• Sonuç bulunamadı

Konya, Haçlı kaynaklarında, Yconium, Conium; öbür yabancı kaynaklarda ise Conia olarak geçmektedir. Araplar ise Kuniya derlerdi. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de “Konya” adı kullanılmış ve günümüze kadar değişmeden gelmiştir.13

Konya çok eski bir yerleşim merkezidir. M.Ö. 6000-5000 yıllarında burada yerleşme merkezi kurulduğu araştırmalarla anlaşılmıştır. Tarih sahnesine ise M.Ö. 1400-1200 arasında Hitit İmparatorluğu’nun bir bölgesi olarak girmiştir. Hititler iç savaş ve bölücü faaliyetlerle yıkılınca Konya sırası ile, Frigyalılar, Lidyalılar, Kimmerler, Persler, Bergama Krallığı, Romalılar ve nihayetinde Bizans’ın hakimiyeti altına girmiştir.14

Parlak geçtiği söylenebilecek Roma Çağı’nı daha sönük bir Bizans dönemi takip etmiştir. İstanbul’a giden yollar üzerinde de yer alışı onun tamamen sönmesini engellemiştir. Bununla beraber İran ve İslâmlarla savaşlar, şehrin viranlaşmasına ve halkın önemli bir kısmının dağlık yöredeki kalelere çekilmesine yol açmıştır.15

Konya, İstanbul’un yol güzergâhında olduğu için İslam ordularının daima önem atfettiği bir yer olmuştur. Hz. Ömer devrinde Hicaz Yarımada’sından çıkan sahabi orduları Bizans’ın İconium’unu fethetmişler ve şehre Kûniye adını vermişlerdir. Fakat asr-ı saadetten sonra Konya’da İslam dininin güzelliklerinin yayıldığını gören Bizans, Konya’yı geri almıştır.

11 Rehber Ansiklopedisi, “Konya”, İstanbul 1993, C.10, s. 219. 12 Yeni Türk Ansiklopedisi, C.5, İstanbul-1985, s. 1924. 13

Yurt Ansiklopedisi, “Konya”, C.7, İstanbul 1982, s. 5132.

14 Yeni Rehber Ansiklopedisi, “Konya”, C. 12, İstanbul 1993, s. 169.

15 Tuncer Baykara, Türkiye Selçukluları Devrinde Konya, Kültür veTurizm Bakanlığı Yay. 614, Ankara-1985, s.143.

6

Avrupa’dan Hristiyan din adamları getirterek Konya’yı Hristiyanlığın dini merkezi haline getirmiştir.16

Selçuklu Türkleri ise Konya’yı 1069 senesinde fethettiler, fakat geri çekilmek zorunda kaldılar. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu Sultanı Alp Arslan Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ı Anadolu’yu fethetmeke görevlendirmiştir. Anadolu fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Mansur Şah kısa zamanda Anadolu’yu fethederek Türk beldesi haline getirmiştir.

Konya Takkeli Dağın eteklerinde, düzlükte kurulmuş açık bir şehirdi ve savunması yoktu. Gevale Kalesi Takkeli Dağı’nın sivri tepesinde bir kartal yuvası gibi sarp bir kale idi. Bir savaş oldu mu asker Gevale kalesine çekilir, düşmanı orada beklerdi. Gevale Konya’nın kilidi idi. Gevale Kalesi Süleyman Şah’ın kılıcı ile açıldı. Süleyman Şah Konya’yı karargâh yaptı. İznik’e kadar fetihler devam etti. 1080’de İznik fethedildi. Anadolu Selçuklu Devleti kurulunca İznik başkent oldu. I. Haçlı seferinde Haçlı ordusu ve Bizans İznik’i geri alınca Sultan I. Kılıçarslan daha güvenli bir başkent olarak Konya’yı seçti. 1097-1308 arasında 211 yıl Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya oldu.17

Konya’nın başkent seçilmesinin sebebi burasının tabii şartlarının Türklerin isteklerine uygun olmasıdır. Dört tarafı açık, geniş bir sahra olup, yayla mıntıkası da yakındır. Zaten Selçuklu döneminde rağbet gören Konya, Aksaray ve Karaman/Larende’nin topoğrafik özelliklerinin birbirlerine benzediği de dikkat çekiyor. Bu üç şehirde de otlak olarak elverişli geniş saha ortasında höyük tepeciği dikkat çekiyor. Burası, hükümdar-ordu karargâhı için son derece elverişlidir. Ata ve hayvancılığa dayalı Türk hayatı, hele Türk savaş taktiği için de savunulması ve gerektiğinde boşaltılması kolaydır. Anadolu’nun merkezî bir kısmında yer almaları da ayrı bir olumlu özelliktir.18

Konya surlarının yüzlerce burç ve bedeni ile 12 kapısı vardı. Meram deresinin sel suları, bu surların dış çevresinde kazılan hendeğe bağlanarak ikinci bir savunma hattı oluşturuldu. Alâeddin Keykubat, şehri tahkim ettikten sonra Konya, devletin değişmez başşehri olmuştur. Böylece Konya’yı asıl imar eden ve onu modern bir şehir haline getiren ilk sultan Alâeddin

16 Hilmi Aygün, “Gez Dünya’yı Gör Konya’yı”, Yedikıta Dergisi, Sayı-33, s. 55. 17 Rehber Ansiklopedisi, “Konya”, Türkiye Gazetesi İhlâs Yayınları, C.10, s. 218. 18 Baykara, Konya, s.25.

7

Keykubat olmuştur. I.Alâeddin Keykubat zamanında Konya’da mescitler, medreseler, hanlar, kervansaraylar, imaretler ve türbeler yaptırılmıştır.19

XIII. yy. ın son çeyreği, Anadolu Selçuklu sultanlarının İlhanlı idaresi altında bocaladıkları bir dönemdir. Selçuklu idaresinin “Uç” ile münasebetlerinin iyi olmaması ve ülkenin İlhanlı idaresine geçmesibir kısım Türkmenleri, kendi beyleri idaresinde güçlendiler. Bunlardan Karamanoğulları, 1277’de Konya üzerine yürümüşler, bu tarihten sonra zaman zaman tehditlerini sürdürmüşlerdir. İlhanlıların bunlara karşı sert tepkileri ile şiddetli mücadele, Konya ve civarında da olumsuz etkiler yapmıştır. Konya’daki Anadolu Selçuklu sülalesinin hâkimiyeti XIV. yy. başlarında kesin olarak ortadan kalktı. Anadolu’da yeni bir dönem başladı.20

Eski ihtişam ve önemini kaybeden Konya’ya, Avşar (Afşar) Türkmen beyleri olan Karamanoğulları yerleşirler. Ermenek başkent olmak üzere burada bir beylik kurarlar. Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra Konya’yı ellerine bulunduran Karamanoğulları Anadolu Selçuklu Devleti’nin bütün topraklarının varisi olduğunu iddia ediyorlardı. Kendileriyle beraber türeyen diğer beylikleri de bünyesine katarak tek vücut olmak istiyordu. Bununla beraber Germiyan topraklarına yerleşmek suretiyle kuvvetlenen Osmanoğullarına karşı da yumuşak bir siyaset takip ediyorlardı. Bu nedenle Osmanlı hanedanından kızlar aldılar. Ancak yine de onlara karşı dürüst bir siyaset takip etmediler. Osmanoğulları ile yaptıkları anlaşmaları sık sık bozdular. Fakat sonunda Osmanlıların üstünlüğünü tanıdılar.21

Konya bu tarihten sonra “Karaman tahtı” adı altında Osmanlı şehzadelerinin idaresine verilir. Konya, Osmanlılar tarafından kesin olarak 1466’da zapt edilinceye kadar Karamanoğullarının elinde kaldı. 1466’da Şehzade Mustafa Konya Valiliği’ne atandı. Cem Sultan dahil pek çok şehzade bu taht şehrinde tabiri caizse padişahlık stajı yaparlardı. Yavuz Sultan Selim Han zamanında ise bu geleneğe son verilerek Hemden Paşa tayin edilirdi. Ancak bu şehir Osmanlılar için hiçbir zaman önemini kaybetmemiştir. Osmanlı padişahları Konya’ya büyük bir ihtimam göstermiştir. Fatih Sultan Mehmet Han Konya’ya “Sultanlar Beldesi” derdi. Yavuz Sultan Selim, Mevlâna Türbesi’ni tamir ettirmiş ve güzel eserler yaptırmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, Han Irakeyn seferinde Konya’ya uğramış ve şehri imar ettirmiştir. Sultan II. Selim Han, Sultan IV. Murad Han ve diğer Osmanlı padişahları da şehre çok güzel yadigârlar

19

Muammer Gül- Atilla Bayram, Selçukludan Günümüze Konya’nın Sosyo-Politik Yapısı, Konya İl Emniyet Müd. AR-Ge Yay. No:1, Konya-2003, s. 7.

20 Baykara, Konya, s.29.

8

bırakmışlardır. 1896’da Konya’ya demiryolu getiren Sultan II. Abdülhamid Han, 1889’da lise (idadi) ve ayrıca 1908’de de Hukuk Mektebi’ni açmıştır.22

Osmanlı taşra teşkilatında en büyük yönetim birimi eyaletlerdir. Eyaletler sancaklara, sancaklar kazâlara, kazâlar da köylere ayrılmıştır. Şehzade Mustafa’nın Konya valiliğinden kısa bir süre sonra eyâlet sistemine geçilmiştir. XVI. yüzyılda, yani incelediğimiz döneme en yakın zamanda Karaman Eyâleti’nin sancakları Konya, Akşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri’dir. Değişik dönemlerde Kırşehir, Maraş, İçel ve Tarsus Sancakları da Karaman eyâletine bağlanmıştır. Bunun yanında belgelerde sıkça rastladığımız Atçeken Cemâati’nin yaşadığı Konya ile Akşehir arasında Turgut adlı yeni bir sancak kurularak Karaman Eyâleti’ne eklenmiştir.23

XVII. yüzyılda 16 Numaralı Konya Şer’iyye Sicilleri’ne göre Konya Sancağı’nda bulunan kaza ve nahiye isimleri, aşağıda ilgili bölümde, tablo halinde gösterilecektir.

Antikçağlardan beri bir yerleşim yeri olma özelliğini sürdüren Konya’nın bugünkü şeklinin belirlenmesi Selçuklu Dönemi’ne rastlar. Bizans hâkimiyeti altında, surlarla çevrili az nüfuslu bir şehir olan Konya, Türklerin burayı almasından sonra gelişme gösterdi. Anadolu Selçukluları’nın merkezi olması bu büyümeyi hızlandırdı.24

Konya’da İranî ve pek az Arap unsuru da bulunuyordu. Türk ve Müslümanlarla Rumlardan başka, Ermeni ve Yahudiler de mevcuttu.

Şehrin ilk yerleşme yerinin, küçük bir yükselti olan Alâeddin Tepesi olduğu tahmin edilir. Konya, Anadolu Selçukluları tarafından fethedildiği zaman şehir, Alâeddin Tepesi’ni çevreleyen surun içindeydi. Yapı kalıntılarına göre Selçuklular zamanında tepenin kuzey tarafının Türklere, Güney tarafının Hıristiyanlara ayrılmış olduğu ve bu mahalleler arasında bir duvarın varlığı düşünülmektedir. Türklerin yaşadığı bölüme saray, hükümet konağı, medrese, mescid, hankah (büyük tekke) ve hamamlar yapılmıştır. Hızla büyüyüp surların dışına doğru genişleyen şehir, I. Alâeddin Keykubad tarafından daha geniş bir surla çavrilmiştir.25

Şehrin merkezi Alâeddin Tepesi ile Şerâfeddin Camii ve Atbazarı Kapısı (Kapı Camii) arasında kalan bölgedir. Bütün canlılık bu bölgede olduğundan sosyal ve kültürel

22

Aygün, Konya, s. 57, 59.

23 Gül-Bayram-Hakkoymaz, Konya’nın Sosyo-Politik Yapısı, s. 184-185. 24 Tuncer Baykara, “Konya”, DİA, C.26, Ankara-2002, s. 185.

9

müesseseler de bu bölgede konumlanmıştır. Günümüzde de bu bölge hala canlılığını korumaktadır.26

Benzer Belgeler