• Sonuç bulunamadı

Tarihçilerin Konuşturduğu Hz Ömer

316 Vâkıdî, I, 15.

3.4. Tarihçilerin Konuşturduğu Hz Ömer

Burada doğrudan râvi veya müellifleri itham etmek gibi bir niyetimizin olmadığını, sadece bütün merviyâta baktığımızda kaçınılmaz olarak böyle bir algının oluştuğunu söylemeliyiz. Bu çerçevede vermek istediğimiz ilk örnek Hz. Ömer’in Hudeybiye’de anlaşmaya tepkisinin gerekçesidir. Rivâyete göre Taif’ten dönüş emrini alan ashaptan bazıları henüz kalenin fethedilmediğini söyleyerek bu emri sorgulamışlar ve emrin geri alınması için önce Ebû Bekr’e

356 İbn Sa’d, I, 466. 357 İbn İshâk, 261-262. 358 İbn Sa’d, I, 117. 359 İbn İshâk, 163.

gitmişler onun ‚Allah ve Resulü daha iyi bilir. Emir ona gökten iniyor‛ demesi üzerine Ömer’e gelmişlerdir. O da kabul etmeyerek şunları söylemiştir:

‚Hudeybiye’yi gördük. Hudeybiye’de Allah’tan başka kimsenin bilmedi- ği şüphe girdi nefsimize. Resulullah’a gidip o sözleri söyledim. Keşke hiç yapmamış olsaydım da ailem ve malım gitseydi. Sonra Allah’tan bize hayır geldi. Kılıçsız Hudeybiye sulhundan daha büyük bir fetih insanlara gelmedi. Resulullah gönderildiğinden anlaşma yapılıncaya kadar Müslüman olanların bir misli İslâm’a girdi. Görüşüm itham edildi. Resulullah’ın yaptığında hayır vardır. Asla bir iş için bir daha böyle yapmayacağım. İş, Allah’ın işi. O Nebisi- ne istediğini vahyeder‛ dedi.‛361

Burada Hz. Ömer, sadece bu işe karışmama sebebini değil, Hudeybi- ye’nin de yorumunu yapmış gibidir. Tekrar belirtelim ki, bu durum sadece bir algıdır ve mutlak manada Ömer’in ağzından konuşturulduğunu söylemek mevcut veriler çerçevesinde zordur. Ancak bu tür metinlere râvilerin kurgula- rıyla beraber bazen abartarak, bazen değiştirerek, bazen ekleyerek kendi renk- lerini kattıkları gerçeği de gözden uzak tutulmamalıdır.

Bu konudaki ikinci örneğimiz Hz. Peygamber’in hastalığı sırasında vukû bulduğu iddia edilen şu hâdisedir:

Ömer, Resulullah’ın yanına girdi. Ateşi vardı. Elini onun üzerine koydu, sonra sıcağın şiddetinden çekerek, ‚Ey Allah’ın Nebisi ateşin ne kadar şiddet- li?‛ dedi. Resulullah, ‚Gece veya sabah, içinde yedi uzun sûrenin de olduğu yetmiş sûre okudum‛ dedi. Ömer, ‚Ey Allah’ın Nebisi, Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetti. Bu kadar nefsine yüklenmesen veya hafifletsen‛ dedi. O, ‚Şükreden bir kul olmayayım mı?‛ dedi.362

Bu başlıktaki üçüncü örneğimiz ise Hz. Ömer’in öldürülmesini istedikle- rini konu alan rivâyetlerdir. Açıkça söylemek gerekirse bu tür haberlerde kur- gusal tarih anlatımının ciddi rolü olduğu kanaatindeyiz. Bu rivâyetler âdeta as- lında bazılarının öldürülmesi gerekmesine rağmen neden öldürülmediğini izah bağlamında tarihçiler tarafından dile getirilmiş gibidirler. Yahudilerin ve- ya münafıkların veya Hz. Ömer’in nifakla suçladıklarının neden öldürülmedi- ği sorusunun cevabı metinlerde kendisine yer bulmuştur:

(Uhud’dan sonra) Yahudiler kötü sözler söylemeye başladılar. Onlar, ‚Muhammed ancak krallık istiyor. Bir nebi asla buna uğramazdı. Kendisi yara- landı. Arkadaşları da öldürüldü‛ dediler. Münafıklar da ileri geri konuşmaya başladılar. Onlar, Resulullah’ın ashabına ‚Sizden öldürülenler yanımızda olsa- lardı öldürülmezlerdi‛ diyorlardı. Ömer, bunları işitince Resulullah’a gelip bu

361 Vâkıdî, III, 936. 362 İbn Sa’d, II, 208-209.

Yahudi ve münafıkları öldürmek için izin istedi. Resulullah, ‚Ey Ömer, Allah dinini üstün kılacak, Nebisini izzetlendirecektir. Yahudiler için zimmet vardır. Onları öldürmem‛ dedi. Bunun üzerine ‚Peki münafıklar ey Allah’ın Elçisi?‛ dedi. Resulullah ‚Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Elçisi olduğuma açıktan şahitlik etmiyorlar mı?‛ dedi. ‚Ediyorlar ey Allah’ın Elçisi. Ancak bunu kılıçtan korunmak için yapıyorlar<‛ dedi. Resulullah, ‚Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Elçisidir diyeni öldürmekten yasak- landım ey İbn Hattâb. Kureyş bir daha bugünkü gibi bir günü bize yaşatama- yacak ta ki rüknü istilam edeceğiz‛ dedi.363

Bu rivâyetlerde Hz. Ömer’in çoğu zaman tek seçenek bazen de seçenek- lerden biri olduğunu belirtmeliyiz. Tıpkı sorulan sorularda olduğu gibi, bu tür haberlerde de Ömer’in ismi mutlaka seçenekler arasında yer almıştır:

<Resulullah ashabına dönerek, ‚Birinizin kalkıp bu köpeği öldürmesini ne engelledi?‛ veya ‚fasık‛ dedi. Abbâd b. Bişr, ‚Bana işaret etseydiniz, ey Al- lah’ın Elçisi. Seni hakla gönderene yemin ederim ki, her yerden sana baktım. Bana işaret edersin de boynunu vurayım diye‛ dedi. Denilir ki, bunu Ebu’l- Yeser dedi. Denilir ki Ömer b. el-Hattâb dedi. Bunun üzerine Resulullah ‚Ben işaretle öldürtmem‛ dedi.364

Netice itibariyle Hz. Ömer’e atfedilen itirazları, öldürme talepleri, sorgu- lamaları, öneri ve tavsiyeleri mutlak surette onun hanesine yazmadan önce dikkatli bir şekilde incelemek, fikrin üzerine bina edileceği rivâyetin sıhhatini sağlama açısından önemlidir.

SONUÇ

Rivâyetlere yansıdığı kadarıyla Hz. Ömer, Hz. Peygamber’in hayatı bo- yunca hiç heyecanını kaybetmeyen ve bu heyecanı neredeyse bütün sözlerini, bütün eylemlerini etkileyen biri olarak görülmektedir. Bununla beraber bazen kendisinden beklenilmeyecek kadar sakin, tedbirli, soğukkanlı bir profilde karşımıza çıkmaktadır. Aslında siyer literatürüne dikkat ettiğimizde böyle ikili davranış modelliğinin bütün ileri gelen şahsiyetler için geçerli olduğu kabul edilecektir. Bunun sebebi de rivâyet literatürünün dinî, siyasî, iktisadî vb. se- beplerle devamlı surette aktif olması, bazen genişleme, bazen daralma, bazen yeniden kurgu, bazen mevcudun imhası şeklinde bir dinamizme sahip olma- sıdır. Hz. Ömer’in sahip olduğu veya ona biçilen; itiraz eden, sorgulayan, her şeye karışan, son derece heyecanlı olarak tanımlayabileceğimiz profil, onunla