• Sonuç bulunamadı

2. ĠLGĠLĠ ALANYAZIN

2.1 Kuramsal Çerçeve

2.1.5 Devletin DeğiĢiminde Kılavuz: Kamu ĠĢletmeciliği YaklaĢımı

2.1.5.1 Tanım

Kamu ĠĢletmeciliği‟nin kısa ve özlü bir tanımının olmadığını belirten Lane, tanımını yapabilmek için kavramın retoriğini incelemiĢ, bu yeni anlayıĢın dilinin Klasik Kamu Yönetimi‟nden ve dolayısıyla geleneksel kamu politikasından ayrıldığını gösteren anahtar kelimeleri aĢağıdaki Ģekilde listelemiĢtir:

Müşteriye hizmet: Kamu organizasyonlarının tek rasyonalitesinin yurttaĢlara etkili hizmet sunumu olduğundan hareketle, bu hedefleri baĢarmaya odaklanmasını ifade eder…. Liderlik ve girişimcilik: Kamu hizmetlerini sağlamaktan sorumlu kamu çalıĢanları, bu hizmetlerin hedeflerine ulaĢmanın en iyi yöntemlerini bulurken esnek davranmalarına ve yenilikçi olmalarına imkân sağlanarak desteklenmelidir…. Sözleşme: Kamu organizasyonlarının üst düzey yöneticilerine hem kendi çalıĢanları ile hem de dıĢarıdan mal ve hizmet alımı yapmaları için sözleĢmeleri kullanmaları için hoĢgörülü olunmalıdır…. Yönetişim: Kamu organizasyonları, karmaĢık ve hareketli bir sivil toplum yapısı içinde olduğunu göz önüne alarak; bu karmaĢıklığın farkında olmalı onu amaçlarında baĢarıya götürecek diğer kamu ve özel organizasyonlarla iletiĢime ve iĢbirliğine odaklanmalıdır…. Devletin Yeniden Düzenlenmesi: Kamu organizasyonları, geleneksel kamu yönetimi tarafından önerilen hiyerarĢik ve biçimsel organizasyon modeline temellendirilemez. Üst yöneticilerin konumu güçlendirilmelidir. Politika tavsiyesi ile uygulaması birbirinden ayrılmalıdır (Lane, 2005: 5- 6).

“Bu anahtar kavramlar, iĢletme yönetimi deneyimi olanlarca, mevcut deneyimleri ile devlet dairelerinin ve kamu iĢtiraklerinin idarelerine olan akademik tepkiler dikkate alınarak” devletin değiĢimi için uygulanmıĢtır. Lane‟e göre Kamu ĠĢletmeciliği‟nin iki sürümü vardır. Daha kapsamlı ilkine göre Kamu ĠĢletmeciliği; sonraları geliĢmiĢ ülkeler tarafından yönlendirilmeye baĢlanan etkinlik ve desentralizasyonu amaçlayan kamu sektörü reformları anlamına gelmektedir. Her ülkede aynı Ģekilde uygulanmasa da ilk tanımının referans ilkeleri Ģunlardır (Lane, 2005: 6-7):

 Çıktı ve sonuç odaklı yönetime vurgu: Geleneksel kamu yönetiminin mevzuat odaklı ve girdilere odaklanan yönetim anlayıĢı yerini, çıktı ve sonuç odaklı perspektife bırakmalıdır. Bu yeni perspektif bir bütün olarak kamu kurumunun performansına odaklandığı kadar, kurumun her bir üyesinin de performansını dikkate almaktadır.

özel sektörde de sunulan bazı kamu hizmetleri için bunu tespit etmek mümkün olabilmektedir. Sonuçta yurttaĢlar için bunların bir değeri vardır. Öyleyse kamusal hizmetlerin verimliliği ve etkililiği ile ilgili sorulara yanıt verebilmenin yolu bunların değerlerinin belirlenebileceği süreçte üretilmeleri ile sağlanabilir.

 MüĢteriye hizmet: Kamu programlarının değerinin müĢteri ya da yurttaĢların takdiri ile belirlenebilecektir. Fakat kamu sektörü bu değeri bilemese de, hareket etmek, kendilerine özgü rasyonalitesi olmamasına rağmen, tespit edilemeyen, toplum için yaratılan değerden türetilen bir rasyonaliteye göre davranmak zorundadır.

 Devletin küçültülmesi ya da tasarruf: Özellikle OECD ülkelerindeki hükümetler vaatlerini azaltmayı denemektedir. Bu yalnızca kamu sektöründe verimliliği artırmak ile ilgili değildir. Hükümetler artık büyük çaplı programlara da giriĢmemelidir. Böylece, kamu sektörünün her üç parçası da – tahsis, yeniden dağıma ve düzenleme- tasarruf stratejisinin bir parçası olabilecektir.

 Deregülasyon ya da re-regülasyon: Düzenlemeler giriĢ biçiminde olan geleneksel kamu düzenlemelerinin yapılması sırasında büyük kamu reformları piyasaya giriĢin arttırılması ve rekabet açsından eksik kalmıĢtır. Ancak, deregülasyon uygulamaları sıklıkla ürün kalitesini kontrol eden kurumların kurulması gibi, re-regülasyon uygulamaları tarafından takip edilir.

 Desentralizasyon: Merkezi hükümet görev ve yetkilerinin yerel ya da bölgesel birimlere devredilmesini içerir. Devretme hem üniter hem de federal devletler için kamu sektörü reformlarında temel bir stratejidir. Devir merkezi hükümetten yerel hükümetlere gerçekleĢirse desentralizasyon, merkezi seviyeden il seviyesine aktarılırsa dekonsantrasyon olarak adlandırılır.

 ÖzelleĢtirme ya da kamu-özel ortaklığı: Kamu politikalarının uygulanmasının özel sektör tarafından üstlenilmesi hükümetler tarafından gittikçe daha dazla dikkate alına bir stratejidir. Tamamen özelleĢtirmeden, kamu sahipliği ve hükümet aktivitesine kadar uzanan geniĢ bir düzeye sahiptir.

 Kamu sektörünün olmayacağı alanların belgelenmesi: Kamu sektörünün hizmet vermeyeceği hizmet alanlarının, bu sınırı çizmek çok zor olsa da tespitini içerir.

 Yalın organizasyon yapısı: Özel firmaların yaĢadığı organizasyonel değiĢimin kamu sektörünce de kabulünü içerir. Buna göre orta düzey yöneticiler görevden alınmalı, alt düzey yöneticiler desteklenmelidir. Dev hiyerarĢik organizasyonlar ne özel ne de kamu sektörü için uygun değildir (Lane, 2005: 6-7).

Daha dar bir tanımla ise geleneksel kamu yönetiminden tamamen farklı bir yönetiĢim modelini ifade etmektedir. Buna göre Kamu ĠĢletmeciliği, devlet yönetiminin nasıl yapılacağına dair oldukça kusursuz bir kaç fikri bünyesinde barındıran kamu sektörü yönetiminde tamamen yeni bir felsefedir. Temel fikirlerini özellikle kurumsal iktisat, bilgi ekonomisi ile ekonomik gerekçelere ve özel sektörün teĢvik edilmesine dayandıran bu tanımın piyasa tabanlı mekanizmaları ise Ģöyledir (Lane, 2005: 8):

 Politika yapan-Uygulayan Ayrımı ve Hizmeti Sunan- Hizmeti Satın Alan Ayrımı: Hükümetler pek çok iĢle uğraĢmakta olduğundan, kaynak dağıtımı ile ilgili parçanın ayrılması temel gerekliliktir. Aksi halde, dağıtım ile ilgili görevinin düzenleme görevi tarafından engellenmesi durumu ortaya çıkabilecektir.

 Ġtiraz edebilirlik: Eğer kaynak dağıtımı görevi diğer görevlerden ayrılabilirse, hükümet piyasaya giriĢi sağlayabilecek ve istediği hizmeti rekabete dayalı ihale ya da fiyatlandırma yöntemi ile sağlayabilecektir.

 SözleĢme: Kaynak dağıtımında rekabetçi tekliflerin kullanılması ile devlet kamu alımları birimlerini masif olarak kullanabilecektir. Devlet bir sözleĢmeciye dönüĢecek ve birçok hizmet sağlayıcı arsından tercih yaparak sözleĢmek yapmak kadar, yapmamakta da serbest olacaktır.

 ġirketleĢme: Devletlerin ticari sorunlarının üstesinden gelmesinin tek yolu, özel hukuk kurallarını yürütmektir. Buna göre kaynak dağıtımında yer alan bir kamu kurumu eğer kendine ait bir bütçesi ve geliri varsa ĢirketleĢtirilmelidir. Lane‟in ĢirketleĢmeye en uygun kamu kurumları olarak hastaneleri seçmesi dikkat çekicidir (Lane, 2005: 8).

Sobacı‟ya göre, Kamu ĠĢletmeciliği, kamu yönetiminin yapı ve süreçlerinde özel sektör tarzı yönetim modellerinin ve tekniklerinin kullanılması olarak tanımlanabilir (2009: 46).

Bir baĢka kaynakta Kamu ĠĢletmeciliği, “kamu alanını (yönetimin/sektörünü/malını vb.) – bu alan özgü değerlerin farkında olarak- genel zemin kabul ettiği piyasa toplumunun kucağında (onun eĢitsiz, mücadeleci, rekabetçi, değiĢken, kuralsız-serbest ortamında) zaman ve mekân açısından evrensel olduğunu düĢündüğü iĢletmeci tekniklerle verimli Ģekilde yönetmeye çalıĢmak” olarak tanımlanmaktadır (Zengin, 2009: 5). Kamu ĠĢletmeciliği, geleneksel kamu yönetimini, sözleĢmecilik, desentralizasyon, yöneticilere daha fazla takdir hakkı, vatandaĢ ya da müĢteri tercihleri, deregülasyon, rekabet ortamı oluĢturma, çıktı ölçümüne göre etkililiği tanımlama gibi yeni bir ilke ve doktrin seti ile değiĢtirecek yaklaĢım olarak tanımlamaktadır. Buna göre, bu doktrinlerin kamu sektörüne uygulanması ile kamu yöneticisi (public manager) bir lider bir giriĢimci bir yönetiĢim uygulayıcısı olmak zorundadır. Fakat bu lider, bu giriĢimci halen bir bürokrattır. Bu durum, bürokrasiye yok edeceğini ilan eden Kamu ĠĢletmeciliği için bir ironidir ve aslında bir Ģeyleri anımsatan Ģekilde, kötü bürokrasiyle iyi bürokrasiyi yer değiĢtirmektedir! (Frederickson ve Smith, 2003: 124).

Box ve diğerlerine göre, plan program bütçeleme sistemi, hedeflerle yönetme, yönetim etkinliği ve etkililiği, performans iyileĢtirme gibi devamlılık belirten hareketi parçalardan oluĢan Kamu ĠĢletmeciliği YaklaĢımı, bir çok açıdan özellikle 20. yy.daki önceki yönetim reformu hareketlerinin karakteristiklerine sahiptir (Box ve diğerleri, 2001: 611).