• Sonuç bulunamadı

Input Use in Crop Production and Occuring Changes in Agricultural Production

3. ARAŞTIRMA BULGULAR

3.1.1.4. Tarımsal Mekanizasyon

Tarımsal faaliyetlerin optimum bir şekilde yürütülebilmesi ve sonuçta iyi bir ürün elde edilebilmesi için, bir takım girdilerin kullanılması kaçınılmazdır. Bu girdilerin en önemlilerinden birisi de tarımsal alanda kullanılan alet ve makinalardır. Tarımsal mekanizasyon bir üretim teknolojisidir. Bazı ülkelerde mekanizasyon farklı düzeylerde gelişme ve uygulama göstermektedir. Bu farklılık özellikle tarımsal işletmelerde de izlenebilir. Diğer

bir deyişle mekanizasyon, her tarımsal işletmede, işletmenin teknik ve ekonomik yapısına bağlı olarak farklı düzeylerde uygulanmaktadır (Işık vd 2003; Kabaş 2009).

Gelişen teknoloji ile birlikte, tarımda mekanizasyon kullanımı artmıştır. Tarımda mekanizasyon kullanımı işgücünün etkinliğinin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi açısından önemlidir. Bu nedenle tarımsal üretimde meydana gelen değişmeleri açıklamak için tarımsal mekanizasyon değişkeni kullanılmıştır (Bayramoğlu 2010).

2007 Dünya traktör ve ekipman (toplam) ihracatının en önemli ülkesi Almanya’dır. Bu ülkeyi sırasıyla ABD (%15), İtalya (%10), Fransa (%7), ve İngiltere (5) takip etmektedir. 2008 ihracat rakamlarına bakıldığında traktör ihracatında Türkiye yıllara göre 16. sırada, ekipman ihracatında ise 25. sırada yer almaktadır. Dünyadaki toplam traktör üretimine bakılacak olursa toplam 27.700.000 adet traktörün kullanımda olduğu tahmin edilmektedir ve bunların %41’i Avrupa’da, %26’sı Amerika’da, %29.5’i Asya’da, %1.5’i Okyanusya’da ve sadece %2’si Afrika’da bulunmaktadır.

Alman VDMA raporlarına göre 2007 Dünya tarım makinaları ve traktör pazarı 57 milyar Euro iken 2008 de bu değer 67 milyar Euro olmuştur. 2006’da Bu değerin %43’ü AB’ne ait iken 2007 de bu oran %42 ye düşmüştür. Bunun en önemli nedeni Hindistan ve Çin faktörüdür (Kabaş 2009).

Şekil 3.3. Dünya Ekipman ve Traktör Üretim Hacmi

Türkiye tarımının mekanizasyonunda azımsanmayacak gelişmeler sağlanmıştır. Ne var ki, mevcut mekanizasyon düzeyi tarımsal üretimimizin küresel rekabet ortamında gelişerek sürdürülebilmesine imkan verecek büyüklükte değildir. Ancak Türkiye tarımında mekanizasyon açısından azımsanmayacak geliş meler sağlanmış olmakla birlikte, ulaşılan düzey tarımsal üretimin küresel rekabet ortamında gelişerek sürdürülebilmes i için gerekli üretim teknolojilerinin uygulanması olanağını sağlamada çok yetersiz kalmaktadır (Evcim vd 2009).

Traktör grubunda 1993–2004 döneminde ortalama traktör pazarı 29 bin adet olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde 1997 yılında iç pazar tavan yapmış ve 49 bin adedi aşmıştır. Yine bu dönemde 2002 yılında taban yapılmış ve iç pazar satışları 6,8 bin adette kalmıştır. 2005 yılında 35 bin adet, 2006 yılında 39,7 bin adet, 2007 yılında 34,4 bin traktör iç pazarda satılmıştır. 2008 yılında ise pazarın 27 bin adet olarak gerçekleştiği kayıtlara girmiştir. 2009 yılının ilk 10 ayında pazar 9.350 adet olmuştur.

Şekil 3.4. Traktör İç Pazar Satışları (TÜİK 2011)

Traktör grubunda 1992–2004 döneminde ortalama traktör üretimi 34 bin beş yüz adettir.

Bu dönemde 1998 yılında üretimde pik yaşanmış ve 60 bin adetlik bir üretime ulaşılmıştır. Yine bu dönemde 2002 yılında taban yapılmış ve üretim 10 bin altı yüz adette kalmıştır. 2005 yılında 42.500 adet, 2006 yılında 44.700, 2007 yılında 38.000 adet, 2008 yılında 29.000 adet traktör üretilmiştir.

Türkiye’nin Traktör ve ekipman grubunda en fazla ihracat gerçekleştirdiği 10 ülke sırasıyla ABD, Sudan, Fas, Fransa, Bulgaristan, İtalya, Özbekistan, Meksika, İran ve Güney Afrika Cumhuriyeti’dir. Sektörde yapılan değerlendirmelere göre Ortadoğu Ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri, Komşu Ülkeler ve Rusya ile birlikte Karadeniz’e sınırı olan Ülkeler başlıca hedef pazarlar arasındadır.

Oran; Almanya; 20%; 20% Oran; ABD; 15%; 15% Oran; İtalya; 10%; 10% Oran; Fransa; 7%; 7% Oran; İngiltere; 5%; 5% Oran; Japonya; 4%; 4% Oran; Diğer; 39%; 39% Almanya ABD İtalya Fransa İngiltere

Şekil 3.5. Türkiye’de Traktör İmalatı (TÜİK 2011) 3.1.1.5. Sulama

Dünyada nüfus artışına paralel olarak artan gıda ihtiyacı ile birlikte tarımsal su ihtiyacı da artmaktadır. Kullanılabilir su kaynaklarının sınırlı olduğu bilinen bir gerçektir. Tarımsal ve evsel su talebinin artması yanında gelişen sanayi sektöründe de su talebinin artması su kullanımında sektörler arasında rekabete yol açmaktadır. Günümüzde sınırlı su kaynakların tüm sektörlerde çevre ile uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekmektedir. Dünyada en çok su tarımda kullanılmaktadır (Şekil 3.6). Ülkelerin gelir gruplarına göre su kullanımı değerlendirildiğinde, sanayi sektöründe kullanılan su, %10’dan %59’a kadar çıkmaktadır (Şekil 8). Sulama randımanı yaklaşık olarak yüzey sulamada %40, yağmurlamada %70 ve damla sulamada %90’dır. Sulama randımanını arttıran ve sulama suyu ihtiyacını azaltan sulama teknikleri ile sulu tarımda kullanılan suyun yarısı tasarruf edilebilir (Şekil 3.6, 3.7). 2025 yılında Türkiye’de kişi başına düşen su miktarının 1000 m3’ün altına

düşeceği tahmin edilmektedir. En fazla suyun tüketildiği sulama sektöründe, mevcut durumda kullanılan su miktarı 30 km3 olmasına karşın, 2030’da bu rakamın 71.5 km3 olacağı tahmin edilmektedir. Mevcut durumda kapasitenin

%36’sını oluşturan 39.3 km3’ü kullanılmaktadır. Geriye kalan 70.7 km3 su kullanılamamaktadır (Çakmak vd

2008).

Şekil 3.6. Dünyada sektörlere göre su kullanımı

(a) Gelir Düzeyi Düşük Ülkelerde (b) Gelir Düzeyi Yüksek Ülkelerde Şekil 3.7. Ülkelerde sektörlere göre su kullanımı

Şekil 3.8. Sulama sistemlerine göre sulanan alan

2012 yılı verilerine göre Türkiye’de sulanan toplam alanların %82’lik kısmında salma sulama yapılırken, %16’lık kısmında Yağmurlama sulama, %2’lik kısmında da damla sulama yapılmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumunun 2012 yılı verilerine göre Türkiye’de toplam işletme sayısı 3 022 127, Sulama yapan işletme sayısı 1 295 676, sulanan alan ise 35 057 488 dekar olarak kayıtlara geçmiştir (Şekil 10). Türkiye’de sulanan alan varlığı olarak öne çıkan illerden, %8,34’lük kısımla Konya ilk sırada yer alırken, bunu sırasıyla, %7,08 ile Ş.Urfa, %4,91 ile Adana, %4,10 ile İzmir, %3,97 ile K.Maraş ve %3,97’lik kısımla Erzurum izlemektedir.

Şekil 3.9. Türkiye’nin sulama yapan işletme sayısı ve sulanan alan

2030 yılında ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar arazinin 6,5 milyon hektarının DSİ Genel Müdürlüğü tarafından işletmeye açılması hedeflenmiştir. Geri kalan 1,5 milyon hektar alanın Diğer kamu kuruluşları tarafından işletmeye açılması ve 0,5 milyon hektarının ise halk sulamaları kapsamında sulanacağı öngörülmektedir. Bugün ülkemizde sulanan alanların yaklaşık %92’sinde yüzey sulama yöntemleri kullanılmaktadır. Geri kalan kısımda basınçlı sulama yapılmaktadır. Geleneksel (elle boru taşıma) yağmurlama sulaması çiftçiler arasında yaygın olarak uygulanmaktadır ve 200 000 hektarın bu yöntemle sulandığı tahmin edilmektedir. DSİ sulamalarında 90 000 hektardan fazla alan yağmurlama ile 12 000 hektar da damla sulama ile sulanmaktadır (Çakmak vd 2008).