• Sonuç bulunamadı

4. ĠBÂZIYYE MEZHEBĠ

1.2. ĠBÂZÎ TEFSĠR GELENEĞĠ VE ITFĠYYĠġ‟ĠN YERĠ

2.1.2. Kur‟an Ġlimleri Açısından Esere BakıĢ

2.1.2.7. Tenâsüb Ġlmine Dikkat Çekilmesi

Tenâsüb kelimesi, / neseb-bağ-iliĢki kurma anlamına gelen

بسن

fiilinden910 türemiĢ tefaul babında bir masdardır. Kelime olarak birbirini tutma, uygunluk ve

906 Mümin, 40/34. 907 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.12, s.353. 908 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.1, s.232-233. 909 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.11, s.220.

910 Ġbn Manzûr, Lisan..., C.1, s.755; Ahmed b. Fâris, Mu„cemu Mekayîsi‟l-Luğa, Dâru‟l-Fikr, Beyrut

134

mâna iliĢkisi olan sözcükleri bir arada kullanma sanatı gibi anlamlara gelir.911 Terim olarak ise ayetler ve sûreler arasındaki anlam iliĢkisi ve bunu inceleyen bilim dalı olarak tarif edilir. “el-münâsebe beyne‟l-ayât, et-tenâsüb beyne‟l-ayât ve‟s-suver. Tenâsübü‟l-ây ve‟s-suver, münâsebatü'I-Kur‟an gibi adlarla ifade edilen bu ilim, ayetler ve sûreler arasındaki icmal-tafsil, umumilik-hususilik, aklilik-hissilik vb. alaka çeĢitlerinden biriyle veya sebep-müsebbeb, illet-malul, benzerlik-zıtlık gibi zihni bağlarla anlam iliĢkisini göstermeye çalıĢır. Ayetler ve sûreler arasındaki iliĢkiler konusu mevcut mushaf tertibinin tevkifî olduğu görüĢü esas alınarak incelenmektedir.912

Tenâsüb ilmi çoğu âlime göre çok Ģerefli/ehemmiyetli ve Kur‟an‟ı anlamaya çalıĢırken ihmal edilmemesi gereken bir ilimdir. Örneğin Râzî der ki “Kur‟an inceliklerinin ve güzelliklerinin çoğu, sûre ve ayetlerinin tertibinde ve aralarındaki iliĢkide gizlenmiĢtir.”913

Medih babında buna benzer pek çok söz daha nakletmek mümkündür.914 Ancak bu konuda çekincelerini belirten Ġzz b. Abdüsselam ve ġevkânî gibi âlimler de vardır.915

Bize göre ise mutedil olan görüĢ Menna‟u‟l-Kattan (ö. 1420/1999) tarafından da ifade edilen -özetle- Ģu görüĢtür. “Münasebet ilmi çeĢitli açılardan faydalı bir ilimdir. Ancak bu, müfessirin, kendisini bütün ayetlerin ve sûrelerin arasında münasebet arama/bulma zorunluluğu altında hissetmesi Ģeklinde anlaĢılmamalıdır. Aksi takdirde Ġzz b. Abdüsselam‟ın (ö. 660/1262) da ifade ettiği gibi zorlamaya/tekellüfe düĢülme tehlikesi vardır ki o zaman da ayet ve sûreler arasında zayıf ve bozuk iliĢkilerin kurulmasına sebep olur. Zira Kur‟an, uzun bir zaman diliminde ve parça parça nazil olmuĢtur. Dolayısıyla da müfessir ayet ve sûreler arasındaki bağı idrak edebileceği gibi edemeyebilir de.916

Konuya dair giriĢ mahiyetindeki bu bilgilerden sonra münasebet ilmiyle ilgili ayrıntıları -çalıĢmamızın asıl konusu olmaması hasebiyle- ilgili eserlere havale

911

Doğan, Sözlük…, 1290.

912 ZerkeĢî, el-Burhân…, C.1, s.35.; M. Faik, Yılmaz, “Münâsebâtü'l-Âyât Ve's-Süver”, DĠA,

31/569-571.

913 Fahreddin er-Râzî, Mefatihu‟l-Gayb, Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabi, Beyrut 1420, C.10, s.110;

ZerkeĢî, el-Burhân…, C.1, s.36.

914 Bkz. ZerkeĢî, el-Burhân…, C.1, s.35-38; Suyûtî, el-Ġtkân..., C.3, s.369-370.

915 Bkz. ZerkeĢî, el-Burhân…, C.1, s.337; Yılmaz, “Münâsebâtü'l-Âyât Ve's-Süver”, DĠA, 31/571. 916 Kattan, Mebâhis..., s.97.

135

edip917 ItfiyyiĢ‟in bu konuya yaklaĢımını ve bunun Teysir‟deki yansımalarını ele almaya çalıĢacağız. Teysir‟e bu ilim açısından baktığımızda Ģunları söylemek mümkündür. ItfiyyiĢ, bütün sûreler veya ayetler-ayet grupları arasında münasebet iliĢkisi kurmaya çalıĢmadığı gibi bu hususa tamamen bigâne de kalmıĢ değildir. Müellifin yeri geldiğinde ayet içi,918

ayetler arası,919 ayet grupları arası,920 ve sûreler arası921

tenâsübe iĢaret ettiğini ve buna dair izahlar yaptığını görmekteyiz. Ancak bu izahların hacim itibariyle ulumu‟l- Kur‟an‟ın diğer konularına kıyasla az olduğunu söyleyebiliriz. Bu da ItfiyyiĢ‟in ayet ve sûreler arası tenâsübe yer verirken tekellüfe girmediğini göstermektedir.

Teysir‟de üzerinde en çok durulan tenâsüb çeĢidi ayet içi -ayetin ifadeleri ve ayetin baĢı ile sonu arasındaki- tenâsübtür. Örneğin “

ِوِب اَيْحَأَف ًءاَم ِءاَمىسلا َنِم َلَزْ نَأ ُىللاَو

ُعَمْسَي ٍمْوَقِل ًةَيلآ َكِلَذ ِفِ ىنِإ اَِتِْوَم َدْعَ ب َضْرَلأا

َنو

/ Allah, gökten su indirdi de onunla

yeryüzünü ölümünden sonra diriltti. ġüphesiz bunda dinleyecek bir toplum için bir ibret vardır”922

ayetini tefsir ederken ItfiyyiĢ‟in ayet içi münasebete dair Ģunları söylediğini görmekteyiz: “Ayette zikredilen Ģeyler görmekle alakalı olduğu halde ayet sonunda Allah “görenler” demedi de “iĢitenler” dedi. Zira bu, dile getirilen apaçık söz mesmuattan/iĢitilenlerdendir.” deyip “

ءادتبلاا بساني ابِ ملِكلا متخ ناكف

ايلعلا ةرودلا فِ ةبسانم

/ Münasebet açısından baĢlangıçla sözün bitiĢindeki uyumluluk en üst seviyede gerçekleĢmiĢtir.923

Bir baĢka yerde de afakî ayetlerin zikredilip insanların imana davet edildiği ayet grubu içinde yer alan “

َكِلَذ ِفِ ىنِإ ِوِتَيَآ ْنِم ْمُكَيُِيرِل ِالله ِةَمْعِنِب ِرْحَبْلا ِفِ يِرَْتَ َكْلُفْلا ىنَأ َرَ ت َْلمَأ

ٍروُكَش ٍراىبَص ِّلُكِل ٍتَيَ َلآ

/ Görmedin mi ki, gemiler Allah'ın nimetiyle denizde akıp

917

Bkz. ZerkeĢî, el-Burhân…, C.1, s.35-53; Suyûtî, el-Ġtkân..., C.3, s. 369-390; Kattan, Mebâhis..., s.96-100; Cerrahoğlu, Usul..., s.204-207. 918 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.1, s.22, 375; C.2, s.260, 269; C.6, s. 152; C.7, s.377; C.11, s.191. 919 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.11, s.477; C.12, s.373. 920 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.3, s.270; C.4, s.430, 450; C.7, s.377; C.13, s. 15. 921 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.7, s.65; C.8, s.284; C.14, s.123; C.16, s.275. 922 Nahl, 16/65. 923 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.8, s.22.

136

gitmektedir. Allah, bunu ayetlerinden bir kısmını size göstermek için yapmaktadır. ġüphesiz ki bunda hakkıyla sabreden, hakkıyla Ģükreden herkes için ibretler vardır.”924

ayetini tefsir ederken ItfiyyiĢ, ayet içi tenâsübe dikkati çekerek Ģunları söylemektedir: “Ġmanın yarısı sabır; diğer yarısı da Ģükürdür. Sabır ve Ģükür imanın iki umdesidir. Zira iman ve imanın dayandığı Ģeyler ya alıĢılmıĢ Ģeyi terk ile olur ki bu da sabırla mümkündür; ya da kendisiyle Allah‟a yaklaĢılan bir ameldir ki o da Ģükürdür. Ayrıca bu iki vasfın, gemilerin zikredilmesinden sonra gelmesi de manidardır. Zira gemi yolcusu bu iki halden hâli değildir.”925

Ayet içi tenâsübe dikkat çekilen bir diğer ayet de “

اَهيِف َنوُقى تُمْلا َدِعُو ِتِىلا ِةىنَْتٖا ُلَثَم

ُوُمْعَط ْرى يَغَ تَ ي َْلم ٍَبَْل ْنِم ٌراَهْ نَأَو ٍنِسآ ِْيرَغ ٍءاَم ْنِم ٌراَهْ نَأ

ٍلَسَع ْنِم ٌراَهْ نَأَو َيِبِراىشلِل ٍةىذَل ٍرَْتٔ ْنِم ٌراَهْ نَأَو

ًءاَم اوُقُسَو ِراىنلا ِفِ ٌدِلاَخ َوُى ْنَمَك ْمِِّبهَر ْنِم ٌةَرِفْغَمَو ِتاَرَمىثلا ِّلُك ْنِم اَهيِف ْمَُتَٚو ىًّفَصُم

َعىطَقَ ف اًميَِتٓ

ْمُىَءاَعْمَأ

/ Allah'a karĢı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu Ģöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değiĢmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren Ģarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeĢidi vardır. Rablerinden de bağıĢlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateĢte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?”926 ayetidir. ItfiyyiĢ bu ayeti tefsir ederken Cennet nehirlerinin zikredilme sırası üzerinde durur ve buna dair Ģu izahları yapar: “Su ile baĢladı zira kendisine ihtiyaç duyulduğunda en lezzetli içecek, sudur. Yemek yapımı için de suya ihtiyaç vardır. Hiçbir içecek de kiĢiyi sudan müstağni kılmaz. Su ise bütün içeceklerden kiĢiyi müstağni kılar. Yemeğin sindirimi ve yemekten hâsıl olan faydanın vücuda yayılması için de suya ihtiyaç vardır. Sonra süt ırmağını zikretti. Zira süt, yemek yerine de geçer. Sütten yoğurt tereyağ peynir vs. de yapılır. Sonra Ģarabı zikretti. Çünkü nefis yeme-içmeye doyduğunda telezzüz edeceği Ģeyi arar. Bal en sona tehir edildi Zira bal Ģifadır ancak cennette hiçbir hastalık yoktur.”927

924 Lokman, 31/31. 925 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.11, s.191. 926 Muhammed, 47/15. 927 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.13, s.291.

137

Teysir‟de üzerinde zaman zaman durulan bir diğer tenâsüb çeĢidi de ayetler arası ve ayet grupları arası tenâsübdür. Örneğin “

اَىنَِّإ اوُلاَق ِضْرَلأا ِفِ

اوُدِسْفُ ت َلا ْمَُتٚ َليِق اَذِإَو

َنوُحِلْصُم ُنَْت٠

/ Bunlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.

َنوُرُعْشَي َلا ْنِكَلَو َنوُدِسْفُمْلا ُمُى ْمُهى نِإ َلاَأ

/ Ġyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.

ُساىنلا َنَمآ اَمَك اوُنِمآ ْمَُتٚ َليِق اَذِإَو

َنوُمَلْعَ ي َلا ْنِكَلَو ُءاَهَفُّسلا ُمُى ْمُهى نِإ َلاَأ ُءاَهَفُّسلا َنَمآ اَمَك ُنِمْؤُ نَأ اوُلاَق

/ Onlara, insanların inandıkları gibi siz de inanın denildiğinde ise, biz de akılsızlar gibi iman mı edelim? derler. Ġyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.”928

ayetlerini tefsir ederken ItfiyyiĢ, ayetler arası tenâsübe dikkat çekip Ģöyle der: “Allah önce onları ifsad etmeyin diye uyarıp ardından iman edin diye onlara emir vermiĢtir. Zira “

نلأ

ىلحتلا لبق ىلختلا

/arınmak, süslenmekten önce gelir.”929 Yine “

َنيِذىلا َباَتِكْلا اَنْ ثَرْوَأ ىُثُ

ِِب ِتاَرْ يَْتِ٘بِ ٌقِباَس ْمُهْ نِمَو ٌدِصَتْقُم ْمُهْ نِمَو ِوِسْفَ نِل ٌِلماَظ ْمُهْ نِمَف َنَِداَبِع ْنِم اَنْ يَفَطْصا

ُلْضَفْلا َوُى َكِلَذ ِالله ِنْذ

ُيرِبَكْلا

/ Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed'in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah'ın izniyle hayırlı iĢlerde öne geçenler vardır. ĠĢte bu büyük lütuftur.”930

ayetini tefsir ederken ItfiyyiĢ, kendilerine kitabın miras olarak verilenlerin üç prototipinin sıralanması üzerinde durur ve hayırda öne geçenlerin sona bırakılmasının iki hikmetini zikreder. Birincisi bu tür kiĢilerin teaccübe düĢmemesidir. Ġkinci hikmet ise bu grubun, Cennet‟in ve cenet nimetlerinin zikredildiği bir sonraki ayete -

اًؤُلْؤُلَو ٍبَىَذ ْنِم َرِواَسَأ ْنِم اَهيِف َنْوىلَُيح اَهَ نوُلُخْدَي ٍنْدَع ُتاىنَج

ٌريِرَح اَهيِف ْمُهُساَبِلَو

/ Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle

928 Bakara, 2/11-13.

929 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.1, s.22. 930 Fâtır, 35/32.

138

süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.931- muttasıl olmaları içindir. Zira bu üç grup arasında Cennet‟e girme ihtimali en fazla olanlar hayırlı iĢlerde öne geçenlerdir.932

Ayet grupları arası tenâsübe de Ģu örneği vermek mümkündür: “

ِنْغُ ي اَقىرَفَ تَ ي ْنِإَو

اًميِكَح اًعِساَو ُالله َناَكَو ِوِتَعَس ْنِم ًّلُِك ُالله

/ Eğer ayrılırlarsa, Allah bol lütuf ve nimetiyle onların her birini zengin kılar (baĢkalarına muhtaç bırakmaz). Allah, lütfu geniĢ olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir.”933

ayetini tefsir ettikten “Allah -önceki ayetin sonunda dile getirdiği- ğinasına ve hikmetine Ģu sözlerle iĢaret etti.” dedikten sonra Nisâ sûresinin 131-134. ayetlerine yer verir. Yine En‟âm sûresinin 122-124. ayetleri ile 125-128. ayetleri arasında münasebet kurduğunu görmekteyiz. ItfiyyiĢ bu ayetleri tefsir ederken özetle Ģunları söylemektedir: “ “

ف

” ile cümle, bir önceki ayete atfedilmiĢtir. Böylece bir kıssa diğer kıssaya atfedilmiĢ olmaktadır. ġöyleki… mücrimler, züll ve azaba düçar olacaklardır. Müminlere ise kötü bir Ģey olmayacağı gibi izzet ve nimet verilecektir. Zira ayetler arasında birbirine nâzır olan hususlar bulunmaktadır.934

Teysir‟e, sûreler arası tenâsüb açısından baktığımızda ItfiyyiĢ‟in bu konu üzerinde çok az durduğunu söylememiz mümkündür. ItfiyyiĢ‟in; Hud-Yusuf, Ġsra- Kehf, Tur-Necm, Duha-ĠnĢirah, Fil-KureyĢ ve Nas-Felak sûreleri arasındaki münasebete değindiğini görmekteyiz. Örneğin Hûd ve Yusuf sûreleri arasındaki münasebete dair Ģunları söyler: “Hiçbir mahzun kiĢi yoktur ki Yusuf sûresini dinlediğinde rahatlamasın. Bundan dolayı bu sûre, Peygamber (s.a.v.)‟i yaĢlandıran sûre olan Hûd sûresinden sonra, Peygamber‟in üzüntülerini biraz gidersin diye, nazil oldu demek uygun olur. Zira Yusuf da en yakınları olan kardeĢlerinden çekti. Hz. Muhammed de amcasından ve akrabalarından çok çekti. ĠĢte bu sûre peygambere böylece teselli olmuĢtur. Her iki sûre de öncekilerin kıssalarını içerir. Ancak Yusuf sûresi insanı rahatlatan bir rahmettir.935 ItfiyyiĢ‟in Ġsra sûresi ile Kehf sûresi

931 Fâtır, 36/33. 932 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.11, s.477. 933 Nisâ, 4/130. 934 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.4, s.450. 935 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.7, s.65.

139

arasındaki münasebete iĢaret edip Ġsra sûresinin Allah‟a hamd emri ile bittiğine ve Kehf sûresinin de Allah‟a hamd ile baĢladığına dikkatleri çektiğini görmekteyiz.936

Verdiğimiz örnekler dıĢında ItfiyyiĢ‟in sayısal tenâsübe937

ve filolojik tenâsübe938 de iĢaret ettiğini görmekteyiz.

2.2. TARTIġMALI KONULAR AÇISINDAN ESERE BAKIġ