• Sonuç bulunamadı

1.5. Terörizmin Unsurları

2.1.2. Kitle İletişim Araçları

2.1.2.3. Görsel ve İşitsel Araçlar

Görsel ve işitsel araçlar göze ve kulağa hitap eden araçlar olduğundan önemli bir kitleye sahiptir. Söz konusu araçların en çok kullanılanı ise televizyondur. Televizyonun görüntüyle beraber aynı anda ses ve yazıyı da aktarması diğer iletişim araçlarına nazaran inandırıcılığı arttıran bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Televizyon yoluyla olaylar duyurulurken hem görüntü hem de sesin bir arada kullanılması izleyici sayısının artmasını sağlamaktadır. Son dakika yayınları ve gerçekleşen canlı bağlantılarla olay ve gelişmelerin uydu kanalıyla anında izleyiciye ulaştırılması kişilerin tercihlerini televizyondan yana kullanmalarına sebep olmaktadır (Işık ve Öztekin, 2008: 43).

Görsel ve işitsel duyulara hitap eden medya aracı televizyon kamuoyunu etkilemeye yönelik araçların en önemlisi olarak görülmektedir. Sesin ve görüntünün bir arada bulunduğu televizyon çoğu bireyin yaşam alanına yerleşmiştir, böylelikle bireylerin boş zamanını da ele geçirmiştir. Diğer gelişmiş teknoloji araçları televizyonun hâkimiyetini henüz elinden alamamıştır. Televizyonun diğer gelişmiş iletişim araçlarıyla birleştirildiğinde daha fonksiyonel hizmet sunacağı dile getirilmektedir (Erdoğan, 2011: 357). Televizyon yayını ilk defa 1926 yılında, John Logie Baird tarafından Amerika’da gerçekleştirilmiştir. 1930’ların başında televizyon elektronik eşya olarak satılmaya ve geniş kitlelere hitap etmeye başlamıştır. 1936 yılında Almanya’da yapılan Berlin Yaz Olimpiyatları televizyonlardan izlenmiştir. 1940’larda renkli televizyon çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle dünyada televizyon yayınları konusundaki çalışmalar hızlanmıştır. 1950’lerde Amerika’da renkli televizyon üretilmiş ve 1960’larda geniş kitlelerce kullanılmaya başlanmıştır (Tayfun, 2018: 13).

Televizyon yayıncılığı geçmişten günümüze kadar çeşitli evrelerle işleyişini devam ettirmiştir. Yeni teknolojik donanımlarla gelişen televizyon yayıncılığında özel televizyon yayıncılığı da önemli değişimler geçirmiş ve kamu yayıncılığına göre daha fazla yaygınlaşmıştır. Uydu yayıncılığının başlamasıyla beraber televizyon yayıncılığı uluslararası bir boyut kazanmıştır (Ünlüer, 1999: 58).

Yakın zamanda radyonun yerini televizyon aldığı gibi günümüzde de ileri düzey teknolojiyle evrensel medya aracı olan internetin de televizyonun yerini alabileceği ifade edilmektedir (Alav, 2001: 15).

2.1.3. Kitle İletişim Araçlarının Özellikleri

Kitle iletişim araçları; dilleri, görüntüleri, müzikleri kameranın, fotoğraf makinesinin kullanımı ile izleyicilerine, okuyucularına gerçekliği dönüştürerek aktarmaktadırlar. Bu dönüşümün ardında sermayenin, profesyonellerin mutfak işçiliği, görme biçimleri bulunmaktadır. Onlar hayata ilişkin okumalarını ve “gerçekliği” anlatma biçimlerini kitle iletişim araçlarının teknik imkanlarıyla beraber “ikna edici bir tarzda” kitlelere iletmeye çalışmaktadırlar. Sonuçta her tür kitle iletişim aracı “ötekilerden” yüz yüze iletişimimizin olmadığı yerlerden, belli bir seçme ve kompozisyonla olup bitenleri aktaran araçlar olarak değerlendirilmektedir (Bostancı, 2011: 163-164). Kitle iletişim araçlarının özellikleri ele alınırken medyanın inşa ettiği bu “gerçeklik” üzerinden değerlendirme yapmak konunun daha iyi anlaşılabilmesi adına önemlidir.

Kitle iletişim araçları okuyucu ya da izleyici kitlesi ile iletişim kurduğundan bir süreç başlatılmaktadır. Kitle iletişim sürecinde kaynak tek bir kişi değil, biçimsel bir örgüt veya profesyonel iletişimcilerden oluşmaktadır; ileti oluşturmak ise büyük ölçüde yatırımı gerektirmektedir. İletiler standartlaşmış ve çoğaltılmış bir çalışma ürünü, değiş-tokuş değeri olan bir mal niteliği taşımaktadır. Kaynak ile hedef kitle arasındaki ilişki çoğunlukla tek yönlüdür; etkileşim hemen hiç söz konusu değildir. Kaynağın hedef kitle üzerinde biçimsel bir gücü bulunmasa da, kaynağın prestiji, uzmanlığı ve yetkesi vardır; hedef kitle ise büyük bir kitlenin parçası konumundadır; deneyimlerini başkalarıyla paylaşır ve bunun neticesinde belirli bir tepki gösterir. Bu

anlamda kitle iletişiminin bir kişi ile çok sayıda alıcının birden ve yaygın etkileşimini içerdiği söylenebilir (Usluata, 1994: 74-75).

Yüz yüze etkileşimin konuşma yönelimli değiş tokuşu esas olarak söyleşme üzerine kuruludur. Bunun aksine, kitle iletişiminin çoğu biçiminde iletişimin akışı, ağırlıklı olarak tek yönlü gerçekleşmektedir. İletiler, bireyler tarafından oluşturulan bir ekip tarafından üretilmekte, zaman ve mekan açısından özgün üretimin bağlamından uzaktaki bölgelerde yaşayan başkalarına aktarılmaktadır. Bu sebeple medya iletilerini iletişim yerine iletim ve yayma terimleriyle nitelemek (Thompson, 2008: 48) daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Tek yönlü bir iletişim biçimini işleten organizasyon ve ağları bünyesinde barındıran medya için “iletişim araçları” denilmesine rağmen aslında medya sadece iletim olayını gerçekleştirmektedir. İletişimin karşılıklı olma özelliğini ise yerine getirmemektedir. Bu yönüyle de kitle iletişiminin hâkim iletişim paradigması olarak algılanmasıyla bir yanılsama oluşturduğu söylenebilir (Aydeniz, 2012: 17).

Bununla birlikte var olan teknolojik gelişmeler ışığında zaman içerisinde sahip olduğu araçları değiştirerek ya da zamana adapte ederek etkisini sürdürmeye devam eden medyanın bir anlamda değişim geçirmek zorunda kaldığı görülmektedir. Tarihsel süreç içerisinde kullanılan tüm medya araçlarının ortak özelliklerine bakıldığında ise iletişimin tek taraflı bir şekilde sunulduğu ortamlar göze çarpmaktadır. Belirli bir kitlenin hazırladığı içeriğin izleyici, okuyucu ve dinleyicilerle buluşturulduğu bir ortam olan bu araçlar zaman içerisinde tarım ve sanayi toplumlarını bilgilendirme işlevini başarılı bir şekilde yerine getirmişse de; bilgi toplumuna geçilmesiyle birlikte medyanın bu tek taraflı sağladığı iletişim, toplumlara yeterli gelememeye başlamış ve iki yönlü iletişimin kurulacağı “yeni” medya araçları ortaya çıkmıştır (Tokatlı, 2016: 878).

Kitle iletişim araçları genel özellikleri itibariyle değerlendirildiğinde, öncelikle bu araçların en temel özelliğinin süreklilik ve düzenlilik taşımaları olduğu dikkat çekmektedir. Gazetelerin önceleri haftalık, sonraları günlük çıkması ve zaman içerisinde aynı günde birden fazla yayınlanması, radyo ve televizyon yayınlarındaki devamlılık bu özelliklerin bir sonucudur. Bu araçların bir diğer özelliği ürettikleri

mesajlara bir talep yaratmalarıdır. Medya kuruluşları temel olarak satıcısı olmayan mal ve hizmet üretmektedirler. Hedef kitlede yarattıkları talebi ürettikleri mesajlarla karşılamaktadırlar. Enformasyonu sosyal bir ihtiyaç haline getiren bu araçlar, zamanla hedef kitleyi kendilerine bağlayarak onlarla ayrılmaz bir parça oluştururlar. İçeriğin çeşitliliği ve hedef kitlenin homojen olmayışı da bu kurumların her zaman zengin bir enformasyonu topluma sunmalarını sağlamaktadır (Güz, 2005: 10).

Bir başka görüşe göre de kitle iletişim araçlarının en temel özelliklerini belirli bir süreklilik ve düzenlilik taşımaları oluşturmaktadır. Kitle iletişim araçları düzenli yayınlar ile ürettikleri içeriklere (mesajlara) yönelik bir talep yaratmaktadır. Talep, ürünün bir gereksinime dönüşmesiyle yaratılmaktadır. Karmaşıklaşan bir toplumda birey için bir radar işlevi kazanan haber ve bilgi (enformasyon) toplumsal bir gereksinim haline gelmiştir. Belirli bir gazetenin “tiryakisi” bir radyo ve televizyon programının “sadık izleyicisi” gibi deyişler bu gereksinim yaratma özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bir diğer özellik de kitle iletişim araçlarıyla aktarılan iletilerin belgesel bir nitelik ve değer taşımalarıdır. Bu özellik ile birlikte bir kere gönderilen iletinin değiştirilmesi ya da çarpıtılması giderek olanaksız hale gelmiştir (Kaya, 1985: 12,13).

Kitle iletişim araçlarının bir özelliğini de üretim ve dağıtımının belirli teknik ve kurumsal araçları içermesi oluşturmaktadır. Bu özellik medya alanındaki literatürde en fazla dikkat çeken özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk basımcılıktan telekomünikasyon alanındaki en son gelişmelere kadar medyanın gelişimi, medyanın ticari olarak kullanılma kapasitesine bağlı bir dizi teknik yeniliğe temellenmiştir. Bu yeniliklerin ticari amaçlı kullanımı bir dizi kurum ve kurumsal süreçler içinde ortaya çıkan bir gelişmedir ve bu kurumlar günümüzde, içinde medyanın faaliyette bulunduğu durumlara biçim vermeye devam etmektedir (Thompson, 2008: 50).

Kitle iletişim araçları diğer bir adıyla medya, tarihi süreç çizgisinde ilk ortaya çıkmalarından itibaren bazı özellikleri taşıdıkları gibi zaman içerisinde bu özelliklere yeni özellikler de eklenmiştir. Örneğin teknolojik gelişmelerin bu araçlara zaman ve hız konusunda bir avantaj sağlaması, uyduların kitle iletişim alanının hizmetine

sunulması ile birlikte aynı anda ve daha hızlı olarak enformasyon alışverişi bu yeniliklerin bir sonucudur (Güz, 2005: 10).