• Sonuç bulunamadı

Hasan b Haydara el-Ferğani

B. Dürzî Davetinin İlanı ve Kurucu Dailer

1. Hasan b Haydara el-Ferğani

“el-Ahram” veya “el-Ecdâ’” olarak da isimlendirilen Hasan b. Haydara el-Ferğani,290 hakkında az bilgi bulunan bir daidir. Özellikle Dürzî yazarlar tarafından kaleme alınan eserlerde ve Resâilü’l-Hikme’de, el-Ferğani’den hiç bahsedilmemiştir. Bazı tarihi kaynaklar ise el-Ferğani’nin el-Hâkim bi-Emrillah’ın ulûhiyetini açık bir şekilde ilan eden ilk şahıs olduğunu bildirmektedir. Ancak davetin ilan edildiği dönemde yaşayan ve fırkadan “Dürzîlik” ismiyle ilk bahseden tarihçi olma özelliğini taşıyan Yahya b. Said el-Antâkî’nin (ö. 458/1066) kaleme aldığı Tarihu’l-Antâkî’de el-Ferğani’den bahsedilmemesi oldukça dikkat çekicidir.

İbn Zâfir (ö. 613/1216), el-Ferğani hakkında şu açıklamalarda bulunur: “H. 409 senesinin Receb ayında ilahın el-Hâkim’e hulul ettiği görüşünde olan ve insanları bu görüşüne davet eden Hasan b. Haydara el-Ferğani isimli bir adam zuhur etti. Bu şahıs, nübüvvetin iptal edildiğini iddia ediyor ve şeriatta varit olan bütün hususları te’vil ediyordu. el-Ferğani’ye tabi olanların çoğalması sebebiyle el-Hâkim onu çağırdı ve kendisine süslü bir hilat giydirerek gemi ve eyeri üzerinde olan bir ata bindirdi ve kortejine dahil etti. Bu olay aynı yılın Ramazan ayının 2’sinde vuku bulmuştur. Bir gün Ferğani, el-Hâkim’in kortejinde onunla birlikte giderken el-Makas yolundaki bir köprünün üzerinde yanına yaklaşan Kerh’li bir adam tarafından atından zorla indirildi ve dövülerek öldürüldü. Bu Kerh’li adam kortejde bulananlar tarafından hemen yakalandı ve el-Hâkim’in emriyle orada öldürüldü. Bu olayın hemen ardından insanlar Ferğani’nin evine saldırdı ve içindeki bütün eşyayı yağmaladı. Ferğani’ye hilat giydirilmesiyle öldürülmesi arasında yalnızca 8 gün vardır (10 Ramazan 409). el-Ahram saraydan getirilen bir kefenle kefenlenerek gömüldü. Ehli Sünnet de Kerhli adamı kefenledi ve defnetti. Ardından da kabrinin üzerine türbe yaptırdı. Halk bu türbeyi gece gündüz ziyaret

288 Bkz. Resâilü’l-Hikme, el-Belâğ ve’n-Nihâye, 9/75. 289 Bkz. Resâilü’l-Hikme, el-Ğâye ve'n-Nasîha, 10/92-93. 290 Bkz. Hüseyin, a.g.e., s. 75; Şenzeybek, a.g.e., s. 24.

etmeye başladı. Kerhlinin defnedilmesinden 10 gün sonra türbeyi ziyarete gelen halk, kabrin kazıldığını ve cesedin içerisinden alındığını gördü. İlk etapta bunu yapan bilinemedi. Ancak bu olay Ferğani’yi öldürmesi sebebiyle el-Hâkim’in, Kerhli adama karşı içinde beslediği kin ve nefretin bir sonucu olarak bizzat halifenin emriyle gerçekleştirilmiştir.”291 İbn Zâfir tarafından nakledilen bu rivayetin hemen hemen aynısı İbnü’l-İmâd ve Nüveyri tarafından da nakledilmektedir.292

İbn Zâfir bu satırların devamında el-Ferğani’den sonra yeni davetin liderliğini önce Hamza b. Ali, ondan sonra da Neştekin ed-Derezî’nin üstlendiğini açıklamaktadır. Tarihçinin verdiği bu bilgilere göre inançlarının temelini, Tanrı’nın nâsutî surette tecelli ettiği düşüncesi oluşturan Dürzî fırkasının müessisi el-Ferğani’dir. Yine bu açıklamalara göre davet ilk defa H. 409 senesinde ilan edilmiştir.

İbn Tağrîberdî’nin, İbn Sâbii’den naklettiği rivayete göre uluhiyet fikri bizzat el- Hâkim bi-Emrillah tarafından ortaya atılmış ve halife bu iddiasını insanlara açıklamak üzere seçtiği bir grubun liderliğine el-Ahram’ı atamıştı: “el-Hâkim bi-Emrillah’ın aklına rububiyyetini iddia etmek fikri gelince bu düşüncesinde kendisine yardımcı olmak üzere el- Ahram olarak bilinen bir adamı yanına aldı. Daha sonra da din dışı fiillerini insanlara izah etmek üzere el-Ahram’ın emrine bir grup insan tahsis etti.”293

İbn Tağrîberdî’nin naklettiği bu rivayetin devamında Ferğani’nin kendi yandaşlarından 50 adamla birlikte Mısır’a (Eski Mısır, Fustat)294 gittiği, Kâdî’l-Kudât İbn Ebî’l-Avvâm’ın mahkeme işlerini yürüttüğü bir esnada adamlarıyla birlikte, bineklerinin üzerinde camiye (Amr b. As camii)295 girerek orada bulunanlara saldırdığı ve Kadı’ya “Rahman ve Rahim olan el-Hâkim’in adıyla” cümlesiyle başlayan bir kâğıt uzattığı bildirilir. Kadı bu kâğıdı okuduğu zaman sinirli bir şekilde bağırarak geri iade etmiş ve camide bulunan insanlar da el-Ahram’a saldırarak onu ve adamlarını öldürmüşlerdir. Bu olaydan sonra el-Hâkim’in rububiyyet iddiası insanlar arasında yayılmış ve özellikle cahil insanlar el-Hâkim’le karşılaştıkları zaman ona “Ey tek ve bir olan. Ey öldüren ve dirilten! Sana selam olsun” demeye başlamışlardı. el- Hâkim hakkındaki bu tür sözler yalnızca Müslüman halk tarafından değil aynı zamanda Hıristiyan ve Yahudi teba tarafından da sarf edilmeye başlanmıştı. Yine bu olaydan sonra insanları el-Hâkim’in bu iddiasına imana açıkça davet eden dailer ortaya çıkmıştır. Bu dailerin

291 İbn Zâfir, a.g.e., s. 51-52.

292 Bkz. İbnü’l-İmâd, a.g.e., 3/194-195; en-Nüveyrî, a.g.e., 28/197. 293 İbn Tağrîberdî, a.g.e., 4/183.

294 Bkz. Bedevî, a.g.e., 2/596. 295 Bkz. Bedevî, a.g.e., 2/596.

davetine ise özellikle dünyaya tamahı çok olan ve bu sebeple el-Hâkim’e yaranmak isteyen aklı kıt insanlar icabet etmiştir.296

el-Makrîzî, İbn Ebi Tayy’dan naklettiği rivayette el-Ferğani ile Hamza b. Ali’yi birbirine karıştırır: “Kendisine Yahya b. Lebbad denilen ve ez-Zûzenî el-ahram olarak bilinen bir adam geldi. Ona (el-Hâkim bi-Emrillah’a) davasında (uluhiyet iddiasında) yardım etti ve faaliyetleriyle şeriattan (İslâm Dini) çıkan bir cemaat oluşturdu. Bir gün 50 adamıyla birlikte Kahire’den Mısır’a (eski Mısır bölgesi) gitti. Adamlarıyla birlikte at üstünde Camiye girdi ve Kadı’ya “Rahman ve rahim olan el-Hâkim’in adıyla” cümlesiyle başlayan bir mesaj teslim etti. Kadı bunu (mesajda yazılanları) kabul etmedi. İnsanlar ayaklanarak hepsini öldürdü. Bu durum insanlar arasında yayıldı. Bu sbeple de ona lanet ettiler.”297

Hasan b. Haydara el-Ferğani ve görüşleri hakkında bilgi veren en önemli kaynak ise İsmaili dailerin önde gelenlerinden el-Kirmânî’nin er-Risaletü’l-Mevsûme bi’l-Vâiza isimli risalesidir. Bu risale el-Ahram’ın görüşlerini açık bir şekilde ortaya koyması yönüyle önemli bir kaynak mahiyetindedir. İsmaili dai, risalenin girişinde, el-Hâkim bi-Emrillah’ın İslâm Dini’ni yayan ve himaye eden, dinin emir ve nehiyleriyle amel eden Müslümanların imamlarından birisi olduğunu açıklamak için pek çok delil zikreder. Bu girişten sonra el- Kirmânî “şimdi senin sözlerine ve sorularına cevap vermeye, senin küfrünü ve sapkınlığı ortaya koymaya başlıyorum” diyerek el-Ahram’ın görüşlerini tek tek ele alıp onları cevaplamaya başlar. Risalede el-Ahram’a yöneltilen ilk eleştiri, mektubuna Allah’ın ismi ve Peygamberimiz ve onun soyundan gelen imamlara salat ile başlamamasıdır. el-Kirmânî, el- Hâkim bi-Emrillah’ın yayınladığı pek çok sicilde, bütün yazışmalara kendisine ve atalarına salat ve selam ile başlanmasını emrettiğini; halifenin yayınladığı bütün sicillere, yazışmalara ve vermiş olduğu hutbelerine Besmele ve Hz. Muhammed’e salat-ü selam ile başladığını ancak el-Ahram’ın, uluhiyetini iddia ettiği el-Hâkim bi-Emrillah’ın bu emir ve uygulamalarına muhalefet ederek küfre düştüğünü vurgular.298

Risalenin devamında zikredildiği üzere el-Fergani’nin insanları davet ettiği yeni inancın temel akidelerini şu düşünceler oluşturmaktadır: 1- Zamanın imamını bilen kimse geçmiş nebilerden, vasilerden, imamlardan ve ümmetlerden üstündür.299 2- Yaratılmışlardan Allah’a kulluk eden kimselerin bu kulluğu, ruhu olmayan bir şahıs içindir. Bunun delili ise şudur: Muhakkak ki “Allah” bir isimdir. Allah kelimesinin harflerinden olan elif uzunluğu,

296 Bkz. İbn Tağrîberdî, a.g.e., 4/183. 297 Bkz. el-Makrîzî, İtti’âzü’l-Hunefâ, 2/118.

298 Bkz. el-Kirmânî, Ahmed Hamidü’d-Din, “er-Risaletü’l-Mevsûme bi’l-Vâiza”, thk. Mustafa Galib, Mecmûatü Resâili’l-Kirmânî (Beyrut 1983), içinde, s. 137.

299 Bkz. el-Kirmânî, “er-Risaletü’l-Mevsûme bi’l-Vâiza”, thk. Mustafa Galib, Mecmûatü Resâili’l-Kirmânî

lam genişliği, ha ise derinliği ifade eder. Sonuç olarak “Allah” lafzı, ismi Allah olan ve uzunluk, genişlik ve derinlik sıfatlarına sahip bir şahsa işaret eder.300 3- Risalenin devamında

el-Ahram’ın görüşleri nakledilmemekte yalnızca sorduğu bazı sorulara cevap verilmektedir. Anladığımız kadarıyla, bu sorularla el-Ahram, soru sorulan konuları İsmaililerin yanlış te’vil ettiğini, aslında bunların kendi iddialarını destekler mahiyette olduğunu ispatlamayı amaçlamaktadır. Ferğani’nin sorduğu sorular ise şunlardır: “(Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına selsebîl denir”301 ayetinin anlamı nedir? İsmaililere hitaben söylenmiş olan “Sizin

ayaklanma vaktiniz geldi ve gizlenme devriniz sona erdi” sözünün anlamı nedir? İslâm ve onun şartları nelerdir? Yaratılmışların bilgilerini edinmek ve tabiatın etkileri hususunda nefisler arasında herhangi bir farklılık olmamasına rağmen bu hususlarda Peygamberlerin diğer insanlardan ayrı tutulmasının sebebi nedir? Kulları yaratıcıya yakınlaştıran hususlar nelerdir? Şeriat, muhdes mi yoksa kadim mi? Şeriat, bütünüyle din midir? Yoksa şeriat, dine ulaştıran bir yol mudur? Eğer şeriat muhdes ise kendisinden önce başkası gelememiş ezeli din hangisidir? el-Akl ve en-Nefs nedir? Cismani ve ruhanî varlıkların yaratılış gayesi nedir?302 4- Risaleden anlaşıldığı kadarıyla el-Kirmânî, el-Ahram’ın mektubunda yer alan hususlara bu şekilde değindikten sonra, muhtemelen el-Ahram grubunun Mısır’da yayılmış olan ve küfür ifade eden görüşlerini dillendirerek bunlar üzerinde açıklamalar yapmaktadır. “Senin ve ashabının şu iddiasına gelince…” cümlesiyle başlayan paragraflarda dillendirilen inançlar şunlardır: Muhakkak ki Emiru’l-Mü’minin, Ma’buttur. Şeriat ve tenzil hurafedir, çerçöptür. Onlarla kurtuluşa ulaşılamaz.303

İvanow, bu risalenin Cemadiye’l-Ahir 408 /Kasım 1017 senesinde yazıldığını ve risalenin şaşırtıcı bir şekilde yumuşak ve izah edici tarzda yazılmasından bu tarihte Dürzî davetinin ciddi bir etkiye sahip olduğunun anlaşıldığını bildirir.304 el-Kirmânî’nin özellikle el-

Mebâsimü’l-Beşârât isimli risalesi Ivanow’un bu tespitini doğrular niteliktedir. İsmaili dai, risalenin giriş kısmında Mısır’a geldiği tarihte, buradaki İsmaili davetin içerisinde bulunduğu sıkıntılı durumu anlatmaktadır. Bu bölümdeki açıklamalardan el-Kirmânî’nin özellikle iki

300 Bkz. el-Kirmânî, “er-Risaletü’l-Mevsûme bi’l-Vâiza”, thk. Mustafa Galib, Mecmûatü Resâili’l-Kirmânî

içinde, s. 139.

301 İnsan 76/18.

302 Bkz. el-Kirmânî, “er-Risaletü’l-Mevsûme bi’l-Vâiza”, thk. Mustafa Galib, Mecmûatü Resâili’l-Kirmânî

içinde, s. 141-144.

303 Bkz. el-Kirmânî, “er-Risaletü’l-Mevsûme bi’l-Vâiza”, thk. Mustafa Galib, Mecmûatü Resâili’l-Kirmânî

içinde, s. 145.

hususta korkuya kapıldığı görülmektedir: 1- Mısır’daki İsmaili davetin organizasyon bozukluğu. 2- Bazı önde gelen dialerin aşırı görüşlere kapılması.305

el-Kirmânî tarafından bu risaleden daha önce yazılan el-Mesabih fi’l-İmame ve er-

Risaletü’l-Kâfiye fi’r-Redd ala’l-Hâruni306 isimli risalelerde, İsmaili davetteki bu tür olumsuzlukların onu Mısır’a gelmeden önce korkutmaya başladığı görülmektedir. Gerek el-

Mebâsimü’l-Beşârât ve gerekse diğer iki risalede ele alınan temel konu ise el-Hâkim bi- Emrillah’ın imametinin ispatıdır.

Abdurrahman Bedevi’ye göre el-Kirmânî Mısır’a gelmeden önce gerek Mısır’daki ve gerekse Mısır dışındaki İsmaili dailerin, el-Hâkim’in birbiriyle uyuşmayan uygulamalarından ve İsmaili daveti içine çektiği olumsuz durumdan rahtsızlık duyduklarını, el-Hâkim’in imametinin sıhhati hususunda şüpheye düştüklerini ve muhtemelen onu imamet ve hilafet makamından hal’ etmeyi düşündüklerini bildirir. Bedevi’ye göre belki de bu durumun farkına varan el-Hâkim bi-Emrillah, İsmailileri imametinin sıhhati hususunda ikna etmek ve kendisine karşı yaygınlaşan muhalefet hareketlerini engellemek için ileri gelen dailerden biri olan el-Kirmânî’yi Mısır’a davet etmiştir.307

el-Ferğani’nin, er-Risaletü’l-Mevsume bi’l-Vaiza’da zikredilen görüşlerini incelediğimiz zaman Resâilü’l-Hikme’de ortaya konulan inançlarla hemen hemen aynı olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, risale yer alan açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla el- Ferğani, “Allah” ismiyle el-Hâkim bi-Emrillah’ın kastedildiğini ima ederken, Resâilü’l- Hikme’de gerek “Allah” ve gerekse Allah’ın diğer isimlerinin Hamza b. Ali ve ulvi hudûda işaret ettiği açık bir şekilde belirtilmektedir.308

Kamil Hüseyin’in bu risaleyle ilgili olarak yaptığı açıklamalar Ferğani’nin Dürzî davetindeki konumunu ve Hamza b. Ali ile ilişkisini açıklar mahiyettedir: “Bu risaleden el- Ahram’ın yeni mezhebin propoganda faaliyetlerini yürüttüğü anlaşılmaktadır. O, Hamza b. Ali’ye işaret etmeksizin, insanları yeni inanca davet eden mektuplar gönderiyor, ulemanın ve önde gelen dailerin mektubuna cevap vermelerini istiyordu. Ancak el-Kirmânî, ona (mektupla) cevap vermek istemediğinden dolayı el-Ahram’ın görüşlerinin yanlışlığını ortaya koyan er-Risaletü’l-Vaiza’yı kaleme almıştır. el-Kirmânî, bu risalesinde el-Ahram’ın yeni

305 Bkz. el el-Kirmânî, “er-Risaletü’l-Mevsûme bi-Mebâsimi’l-Beşârât”, thk. Mustafa Galib, Mecmûatü Resâili’l-Kirmanî içinde, s. 113-114; Bryer, David, “The Origins of the Druze Religion”, Der İslâm, 52 (1975), s. 66.

306 Bkz. el-Kirmânî, Hamidü’d-Dîn, “er-Risaletü’l-Mevsûme bi’l-Kâfiyeti fi’r-Reddi ale’l-Hârunî”, thk. Mustafa

Galib, Mecmûatü Resâili’l-Kirmânî (Beyrut 1983) içinde, s.148-182.

307 Bkz. Bedevî, a.g.e., 2/585.

308 Bkz. Resâilü’l-Hikme, er-Risâletü’l-Mevsûme bi-Sebebi’l-Esbâb ve’l-Kenzü limen Eykane ve'stecâbe (Sebebü’l-Esbâb), 14/159. Bu konu “Tanrı’nın İsimleri ve Sıfatları” başlığı altında detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

davetin lideri konumunda olduğuna işaret etmektedir.”309 Mustafa Galib’in de Kamil Hüseyin’le aynı görüşte olduğu görülmektedir.310

Kamil Hüseyin Taifetü’d-Duruz isimli eserinde, el-Ferğani hakkında tarihçiler tarafından nakledilen bilgilerden hareketle bir kurgu ortaya koymakta ancak hangi kaynaklardan istifade ettiğini bildirmemektedir. İbn Zâfir ve İbn Tağrîberdî’nin açıklamalarının temel alındığını düşündüğümüz bu kurguda yazar, el-Ferğani’nin H. 408 senesinde öldürüldüğünü bildirmektedir. Ancak Ahbâru’d-Düveli’l-Münkatı’a ve Şezerâtü'z-

Zeheb gibi eserlerde Ferğani’nin H. 409 senesinde öldürüldüğü nakledilmektedir. Yine Kamil Hüseyin, el-Ferğani’nin resmi törenle defnedildiğini bildirir ki biz kaynaklarda bu yönde bir açıklama göremedik. Aynı şekilde yazar el-Ferğani’nin katili olan Kerhli şahsın kabrinin açılarak cesedinin ortadan kaybolması hadisesiyle el-Ahram’ın taraftarlarını sorumlu tutmaktadır. Kamil Hüseyin’e göre Sünnilerin, Ferğani’nin katilini yüceltmek gayesiyle kabrini sürekli olarak ziyaret etmelerine kızan el-Ahram’ın taraftarları onun mezarını açarak cesedini gizlemişlerdir. Yazarın bu açıklamaları, İbn Zâfir rivayeti ile uyumludur.311

el-Ferğani hakkında, tarihçiler tarafından 2 farklı rivayetin nakledildiği görülmektedir. İbn Zâfir, İbnü’l-İmâd ve en-Nüveyri tarafından nakledilen birinci rivayete göre el-Ferğani, H. 409 senesi Receb ayında daveti açıkça ilan etmiştir. Bu olaydan iki ay sonra (2 Ramazan 409) el-Hâkim tarafından ödüllendirilerek kortejine dahil edilmiştir. 10 Ramazan 409 senesinde ise Kerhli bir şahıs tarafından el-Hâkim’in kortejinde giderken öldürülmüştür. 20 Ramazan 409 senesinde ise Kerhli adamın kabri açılarak cesedi kaçırılmıştır. Daha sonraları bu hadisenin halifenin emriyle gerçekleştiği anlaşılmıştır.

el-Ferğani hakkındaki ikinci rivayet ise İbn Tağrîberdî tarafından İbn Sabii’den nakledilmiştir. Bu rivayete göre el-Hâkim bi-Emrillah uluhiyetini yaymak üzere görevlendirdiği bir grup davetçinin başına el-Ferğani’yi atamıştır. el-Ferğani, Kâdî’l-Kudât İbn Ebî’l-Avvâm’a yeni davete girmesi çağrısında bulunan bir mektubu iletmek için gittiği Amr b. As camiinde 50 adamıyla birlikte öldürülmüştür.