• Sonuç bulunamadı

D. Konya’nın Kısa Tarihçesi

I. BÖLÜM

1.3. Şer’iye Sicillerinin İçindeki Belgelerin Sınıflandırılması

1.3.1. Kadı tarafından Kaleme Alınan Belgeler

Arapça kökenli bir kelimedir, delil ve sika sened anlamına gelir. Osmanlı Devleti’nde hüccet iki anlamda kullanılır. Birincisi; sahitlik, ikrar, yemin veya yeminden nükül gibi bir da’vâyı ispat eden hukukî delil, ikincisi; kaza-i ve ser’i konularda kadının mührünü ve imza- sını taşıyan belge olarak kabul edilir ki77 şer’iyye sicillerinde yer alan bu durumdur.

Tanzimat’tan sonraki Osmanlı mevzuatında hüccet tabiri yerine senet mefhumu da kullanılmıştır. Şer’î hüccetlere senedât şer’îyye denmiştir. Halkın dilinde, hükmü ihtiva et- sin etmesin üst tarafında hâkimin imza ve mührü taşıyan her belgeye hüccet dene gelmiştir.

Kadı sicillerindeki yazılı kayıtların çoğunluğunu bu hüccetler teşkil etmektedir. Bu sebeple kısaca özellikleri ve çeşitleri üzerinde duracağız.

Hüccet metinlerinin ortak özellikleri şunlardır:

a) Taraflara verilen hüccetlerin üst tarafında hücceti veren kadının imzası ve müh- rü mutlaka bulunur. Hâlbuki sicil defterlerindeki hüccetlerin başında bulunmaz. Bunlarda kadıların imza ve mühürleri; sadece sicilin baş tarafında veya kadının başladığı tarih baş kısmında kaydedilir. Göreve başlama tarihi de yazılır.

b) Tarafların adı ve adresleri her çeşit şüpheyi ortadan kaldıracak şekilde açıklanır.

76 Akgündüz, “Şer’iye Mahkemeleri”, s. 59–60.

77 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, (Kısaltma: Belgelerin Dili), Kubbealtı Neşriyat, İs-

c) Hüccetin konusunu teşkil eden mal veya hak, bütün tafsilatıyla tanıtılır.

d) Hukukî muamelenin şekli, şartları ve varsa teslim ve tesellüm işlemleri beyan edilir. e) İkrarda bulunan tarafın karşı tarafı ibra ettiği ve konunun da’vâ ve çekişme ko- nusu yapılmayacağı te’yiden belirtilir. Lehine ikrar yapılan taraf da ikrar beyanını tasdik edince, talep üzerine durumun sicile kaydedildiği zikredilir.

f) Her muamelede olduğu gibi hüccetlerin sonunda da tarih yıl, ay, gün ve bazen de günün belli bir dilimi halinde mutlaka zikredilir.

g) Ve hüccetin altına mutlaka “şuhûdu’l-hal durumun şahitleri” veya “şuhûd-u muhzır” başlığı ile hukukî muameleye şahit olanların isimleri ve unvanları kaydedilir78.

Ayrıca hüccetlerin başında genellikle “mahrûse”, “mahmiye”, “medine” gibi şehir adları, keşif ve muayene hüccetlerinde olduğu gibi “Zikri âtî hususu mahallinde muayene ve tahrir için” ya da “Husus-ı ati’l-beyanın mahallinde keşf ve tahriri iltimas olunmağın” veya “Budur ki”, “Oldur ki”, “Sebeb-i tahrir-i kitab oldur ki”, “Sebeb-i tahrir-i hurûf” ve benzeri şeklinde ifadeler yer alır79

Mahiyetleri ve düzenleniş tarzları aynı olmakla beraber, hüccetlerin de konularına veya bazı farklı özelliklerine göre çeşitleri mevcuttur. Konularına göre hüccetlerin çok çeşitleri mevcuttur. Ana konular ve bazı önemli hüccet çeşitleri şunlardır:

Evlenme akdine ilişkin hüccetler, küçüğün anası, babası veya kadı tarafından velayeten evlendirilmesi, karının vekil tarafından evlenme akdinin icrası evlenme akdinin sübutu ile ilgili hüccetler gibi; boşama ile ilgili hüccetler, ayırıcı boşama (talak-ı bâin), boşamanın tefvizi, taliki ve benzeri konularla ilgili hüccetler, karı-kocanın şiddetli geçim- sizlik sebebiyle karşılıklı rıza ile ayrılmalarına dair hüccetler, evlenmenin feshine ilişkin hüccetler, mehir hüccetleri, nafaka hüccetleri, terbiye velayeti (hidâne) hüccetleri, kadının vasî tayinine dair hüccetler, köle azadı ile ilgili hüccetler, izin ve yetki verilmesine dair hüccetler, satım akdi hüccetler, ferağ hüccetleri, geri alım hakkı ile satım hüccetleri, şüfa hüccetleri, bağışlama, vedia, rehin, istihkak (zabt), ikrar, havale, şahadet, kefalet, şirket, vekâlet, kısas, deyüt, sulh, ibra ve iflas gibi hüccetler, kethüda, subaşı ve benzeri görevli- lerin tayini ile ilgili hüccetler de mevcuttur.

78 Akgündüz, Şer’iye Sicilleri, C.I, s. 21–22. 79 Akgündüz, “Şer’iye Mahkemeleri”, s. 61.

Hüccetler içinde nev’i şahsına münhasır bir hüccet çeşidi de vakfiyelerdir. Vakfi- yeler hem üslupları hem de muhtevaları itibariyle diğer hüccetlerden ayrılırlar. Vakfiye, vakıf hükmî şahsiyetinin tüzüğü münasebetinde olan ve ferazî bir da’vâ sonucu şer’i mahkeme tarafından tasdik edilen yazılı belgelere denir. Vakfiyelerin hüccetlere ait genel özellikler dışında başında mutlaka bir başlangıç bölümü vardır.

Hüccet çeşitleri arasında üzerinde durulması lazım gelen bir de hüccet-i zahriye vardır. Zahriye, resmi belgelerin arkasına yazılan veya konan ve yine resmi olan beyanlar, emirler ve haşiyeler manasındadır. Hücce-i zahriye ise, arkasında sebep ve müstenedi ya- zılı olan hüccetlere denilir80.

1.3.1.2. İlâmlar ve Özellikleri

Bir mahkemeden sâdır olan hüküm ve kararı havi verilen resmî kâğıt hakkında kullanılan bir tâbirdir. İlâm bildirmek, bildirilmek demektir81. Kadının herhangi bir mese- le hakkında yaptığı tahkikatın kendi imzası altında merciine veya vâki’ suale cevaben arz eylemesine ilâm denilir82.

Her ilâm belgesi, da’vâcının iddiasını, dayandığı delilleri, da’vâlının cevabını ve def’i söz konusu ise def’inin sebeplerini, son kısımda verilen kararın gerekçelerini ve na- sıl karar verildiğine dair kayıtları ihtiva eder, ilâm belgelerini diğer kadı sicil kayıtların- dan ayıran en önemli özellik, hakimin verdiği kararı ihtiva etmesidir. Hakimin kararını ihtiva eden her belge ilâmdır; hüccet, ma’ruz veya bir başka belge çeşidi değildir.

Şer’iye Mahkemelerinde yargı görevini îfâ eden hakim, yargılamayı tamamladık- tan sonra mevcut da’vâ dosyasını esâs alarak şer’î hükümlere göre kararını verir. Verdiği kararı önce taraflara şifahi olarak tefhîm eyler. Daha sonra verilen kararın gerekçelerini de ihtiva eden bir ilâm tanzîm eder; hem da’vâcıya hem de icap ederse da’vâlıya birer su- retini takdim eder. Bir suretini sicile kaydeder.

80 Akgündüz, Şer’iye Sicilleri, C.I, s. 26–29.

81 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, (Kısaltma: Sözlük), C. II,

MEB. Yay., İstanbul 2004, s. 51.

Şer’iye Mahkemelerinde tanzîm edilen bir ilâmın şu temel özellikleri ihtiva etmesi gerekir:

a) Hakimin imza ve mührü, hüccetlerin tam tersine ilâmlarda alt tarafta yer alır. b) Tarafların ve da’vâ yerinin formüle edilmiş ifadelerle tanıtılması. Bu kısım hüccetlerden farksızdır. İlâmda evvela da’vâcının adresi, adı, babasının adı yazılır.

c) Da’vâcının iddiâsı yani da’vâ konusu da eksiksiz olarak zikredilmelidir. d) Da’vâlının cevabı yani karşı da’vâsı, def’i ve itirazları da zikredilecektir. e) İlâmda yer alması gereken hususlardan birisi de kararın gerekçesi demek olan ispat vasıtalarıdır.

f) Bütün bunlardan sonra hâkim, ilâm metninin sonunda, da’vânın isbat vasıtaları- na göre ayrı ayrı kalıp ifadelerle kararını açıklar.

g) Tarih, ya Arapça olarak yazıyla yazılır veya bugünkü tarih atma şekillerine ben- zer bir şekilde yazılır. Genellikle “Fi 28 Şa’bâni’l-Muazzam sene 1169” şeklinde geçer

h) İlâmlarda hüccetlerde olduğu gibi sonda ve şuhûdu’l-hal başlığı altında şahitler listesinin verilmesi şart değildir.

İlâma ait özellikleri kısaca özetledikten sonra, şimdi de konularına göre ilâm çeşit- leri üzerinde duralım. İlâmlar konularına göre genellikle şu isimlerle anılırlar: Borç ikrarı ile ilgili ilâmlar; alacağın ispatına ilişkin ilâmlar; karşı tarafa yemin teklifini ihtiva eden ilâmlar; alacağın te’ciliyle alâkalı ilâmlar; kefalet, havale ve istihkak ilâmları; muhayyer- lik hakkına ait ilâmlar; hürriyetin ispatı ile ilgili ilâmlar; icare ilâmları; vakıf ilâmları; ev- lenme ve boşanmaya dair ilâmlar; ta’zir cezası ilâmları; iffete iftira, içki içme ve zina ce- zası ile ilgili ilâmlar; bina keşif ilâmları; maktulün keşfi ilâmları; deyüt ilâmları yazılı bu- lunan ve hüccete benzeyen bir alacak ilâmları; kısas ilâmları; Müslüman olma veya din- den çıkmaya dair ilâmlar; sulh ilâmları; ramazan ayının tesbitine ilişkin ilâmlar; hırsızlık suçu ve cezası ile ilgili ilâmlar ve benzerleri.

O halde yukarıdaki konulardan birine dair olup da kadının kararını ihtiva eden bü- tün belgeler ilâmdır83.

83 Abdülaziz Bayındır, İslam Muhâkeme Hukuku: Osmanlı Devri Uygulaması, (Kısaltma: Muhakeme

Hukuku), İslami İlimler Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1986, s. 4; Akgündüz, Şer’iye Sicilleri, C.I, s. 29–32.

1.3.1.3. Ma’rûzlar ve Diğerlerinden Farkları

Kadıların kararını ihtiva etmeyen, hüccetler gibi hukukî bir durumun tesbiti açı- sından yazılı bir delil olarak da kabul edilmeyen ve sadece kadıların icra makamlarına idarî bir durumu arz ettiği yazılı kayıtlara ma’rûz denir84.

“Ma’rûz” kelime anlamı itibarıyla arz edilen şey demektir. Terim olarak ise biri asıl diğeri tali olmak üzere iki manası mevcuttur: Tali manası şudur: İlâmların birçoğu icrâ makamına hitaben yazılarak onlara arz edildiğinden ilâmlara da ma’rûz adı verile- bilmektedir. Ma’rûzun farklı bir belge olarak asıl manası şudur: Kadı tarafından kaleme alındığı halde kadının kararını ihtiva etmeyen ve hüccet gibi hukukî bir durumun tesbiti açısından yazılı delil olarak kabul edilemeyen ve sadece kadının icrâ makamlarına idarî bir durumu arz ettiği yazılı kayıtlara veya halkın icrâ makamına yahut kadıya hitaben yazdığı şikayet dilekçelerine denir. Kısaca astın üste yazdığı bir isteği veya bir durumun arzını havî yazılı belge ve kayıtlardır. Buna ma’rûz dendiği gibi ariza veya arz da denir ve genellikle çoğulu olan ma’rûzat kelimesi kullanılır85.

1.3.1.4. Mürâseleler

Haberleşme, mektuplaşma, kadı mektubu anlamındadır86. Kadı sicillerinde yer alan ve kadının kendisine denk veya daha aşağı rütbedeki şahıs yahut makamlara hitaben kaleme aldığı yazılı belgelere mürasele veya çoğulu olan müraselât adı verilmektedir, Müraseleler genellikle ya sanığın mahkemeye celbi isteğini havi müraseleler veya değişik konulara dair müraseleler olabilirler87. Merkezden gelen fermân veya buyruldunun üzeri- ne kadı tarafından resmi bir yazı yazılarak istenilen görevin yerine getirilebilmesi için o yerin voyvoda ve kethüdasına gönderilmesi ya da bir kadının tayin edildiği kadılık göre- vini herhangi bir nâibe devredebilmesi hakkında yazılan resmi yazılara denir88.

84 Cin, Akgündüz, Hukuk, C.I, s. 410. 85 Akgündüz, Şer’iye Sicilleri, C.I, s.36–37. 86 Devellioğlu, Lûgat, s.732.

87 Akgündüz, Şer’iye Sicilleri, C.I, s.38.

88 Halime Doğru, Bir Kadı Defterinin Işığında Rumeli’de Yaşam, (Kısaltma: Kadı Defteri), Kitap Yay.,

Benzer Belgeler