• Sonuç bulunamadı

KOZMİK ODA

KOZMİK ODA • SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİwww.kozmikoda.com.tr

1. Tarih, yaşanmış ve yaşanan hayatın her yönünü ko-nu edinir. Dolayısıyla tarihin oluşmasına katkı sunan etkenler de çeşitli olabilir. Fakat aksini düşünenler de vardır. Mesela Hegel-Marx çizgisindeki tarihçiler, ta-rih içindeki olayların tamamen iktisadi etkenler ile gerçekleştiğini savunurlar. Zira onlara göre insanı di-ğer varlıklardan ayıran en temel vasıf ekonomik ihti-yaçlarıdır. Bu yaklaşımın inkar edilemez önemi ol-makla birlikte, tarihin gelişimi ve anlamı tek faktör ile veya o faktöre bağlı bir olay ile anlaşılamayacak ka-dar çok yönlüdür ve karmaşıktır.

(Cevap B)

6. Otobiyografi: Kişilerin kendi hayatını anlattıkları eserlerdir. Seyahatname: Bir gezginin resmi amaç olmadan kaleme aldığı eserlerdir. Menakıbname:

Doğu kültüründe evliyalar, şeyhler vb. hakkında söy-lenenlere menkıbe denilir. Zamanla bu anlatımlar, menakıbname adı ile yazılı eserlere dönüşmüştür.

Sefaretname: Elçilerin başka ülkelere yaptıkları res-mi seyahatlerini anlattıkları eserlere denir. Vekayi-name: Tarihçiler tarafından olayların yıllara göre ya-zımına verilen isimdir.

(Cevap D) 2. Osmanlılar kendilerinden önceki Müslüman

devlet-lerden devraldıkları Hicri takvimi imparatorluğun so-nuna kadar kullandılar. Tanzimat’tan sonra (H.1256/M.1840) yılbaşının Mart ayı kabul edildiği, Rumi takvimi kullanmaya başlayan Osmanlılar res-mi belgelerinde, hatta gazetelerde iki takvires-mi yani Hicri ve Rumi takvimi de bir arada yazıyorlardı. Os-manlılar, Rumi takvimi mali amaçlar için kullanmaya başlamışlardı. Rumi takvim güneş yılı esasına daya-nıyordu.

(Cevap E)

3. Bodrumlu Herodotos MÖ 484–425 tarihleri arasında yaşamıştır. Herotodos hikâyeci tarih tarzını benim-seyerek, logografların yolundan ayrılmıştır. Olayları bir düzen içinde sıralarken tenkit ve tahlil yoluna git-memiş, ancak gördükleri ve işittikleri arasında bir ay-rıma gitmiştir. Bu da onun bir arayış içinde olduğunu göstermektedir. Soruda verilen tarihçiler arasında en erken dönemde yaşamış olan Herodotos’tur.

(Cevap C)

4. Soruda verilen ifade Voltaire’e aittir. Bu sözünden do-layı bazı tarihçiler, modern tarih yazımını Voltaire (1694–1778) ile başlatırlar. Voltaire, “Ulusların Dav-ranış Biçimi ve Töreler Üzerine Deneme” adlı kita-bında savaşlar ve krallardan ziyade, geçmiş hayat-tan kesitlerin önemli olduğunu ve bunların halkın il-gisini daha fazla çektiğini söyleyerek, kendisinden önceki tarihçilerin yaklaşımlarından uzaklaşıp tarihe daha geniş bir alan açmıştır.

(Cevap A)

5. Tarih bilimi araştırmalarında, olaylar arasında ne-den-sonuç ilişkisi kurarak (analiz etme) ve olayların geçtiği yeri ve zamanı belirterek, tarihi olayları doğ-ru bir şekilde açıklamaya çalışır. Ancak, tarih geçmi-şi incelediği için, araştırmalarında deney ve gözlem yöntemine başvuramaz.

(Cevap A)

7. Tarihi olayın kendi devrine ait bir materyale veya ya-zılmış bir esere, bir belgeye ana kaynak veya birin-ci elden kaynak adı verilir. “Aşıkpaşazade Tarihi”

adlı eser de birinci elden kaynak grubuna girer. Çün-kü Aşıkpaşazade eserinin bazı bölümlerini kendi gör-gülerine dayanarak yazmıştır. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1478’e kadar gelen hadiseler eserin konusunu oluşturmaktadır. Aşıkpaşazade eserinde II. Murat ve Fatih dönemi olaylarını kendi görgüsü-ne dayanarak yazmıştır. Bu eser Mehmed Neşri’nin 1500’lerde kaleme aldığı Kitab-ı Cihannüma’ya kay-nak olmuştur.

(Cevap D) 8. MÖ V. yüzyılda yaşamış bir tarihçi olan Thukydides’in tarih sahnesine çıkışıyla Helen tarih yazımında bü-yük sıçramalar olmuştur. Thukydides, Heredotos’un dinleyiciyi eğlendirmek için tarih yazma düşüncesi-ne karşıydı. Thukydides’in tarih yazımındaki amacı olayları akıl ve mantık yoluyla açıklamaktı. Bu ne-denle Thukydides siyasal yazımın ilk örneğini verdi-ği eseriyle kronolojiye özen göstermiş, yalnızca olay-ları anlatmakla yetinmeyerek, onolay-ları meydana geti-ren nedenler ve aralarındaki bağlantılar üzerinde dur-muştur. Thukydides; Peloponnes savaşlarını anlatır-ken, savaşların sebebini Atina ve Sparta devletleri-nin birbirinden farklılaşan şartlarında aramaktadır.

(Cevap E)

TARİH METODU

KOZMİK ODA

KOZMİK ODA • SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİwww.kozmikoda.com.tr

16. Hükümdar ve hanedan üyelerinin şecerelerini göste-ren jeneoloji kitapları, araştırma alanları her ne olur-sa olsun tarihçilerin daima ellerinin altında bulunma-sı gereken eserler arabulunma-sında yer alır. Araştırmacıların özellikle hükümdarların şecereleri, tahtta kaldıkları yıl-ların, kullandıkları isim, unvan ve künyelerin tespiti ve hanedan üyeleri arasındaki akrabalık ilişkileri ile ilgili jeneoloji kitaplarına başvurmaları gerekmektedir. Du-yulan bu büyük ihtiyaca binaen, oryantalistler tarafın-dan daha 19. yüzyılın sonlarıntarafın-dan itibaren, Ortaçağ İslam dünyasında hüküm süren devlet ve hanedan-larla ilgili ayrıntılı jeneoloji kitapları hazırlanmıştır.

(Cevap E) 13. Alman sosyolog Weber, toplumsal eylemin yorumla-nıp açıklanması sürecinde doğa bilimlerinde kullanı-lan yasa benzeri kavramlar yerine ideal tip olarak bi-linen bir kavramsal/yönlemsel aracın kullanılması ge-rektiğini vurgulamıştır. Max Weber, “ideal tipi” belirli bir tarihsel dönemde ortaya çıkan olayları analiz et-mek amacıyla araştırmacının gerçeklik hakkında sa-hip olduğu kanıtlara ve gözlemlere dayanarak geliş-tirdiği yöntemsel araç olarak tanımlar.

(Cevap D) 14. Vekayinameler (Kronikler): Batı literatüründe Yunan-ca “kronik” kelimesi ile anılırlar. Olayların yıllara gö-re yazımı anlamına gelmektedir. Bu tür eserlerin en eskisi Kayseri piskoposu Eusebios tarafından kale-me alınan ve 323 yılına kadarki olayları anlatan ese-rin olduğu kabul edilir. Ondan sonra bu yöntem pek çok tarihçi tarafından takip edilmiştir.

(Cevap A) 15. Gaius Sallustius Crispus MÖ 1. yüzyılda yaşamıştır.

Halk sınıfından varlıklı bir aileye mensuptu. Felsefe ve edebiyatla da uğraşmıştır. MÖ 54’te quaestor, MÖ 52’de tribunus plebis olarak görev yapmıştır. MÖ 49 yılında Pompeius ile Caesar arasındaki iç savaşta Caesar’ı desteklemiştir. Klasik Roma tarihçiliği Sal-lustius ile başlar. Çünkü SalSal-lustius’tan önce tarih ya-zarları ya yıllıklar biçiminde ya da anı türünde eser-ler vermişeser-lerdir. Bugünkü anlamda tarih yazan Sal-lustius’un eserleri tek tek olayları ya da kişileri ele alan monografiler biçimindeydi. Bellum Lugurthinum adlı eserinde Romalılar ile Numidia Kralı Lugurtha arasındaki savaşı anlatmıştır. Yazarın Historiae adlı eseri beş kitaptan oluşur ve günümüze dört söylev, iki mektup ve birkaç parça kalmıştır.

(Cevap C) 9. Günümüz Batı dillerinde “tarih” anlamına gelen

İngi-lizce history, Fransızca histoire, Almanca historie, İtalyanca storia kelimelerinin kökeni Helence IƩTO-PIA (historia) kelimesinden gelmektedir. Bu kelime İyon Lehçesinde “araştırma, bildirme, haber alma yo-luyla bilgi edinme” anlamında kullanılmaktadır. M.Ö V. yüzyılda yaşayan Herodotos bu kelimenin anlamı-nı geliştirerek, ona “insanların ve insan toplulukları-nın başından geçenleri kayda geçirme yoluyla elde edilen bilgi” anlamını da kazandırmıştır.

(Cevap C)

10. Roma’da tarih yazımı MÖ III. yüzyılda Kartaca Sa-vaşları sırasında yaşamış senatörlerle başlamıştır.

Roma’nın bu ilk tarih yazarları yazı dili olarak Helen-ce’yi kullanıyorlardı. Romalılar arasında Latince ola-rak ilk kez tarih alanında eser veren kişi M. P. Cato olmuştur. Yedi kitaptan oluşan Origines (Kökenler) adlı eserinde Roma’nın başlangıcından kendisinin öldüğü MÖ 149 yılına kadar olan tarih olaylarını an-latmıştır. Cato’dan sonraki annales yazarları, onun çizdiği yolda ilerleyerek eserlerini Latince kaleme al-mışlardır.

(Cevap B

11. Tarih okuyucusu veya araştırmacısı eline geçen bir eseri özellikle tarihi değeri olan bir yazmayı değer-lendirirken öncelikle eserin yazarını belirlemeye ça-lışır. Bu durum dış eleştiride uygulanması gereken ilk işlemdir. Yazarın adı; eserin kapağı üzerinde, cilt içindeki ilk sayfasında bulunabileceği gibi giriş kıs-mında ya da eserin içinde herhangi bir amaçla kul-lanılmış olabilir. Eserlerin çoğunluğunda bu şekilde-ki kayıtlara rastlamamız mümkündür. Fakat özellikle bazı eski yazma eserlerde yazarın adının bulundu-ğu yapraklar bozulmuş veya okunamaz bir halde ola-bilir ya da yazarın adından hiç söz edilmeyeola-bilir. Bu durumda eserin içeriğinden bilgi edinilmeye çalışılır.

(Cevap A)

12. Ta’lik: Arap alfabesiyle sağdan sola yatık olarak ya-zılan ve harflerin kuyruklarının uzun tutulduğu yazı türüdür. Osmanlı Devleti’nde genellikle Şeyhülislam-lık ve ona bağlı kurumlar ve kişiler bu yazı türünü kul-lanmaktaydılar.

(Cevap B)

TARİH METODU

KOZMİK ODA

KOZMİK ODA • SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİwww.kozmikoda.com.tr

1. Orta Asya’nın modern anlamda tarih yazıcılığı Orta Asya’da değil, esas olarak Rusya’da oryantalistlerin (özellikle Berthold) çabaları sayesinde olmuştur. Çar-lık Rusya’sının sonunda ve Sovyetlerin ilk dönemin-de verdiği eserlerle Orta Asya araştırmalarının teme-lini atan bilim adamı, Alman asıllı Rus tarihçizi V. V.

Berthold’tur.

(Cevap A)

6. Osmanlı tarihçiliğinin ilk örnekleri gazavatnâme, menâkıbnâme, fütüvvetnâme, fetihnâme, saray tak-vimleridir.

Gazavatnameler bir savaş ya da seferle oldukça ay-rıntılı bilgi verir ve tarihi kaynak bakımından destan-sıdır. Düşmanın yenilgisiyle sonuçlanan gazavatna-meye zafername, bir şehrin ele geçirilmesi olursa fe-tihname, birden çok fethi kapsarsa sefername denir.

Surnameler şehzadelerin doğum, sünnet ve düğün-lerini anlatan eserler olup yükselme döneminden iti-baren görülen eserlerdir.

(Cevap D) 2. XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başında Rusya

Türk-lerinin en önemli fikir hareketi olan Ceditçilik farklı dönemlerde farklı algılanmıştır. Kırımlı Gaspırali İs-mail önderliğinde eğitim reformu olarak başlayan ha-reket giderek sosyal hayata, kadınların özgürleştiril-mesi, siyasi modernleşme, soy bilincinin yükselme-si olarak da yayılmıştır. Hal ve hareketleri ile Rusla-rı andıran bu gençleri gelenekçi ulema bir yozlaşma hareketi olarak görmüştür. Sovyet yönetiminin Cedit-çilere bakışı zamana göre farklılık gösterir. Ceditçi-ler 1920’Ceditçi-lerin görece liberal havasında daha olumlu bir yaklaşım olmuştur. 1930’larda ise Ceditçiliğe kar-şı düşmanca tavır alınmıştır. 1970’lerde bazı genç tarihçiler Ceditçiliği yeniden yorumlayarak sosyal ge-lişmeye onların da katkı sağladığını ileri sürmüşler-dir. Ceditçiler bir aydınlanma hareketinden ziyade yozlaşma hareketi olarak değerlendirilmişlerdir.

(Cevap D) 3. Osmanlı – Türk tarih yazıcılığı kendisinden önceki

tarihçilik gelenekleri ve çağdaş tarih geleneklerinin bir sentezi olarak doğmuştur. İslam tarihçiliği, İran ta-rihçiliği, Selçuklu tata-rihçiliği, Memlûklular, Timurlular ve Safeviler tarihçilikte belli ölçüde Osmanlı tarihçi-liğini besleyen büyük gelenekler olmuştur. Osman-lı’da son dönem tarihçiliğinde Batı etkisi artmıştır. Bu-na göre Osmanlı tarihçiliğinin başlangıcında YuBu-nan etkisi yoktur.

(Cevap C) 4. Daha çok yükselme dönemini kapsayan Osmanlı Kla-sik Dönemi’nde I. Selim devrinde Arap tarihçiliği Os-manlı tarihçiliği üzerinde etkili olmuştur. Bu dönem-de Türkçe, Farsça eserlerin yanında Arapça tarih eserleri de görülür. Yine Yavuz Sultan Selim Döne-mi’nde Suriye, Hicaz, Mısır’ın alınmasından sonra Osmanlı tarihçiliği üzerinde Memlûk tarihçiliğinin doğ-rudan etkisi görülür. Diğer seçeneklerde yer alan dev-letler Osmanlı Klasik Dönemi’nde siyasal olarak fa-aliyet göstermeyen devletlerdir.

(Cevap B)

5. A, B, C ve D seçeneklerinde yer alan ifadeler doğru-dur. Fakat “E” seçeneğindeki ifade yanlıştır. Mesku-kat, halkları ve kültürlerini incelemez.

İslam ve Osmanlı tarihinde “meskukat” olarak bilinen bilim dalı Nümizmatik’tir. Tarihte basılan paraların in-celemesini yapar. Özellikle hükümdarları, onların kul-landıkları lakapları, hangi yıllarda hüküm sürdükleri-ni öğrenmeye imkân sağlar.

(Cevap E)

7. Tevarih-i Âl-i Osman üst başlığı altındaki eserlerde Osmanlı padişahlarının siyasi, askeri faaliyetleri, yap-tırdıkları dini ve sosyal kurumlara kadar çeşitli hiz-metlerine ve dönemlerinde vuku bulmuş hadiselere yer verilir. Hikâyeci ve nakilci anlatımın kullanıldığı eserlerde çoğunlukla sebep-sonuç ilişkisi aranma-mıştır. Bilinen Tevarih-i Âl-i Osman yazarları arasın-da Aşık Paşazade, Mevlana Mehmet Neşri, Oruç b.

Adil, Behişti Ahmet Sinan Çelebi, Mevlana Ruhi Çe-lebi, Hacı Halil-el Konevi sayılabilir.

(Cevap A) 8. Fatih Dönemi, Osmanlı tarih yazıcılığının kuruluş dö-nemi olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde Osman-lı tarihçileri tarafından ilk müstakil dünya tarihleri ve Osmanlı tarihleri yazılmıştır. Fatih dönemi tarih yazı-cılığı telif ve tercüme faaliyetlerinin yoğunlaştığı II.

Murad dönemi çalışmalarının meyvesini verdiği bir dönemdir. Bu dönemin en önemli faaliyetlerinden bi-ri şehnameciliğin başlamasıdır. Yarı resmî nitelikteki bir tarih yazıcılığı olan şehnamecilikte padişahların vasıfları, kahramanlıkları, zaferleri yüceltilir. Şehna-mecilik Kanuni Dönemi’nden itibaren düzenli bir me-muriyete dönüşmüştür.

(Cevap E)

TARİH METODU

KOZMİK ODA

KOZMİK ODA • SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİwww.kozmikoda.com.tr

16. Vakanüvis “vaka yazan” manasına gelir ve bu tarz tarih yazıcılığının özelliği hadiselerin yıl yıl anlatılma-sıdır. İlk resmî vakanüvistlik Naima (1655-1716) ile başlamış ve Halepli Mustafa Naima olarak 1574-1660 yılları arasının tarihini kaleme almıştır. Bu eseri Na-ima tarihi olarak bilinir. Mayıs 1909 Abdurrahman Şe-ref Bey vakanüvistliğe getirilmiş ve saltanatın kaldı-rılmasına kadar görevine devam etmiştir.

(Cevap B) 13. Osmanlı tarihçiliğinin asıl ürünleri II. Bayezid Döne-mi’nden itibaren verilmeye başlanmıştır. II. Bayezid Dönemi’nde İdris-i Bitlisi, Heşt Behişt isimli eseri ka-leme almış ve bu eserde ilk sekiz Osmanlı padişahı-nı anlatmıştır.

(Cevap D)

14. Bir tarih yazım çeşidi olan şehname yazıcılığı Fatih devrinde başlamıştır. Şehnamecilik edebi tarihçiliktir ve İran tarihçiliğinin bir ürünüdür. Osmanlıya İran ta-rihçilik geleneğinden geçmiştir. Şehnamecilik Kanu-ni devrinden itibaren devamlı bir memuriyet haline dönüşerek XVII. yüzyılın başına kadar devam etmiş-tir. Bu tarihten sonra vakanüvistlik kurumu hayata geçmiştir. İlk vakanüvist Naima, son vakanüvist Ab-durrahman Şeref Bey’dir. İlk şehnameci Şehdi’dir. İlk resmî şehnameci ise Şehname-i Ali Osman’ın yaza-rı Arifi Fetullah Çelebi’dir.

(Cevap C)

15. II. Bayezid’in emriyle İbn-i Kemal’in Türkçe olarak ka-leme aldığı Tevarih-i Âli Osman adlı eseri Osmanlı tarihçiliğinde bir dönüm noktasıdır. İbn-i Kemal, Ke-mal Paşazade olarak tanınır.

(Cevap A) 9. I. Selim devrinde Arap tarihçiliğinin Osmanlı

tarihçi-liği üzerindeki etkileri bariz hale gelmiştir. Bunun gös-tergesi bu dönemde Türkçe ve Farsçanın yanında Arapça tarih eserlerinin de kaleme alınmasıdır. Bu durumun ortaya çıkmasındaki etken Yavuz Döne-mi’nde fethedilen Suriye, Mısır, Hicaz’ın fethinin ta-rih yazıcılığına yansımasıdır. Arap tata-rihçiliği “sene sene yazan, kısa ve öz” bir yapıya sahiptir.

(Cevap D)

10. Osmanlı Devleti’nde bir yıllık olayları göstermek ama-cıyla hazırlanan eserlere “salname” denir. Salname 1847 yılında Ahmet Vefik Efendi tarafından hazırlan-mıştır. Geçmişteki birtakım olayların hakkında özet bilgi içeren salnamelerde düzenlendiği yıla ilişkin ku-rumlar ve kişiler hakkında kısa bilgiler verilmektedir.

(Cevap B)

11. 19. yüzyıl her alanda olduğu gibi tarih yazıcılığı ala-nında da ciddi bir dönüşümün yaşandığı bir dönem-dir. Bu dönem tarihçiliğinde göze çarpan ilk husus di-lin ve üslubun sadeleştirilmesidir. Didi-lin sadeleşmesi tarihin pedagojik bir işlev kazanmasına paralel bir süreçtir. Tarih seçkinler için üretilen bir bilgi olmak-tan çıkıp geniş kitleler için yazılmaya başlanmıştır.

Bu çerçevede verilen eserler arasında son vakanü-vis Abdurrahman Şeref Efendi’nin eserleri sayılabi-lir. Bu dönemde Avrupa tarihine de ilgi giderek art-mıştır. Avrupa tarihinden etkilenme metodolojik orta-ya çıkmıştır.

(Cevap E)

12. Osmanlı tarih yazıcılığı devletin kuruluş tarihine na-zaran oldukça geç bir dönemde başlamıştır. Bu dö-nemde eserlerini kaleme almış sadece üç Bizans ta-rihçisi ile üç Arap seyyahı ve coğrafyacısı vardır. Bun-ların Osmanlı Beyliği hakkında verdiği bilgiler son de-rece sınırlıdır.

(Cevap E)

TARİH METODU

KOZMİK ODA

KOZMİK ODA • SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİwww.kozmikoda.com.tr

1. Öğretici tarzda eser veren tarihçiler, mensup olduk-ları toplumu harekete geçirerek milli birlik ve ahlaki değerleri geliştirmeyi istemişlerdir. Bu tarz tarih ya-zıcılığında topluma fayda sağlamak amaçlanır. Eski Yunanlı tarihçi Thukydides (MÖ 460-400) bu tarz ta-rih yazımının öncüsü kabul edilir ve gerçek anlamda tarihçilik onunla başlatılır. Thukydides’in öncülüğünü yaptığı bu tarz tarih yazımı sadece öğretici değildir.

Aynı zamanda olayların sebep ve sonuçlarını da ken-dince irdelemeye çalışır.

(Cevap B) 6. Tarihi malzemelerin eleştirisi dış eleştiri ve iç eleştiri olmak üzere iki şekilde yapılır. Tarihi malzemenin ne dereceye kadar belge değeri taşıdığının incelenme-si dış eleştiri, malzemelerin içindekilerin doğruluğu, gerçeğe uygunluğunun incelenmesi iç eleştiridir.

Tarih araştırmacısı eline geçen bir eseri incelemeye öncelikle eserin yazarını belirlemeye çalışarak baş-lar. Eserin adı ve yazarının belirlenmesinden sonra, eserin yazılış tarihi, yazıldığı yer, eserin orijinalliği, eserin kopyaları varsa en iyi nüshası belirlenir, bel-gelerin eleştirisi yapılır. Bunlar dış eleştiri ile ilgili olup yazarın tarafsızlığı iç eleştiri içinde değerlendirilir.

(Cevap D) 2. Tarihçi araştırmalarına konusunun bibliyografyasını

tespit etmekle başlar. Bu açıdan onun işini kolaylaş-tıracak bir kısım eserler bulunmaktadır. Bunlara bib-liyografik eserler denir. Kitap isimlerini içeren Türki-ye bibliyografyası, makaleler için TürkiTürki-ye makaleler bibliyografyası vardır. Kütüphane ortamında çalış-mak için katalogların kullanımını bilmek zorunludur.

Genellikle basılmış kitap ve makaleler, yazar soya-dına göre veya kitap asoya-dına ve konu asoya-dına göre grup-landırılmıştır.

(Cevap B)

3. Soruda verilen özellikler Paleolitik Dönem’e aittir. Bu dönem insanlık tarihinin en uzun dönemidir. Genel-likle çakmak taşlarının yontulmasıyla şekillendirilmiş kesici, delici ve kazıcı aletler bu dönemin en belirgin buluntularıdır. Tarihin bu döneminde insanlar tama-men doğaya bağlı kalmış, avcılık ve toplayıcılık ile hayatlarını sürdürmüşlerdir. Bu çağın sonlarına doğ-ru mağara duvarlarına hayvan ve av sahneleri resim-leri yapmışlardır.

(Cevap C)

4. Herodotos (Heredot), Rivayetçi (Hikâyeci) tarih an-layışının temsilcisi olarak kabul edilmektedir. Hero-dot’un yazdığı “Historia” bu türün ilk örneğidir. Bu tür tarih yazıcılığında hikâye ve efsanelerle dolu bilgiler nakledilir. Genellikle yer ve zamandan bahsedilmek-le birlikte tarihi olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurulmamıştır. 18. yüzyıla kadar Avrupa ve İslam dün-yası tarihçiliğinde bu tarzda kaleme alınan eserler vardır.

(Cevap C)

5. Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren resmî belge-lerini korumaya çalışmıştır. Osmanlı arşivlerindeki belgeleri defter tasnifleri ve evrak tasnifleri olarak ele almak mümkündür. Defterler, Osmanlı bürokrasisin-de alınan kararların, hükme bağlanan konuların, di-van ve maliye bürolarında kaydolunduğu eserlerdir.

Osmanlı’da Tanzimat ile modern arşivciliğe geçilmiş 1839-1861 yılları arasında arşiv belgeleri “Hazine-i Evrak” adı altında inşa edilmiştir.

(Cevap A)

7. Eserin yazar tarafından kaleme alınan nüshası her zaman güvenilir olanıdır. Orijinali yoksa orijinaline en yakın olanı seçilmelidir ki bu uzmanlık işidir. Eserin bütün nüshaları görülüp bazı bölümlerini sondajlar yapılarak birbirine benzeyen nüshaların en mükem-meli seçilir. Kopya sayısı birbirine benzerlik açısın-dan en aza indirilir. Kalan birkaç nüsha da kendi ara-larında karşılaştırılarak farklı oldukları noktalar not-larla gösterilir. Buna “tenkidli metin” denir. Böylece eserin orijinal esere en yakın metni tutturulmuş olur.

Yapılan bu işlemler iç eleştiri kısmında yapılıp E se-çeneği doğrudur.

(Cevap E) 8. Tarama: Tarihe kaynaklık edebilecek her türlü bilgi

ve verilerin bulunması aşamasıdır. Tasnif: Toplanan verilerin bir sistem dâhilinde sınıflandırılması aşama-sıdır. Tahlil: Elde edilen verilerin kaynak ve bilgi yö-nünden yeterli olup olmadığının kontrol edilmesi aşa-masıdır. Tenkit: Toplanan verilerin gerçekliği ve bil-gi açısından güvenilirliğinin tespit edildiği aşamadır.

Terkip: Toplanan verilerin birleştirilerek sonuca ula-şılması aşamasıdır. Bu aşamada olaylar değişik açı-lardan incelenerek sonuca ulaşılır. Yani araştırmacı-nın izlediği yöntemlerin en son basamağı terkip ba-samağıdır.

(Cevap B)

TARİH METODU

KOZMİK ODA

KOZMİK ODA • SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİwww.kozmikoda.com.tr

16. Eskiçağ tarihi, Akdeniz ve Ön Asya çevreleri ile bu çevrelerle doğrudan ilişki halinde bulunan komşu böl-gelerde yazı ile başlayan en eski devirlerden (MÖ yaklaşık 3200) Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkıldı-ğı 476 yılına kadar (MS V. yüzyıl) olan süreyi kapsa-maktadır. Yaklaşık 4000 yıl kadar süren Eskiçağ ta-rihi kültürel bakımdan iki gruba ayrılmaktadır. Bu grup-lar Eskidoğu ve Eskibatı şeklindedir.

16. Eskiçağ tarihi, Akdeniz ve Ön Asya çevreleri ile bu çevrelerle doğrudan ilişki halinde bulunan komşu böl-gelerde yazı ile başlayan en eski devirlerden (MÖ yaklaşık 3200) Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkıldı-ğı 476 yılına kadar (MS V. yüzyıl) olan süreyi kapsa-maktadır. Yaklaşık 4000 yıl kadar süren Eskiçağ ta-rihi kültürel bakımdan iki gruba ayrılmaktadır. Bu grup-lar Eskidoğu ve Eskibatı şeklindedir.