• Sonuç bulunamadı

4. Türk Dünyasında İskender Konulu Anlatmalar

4.2. Azerbaycan Sahası Türk Edebiyatı

4.2.22. Tepegöz

Geçmiş zamanlarda Nebi adlı varlıklı bir kişi vardır. Bu kişinin devletine sahip çıkacak evladı yoktur. Günlerden bir gün Nebi'nin akıllı çobanı koyun sürüsünü otlatırken birden sis basar, büyük bir tufan kopar. Tufan geçince çoban koyunların içinde

132

yeni doğmuş tepesinde tek gözü olan bir çocuk bulur. Akşam olunca çocuğu ağasına verir, ağası ve karısı buna çok sevinir. Kadın çocuğa öz çocuğu gibi bakar. Bir gün kadın Tepegöz'ün karnını doyurup beşiğine yatırır. Hamur yoğurur, ateş yakmaya gider. Bu sırada Tepegöz beşikten inip bir dakikada hamuru yiyip beşiğe çıkar. Kadın geri gelince hamuru bulamaz, evde çocuktan başka kimse de yoktur. Kadın herhâlde hamuru cinler yedi deyip tekrar hamur yoğurur. Bu durum üç kez tekrarlanır. Birkaç gün sonra Tepegöz beşikten inip ağanın kesmek için ayırdığı iki koyunu da yer ve yine beşiğe döner. Ağayla hanımı bakarlar ki koyunlar yenmiş, oradan başka bir yere göç etmeye karar verirler. Tepegöz burada da komşunun çocuğunu parçalayıp yer. Bir gün Tepegöz çok acıkır, anasından ekmek ister. Anası evde ne kadar çörek varsa hepsini getirir ama doymaz. Kapıya bir inek gelir, onu da yer, gene doymaz. Sonra anasının elini öpüp "Ben her şeyinizi yesem de doymam, bana Tepegöz derler, hakkını helal et." der ve ayrılır. Gidip bir mağarayı kendisine mesken eder. Tepegöz çalar, yağmalar ve bir sürü koyun toplar. Koyunların büyüklüğü at, inek kadardır. Büyük bir çınarı kökünden söküp çomak yapar. Geceleri köylere gidip adamları parçalayıp yer. Çoğunu da sağ olarak mağarasına getirir. Adamlar Tepegöz'den kurtulmak için başka ülkelere göç ederler.

İmran adlı bir kişinin kızı Kemer Hanım ormanda bir çocuk dünyaya getirir, adını İskender koyar. Koluna bir pazubent bağlayıp bir mağaraya bırakır. Bu mağara bir arslan yuvasıdır. Arslan önce çocuğu yemek ister, sonra acır ve onu emzirir. Böylelikle çocuk büyüyüp on yaşına gelir. Çocuk o kadar kuvvetlidir ki dağa el atsa dağı devirir.

Diğer taraftan Tepegöz'ün üstüne ne kadar ordu gittiyse de onu öldüremezler. Çünkü Tepegöz'e kılıç, mızrak, ok batmaz. Arslan, Tepegöz'ü oğlu İskender'e anlatır. İskender, Tepegöz'ü görmek ister. Arslan, buna karşı çıkar ama razı edemez. "O zaman bu tüyümü al, dara düşersen yak." der. İskender yola düşer, bir ovaya varır. Ovada Tepegöz'den kaçan iki adama rastlar. Bu sırada bir ses işitilir, ovanın bir tarafından Tepegöz görünür. Tepegöz bunları da sürüye katar, hayvanlarla birlikte mağaraya doldurur. Mağaranın kapısı dağ büyüklüğünde bir kayadır. Kapıyı örter ve yemek için İskender'e el uzatır. İskender bir yumruk vurur, Tepegöz yere serilir. Yerden kalkar, "Kuvvetli pehlivansın, gönlüme pehlivan eti düştü." der. İskender kılıcını çekip Tepegöz'ün başına vurur. Bakar ki kılıç Tepegöz'ü kesmez, kurtulmak için tedbir düşünür. Tepegöz, İskender'e "Seni yarın yiyeceğim!" der ve diğer adamları şişe takar,

133

kızartıp yer. Sonra başını bir koyunun üzerine koyup yatar. Bu yatınca İskender koyunun birini kesip yer, derisini de başına geçirir ve koyunların arasına saklanır. Tepegöz uyanınca her yere bakar, İskender'i bulamaz. Mağaranın ağzını açıp koyunları çıkarır, İskender de koyunlarla çıkar, kaçıp doğruca arslan anasının yanına gelir. Anasına Tepegöz'ü nasıl öldürebileceğini sorar. Anası, "Tepegöz'ün mağarasında bir ok vardır, o okla gözünden vurulursa öldürülebilir. Şu kılıcı al, onun çeliği benim sütümle yoğrulmuştur. Bir koyun derisine gir, Tepegöz'ün mağarasına var, oradaki oku alıp Tepegöz uyurken gözüne at, vurursan kör olur. Mağaranın ortasında bir kuyu vardır, onu kuyuya it, mağaranın ağzındaki kayayla da kuyuyu kapat, Tepegöz ancak o kuyuda ölür. Eğer vuramazsan açılan kuyuya sen düşersin. O zaman dara düşersen tüyümü ateşe tut, hemen gelirim." der. İskender derelerden sel gibi, tepelerden yel gibi geçer, koyun sürüsüyle mağaraya girer. Tepegöz uyuyunca mağara kapısının üstündeki oka kılıcını tutar, ok tılsımla yere düşer. Bu sırada koyunlar ürker, Tepegöz uyanır. Oku İskender'in elinde görünce korkar, İskender'den almaya çalışır. Kabul etmeyince Tepegöz anlar ki İskender sırları bilmektedir. Gözünü eliyle örter ve İskender'e doğru koşar. İskender oku atar ama vuramaz. Bir gürültü kopar, bir kuyu açılır, İskender içine düşer. Kuyuda yedi gün yedi gece yol gider, sonunda bir ormana çıkar. Orada bir adama rastlar. Adam İskender'e "Sana yolu öğreteyim, tılsımdan kurtulursun, yaklaş." der ve birden ejderhaya döner. İskender kılıcını çekip onu öldürür. Hava birden kararır, rüzgâr çıkar, her taraftan sesler gelir. Bir süre sonra güneş açar. İskender ölen ejderhanın yanında bir mağara görür. Biraz gidince yaşlı bir adama rastlar. Adam İskender'e "Ben başka kılığa girmiş biri değilim, Yemen padişahının oğluyum, otuz iki yıldır bu tılsımda azap çekiyorum." der. İskender yaşlı adama "Buradan ışıklı dünyaya nasıl çıkarız?" diye sorar. Adam "Mağaranın şark tarafında kanatlarından bağlanmış Zümrüt kuşu var, onun kanatlarını açıp tılsımdan azat edebilirsen o bizi ışıklı dünyaya götürür." der. Zümrüt'ün yanına gelirler. İskender kılıcını çeker ve kanatlardaki zincirleri parçalar. Zümrüt, "Bunca yıldır azap çekiyordum, dile benden ne dilersen!" der. İskender ışıklı dünyaya çıkmak istediklerini söyler. Kuşun kanatlarında yedi gün yedi gece uçup ışıklı dünyaya çıkarlar. İskender yoldaşını Yemen'e gönderir, Zümrüt'le vedalaşıp Tepegöz'ün otlağına gelir. Arkasında gizlediği oku birden çıkarır, Tepegöz'ü gözünden vurur. Tepegöz kör olur, İskender'e doğru koşar ve onu yakalar. İskender'in aklına arslan anasının verdiği tüy

134

gelir. Tüyü yakar, anası hemen gelir. Öyle bir bağırır ki koyunlar ürker, mağaraya koşarlar. Tepegöz de arkalarından gider. İskender koyun derisi giyip mağaraya gelir, koyun gibi meler, Tepegöz koyunlardan biri dışarıda kaldı sanıp İskender'i içeri alır. Kuyunun yanına gelir ve ara vermeden melemeye başlar. Tepegöz sese doğru gelir, kuyunun yanına gelince İskender onu kuyuya iter. Tepegöz kuyunun dibinde "Ben zaten körüm, beni kuyudan çıkar, ölene kadar sana dua ederim." diye yalvarır. Ancak İskender kuyunun ağzını kayayla kapatır. Tepegöz de bağıra bağıra ölür. İskender onun ne kadar malı koyunu varsa hepsini alır, arslan anasının yanına gelir (Zeynallı, 2005: 240-51).