• Sonuç bulunamadı

D. Konya’nın Kısa Tarihçesi

I. BÖLÜM

4.1. İdari Hayata Ait Belgeler

4.1.1. Beylerbeyi

Türk-İslam devletlerinde değişik isimler altında zikredilen bu yetkili Osmanlı kay- naklarında beylerbeyi, mîr-i mîrân, emîrül’l-ümerâ ve vali adlarıyla geçmektedir367. Kara- man Eyâlet-inin merkezi olan Konya şehrinin yönetiminde beylerbeyinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu beylerbeyi sicillerde “bi’l-fi‘il-mir-i miran-ı Karaman”, “Eyalet-i Kara- man mutasarrıfı”, “sahibü’d-devle hazretleri” olarak geçmektedir368.

Beylerbeyi, eyâletle sultanın otoritesini temsil eden en yüksek yöneticidir. Eyâletin her sancağına merkezden bir sancak beyi atanırken, Eyâlet-in merkezi olan sancak ise doğ- rudan beylerbeyinin yönetimine bırakılmıştır369

Beylerbeyinin önemli görevlerinden biri eyaletlerde güvenliğin ve huzurun sağ- lanmasıdır370. Diğer görevleri ise kısaca divânında çeşitli meseleleri halletmek, tımarlıla- rın atanma ve terakkilerini yürütmek, bölgesinde “umur-ı siyasette” sultanın temsilcisi olmaktır371. Beylerbeyinin bulunduğu bölgenin en büyük askerî âmiri ve kumandanı du- rumunda olması, onların yetki ve sorumluluklarını artırmıştır. Görevlerinden biri de sefer anında orduya katılmaktır. Seferin her safhasında fiilen görevler üstlenirler, savaşlarda başarı kazanıldığında taltif edilirler, merkezden hilat, murassa kılıç ve para hediyeleri alırlardı. Fakat gerek sefere hazırlık gerekse de savaşın seyri sırasında ihmal ve hataları olursa cezalarını çok ağır şekilde öderler bazen hayatlarından bile olurlardı372.

Beylerbeyinin görevde iken gelirlerinin başında timar hâsılatı gelmektedir. Fatih Kanûnnâmesi’nde beylerbeyi haslarının 800.000 ile 1.200.000 akçe arasında olabileceği- ne işaret edilmiştir. Özellikle XVII. yüzyıldan itibaren ise başta fiyat artışları olmak üzere çeşitli sebeplerle artan masraflarını salgın salma, devre çıkma, imdad-ı seferiye gibi yol- larla halktan karşılamaya çalışmışlar, bu ise halkın kitleler halinde şikâyette bulunmasına

367 Mehmet İpşirli, “Beylerbeyi”, (Kısaltma: Beylerbeyi), İA, C.6, Türk Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 1992,

s. 69.

368 Ürekli, “Konya Örneği”, s. 708-709. 369 Ürekli, “Konya Örneği”, s. 708. 370 İpşirli, Devlet Teşkilatı, s. 229. 371 Ürekli, “Konya Örneği”, s. 709. 372 İpşirli, “ Beylerbeyi”, s. 72.

yol açmıştır. Beylerbeyinin mâzuliyet dönemlerindeki gelirleri ve giderleri sınırlıdır. Bu dönemde belli bir miktar arpalık veya yevmiye tahsis edilirdi373.

Beylerbeyilerin görev süreleri diğer memuriyetlerde olduğu gibi önceleri oldukça uzundu. XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çeşitli sebeplerle süre kısalmıştır. Bu sürenin genel olarak bir yıl civarında olduğu söylenebilir374. Habeş Eyâletine Karaman valisi Ahmet Paşa atanmış, eyalet mütesellimliğine de larende ayanından Zeynel Abidin atanmıştır. Başka emir gelene, 81 senesi muharremine kadar görevlerini eksiksiz yerlerine getirmeleriyle alakalı fermân gönderilmiştir375. Bu dönemde Karaman valisi bir yıllığına atanmıştır.

Karaman Valisi Ali Paşa Karaman’a gelinceye kadar mütesellim Zeynel Abidin’in Esbkeşan reayasını sıkıştırıp eziyet ittiği bundan evvel der-aliyyeme bildirilmişti. Fukara- dan haksız aldığı eşyaların sahiplerine iadesi ve bundan sonra mukataa ahalisinden elini çekmesi ve eziyetten vazgeçmesi için daha önceden emr-im gelmişti. Fakat halen muka- taa reayasından 1700 kuruşlarını zorla aldığı haberine binaen Karaman Eyâlet-i beyler- beyliğine seni atadığıma göre, fermânımla birlikte Karaman’a vardığında, azgınlardan olan Zeynel Abidin’in halktan haksız olarak ve zulmen aldığı akçeleri geri verdirmekle alakalı emr-ime mutlaka uyulsun ve tersine hareket edilmesin376. Bu fermân ise hemen bir yukarıdaki fermândan yaklaşık bir yıl üç ay sonra gönderilmiştir. Bir önceki fermândan sonra bir yılı aştığı için muhtemelen tekrar vali gönderilmiştir. Fakat valinin göreve baş- layacağı ana kadar geçen süre içinde bir önceki fermânla mütesellim atanan Zeynel Abi- din’in halka eziyet ettiği, haksız vergi topladığı ve hakkındaki şikâyetler üzerine de Ka- raman’a yeni atanan vali Ali Pâşâ’dan bu duruma son vermesi istenmiştir.

Beylerbeyinin görevleri ile ilgili olarak incelediğimiz sicilde, asayişin temin edilme- si, reayanın can ve mal güvenliğinin sağlanması gibi meselelere dair örnekler mevcuttur. Karaman’da oturan Bozulus mukatası, daha evvel hassımdan olup emniyetle zapt oldukları sırada muaf ve teslim edilmiş olduklarından, halleri mamur ve abadan olup sonra kadılıkları boş kalınca Seyyid Mehmet adındaki bir şerli kişinin malikâne tasarruf yoluyla zulmüne

373 İpşirli, Devlet Teşkilatı, s. 231-232. 374 İpşirli, “ Beylerbeyi”, s. 70.

375 KŞS–59, 121–2. 376 KŞS–59, 80–1.

uğradıkları ve perişan oldukları için bu fermân gönderilmiştir377. Esbkeşan mukatası reaya- ları hakkında geçerli olan şürütü serbestiyet bir süreden beri malikâne mutasarrıflarının güçsüzlüğünden dolayı icra olunmadığından perişan olmuşlar, her sene vergilerinin top- lanmasında kusur oluşmuştur. Bu mukata halkına şimdide sonrada kimsenin karışmaması istenmiştir378. Eskiil karyesine tabi Murâdca ve diğer köylerin halkı, malikane mutasarıflarının zulmünden tiksinip ve mukataaya toplanan malların devlete teslim edil- mediğini, zaten daha önedende mutasarrıflarının zimmetinde çok miri malı birikmesinden dolayı bu vazifeden alınmıştı diye şikayetçi olmuşlardır. Bunun üzerine Hazîne-i amiremden baş muhasebe defterlerine bakıldığında ödenmeyen 6538 kuruşun tahsil ve tes- limi için bu fermânım gönderilmiştir379.

Beylerbeyi kendisine yapılan başvurular neticesinde ahaliyi rahatsız eden, huzuru ve sükuneti bozan kişilere müdahale etmekte ve gerekirse divanında yargılamaktaydı.bu görevleri şehrin diğer görevlileri ve özelliklede kadı ile işbirliği yaparak gerçekleştirirdi. Daha öncede zikrettiğimiz üzere bey kadının hükmü olmadan hiçbir ceza veremez, kadı da hiçbir kararını kendisi icra edemezdi. Belviran kazası Mescidli Köyü sakinlerinden Sü- leyman oğlu Seyyid Abdülmü’min, Karaman Valisi Ali Pâşâ’nın huzurunda toplanan mecliste aynı köyden Mehmet oğlu İbrahim’le Mahmud oğlu Mehmet’den davacı olmuş- tur. Davacı bundan yedi gün evvel davalıların kendisini yaraladığını ve dövdüklerini söy- leyerek ve bu iddiasını ispat ederek yarası tahkikat edildikten sonra, davalıların vekilinin tedavi masraflarını vermeyi kabul etmesiyle durum kayt altına alınmıştır380. Karaman Eyâlet-inde bulunan Niğde kazasında, Rüstem Mahallesinde bulunan vakfa ait nakitlerin ve dükkanların mütevellisi Molla İsmail, Karaman valisi Feyzullah Paşa’nın huzurunda eski müftü Ahmet efendiden el koyduğu dükkanları geri talep etmiştir. Müftü Ahmet efendi ise, daha önce mütevelli olan Külahi zade Mehmet adlı kişi ile bir dükkan ve 30 kuruş paramı vakfa vererek vakfa ait harap olmuş dükkanlarla değiştik, bundan dolayı el korum deyince mütevelli davadan men edildi381. Konya Hatunsaraydan olan Mustafa oğlu 377 KŞS–59, 94-1. 378 KŞS–59, 108-1. 379 KŞS–59, 110-1. 380 KŞS–59, 67-4. 381 KŞS–59, 59-2.

Hasan ve diğerleri, Karaman Valisinin huzurunda Abdullah oğlu Ali’den davacı olarak, bu Ali’nin efendisi olan Seyyid Abdullah Efendiye bizim evvelden borcumuz olan altı yüz kuruşun yerine arpa ve buğday olarak beş yüz kile teklif etmemize rağmen kabul et- meyerek bir sene mühlet verip elimize borç senedi verdi demişlerdir. Halbuki bu mahsulü dokuz sene evvel Ali ambarımızdan almıştır. Soruşturulup alıverilmesini talep ederiz de- diklerinde, hizmetci Ali demiştir efendimle aralarında benim bilgimle hesabları görül- dükten sonra bu kişilerin efendime dokuz yüz on kuruş borçları ortaya çıkıp bir sene için- de ödemek üzere borç senedi vermişlerdi ve onlar da bu senetler konusunu onaylamışlar- dı. Ali’den iddiasını ispat etmesi istenmiş, dinlenen şahitlerden itirazların yersiz olduğu anlaşılmış, davadan men edilmişlerdir382.

Başka bir belgede ise Hac kafilesinin Konya’dan Adana’ya varana kadar en iyi şe- kilde ağırlanması, her ihtiyaçlarının karşılanması, başlarına bir şey gelmemesi için azami gayret gösterilmesi, hac kafilesi zarar görecek olursa asla herhangi bir mazeretin kabul edilmeyeceği o dönemin Karaman valisi Ahmed Pâşâ’ya bildirrilmiştir383.

Sancaklar ise sancakbeyleri tarafından yönetilirdi. Sancakbeyleri de aynen beyler- beylerinde olduğu gibi tayin beratlarını aldıklarında kadıya başvururlar ve sicile kaydettirir- lerdi. Görevleri bölgesindeki halkın rahat ve huzur içinde yaşamasını sağlamak, asayişi bo- zucu halleri engellemek, tımarlı sipahileri kontrol etmek, adalet işlerinde kadıya yardımcı olmak, sefer zamanlarında kuvvetleriyle birlikte belirlenen yerde hazır olmaktır384. Sancak- beyleri Sultan II. Mahmut zamanında vilâyet idaresinin uygulanması nedeniyle mutasarrıf unvanını almışlardır385.

Benzer Belgeler