• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUM

4.1 Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları ve DeğiĢim

4.1.4.2 Altıncı BeĢ Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1990-1994)

“Sağlıklı bir toplum için sağlık hizmetlerinden vatandaĢların en iyi Ģekilde faydalanmasını sağlamak amacıyla sağlık hizmetlerini eĢit olarak, sürekli, dengeli ve yeterli bir Ģekilde herkese ve her yere ulaĢtırmak temel ilke” olarak kabul edildiği bu plan döneminde sağlık politikasını daha doğru analiz edebilmek için bu temel ilkeyi bir kenara bırakarak planı incelediğimizde dikkat çeken ilkeler aĢağıda belirtilmektedir (DPT, 1990: 286).

 ...[S]ağlık hizmetlerinde rasyonellik artırılacak, hizmet birimlerinin modern iĢletmecilik anlayıĢıyla yönetilmesine...

 ..[E]tkili bir hasta sevk sistemi kurularak... [H]astahanelerdeki gereksiz yığılmalar önlenecektir.

 Sağlık alanında sağlık ekonomisi dahil olmak üzere etkin bir insan gücü planlaması yapılacaktır.

 ...[H]izmet talebinin karĢılanmasında özel kesimden de yararlanmak üzere gerekli teĢviklerin sağlanmasına devam edilecektir (DPT, 1990: 289-291). Türkiye‟deki bu politika değiĢimi sürecinde Dünya Bankası‟nın önemli bir yeri vardır. Ġlk Dünya Bankası destekli proje için değerlendirme 1988‟ de yapılmıĢ ve sağlık sisteminin finansman yapısı incelenmiĢtir. Dünya Bankası‟nın teknik ve mali desteğiyle 1989 yılında “herkes için sağlık” etkinliklerine katılarak bir taslak hazırlayan Türkiye, 1990 yılında Türkiye Ulusal Sağlık Politikası olarak adlandırılan dokümanı ortaya çıkardı. Fakat dokümana göre “hedeflerin birçoğuna sağlık sistemi değiĢmeden ulaĢmak imkânsız görünüyordu” (World Health Organization [WHO], 2000: 198–199).

Bu süreçteki bir baĢka önemli nokta ise Devlet Planlama TeĢkilatı‟nın (DPT) resmi sorumlusu olduğu; Ġngiliz menĢeli uluslararası bir danıĢmanlık firması olan Price Waterhouse ve yerli ortağı Ankon DanıĢmanlık tarafından hazırlanan ve 1990 yılında tamamlanan Türkiye Sağlık Sektörü Master Planı‟dır. Sağlık sektöründeki mevcut durumu kapsamlı bir Ģekilde özetleyen çalıĢma aynı zamanda sektörün acil değiĢim ihtiyaçları olan noktaları da içeriyordu. Buna göre sağlık hizmetleri sektörünün geliĢimi için 4 stratejik seçenek üretildi:

 Mevcut durumu geliĢtirmek,

 Serbest pazar stratejisi,

 Ulusal sağlık hizmetleri stratejisi,

 Ve bir ortalama seçenek

DPT tarafından sonuncusu seçildi. Daha fazla çalıĢma ve planlama yapılabilmesi için teknik destek ve kaynak gerekiyordu. Sağlık Bakanlığı hem Dünya Bankası‟ndan alınan borcun hem de teknik personelin kontrolünü sahiplendi (WHO, 2000: 198).

16 Ağustos 1990‟da T.C. Hükümeti ile Dünya Bankası arasında Sağlık Projesi Ġkraz AnlaĢması yapılmıĢtır. Bu anlaĢmanın finansal alt yapısını oluĢturduğu Birinci Sağlık Projesi ile reform süreci “hedefleri ve yöntemi

netleşen sistematik bir değişim süreci” haline gelmiĢtir. 1990–1997 yıllarını kapsayan projenin amaçları: i)Temel sağlık hizmetlerine ulaĢılabilirliği artırmak, ii) sağlık hizmet sunumunda etkinliğini artırmak, iii) Sağlık Bakanlığı‟nın teknik ve yönetim kapasitesini artırmaktır. Ġkraz AnlaĢmasından sonra, bir yandan Sağlık Bakanlığı‟nda projeyi yürütecek bir birim oluĢturulmuĢ, diğer yandan proje çalıĢmalarına dayanak oluĢturmak üzere Ulusal Sağlık Politikası oluĢturmak üzere ilki 1992 ikincisi 1993‟te iki Ulusal Sağlık Kongresi düzenlemiĢtir (Özdemir, 2001: 283-285).

Ġlk sağlık projesinden kalan bazı kaynakların yardımıyla sağlık hizmetleri finansmanı ve harcamalarını, sağlık dağıtım sistemini ve sağlık profesyonellerinin bilgi yetenek ve tutumlarının analizini içeren birkaç çalıĢma meydana getirildi. Bu reform sürecinin en göze çarpan özelliği daha önce eĢi görülmemiĢ Ģekilde okulların kamu sağlığı uzmanları, birkaç kamu kurumu ve diğer bakanlıklar, medikal profesyonellerin temsilcileri, sendikalar, büyük politik partiler, özel sektör ve sigorta organizasyonları, ilaç Ģirketleri, kitle medyası, sağlık politikası yapımı alanında etkin olan Sivil Toplum KuruluĢları ve uluslar arası kuruluĢların uzmanlarını içeren tüm tarafların katılıma teĢvik edilmesidir. Taraflar komite raporları, çeĢitli seçenekler, diğer Avrupa ülkelerinin politikaları ve Dünya Sağlık Örgütü‟nün tavsiyeleri dikkate alınarak oluĢturulan taslak dokümanı, 2 gün boyunca, toplanan bu Ulusal Sağlık Kongresi‟nde tartıĢmıĢlarıdır. En büyük itiraz Türk Tabipler Birliği‟nden (TTB) gelmiĢtir. Ġtirazlarının esası ise sağlık hizmetlerinin finansmanının genel sağlık sigortası üzerine temellendirilmesiydi (Agartan, 2005, 6).

SeçilmiĢ bir uzman grubu tarafından kongredeki tüm tartıĢmalar ve kongre raporu dikkate alınarak ulusal sağlık politikası dokümanı oluĢturuldu. Artık bu belirgin bir Ģekilde Türkiye‟nin herkes için sağlık yaklaĢımıydı, yalnız herkes için sağlık hedefleri tanımlamamıĢ bu hedeflere ulaĢmak için gerekli olan eylemleri de kapsamlı bir biçimde açıklamıĢtır. Bu doküman değerlendirilmesi için Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi‟ne gönderildi. Bölge Ofisi biçim ve bazı hedef, ilke ve stratejiler üzerine yorum yaptı. Bunlar dikkate alındıktan sonra Türkiye Ulusal Sağlık Politikası nihayete erdi ve Nisan 1993‟te basıldı. Diğer Avrupa ülkelerindeki prosedüre zıt olarak, bu doküman

Büyük Millet Meclisi‟nin tüm üyelerine dağıtıldı, fakat müzakere edilmeden onaylandı. Eğer tartıĢılmasına izin verilseydi, politikanın sonradan düzeltilme ihtiyacı belki baĢtan engellenebilirdi. 1993 yılında sağlık hizmeti alacak yurttaĢlar arasındaki hakkaniyet için gerekli olduğuna dokümanda yer verilen genel sağlık sigortası o süreçte sürekli sağlık bakanlarının ve üst yöneticilerin değiĢmesinden dolayı ancak 1995‟te yasa teklifi olarak Meclise gelebildi. Bir dizi çıkar grubu, TTB ve üniversitelerden birkaç uzman önerilen yasaya karĢı çıkıyordu. Ġtirazların büyük bir çoğunluğu finansman ilkesinden kaynaklanıyordu. Önerilen sistem vergiyle finansman yerine ayrı sigorta finansmanını gerektiriyordu. Muhalefet partileri de güçlü bir Ģekilde finansmanın vergiyle sağlanması gerektiğini savunuyordu. Bu itirazlar yeni sağlık politikası etrafında bir ihtilafa neden oldu ve bu da yasama sürecini geciktirdi. Büyük Millet Meclisi‟nde diğer yasalara yüksek öncelik verilirken genel sağlık sigortası sisteminin önceliği düĢük olarak kaldı. Ġtirazlar sağlık sigortası primlerini toplamanın zorluğu üzerine temellendirildi. Nüfusun %40 iĢsiz, ya da yaptığı iĢten para almayan ya da kendi iĢini yapan kiĢilerden oluĢmaktaydı. Bunların sigorta primlerini belirleme ve toplamanın zorluğu sonucu yalnızca özel ve kamu sektöründe çalıĢanlardan prim toplanabilecekti. Prim vermeyenler tüm diğerleri tarafından sübvanse edileceklerdi ve ek olarak % 10‟nu bile primlerini ödemediğinde devlet bunları sübvanse ederse bütçesine büyük bir yük oluĢturacaktı (WHO: 2000, 200- 202).

Bu arada, yine dünya Bankası‟nın finansal desteği ile Ġkinci Sağlık Projesi uygulanmaya baĢlanmıĢ, 1994–2001 yıllarını kapsayan bu proje Birinci Sağlık Projesi ile aynı amaçlara sahiptir. Bu projenin uygulanması için Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden 23 il seçilmiĢtir.

4.1.4.3 Yedinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000) ve Ak Parti