• Sonuç bulunamadı

Tarihi kaynaklardan özellikle tezimizin birinci bölümünde ağırlıklı olarak istifade edilmiştir. Gerek el-Hâkim bi-Emrillah’ın hayatı, kişiliği ve saltanat dönemi siyasi hadiseleri ve gerekse Dürzîliğin ilanı ve kurucu dailer hakkında tarihi kaynaklarda yer alan rivayetler birbirleriyle çelişkilidir. Bu çelişkili bilgiler içerisinde sağlıklı bir sonuç elde edebilmek gayesiyle tarih kitaplarında yer alan rivayetlerle risalelerde yapılan açıklamları karşılaştırmalı olarak ele aldık.

a- Tarihu’l-Antaki: Eser, Sılatü Tarihi Ûtîhâ olarak da bilinir. Müellifi Yahya b. Said b. Yahya el-Antâkî’dir (458/1068). İskenderiye Patrikliği yapmıştır. Eserini ilk olarak İskenderiye’de telif eden tarihçi H. 405 senesinde Antakya’ya göç ettikten sonra daha önce elde edemediği yeni tarihi kaynaklara ulaşır ve eserini gözden geçirerek düzeltmeler yapar.

Eser 362-425/938-1035 seneleri arasındaki olayları ele alır. Tarihçi, eserini Said b. Bıtrik’in yazığı tarihin kaldığı yerden başlattığını ve kendi dönemine kadar olan olayları naklettiğini belirtir. Fâtımî, Abbasi, Hamdani tarihleriyle, Müslüman-Bizans ilişkileri, Selçuklular arasındaki mücadeleler, Müslümanların Hıristiyan ve Yahudilerle ilişkileri hakkında detaylı bilgiler vermektedir. Patrik olması hasebiyle, ele aldığı dönem ve bölgelerdeki kiliseler hakkında detaylı açıklamalar yapmaktadır. el-Antâkî, olayları kronolojik sıraya göre nakleder. Aynı yıl içerisinde farklı bölgelerde meydana gelen olayların tümünü nakletmek isteyen tarihçi bu sebeple konudan konuya atlamaktadır.

Tarihu’l-Antaki konumuz açısından oldukça önemli bir kaynaktır. Tarihçi, el-Hâkim bi-Emrillah dönemini idrak etmiştir. Bu sebeple olsa gerek yazmış olduğu eserin üçte birini el-Hâkim bi-Emrillah’ın hilafet döneminde meydana gelen olaylara ayırmıştır. el-Antâkî, yalnızca el-Hâkim bi-Emrillah döneminde meydana gelen olayları nakletmekle kalmamış bunun yanında halifenin şahsiyeti ve uygulamaları hakkında şahsi tahliller de yapmıştır. Eser, el-Hâkim bi-Emrillah’ın hayatının son yılına kadar gayr-ı Müslimlere uygulamış olduğu baskı hakkında detaylı bilgiler verir. Özellikle halifenin yıktırdığı kilise ve manastırlar hakkında detaya ait pek çok bilgi içermektedir.

Tarihu’l-Antâkî tarihi kaynaklar içerisinde fırkadan “Dürzîlik” ismiyle bahseden ilk kaynak niteliğindedir. Bütün bu özellikleri yanında tarihçinin Hıristiyan olması, fırka hakkında vermiş olduğu bilgilerin daha objektif olduğunun bir göstergesi kabul edilebilir.

Tarihu’l-Antaki Dürzî araştırmacıların yazmış olduğu eserlerde de kaynak mahiyeti taşımaktadır.

Eserin, tezimizde esas aldığımız baskısı Ömer Abdüsselam et-Tedmüri’nin tahkikiyle 1990 yılında, Lübnan’da Tarihu’l-Antâkî <<el-Ma’rûf bi-Sılati Ûtîhâ>> ismiyle neşredilmiştir.

b- Ahbaru’d-Düveli’l-Münkatı’a: Müellifi Cemaleddin Ali b. Zafir’dir (613/1216). Tezimizde esas aldığımız nüsha Kahire’deki “el-Ma’hedü’l-İlmi li’l-Âsâri’ş-Şarkiyye” tarafından 1972 tarihinde, Andoria Ferre’nin tahkikiyle neşredilmiştir. Dili Arapça’dır. Eserin başlığı altında şu açıklama yer almaktadır: “Andoria Ferre’nin tahkik ve mukaddimesi ile birlikte Fâtımîlere tahsis edilen bölüm üzerinde yapılan karşılaştırmalı bir çalışmadır.”

Yukarıdaki açıklamada da görüldüğü üzere elimizdeki nüsha Ahbaru’d-Düveli’l-

Münkatıa’nın yalnızca Fâtımîler bölümünü ele almaktadır. Eser, Fâtımî halifelerinin tahta çıkış sıralarına göre tasnif edilmiştir. Fâtımî halifelerinin ilki olan Ubeydullah el- Mehdi’den(297/909) başlayarak son halife Âdid Lidinillah’a (555-567/1160-1171) kadar tahta geçen bütün halifelerin hüküm sürdükleri dönemlerde meydana gelen olaylar hakkında bilgiler vermektedir. Yazarın sarayda yaşaması ve kendinden önceki rivayetleri seçerek aktarması eserin güvenirliliğini arttırmaktadır.

Ahbaru’d-Düveli’l-Münkatıa, tezimizin özellikle “Dürzîliğin Teşekkül Süreci” başlıklı birinci bölümünde esas aldığımız önemli kaynaklardan biridir. Tarihçinin, el-Hâkim bi-Emrillah dönemindeki hadiseleri naklederken Dürzî fırkasının ilanı ve sonrasında meydana gelen olaylar hakkında verdiği bilgiler bizim için önem arz etmektedir.

c- İttâzü’l-Hunefa: Kitabın asıl ismi İttiazü’l-Hunefa bi-Ahbari’l-Eimmeti’l- Fâtımîyyine’l-Hulafâ’dır. Takiyyü’d-Din Ahmet b. Ali el-Makrîzî (766-845/1364-1441) tarafından kaleme alınmıştır. Eserin tezimizde esas aldığımız baskısı 1992 yılında Kahire’de neşredilmiştir. 3 cilt halinde basılan eserin ilk cildi Cemaleddin es-Şeyyal tarafından, ikinci ve üçüncü cildi ise Muhammed Hilmi Muhammed Ahmed tarafından tahkik edilmiştir.

Günaltay’ın verdiği bilgilere göre el-Makrîzî bir derlemecidir. Eserlerinde, diğer kaynaklardan aynen aktarılmış sayfalar mevcuttur. Bununla birlikte aktardığı bilgilerin pek çoğunun asılları kaybolmuş eserlerden alınması el-Makrîzî’nin eserlerine değer katmaktadır.93

Eser isminden de anlaşılacağı üzere Fâtımî tarihi niteliğindedir. Makrîzî eserine Fâtımîlerin soy kütüğünü ele alarak başlar. Daha sonra Fâtımî Devletinin Afrika’daki kuruluşu ve devlet merkezinin Mısır’a nakledilişi hakkında bilgiler verir. Bu açıklamalardan

93 Bkz. Günaltay, Şemseddin, İslâm Tarihinin Kaynakları –Tarih ve Müverrihler-, Haz. Yüksel Kanar, İstanbul

sonra ilk halife Ubeydullah el-Mehdi’den son halife Âdid Lidinillah’a kadar tahta geçen Fâtımî halifelerinin hüküm sürdükleri dönemde meydana gelen hadiseleri nakleder. Eser kronolojik sıraya göre tasnif edilmiştir.

Tezimizde, el-Hâkim bi-Emrillah’ın hayatı, kişiliği ve saltanat dönemi siyasi hadiseleri hakkında temel aldığımız ana kaynaklardan biridir. Bununla birlikte Dürzîliğin kurucu daileri olarak nitelendirdiğimiz ed-Derezî, Hamza b. Ali ve el-Ferğani hakkında İbn Ebi Tayy’dan naklettiği rivayette Hamza b. Ali ile el-Ferğani’yi birbirine karıştırmıştır.

el-Makrizi’nin tezimizde kaynak olarak kullandığımız bir diğer eseri ise Kitabü’l-

Mevâ’iz ve’l-İ’tibar bi-Zikri’l-Hıtat ve’l-Âsâr’dır. Eser Hıtatü’l-Makriziyye olarak da bilinmektedir. Eserin, tezimizde kaynak gösterilen baskısı “Mektebetü’s-Sekafeti’d-Diniyye” tarafından neşredilmiştir. Eserde Mısır tarihinden, kültür hayatından ve dönemin çeşitli kurumları hakkında çok detaylı bilgiler verilmektedir. el-Makrîzî bu eserinde Mısır’ın topografyasını çizmiştir. Tarihçi eserini, ülke veya mahallelere, kısmen de konular arasındaki mantıki ilişkilere göre tasnif etmiştir. Tezimizin birinci bölümünde yer alan el-Hâkim bi- Emrillah’ın hayatı, kişiliği, diğer din ve mezheplere yaklaşım açısını ortaya koymaya çalıştığımız satırlarda el-Mevâ’iz ve’l-İ’tibar’dan çokça istifade ettik. Tarihçinin özellikle Bercevan ve Dâru’l-Hikme hakkında vermiş olduğu bilgiler dikkate değerdir.

d- en-Nücûmu’z-Zâhire fi Mülûki Mısr ve’l-Kahire: Cemaleddin Ebi’l-Mehasin Yusuf b. Tağrîberdî (813-874/1410-1469) tarafından telif edilmiştir. Eser, Amr b. el-Âs’ın Mısır’ı fethinden, 857/1453 senesine kadar olan zaman dilimi içerisinde Mısır’da meydana gelen olayları nakleder. Bu yönüyle Mısır tarihi niteliğinde olan değerli bir eserdir. Olaylar kronolojik sıraya göre tasnif edilmiştir.

el-Hâkim bi-Emrillah ve Dürzîliğin teşekkül sürecini ele aldığımız birinci bölümde çokça istifade ettiğimiz kaynaklardan biridir. Müellif öncelikle el-Hâkim bi-Emrillah’ın şahsiyeti ve saltanat yıllarında meydana gelen bazı olaylarla ilgili değer verdiği İbn Sabiî, el- Müsebbihi gibi tarihçilerin eserlerinden faydalı nakiller yapmıştır. Bu nakillerden özellikle Dürzîliğin teşekkül sürecini incelerken istifade ettik.

Tezimizde, yukarıda zikredilen eserler dışında İbnü’l-Esir94, İbn Kesir95, İbnü’l- İmad96 gibi İslâm Tarihi’nin klasik kaynaklarının pek çoğundan da faydalandık.

94 İbnü’l-Esîr, Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Abdilkerim, el-Kâmil fi’t-Tarih, Beyrut 1966. 95 İbn Kesîr, İmadü’d-Din Ebi’l-Fidâ’ İsmail b. Ömer, el-Bidâye ve’n-Nihâye fi’t-Tarih, Kahire 1932. 96 İbnü’l-İmâd, Ebu’l-Fellâh Abdilhayy, Şezerâtü'z-Zeheb fî Ahbâri men Zeheb, Beyrut 1979.