• Sonuç bulunamadı

2. AMAÇ VE ÖNEM 1 Amaç

2.2. Temel Problem

Bu araştırmanın amacı, farklı eğitim programlarına devam eden lise II. sınıf öğrencilerinin algıladıkları anne-baba davranışları ile sosyal beceri düzeyleri arasında ilişki olup olmadığını saptamaktır.

Bu ilişkiyi belirlemek için araştırmada şu sorulara yanıt aranmıştır.

2.2.1. Alt Problemler

1) Öğrencilerin Sosyal Beceri puanları ile Algılanan Anne-Baba Davranış puanları arasında ilişki var mıdır?

2) Öğrencilerin devam ettikleri öğrenim kurumlarına göre sosyal beceri puanları farklılık göstermekte midir?

3) Öğrencilerin devam ettikleri öğrenim kurumlarına göre algılanan anne- baba davranış puanları farklılık göstermekte midir?

2.3. Önem

İlk çocukluk yıllarında, özellikle aile ortamında yaşanılan deneyimler çocuğun ileriki yaşamında önemli ve etkili bir yere sahiptir. Çocuklar, belli başlı sosyal becerileri ve iletişim becerilerini kazanırlar. Çocukların otonomi ve özgürlük kazanmaları için ebeveynler en büyük yardımcılarıdır. Onlara, ebeveynlere bağımlı bireyler olarak yetişmelerini öğretmekten ziyade özerk ve özgürlüğünü bilen bireyler olarak yetişmelerini öğretmek daha doğru olur (Wolffe, 1999:78). Uyumlu ve özgür bir aile ortamı içinde, tutarlı ve sağlıklı ilişkiler içinde yetişen çocuk, özerk bir birey olarak yetişkin yaşamına ulaşabilir. Ürün her zaman ekilen tohumla ve beraberinde hazırlanan yakın çevre şartlarıyla doğru orantılı olarak gelişir. Bu nedenle anne- babanın tutumu, gelişmekte olan bu çocuğa model oluşturacağından kişiliğini etkiler ve özdeşim modellerinden edindiğini, benzer tutumları sergilemesiyle ortaya koyar (Yavuzer,1998:26).

Sosyalleşme aile, akran grupları ve okul üçlüsü arasında şekillenen süreçtir ve bunların arasındaki uyum başarıyı ortaya çıkarmaktadır. Çocuklar farklı ebeveyn yaklaşımlarıyla büyütülerek, farklı ebeveynlerce farklı beklentiler içerisine girmektedirler (Allen- Meares ve Fraser, 2004).

Okul ve aile çocukların farklı sosyal becerilerinin gelişmesine yardımcı olurlar. Anaokulları çocuklara sosyal becerilerinin pratik yönlerini göstermektedirler. Aile ise diğer kişilere karşı sosyal ve ahlaki uyumu ve yükümlülükleri öğretmektedir. Okul ortamında özellikle ergenlere yapılan ankette, sosyal etkileşimin ders içi ve ders dışında devam ettiğini, örneğin birbirleriyle konuşma, birbirlerini kıyaslama, sosyal kabulü ve reddedilmeyi belirleme ve bu konuda endişelenme gibi durumların bütün gün devam ettiği bildirilmektedir (Schneider, 1993:89).

Çocukların akademik becerileri kadar kişisel ve sosyal becerilerini de geliştirmek temel amaçlardan olmalıdır. Bugün eğitim sürecinde akademik becerilerle birlikte çocukların sosyal gelişimlerinin de temel olduğundan yola çıkılarak, sosyal becerilerin gelişmesi önem kazanmıştır. Bu becerilerin gelişmesi de

“sosyal yeterlik” olarak düşünülen gelişmelerle iç içedir. Bunlar; kendini ifade etme, kendine güven, arkadaşlarca kabul görme, aile fertleri ve diğer önemli bireylerce kabul görme, sosyal bağımsızlık, destekleyici sosyal çevre olarak özetlenebilir (Akkök, 1999:20).

Çocuklar ve ergenler, sosyal becerilerinin seviyeleri açısından farklılık gösterirler. Sosyal becerinin yeterli seviyelerde olması konuşmaya dayalı kişilerarası iletişim, sosyal adaptasyon ve zihinsel zekâyla ilişkilendirilmektedir. Yeterli seviyede akran ilişkisine sahip çocuk ve ergenler yetersiz olanlara göre okul performanslarını, başarılarını ve son olarak da iş performanslarını sosyal açıdan en üst seviyeye çıkartırlar. Bazı gençlerin sosyal iletişimdeki becerikliliği, başkalarıyla iyi geçinmedeki kabiliyetleri onların popülerliği ve arkadaşlıkları açısından iyi durumda olmalarını sağlamaktadır. Bu gençler sosyal ortamlarda, sosyal becerilerini açıkça sergilerler (Rose, 1998:106).

Anne-babaların çocuk yetiştirme tutumları toplumdan topluma ve çeşitli demografik özelliklere bağlı olarak farklılıklar göstermektedir. Anne-babalar tutum ve davranışlarıyla sadece çocuklarının ruh sağlıklarını ve kişilik gelişimlerini etkilemekle kalmamaktadır. Anne-babaların büyük bir olasılıkla çocuklarının ileride nasıl bir anne-baba olacaklarını belirledikleri de söylenebilir. Çocuk yetiştirme tutumlarının olumsuz etkilerini en aza indirmek ve olumlu tutum şekillerini pekiştirmek, sağlıklı ve nitelikli bir nesil yetiştirme çabasına katkıda bulunmada önemli bir adım olacaktır. Sağlıklı ve mutlu bir çocukluk mutlu bir yetişkin olmanın, dolayısıyla sağlıklı bir nesilden oluşan toplumun temel taşı olacaktır. Bu amaçla önceliklerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu durum araştırmaya önemli bir boyut getirmektedir.

Son yıllarda sosyal becerilerle ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Ancak yapılan kaynak taraması sonucunda bu araştırmaların çoğunun psikoloji bölümünün konuları ile ilgili, daha çok sosyal becerilerin geliştirilmesine yönelik program geliştirme, özel eğitime muhtaç çocukların sosyal becerileri ve bunlara yönelik sosyal beceri eğitimi üzerine yoğunlaştığı görülmüştür.

Bireyin sosyal beceri düzeyi bireyin yaşamının çeşitli yönlerinde önemli roller oynamaktadır. Bu yönlerden birisi de okul yaşantısıdır. Özellikle lise öğrencisi olan ergenler için okul başarısı, meslek seçimi, karşı cinsle ilişkiler, aile ve toplumsal ilişkiler dolayısıyla sosyal becerilerin önemi artmaktadır. Bu nedenle bu dönemde bulunan ergenlerin sosyal becerilerinin yeterli derecede açıklanabilmesi gerekmektedir. Mesleki eğitim, düz lise ve Anadolu-fen-süper liselerde uygulanan eğitim programlarının kendilerine has kuralları vardır. Bu eğitim programları bireyden bireye, zamandan zamana, kültürden kültüre değişen birçok özelliği beraberinde getirdiğinden bu eğitim programlarında, sosyal becerilerin ölçülmesinde, oldukça güç ve karmaşık bir süreç olduğu gerçeği belirtilebilir.

Okul günlerinde geçen zamanın büyük çoğunluğu etkinliklerden çok öğrenme ve öğretmeye ayrılmıştır. Okul çocuğun büyüme yıllarında zamanının çoğunu birlikte geçirdiği, aile gibi bir kurumdur. Okul aileden farklı değildir. Ancak okula gitmekle çocuk örgütlenmiş yaşamın dünyasında ilk kez risk alır ve yaşamın bu kısmında çocuklar ilk kez ailelerinin dışında deneyim kazanmaya başlarlar. Böylece farklı olarak olayların süresi ve duygusal kısmı onların yetişkin yıllarının parçası olacaktır. Bu araştırmada tarama modeli kullanılarak, farklı öğrenim programı uygulayan okullarda okumakta olan öğrencilerin katılımıyla, anne-baba tutumunun sosyal beceri ile olan ilişkisi incelenmiştir. Bu sayede sosyal becerinin önemli belirleyicilerinden olan anne-baba faktörü ile ilgili yapılacak araştırmalarda kaynak olarak kullanılabileceği düşüncesi bu çalışma için güdüleyici bir durum olmuştur.