• Sonuç bulunamadı

4. ĠBÂZIYYE MEZHEBĠ

1.2. ĠBÂZÎ TEFSĠR GELENEĞĠ VE ITFĠYYĠġ‟ĠN YERĠ

2.1.2. Kur‟an Ġlimleri Açısından Esere BakıĢ

2.1.2.6. MüĢkillerin Ġzah Edilmesi

MüĢkil kelimesi Arapça‟da, bir Ģeyin benzeri, dengi, aynısı gibi anlamlara gelen “

لكش

” kökünden türemiĢ olup885

if‟al babında ism-i faildir. MüĢkil, kelime olarak iltibas-karıĢıklık anlamına gelir.886 Ulumu‟-Kur‟an terimi olarak ise müĢkilu‟l -Kur‟an, ayet içinde veya ayetler arasında karĢıtlık, ihtilaf veya tenakuz olduğunu vehmettiren hususları inceleyen ilimdir.887

Bu ilmin tanımını yaparken “vehmettiren” sözcüğünü özellikle kullandık. Zira “

ِويِف اوُدَج َوَل ِالله ِْيرَغ ِدْنِع ْنِم َناَك ْوَلَو َنآْرُقْلا َنوُرى بَدَتَ ي َلَِفَأ

اًيرِثَك اًفَلِِتْخا

/ Hâlâ Kur'an'ı düĢünüp anlamaya çalıĢmıyorlar mı! Eğer o, Allah'tan baĢkası tarafından (indirilmiĢ) olsaydı, mutlaka onda birçok çeliĢki bulurlardı.”888

ayetinde de ifade dildiği gibi Kur‟an‟da çeliĢki olmaması bizzat Kur‟an‟ın kendisi tarafından dile getirilmiĢ ve bu husus Kur‟an‟ın “ilahî” oluĢunun kanıtı olarak sunulmuĢtur. Ancak Kur‟an‟ı yeterli derecede tanımayan ve gerekli altyapıya sahip olmayan bazı kiĢiler O‟nda bazı çeliĢkilerin olduğu vehmine kapılabilir. Bu tür vehimlere düĢen kiĢileri vehimden kurtarmak ve bu konu ile ilgili sorulara cevap vermek için MüĢkilu‟l-Kur‟an ilmi doğmuĢ ve âlimler bu alanda çeĢitli eserler vermiĢlerdir. Kur‟an‟da müĢkil olduğunu vehmettiren sebepler ve bunların halli ile ilgili ayrıntıları -çalıĢmamızın asıl konusu olmaması hasebiyle- ilgili eserlere havale edip889 müellifin konuya yaklaĢımını ve bunun Teysir‟deki yansımalarını ele almaya çalıĢacağız.

Teysir‟e “MüĢkilü‟l-Kur‟an” ilmi açısından baktığımızda ItfiyyiĢ‟in, bu konuya büyük önem verdiğini görmekteyiz. Nitekim yukarıda yer verdiğimiz ayeti

884

ItfiyyiĢ, Teysir..., C.1, s.18.

885 Ġbn Manzûr, Lisan..., C.11, s.356 vd. 886 Ġbn Manzûr, Lisan..., C.11, s.357.

887 Muhammed Ahmed, Nefahât min Ulûmi‟l-Kur‟an, Dâru‟s-Selam, Kahire 2005, s.68; Adem

Yerinde, “MüĢkilu‟l-Kur‟an”, DĠA, C.32, s.164-167.

888 Nisâ, 4/82.

889 Ayrıntılı bilgi için bkz. Yerinde, “MüĢkilu‟l-Kur‟an”, DĠA, C.32, s.164-167.; Ahmed Muhammed,

131

tefsir ederken ItfiyyiĢ‟in konuyla ilgili olarak Ģunları söylediğini görmekteyiz: “Fasihlerin en fasihinin dahi, sözü uzadığında sözünün bazı kısımlarında birtakım çeliĢkiler olur. KonuĢmasının bölümleri arasında fesâhat bakımından tefavütler olur. Fakat Kur‟an-ı Kerim‟de ise hiçbir çeliĢki yoktur ve hepsi de fesâhat bakımından aynı seviyededir. Ġlk bakıĢta çeliĢkili gibi görünen ayetlerin birbiriyle uyumunu idrak etme ve hepsini cevaplayabilme nimetini in‟am eden Allah‟a hamdolsun.”890

Bu alıntıdan da anlaĢıldığı gibi ItfiyyiĢ, bu ilimle çok yakından ilgilenmektedir. Müellif en ufak bir çeliĢki hissi uyandıran ayetleri bir arada inceleyip herhangi bir müĢkilin olmadığını diğer ayetlerle; peygamber, sahâbe veya tâbiîne dayandırılan rivayetlerle ya da kendi dirayetiyle göstermeye çalıĢmıĢtır. ItfiyyiĢ‟in bu konuya değinirken “

لا

لاكشإ

/ müĢkil yok”,891 bazen de “...

باوتٖا

.

ضقانتم كلذو

/ bu çeliĢkilidir. Cevap ise..”,892

“ …

باجيف

متٚوق

ويلع لكشيو

/ onların Ģu Ģu sözleri bununla çeliĢir - denirse- Ģöyle cevap verilir:…”893 gibi ifadelere yer vererek açıklamalarda bulunduğunu görmekteyiz.

Teysir‟de bu konuya dair pek çok örnek vardır.894

Örneğin Hz. Musa‟nın asası üç ayrı sûrede “

ٌةىيَح

/ yılan895,

ٌّناَج

/ küçük yılan/cin896 ve

ٌناَبْعُ ث

/ ejderha897 ” diye nitelendirilmiĢtir. ItfiyyiĢ, kimilerine müĢkil gibi gelen bu husus hakkında Ģöyle der: “Bunda bir çeliĢki yoktur. Asa; büyüklükte ejderha, süratte cin ve kötülükte de yılan gibidir.”898

Bir baĢka yerde de aynı ifade ile baĢlayan “

َرَكْذُي ْنَأ ِالله َدِجاَسَم َعَنَم ْنىِتٞ ُمَلْظَأ ْنَمَو

ىلاِإ اَىوُلُخْدَي ْنَأ ْمَُتٚ َناَك اَم َكِئَلوُأ اَِبهاَرَخ ِفِ ىَعَسَو ُوُْتٕا اَهيِف

ِةَرِخلآا ِفِ ْمَُتَٚو ٌيْزِخ اَيْ نُّدلا ِفِ ْمَُتٚ َيِفِئاَخ

890 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.3, s.282. 891 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.7, s.400. 892 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.12, s.353. 893 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.8, s.264. 894 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.1, s.358; C.2, s.418; C.4, s.9; C.6, s.230; C.9, s.84; C.10, s.312; C.13, s.155. 895 Ta-ha, 20/20. 896 Neml, 27/10. 897 ġuara, 26/32. 898 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.3, s.282.

132

ٌميِظَع ٌباَذَع

/ Allah'ın mescitlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zâlim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten baĢkası değildir. Onlar için dünyada bir aĢağılanma, ahirette büyük bir azab vardır.”899

Ayeti ile “

ُهَءاَج ْذِإ ِقْدِّصلِبِ َبىذَكَو ِالله ىَلَع َبَذَك ْنىِتٞ ُمَلْظَأ ْنَمَف

َنيِرِفاَكْلِل ىًوْ ثَم َمىنَهَج ِفِ َسْيَلَأ

/ Allah'a karĢı yalan söyleyenden ve kendisine gelen doğruyu (Kur'an'ı) yalanlayandan daha zâlim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?”900

ayetinin farklı bitmesi hakkında ise Ģöyle demektedir. “Kur‟an‟da bunlar ve bunlara benzer ayetler gelmiĢtir. Bunlar için Ģöyle deriz: Bunların hepsi aynı Ģey olup diğerlerinden -diğer zulümlerden- önce gelir. Bu zulümlerin kendi aralarındaki sıralama ise anlayıĢa havale edilmiĢtir. Mesela Allah çocuk edindi demek Allah‟a iftira atmaktan; Ġftira da mescitlerden engellemekten daha büyük zulümdür denebilir.”901

Konuya iliĢkin bir baĢka örnek de Ģudur: ItfiyyiĢ, “

ٍعيِرَض ْنِم ىلاِإ ٌماَعَط ْمَُتٚ َسْيَل /

Onlara, acı ve kötü kokulu dikenli bir bitkiden baĢka yiyecek yoktur.”902

ayetini tefsir ederken cehennemliklerin yiyeceklerinden bahseden iki ayete daha - “

ٌماَعَط َلاَو

ٍيِلْسِغ ْنِم ىلاِإ

/Kanlı irinden baĢka bir yiyeceği de yoktur.”903 ve “

ُماَعَط .ِموُّقىزلا َةَرَجَش ىنِإ

ِميِثَلأا

/ ġüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir.”904- yer verip Ģu açıklamaları yapmaktadır. Bu ayetlerin anlamı “Cehennemliklerin yiyeceği yoktur. Zira bu sayılanlar yiyecek olarak sayılmaz.” Ģeklinde olabilir. Diğer bir ihtimal ise bu sayılanların üç farklı yiyecek olmasıdır. Bu durumda deriz ki bunlardan her biri bir grup cehennemliğin yiyeceğidir.905

899 Bakara, 2/114. 900 Zumer, 39/32. 901 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.1, s.230. 902 GâĢiye, 88/6. 903 Hâkka, 69/36. 904 Duhân, 44/43-44. 905 ItfiyyiĢ, Teysir..., C.16, s.190-191.

133

ItfiyyiĢ bazen de aynı ayet içinde, okuyucuda çeliĢki hissi uyandırabilecek duruma iĢaret edip bunu izah etmeye çalıĢır. Örneğin “

ُلْبَ ق ْنِم ُفُسوُي ْمُكَءاَج ْدَقَلَو

ِفِ ْمُتْلِز اَمَف ِتاَنِّيَبْلِبِ

ُّلِضُي َكِلَذَك ًلاوُسَر ِهِدْعَ ب ْنِم ُالله َثَعْ بَ ي ْنَل ْمُتْلُ ق َكَلَى اَذِإ ىتََّح ِوِب ْمُكَءاَج اىِتٞ ٍّكَش

ٌبَتَْرُم ٌفِرْسُم َوُى ْنَم ُالله

/ “Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık deliller getirmiĢti de, onun size getirdikleri hakkında Ģüphe edip durmuĢtunuz. Daha sonra o ölünce de, “Allah, ondan sonra asla peygamber göndermez” demiĢtiniz. ĠĢte Allah, aĢırı giden Ģüpheci kimseleri böyle saptırır.”906

ayetini tefsir ederken Ģöyle der: Ayetin sonuna bakıldığında kavminin, Yusuf‟un risâletinin doğruluğunu ikrar ettikleri görülür. Hâlbuki ayetin baĢ tarafında ise kavminin, Yusuf‟un risâletinden Ģüphe içinde olduğu ifade edilmiĢti. Bu durum ise tenakuzdur. Bunu cevabı Ģudur: Onlar “Allah, artık Yusuf‟tan Ģüphe ettiğimiz gibi kendisinden Ģüphe edilen bir resul veya risâleti kesin ve apaçık olan bir rasûlü göndermeyecek” demek istediler. Bazıları da der ki “Kavmi, Yusuf hayattayken ona inandıkları halde bunu gizleyip Ģüphelerini açığa vurdular. O ölünce de bunu itiraf edip Yusuf‟tan sonra gerçek bir resul gelmeyeceğini söylediler.” ancak bu anlam, ayetten çıkan bir anlam değildir.907

Bu verdiğimiz örnekler dıĢında ItfiyyiĢ‟in, Teysir‟de, ayetler ile tarihi vakıalar908

ve Kur‟an ile hadis arasındaki909 müĢkile de iĢaret edip izah etmeye çalıĢtığını görmekteyiz. Örneklerden de anlaĢıldığı gibi ItfiyyiĢ, bu konuya önem vermiĢ ve genel itibariyle okuyucunun zihninde müĢkil hissi uyandıran hususları tatmin edici Ģekilde açıklamıĢtır.