesi ve bu yolla kişiyi, halkı olaya

doğrudan tanık etmesi şeklinde gerçekleştiği ifade edilmektedir (Aziz, 2013: 90). Kitle iletişim araçları ülke ve dünyada meydana gelen olaylar, gelişmeler ve değişen şartlarla ilgili halka bilgi vermek suretiyle ülke ve dünya sorunlarının toplum ve bireyler tarafından öğrenilmesini, bu sorunlar konusunda toplumsal görüş oluşturulmasını sağlamaktadırlar. Bu işlevle birlikte kitle iletişim araçları bir yandan bireylerin ilgi ve isteklerini tatmin ederken, diğer taraftan yeni gelişmeleri öğrenmelerini ve bu gelişmelere uyum sağlamalarını da kolaylaştırmaktadır. Bu işlev kitle iletişim araçlarının habere esas olacak olay, fikir ve gelişmeye ulaşmalarını, bunları üretmelerini ve yaymalarını içermektedir (Güz, 2005: 14).

Kitle iletişim araçlarının en güçlü ürünleri, taşıdıkları en önemli ileti karşımıza haber olarak çıkmaktadır. Haberi taşıyan araç; basın, radyo ya da televizyondur. Okumayı gerektiren basın göze, duymayı gerektiren radyo kulağa, imgeler ile sesleri bütünleştiren televizyon ise hem göze hem de kulağa hitap etmektedir. Kitle iletişiminin halk adına bazı işlevleri üstlenmesi, hem bir hak hem de bir sorumluluktur, halkın gözü, kulağı ve sesi olan kitle iletişim araçlarının en önemli fonksiyonu topluma haber ve bilgi sunmalarıdır. Basının haber ve bilgi sunarken haberlerin toplanmasından, yazılıp yayınlanmasına kadar olan evrede ise objektiflik ilkelerinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir (Tutar ve Yılmaz, 2005: 214-215).

Kitle iletişim araçları, ulusal ve uluslararası olaylar ve koşullar hakkında haber ve bilgiler aktararak bu olayların anlaşılmalarını ve bu nedenle de bilerek tepkide bulunulmasını sağlamaktadır. Bu işlev, haber, veri, imge, görüş ve yorumların toplanmasını ve işlem görmesini içermektedir (Bülbül, 2001: 62). Bireysel, toplumsal, ulusal ve uluslararası durumları akılcı bir biçimde kavramak ve gerekli kararları alabilmek için gerekli olan (MacBride, 1993: 15) bu unsur kitle iletişim araçlarının en önemli işlevlerinden birini oluşturmaktadır.

Bu bağlamda basının haber ve bilgi vermedeki amacının belirli bir zümreye, kişi ya da kuruma çıkar sağlayacak şekilde olmaması gerekmektedir. Çünkü günümüzde basının gücünün ve etkinliğinin ortada olduğu açıktır. Günümüz toplumlarında önemli bir haber ve bilgi kaynağı olan basın organları bir yerde neyin önemli neyin önemsiz olduğunu tespit ederek, olayı bireyin gündemine

sokabilmektedir (Işık ve Öztekin, 2008: 45). Bu noktada basının bireyi istediği şekilde manipüle etme gücü de ortaya çıkmaktadır.

Eğitim ve Bilgilendirme

Radyo ve televizyon örgütlerinin haber verme işlevinden sonra en önemli işlevlerinden biri de eğitim işlevidir. Ulusal kalkınmalarını tamamlayamamış ülkelerin radyo ve televizyonu eğitim aracı olarak kullandıkları bilinmektedir. Bu araçlar 60’lı yıllardan sonra en etkin eğitim yöntemi olarak kabul edilmektedir. Örneğin Afrika ülkelerinin pek çoğunda, özellikle televizyon bu ana amaç ile kurulup, yayın yapmaya başlamıştır. Bu noktada pek çok kuram geliştirilmiş, araştırmalar yapılmıştır. Radyo ve televizyonun eğitici işlevi yalnızca geri kalmış ya da kalkınmakta olan ülkelerle de sınırlı kalmamıştır, kalkınmış ülkelerde de bu işlevin sıklıkla kullanımı söz konusu olmuştur. Günümüzde ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Japonya gibi kalkınmış ülkelerde de bu kurumların eğitim işlevine önem verdikleri görülmektedir (Aziz, 2013: 91).

Güz, kitle iletişim araçlarının eğitim işlevini iki açıdan değerlendirmektedir. Yazara göre birinci işlev, bu araçlar haber ve bilgi vermek suretiyle bireylerin bilgi düzeyleri, yetenekleri ve becerilerini geliştirmeye yardımcı olmaktadır. Doğrudan haber vermenin eğitime katkısı bu noktada ortaya çıkmaktadır. İkincisi ise, gelişen teknoloji ve eğitimin yaygınlaşması ile birlikte kitle iletişim araçlarının doğrudan bireylerin ve toplumun eğitilmesi işlevini üstlenmesidir. Bir anlamda okulun işlevlerinin bu araçlar yoluyla gerçekleştirilmesidir. İlkokuldan, yükseköğretime kadar her alanda kitle iletişim araçlarının bireyleri ve toplumu eğitme işlevi bu başlık altında toplanmaktadır (Güz, 2005: 14).

Aynı zamanda kitle iletişim araçları bireylerin boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirebilmesi için onlara çeşitli alternatifler de sunmaktadır. Gazete ve dergilerdeki bulmaca, yazı, fotoğraf ve çeşitli dolgu malzemeleriyle televizyonlardaki müzik programları bunların bir sonucudur. Bu tür malzemeler bireylerin günlük hayatın sorunlarından kurtulmasında ve boş zamanları

doldurmasında da yardımcı işlevi görmekte (Işık ve Öztekin, 2008: 50), bununla beraber bireylerin çeşitli konularda bilgi sahibi olmasını da sağlamaktadırlar.

Bireyin bu enformasyonu sürekli olarak birinci elden yani tecrübeleri/yaşantıları aracılığıyla elde edebileceği bilgilere tercih etmesi halinde bazı sorunların ortaya çıkması da mümkün görülmektedir. Bu sorunların başında medyaya bağımlı, onun müsaade ettiği kadar düşünen, onun belirlediği biçimde yaşayan, tüketim kalıpları sürekli değişen, toplumda prestij elde etmek için sahip olduklarını yücelten bireyler haline gelme sorunu gelmektedir. Bu H. Marcuse’un tanımladığı gibi “tek boyutlu insan” tanımlamasını gündeme getirmektedir. Tek boyutlu toplumun tek boyutlu insanı ileri endüstri toplumun yapısal özellikleri ile kitle iletişimin katkısıyla oluşmaktadır (Bal, 2013: 87).

Toplumsallaştırma

Her bireye içinde yaşadığı toplumla bütünleşme olanağı sağlayacak, toplumsal birleşmeyi ve kamusal yaşama etkin bir biçimde katılım için gerekli olan bilinçlenmeyi kolaylaştıracak ortak bir bilgi ve düşünce fonu oluşturan (MacBride, 1993: 15) medyanın toplumsallaşma sürecinde etkin bir araç olduğu açıktır.

İletişim, “bilgi, tutum ve davranışların aktarılması” olarak tanımlandığında, verilen mesajın alıcı tarafa bilgi aktarırken, onun tutum ve davranışlarında değişiklik yapmayı amaçladığı ortadadır. Başka bir ifade ile verilen mesaj yolu ile karşı tarafın eğitilmesi ya da daha geniş anlamı ile “toplumsallaştırması” amaçlanmaktadır. Bu işlevin sonunda bireyin, toplumla bütünleşmesi, toplumun bir parçası haline gelmesi amaçlanmaktadır. Nitekim birey, iletişim yolu ile sosyalleşmekte, toplumsallaşmaktadır. Bireyler yaşamının her aşamasında yeni bilgilerle donatılır ve bu donanımın yolu ise çeşitli iletişim türleri ile gelen bilgi yüklü mesajlar olarak değerlendirmektedir (Aziz, 2016: 55).

Kişiler toplumdaki diğer bireylerin değer yargılarına ve davranışlarına göre hareket edebilmekte ve onların anlayışını kazanarak toplumla özdeşleşebilmektedir. Bireyle toplum arasındaki ilişkilerde ve bireyle diğer bireyler arasındaki etkileşimde kitle iletişim araçları aracı rolü üstlenmektedir. Söz konusu araçlar toplumda beliren

görüş ve düşünceleri yine toplum bireylerine aktarırken, oluşan tepkileri de yine toplum fertlerine yansıtmaktadırlar (Güz, 2005: 15).

Bu süreçte toplumun bireyden istediği ile bireyin kendisini geliştirdiği topluma uyma davranışları arasındaki çatışma ise sosyalizasyon kavramını gündeme getirmektedir. Kitle iletişim araçlarının bireye hem doğrudan hem de sözü edilen sosyalizasyon kavramının etkisinden gelen dolaylı bir etkisi söz konusudur. Kitle iletişim sistemi kendine özgü araçlarıyla, endüstri-kent toplumlarına özgü değerler ve davranış modellerini bireylere sistemli olarak sunmaktadır. Böylece oluşan etkinin çoğu zaman aile, eğitim gibi kurumlar düzeyinde bir sosyalizasyona neden olabileceği ifade edilmektedir (Bal, 2013: 86).

Eğlence

Kitle iletişim araçlarının işaret, simge, ses ve imgeler aracılığıyla tiyatro, dans, sanat, edebiyat, müzik, spor ve oyun gibi bireysel ve toplu nitelikli yaratıcı etkinlikleri yaymak (MacBride, 1993: 15) gibi işlevleri söz konusudur. Medya bu imkanları en ucuz ve çeşitli biçimde sunmanın çabası içindedir. Toplumsal çabanın baskıcı temposundan bunalan birey ise medyanın sunduğu bu imkanlar ile rahatlayabilmektedir (Bülbül, 2001: 62).

Özellikle günlük hayatın baskısı altında ezilen ve rahatlama ortamları arayan bireyler için kitle iletişim araçlarının sunduğu hizmetler kurtarıcı olarak değerlendirilmektedir. Kitle iletişim araçları yayınları ile bireyler için daha ucuz ve daha çeşitli rahatlama ortamları hazırlarken aynı zamanda toplumsal tansiyonu azaltarak sosyal patlamaların önlenmesi de sağlanmaktadır (Güz, 2005: 14).

Kitle iletişim araçları bireylerin boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirmesi için onlara çeşitli alternatifler sunmaktadır. Gazete ve dergilerdeki bulmaca, yazı, fotoğraf ve çeşitli dolgu malzemeleriyle, televizyondaki müzik programları bunlardan bazılarıdır. Bu tür malzemeler, günlük hayatın sorunlarından kurtulmak ve boş zamanları doldurma gibi işlevler görmektedir. Bunun yanı sıra kitle iletişim araçları bireyler için düş dünyası da yaratmaktadır. Bunun bir sonucu olarak söz

konusu araçlar toplumu oyalamakta ve böylelikle otoriter yönetimlerde kamuoyu oluşumunun engellenmesine neden olabilmektedirler (Tutar ve Yılmaz, 2005: 216).

Günlük hayatın stresinden, monotonluğundan ve rutinliğinden şikâyet eden bireyler için kitle iletişim araçları bir anlamda can simidi işlevi görmektedir. Bireyler gündelik hayatın sıkıntılarından kurtulmak ve boş zamanlarını değerlendirmek için kendilerine sunulan alternatifler arasından kendilerine uygun olanı tercih etmektedirler. Bu durum ise uzun vadede bireyleri standardize ederek oyalama ve kaçışa sebep olabilmekte ve kaliteli yayınların sürekli düşmesi gibi bir olguyu da beraberinde getirmektedir (Işık ve Öztekin, 2008: 51).

Eğlendirme işlevinin, radyo ve televizyon istasyonlarının yönetim sistemlerine bağlı olarak oranlarının değiştiği görülmektedir. Özel girişimci ve amacı reklam yolu ile mal ve hizmetlerin tanıtılması olan yayın örgütlerinde bu tür yayınların oranı daha fazladır. Yapılan programlar ise reklam veren firmaların desteklemeleri (sponsor) ile büyük harcamalarla, ünlü oyuncu ve sanatçıların yer aldığı eğlence-show programları olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, özel girişim yayıncılığının giderek yaygınlaşması, reyting (en çok izlenme oranı) kaygısı ile son zamanların radyo ve özellikle televizyon yayıncılığında eğlendirme işlevi, neredeyse diğer işlevlerin önüne geçerek reklamların izlenebilmesini sağlamak amacıyla eğlence, magazin türü yayınlar televizyon yayınlarına egemen olmuştur. Türkiye’deki özel radyo kanallarının neredeyse tümüne yakını müzik kutusu olarak yayın yapmakta, televizyon kanallarının da büyük bir çoğunluğu eğlence-magazin türü yayınlara ağırlık vermektedirler (Aziz, 2013: 93).

Denetim ve Eleştiri

Bireylerde toplumun bir parçası olarak alınan kararlarda etkili olma düşüncesi, oluşturulan ortak ideal ve ilkeler konusunda bireylerin seferber olmalarına ortam hazırlamaktadır. Kitle iletişim araçlarının bireyler arasındaki tartışmaları sağlaması, onları bir anlamda kürsü konumuna getirmektedir. Söz konusu araçlar bir yandan tartışma ortamını hazırlarken, diğer yandan da tartışmada ortaya çıkan sonuçları yine toplum fertlerine iletmektedirler (Güz, 2005: 15). Bunun yanı sıra iletişim araçları,

bireye toplumun değerlerini aktarırken onların toplumsal amaçlar yönünde hareket etmelerini de gerçekleştirmekte, ayrıca hazırlayabilecekleri tartışma, söz konusu toplumsal amaç ve değerlere açıklık kazandırmakta, gelişmelere katkıda bulunmaktadır (Bülbül, 2001: 62).

Demokratik ülkelerde bir denetim ve eleştiri mekanizması olarak işlev görmesinden dolayı kitle iletişim araçlarına “dördüncü güç” nitelendirmesi yapılmaktadır. Günümüzde basın, toplumun seçim yoluyla ortaya koyduğu kurumların çalışmalarını gözlemlemek için ortaya çıkardığı bir denetim mekanizması olarak kabul görmektedir. Çağdaş demokrasilerde hükümet faaliyetleri, parlamento, idare ve yargı tarafından denetlenmektedir. Bu kurumları iktidar, belirli ölçüde belirli yollarla baskı ve etki altına alabilmektedir. Dolayısıyla modern hukuk devletlerinde “en önemli ve etkili denetim organının, özgür ve bağımsız bir basın olduğu ilkesi” kabul edilmektedir. Bu anlamda, kitle iletişim araçları denetim ve eleştiri görevini yerine getirirken, kişi ve makam farkı gözetmemeli, belirli grup ve odakların sözcülüğünü değil, toplumun sözcülüğünü üstlenmeli, gerekli durumlarda ayrım yapmaksızın herkesin yanlışlıklarını göstermeli ve eleştirilerde bulunabilmelidir (Tutar ve Yılmaz, 2005: 215-216).

Kamuoyu Oluşturmak

Kamuoyu, kitlelerin kendisi ile ilgili konularda genel bakış açışını ve düşüncelerini kapsamaktadır. Başka bir deyişle, sosyal yaşamın zorlukları karşısında belirli bir kitle arasında oluşan ortak kanaatleri ifade eden bir olgudur. Daha kısıtlı anlamıyla terim, toplumu ilgilendiren bir konuda insanların kanaatlerinin toplanması ve bunların örnekleme tekniğiyle istatistiklerinin yapılmasına işaret etmektedir (Eren ve Aydın, 2014: 198).

Kitle iletişim araçları, bütün kişi, grup ve ulusların karşılıklı olarak birbirini tanımaları, anlamaları, ötekilerin koşullarını, görüşlerini ve özlemlerini kavramaları için gerekli olan mesaj çoğunluğuna ulaşmayı kolaylaştırmak (MacBride, 1993: 20) amacıyla kamuoyu oluşumuna katkı sağlamaktadır.

Kitle iletişim araçları kamuoyunun oluşumunda, bu oluşuma katkı sağlayan temel etmenlerden birisini ve aynı zamanda en önemlisini oluşturmaktadır. Çünkü kitle iletişim araçları çeşitli görüşlerin ifade edilebildiği bir forum olma özelliği gösterdiğinden ülkedeki çok sesliliğe ve dolayısıyla demokrasinin oluşmasında büyük bir rol üstlenmektedir. Bunun yanı sıra mevcut kamuoyunu açıklama gibi bir işlevi de görmektedir. Dolayısıyla kitle iletişim araçları çoğu zaman kamuoyu oluşturmakta, bazı durumlarda da oluşan kamuoyunun vücut bulabilmesine, sesini duyurabilmesine katkı sağlamaktadır (Işık ve Öztekin, 2008: 51). Kitle iletişim araçları belirli bir konuda kamuoyu oluşumuna katkı sağlamanın yanı sıra, mevcut kamuoyunu açıklama gibi bir işlev de görmektedir; dolayısıyla kitle iletişim araçları her zaman kamuoyu oluşturmakla kalmamakta, bazı durumlarda da oluşan kamuoyunun açıklanmasına fırsat vermektedir (Tutar ve Yılmaz, 2005: 215-217).

Medya kuruluşları arasındaki rekabet, kamu sorunları üzerine görüş çeşitliliğini öne sürdüğünden bu özelliği ile de önemli bir işleve sahiptir. Sermaye, hükümet ve baskı grupları tarafından etkilenmeyen, bağımsız ve güçlü medya kuruluşları değişik görüş açılarını gündeme getirme yeteneğine ve isteğine sahiptir. Medyada farklı görüş açılarına yer verilmesi, kamuoyunda tartışmanın ve fikir alış verişinin sürmesini, böylelikle de kişilerin sürekli bilgilendirilmesini olanaklı kılmaktadır. Bilgilendirilmiş bireylerin karşılıklı tartışma ve görüş açıklaması yoluyla ortaya çıkan kamuoyu görüşü sayesinde hükümet ve belirli karar mekanizmaları kamuoyu görüşleri doğrultusunda yönlendirilmektedir. Böylece halkın kendi kendini yönetme ilkesine dayanan demokrasi fikri meşruiyet kazanmaktadır (Atabek, 2002: 231).

Kitle iletişim araçlarının kitle bazında etkili olabilmeleri için yani kamuoyu oluşturabilmeleri için kitle iletişim araçlarının; doğru zamanda, doğru iletiyi seçmesi ve bu iletiyi, bireylerin ortak kanaat ve tutumlarına etki edebilecek şekilde ileterek bireylerin sahip oldukları; imaj, psikolojik dengeleri ve içinde bulundukları toplumun ruhsal nabzına ters düşmeyecek şekilde iletmelerinin gerekli olduğu savunulmaktadır (Alav, 2001: 53).

Diğer İşlevler

Medya toplumsal yaşamda var olan kültürel değerlerin hatırlatılmasında ve bu anlamda kültürel birlikteliğin oluşmasında büyük katkı sağlamaktadır. Bu tür yayınlarla sadece var olan kültür ögelerinin değil ayı zamanda tarihi mirasın korunmasına da yardımcı olmaktadırlar. Bireyin çevresini tanımasında en etkili kurum olan kitle iletişim araçları, toplumun gündemine sundukları kültürel ögelerle fertlerin toplumun ayrılmaz birer parçası haline gelmelerini sağladıkları ifade edilmektedir (Güz, 2005: 15). Medya, yalnızca kültür ürünlerinin üretilmesi, ya da yeniden üretilmesi bakımından olduğu kadar, kültürün topluma yayılması, öğretilmesi ve böylelikle yaşatılması açısından da oldukça önemli işlevler üstlenmektedir (Arslan, 2004: 8).

Bir diğer işlev olan siyasal işlev; kamuoyu oluşturma, siyasal sosyalizasyonu sağlama biçiminde ortaya çıkmaktadır. Kitle iletişim sistemi bu işlevi içinde bulunduğu toplumun siyasal sistemine uygun biçimde gerçekleştirmektedir. Toplumsal yapının karmaşık bir görünüm almasıyla beraber siyasal sistem de karmaşık bir hal almaktadır. Kitle iletişim araçlarının karmaşıklaşan siyasal sistemi algılanabilir bir şekle indirgemesi, siyasal anlayışları topluma tanıtması, kamuoyunun demokratik tepkilerini olduğu gibi göstermesi siyasal sosyalizasyon işlevinin bir gereği olarak kabul edilmektedir. Kitle iletişim araçları, siyasal otoritenin karşısında yeterince organize olmayan toplum kesimlerinin sözcülüğünü yaparak bizzat kendisi baskı grubu olabilmektedir. Ancak bu olgunun kitle iletişim araçlarını ellerinde bulunduranların anlayışları ve istekleri doğrultusunda oluştuğu da açıktır (Bal, 2013: 86).

Yapılan değerlendirmeler sonucunda anlaşılmaktadır ki; kişiler birçok olayı medya yoluyla takip etmektedir. Böylelikle, medya aracılığı ile önce bir dünya imajı çizilmekte ve sonrasında da çizilen bu imaj hakkında ne düşünülmesi gerektiği kitlelere empoze edilmektedir. Bir başka ifadeyle üzerinde düşünülecek dünya, bu dünya hakkında düşünülebilecek düşünme biçimleri, çıkar sahibi bireyler ve gruplar tarafından tayin edilmekte ve kitleler devamlı olarak yönlendirilmektedir. Bunun bir sonucu olarak, etrafımızda bulunan ve etkin bir iletişim gerçekleştirdiğimiz kişiler ile

ilgili bildiklerimiz dışında, yaşama dair tüm bilgiler medya kanalları yoluyla iletilmekte ve bu bilgilerin benimsetilmesi sağlanmaktadır (Kocadaş, 2004: 6). Bir toplumda insanların sosyal süreç içinde davranış kalıplarının oluşması, değişmesi, diğer bireylere göre farklılık göstermesi normal kabul edilse de, günümüzde bu değişme farklılaşma yönünde değil, tek tipleşme ve yapaylaşma yönünde gelişme göstermektedir. Küreselleşmenin temel aracı olan medyanın eleştirel işlevleri incelendiğinde, genel olarak, pazar ekonomisi mantığı çerçevesinde yayın yaptığını ve toplumda yarattığı etkinin, yönlendirme, kullanma, pasifize etme, aktifleştirme, değiştirme, parçalama, birleştirme eylemlerine yönelik olduğu anlayışı savunulmaktadır (Mora, 2008: 7).

2.2. Medya ve Terör İlişkisi