• Sonuç bulunamadı

1.4. Anne Baba Tutumları

1.4.9. Anne Baba ve Ergen İlişkisinin Ergenin Sosyal Beceri Gelişimine Etkis

Toplumsallaşma sürecindeki başarılı kilometre taşları, insan karakterinin çizgilerini de belirler. Kişinin güvenilir, dürüst, tutarlı, yardımsever, yiğit, cömert, insanlık idealine bağlı, özverili, yaratıcı zekâsını insanlığın hizmetlerine adayan bir insan olması ya da bencil, hırslı, tutarsız, hilekar, cimri, yalancı, korkak biri olması, bu özelliklerin bir bölümünü, belki çoğunu kişiliğinin bir parçası haline getirmesi, toplumsallaşması sonucudur (Köknel, 1999:75). Anne- babanın tutumları, çocuğun kişiliğinin ve karakterinin şekillenmesinde büyük önem taşır. Anne- baba çocuk üçgeni, sevgi temeline dayanmalıdır. Özdeşim modeli olan anne- baba bilmelidir ki, çocuğa nasıl bir davranış türü uygularsa, benzer davranışı da onda görecektir (Yavuzer, 1998:34). Yaşı için yeni olan bir davranışı deneyip başarabilen bir çocuk kendinden gurur duyar ve bu duyguyu kendisine hissettirme olanağı yarattığı için de annesine, babasına yakınlık hisseder (Navaro, 2000:96). Anne-baba sevgi, tolerans, otorite, sabır, inanma kurallarını dengeli bir surette kullanabilmelidir (Çakmaklı, 2007:257).

Aile ortamı ergenlerin hayata bakış açılarını, sosyal rollerini, iyi birey olmaları için normları, kültürleri öğrendikleri yerdir. Bu süreç ebeveynlerin psikolojik durumlarına, çocuklarına yaklaşımlarına göre değişiklik göstermektedir. Aile sevgi dolu, ekonomik stresi az, destekleyici ise ergenlik dönemi rahat bir şekilde geçmektedir. Ayrıca ergenler, ebeveynlerinin evlilik ve ilişkilerini gözlemlediklerinden anne-baba ilişkisi de önem taşımaktadır ( Hines,1997:375-388). Özellikle, anne-çocuk ilişkisi, çocukların sosyal beceri ve yeteneklerinin gelişmesini

etkilemektedir. Çocuklar, sosyal becerilerini ve yeteneklerini ebeveynleriyle olan etkileşimlerinden kazanırlar (Mize ve Pettitt,1997:312-332).

Ebeveynler çocuklarına başkalarıyla olan ilişkilerini ve kendilerini nasıl ifade edeceklerini örneklerle ve uygulayarak gösterirler. Ebeveynler çocuklarına sevildiklerini, onlara olan tutumlarıyla bağlılıklarını gösteren kişilerdir (Bowlby,1973,1982). Büyüdüklerinde bu çocuklar kendilerine güven duyarlar ve sağlıklı bir ergenlik dönemi geçirirler. Ergenlikte ebeveyn bağlılığı ve duygusal uyum arasındaki bağ geniş çapta yapılan çalışmalarda ortaya çıkartılmıştır. Armsden ve Greenberg (1987), ebeveyn bağlılığının, benlik saygısına ve yaşam mutluluğuna olumlu katkısı olduğunu; depresyon, kaygı, yabancılaşma gibi olumsuz durumlardan uzaklaşmalarını sağladığını belirtmişlerdir (Akt.:Engels, Finkenauer, Meeus ve Deković, 2001:428-439).

Yapılan çalışmalarda ergenlerin uyumunda destekleyici, denetleyici, hoşgörülü ve ihmalkâr olan ebeveyn yaklaşımlarının büyük rolü olduğu ortaya çıkarılmıştır (Steinberg, Lamborn, Lamborn, Mounts ve Dornbusch,1994:754-770). Ebeveynler, çocukların sosyal ve duygusal uyumlarında büyük rol oynarlar. Sosyal ve ilişkisel beceriler ilk ergenlikte duygusal uyum ve ebeveyn bağlılığı arasında bir bağ oluşturur (Engels, Finkenauer, Meeus ve Deković, 2001:428-439). Destekleyici, meraklı, hayalperest olan ebeveynler, çocuklarına da model olarak çocukların bu özellikleri öğrenmelerini sağlarlar. Olumlu ebeveyn davranışları ailelerin eğitimine, gelir seviyesine, kültürüne göre değişim göstermektedir. Destek gören çocuklar aile ve okul ortamında rahat tavırlar sergilerler (Silvern, 1986:41-50).

Etkili aile bağları insanın yaşamı boyunca oldukça güçlü kalmaktadır. Hatta ergenlik boyunca bile çoğu çocuk ebeveynleriyle yakın ve mutlu ilişkilere sahip olduklarını belirtmişlerdir. Küçük çocukların bağlılıkları onların temel güven ve emniyet duygularının geliştirmekte ve davranışların uygun ve uyumlu şekilde olmasını sağlamaktadır. İlk bağlılıklar daha sonraki sosyal etkileşim, beceriler ve yetişkinlikteki yakın ilişkiler için önemli rol teşkil etmektedir. Hayat boyunca bütün bağlılıklar benlik saygısı ve sosyal bağlılık kabiliyetleriyle sonuçlanarak yüksek

oranda çevre hâkimiyeti isteğini de doğurmaktadır (Bell, Avery, Jenkins, Feld ve Schoenrock,1985:109-120).

Yapılan araştırma sonuçları; çocuğun iç dünyasını ve sosyal gelişimini, gerek anne-babadan, gerekse dış çevreden gelen öğretilerin şekillendirdiğini göstermektedir (Öz,2004: 36). Etkili sosyalleşme becerisi ebeveynlerin çocuklarıyla güçlü, sıcak, etkili ve güvenilir ilişkiler geliştirmesine dayanmaktadır. Olumlu ilişkilerle ebeveynler çocuklarında güven duygusu ve kimlik kavramlarını geliştirmede yardımcı olabilirler. Doyumsuz ebeveyn ilişkilerine sahip olan çocuklar ise dış çevrelerine kendilerini çok fazla bağlar veya çok fazla antisosyal davranışlar sergilerler (Trasler, 1972; Akt. Silvern, 1986:41-50).

Özellikle ikna ederek denetlemeyi seçen anne- babanın çocuğu, onların duygu, düşünce, değer ve beklentileri hakkında sebepleri ve sonuçları ile birlikte bilgi sahibidir. Anlaşılır ve tutarlı tepkilerin birikimi, hangi davranışın sonuçlarının ne olacağını belirlemiştir. Dolayısıyla çocuk ve genç hem davranış seçimlerinde kendini özgür görebilir, hem de seçimleri hakkında, kısıtlanacağından çekinmeden anne- babasına danışabilecek bir durumdadır. Başka bir deyişle, anne- baba- çocuk/ genç ilişkisi, yetişkin- yetişkin etkileşimine yaklaşan bir niteliktedir (Yavuzer, 1998:34). Çocukların başarılı yetişkinler olarak büyümeleri isteniyorsa, geleceğe yönelmek değil, bugün neler yapabileceğini araştırmak gerekir (Nelson ve Lott, 2001:184).

Hess ve Holloway(1984), okulöncesinden ilkokul ve ortaokula devam eden çocukları incelemiştir. Aile ve okul başarısında; anne-çocuk arasında sözel etkileşim; ebeveynlerin başarı beklentileri; ebeveynler ve çocuklar arasında olumlu, etkili iletişimler; ebeveyn inançları ve çocuğa olan katkıları; disiplin ve kontrol stratejileri olarak beş süreç belirlemiştir. Özellikle disiplin ve kontrol stratejilerinin okul başarısı üzerinde önemli etkisi olduğu görülmüştür. Baumrind ise aile etkileşiminin ve ebeveyn yaklaşımlarının çocuğun bilişsel ve sosyal becerilerinin gelişimini etkilediğini vurgulamıştır (Akt.:Dornbusch, Ritter, Leiderman, Roberts ve Fraleigh, 1987: 1244-1257).

Çocuklar arasında akran kabulü çok önemlidir. Özellikle akranlar tarafından kabul edilmeme çocukların ruh sağlığında sorunlar yaşamasına dahi neden olabilmektedir. Kabul edilmeyen çocukların agresif oldukları, popüler çocukların ise daha olumlu, akranlarıyla işbirlikçi oldukları belirtilmiştir. Çocuklar, ebeveynleriyle kurdukları diyalogları, akranlarıyla da kurmaktadırlar. Aileleriyle ilişkileri nasılsa akranlarıyla da aynı seviyededir. Reddedilmiş çocukların ebeveynleri çocuklarıyla konuşmalarında ilgisiz, uyumsuz, sırasız şekilde karşılıklar vererek iletişim kurarlar. Popüler çocukların ebeveynleri ise paylaşımcı konuşma ve isteklerle çocuklarının konuşmalarına fırsat vererek, zaman harcayarak anlayışlı bir şekilde davranırlar ( Black ve Logan,1995:255-271).

Ergenler birçok biyolojik, bilişsel ve sosyal değişiklik yaşamaktadır. Ergenler, yetişkinliğe geçişin bu ilk basamağında okul deneyimleri ve akran ilişkileri gibi sosyal ilişkilerinde değişiklikler yaşamaktadırlar. Ergen ebeveyn ilişkilerinde de ergenlerin biyolojik değişimleri ve sosyal uyarıcılar sebebiyle farklılıklar görülmektedir. Karşılıklı beklentiler farklılaşmaktadır. Bu dönemde ebeveyn-çocuk arasında çatışma ve anlaşmazlıklar yaşanmaktadır. Çocuktan daha olgun davranışlar beklenir. Sosyal beklentiler daha fazladır. Ergen kendini kimlik karmaşası içinde bulur. Karşılıklı tartışmalarda artış görülür (Paikoff ve Brooks-Gunn,1991:47-66).

Birçok çocuk ve ergenin sosyal etkileşim güçlükleri, sorunlu ailelerin çocukları olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu çocuklar, ailelerini kendilerinden uzak tutmaktadır veya aile sorunlarının daha da fazlalaşmasına sebep olmaktadırlar (Rose, 1998). Aileleri tarafından azarlanan, ebeveynleri tarafından yeterli şekilde gözetlenmeyen çocuklar olumsuz ve antisosyal davranışlar sergilemektedirler. Bu davranışları evde, kardeşleri ve arkadaşlarıyla birlikteyken ortaya çıkmaktadır. Eğer ebeveynler, etkisiz bir kontrol sistemiyle yaklaşmaya devam ederlerse bu davranışlar artmaktadır. Eğer çocuk bu davranışlarını okulda göstermeye başlarsa, akademik başarısızlık ve akranları tarafından kabul edilmeme durumuyla karşı karşıya kalacaktır. Yani ebeveynlerin çocuklarının okulda, evde ve toplumda uzun vadeli sosyal uyumlarına doğrudan ve dolaylı etkileri vardır (Schneider, 1993). Çocukların

sosyal becerilerini geliştirebilmeleri ve becerilerin kalıcı olabilmesi için ev ortamında anne- babaların benzer tutum ve davranışlar içinde olması gereklidir (Akkök, 2003:25).