• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Yerel Gündem 21 Uygulamaları

3. AVRUPA BÜTÜNLEŞME SÜRECĐNDE YEREL YÖNETĐMLER

3.3 TÜRKĐYE VE YEREL YÖNETĐMLER

3.3.3 Habitat II’den Bugüne Kadar Yapılan Politika ve Mevzuat Değişiklikleri

3.3.3.3 Türkiye Yerel Gündem 21

3.3.3.3.3 Türkiye’de Yerel Gündem 21 Uygulamaları

Günümüzde üç aşamadan oluşan YG21’in birincisi aşaması olan Türkiye’de Yerel Gündem 21’lerin Teşviki ve Geliştirilmesi Projesi, yerel yönetişimin güçlendirilmesine yönelik olarak ve belirtilen bu hedeflere ulaşabilmek amacıyla, Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu Bölge Teşkilatı (IULA-EMME) tarafından Bursa Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği içerisinde geliştirilmiştir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı(UNDP) Türkiye Daimi Temsilciliği ve UNDP Capacity 21 Programının çatısı altında ve desteğiyle gerçekleştirilen proje, Eylül 1997 içerisinde UNDP ve TC. Hükümeti tarafından imzalanarak yürürlüğe girmiştir.210

Yaklaşık iki yıllık bir uygulama dönemi sonunda tamamlanan proje için iki temel hedef belirlenmiştir. Bunlardan birincisi, ülke ölçeğinde YG21’in ve yerel yönetişim üzerindeki etki ve sonuçlarının tanıtımı ve yaygınlaştırılmasını ele alırken, ikincisi proje ortağı kentlerde yapılacak çalışmalar üzerinde yoğunlaşmıştır.211

Türkiye’de Yerel Gündem 21’lerin örgütlenmesi belediyelerin çatısı altında kurulan YG21 müdürlükleri ile oluşturulmuştur. Đçeriğinde ise oluşturulan kent konseyleri, çalışma grupları, genel sekreterlik, kadın platformları ve gençlik konseyleri yer almakta ve bu gruplar çerçevesinde çalışmalar yürütülmektedir. Kent konseyleri, kentin tüm bileşenlerini temsilcilik düzeyinde bir araya getiren ve geniş katılımlı toplantılar yapmayı hedefleyen bir düzenlemedir. Çalışma grupları, gönüllülük temelinde, çalışma alanları konusunda sınıflandırma yapılarak, ihtiyaca göre ve sayıları kentten kente değişen gruplardan oluşturulmaktadır. Bu grupların hedefleri ise kendi alanları ile ilgili konularda var olan sorunları tespit etmek ve çözmeye çalışmak olmaktadır. Kadınlar ve gençlerin etkin olmadığı düşünülen ve etkin hale getirilemeyen gruplar olarak, etkinliklere katılmaları sağlamaya

209

“Çevre ve Yerel Yönetimler”, www.yerelnet.org.tr/uluslararası/birleşmişmilletler.php, 15.11.2001, s. 1. 210 “Türkiye’de Yerel Gündem 21’lerin Teşviki ve Geliştirilmesi Projesi”, Erişim:

www.deu.edu.tr/gündem21/proje.htm, 04.10.1999.

211 Türkiye’de Yerel Gündem 21 Uygulanması Projesi, “Tanıtıcı Bilgiler”, Đstanbul: IULA-EMME Yayınları, 2000, s. 4.

çalışılmaktadır. Bu nedenle oluşturulan kadın platformları ve gençlik konseyleri bu grupların kendi belirleyeceği alanlarda çalışmalarını sağlamak amacıyla kurulmuşlardır.

Genel sekreterlik, YG21 oluşumunun bütün koordinasyonunun sağlandığı bir birim olup, bazı uygulama örneklerinde kent konseyi tarafından seçilirken, çoğu küçük ölçekli bazı kentlerde belediye başkanları tarafından, çoğunlukla üst düzey yerel yöneticiler arasından belirlenmektedir.212

Birinci aşamanın sonuçlanmasından sonra 2000 yılı başlarında yapılan Proje Ortakları Birinci Aşama değerlendirilmesinde bazı belediyelerde bilgilendirme toplantısı dışında çalışma yapılamazken, bazı belediyelerin çalışmaları başarılı olarak değerlendirilmiştir.

Projenin ikinci aşaması olarak tasarlanan Türkiye’de YG21’lerin Uygulanması projesi Ocak 2000’de başlatılmıştır. Toplam iki yıllık bir süreç sonunda tamamlanması öngörülen projeye toplam 19 belediye katılmıştır. Ekim 1998’de yapılan ve 8 Şubat 1999 tarihli T.C. Resmi Gazete’de yayınlanan ikinci aşamanın beş temel hedefi bulunmaktadır.213

Projenin üçüncü aşaması Türkiye Yerel Gündem 21 Yönetişim Ağı Yoluyla Binyıl Bildirgesi Hedefleri ve WSSD Uygulama Planı’nın yerelleştirilmesi olarak adlandırılmış ve 12 Kasım 2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak uygulanmaya başlamıştır. Proje’de YG21 diğer mevcut faaliyetlerinin uzayıp giden listesi içerisindeki sıradan bir başka yerel program veya proje değil, yerel yönetişimin tüm alanları kapsayan ve kucaklayan ana süreç niteliğindedir. Denmektedir. Projeye hükümet tarafından sağlanması gereken yerel katkının henüz gerçekleşmemiş olması nedeniyle, faaliyetlerde sıkıntı ve gecikmelerin yaşandığı ifade edilmektedir. Bu sorunlar nedeniyle proje ortaklarının arttırılmasında bazı kriterler belirlenmiştir. Bu bağlamda başvuruda bulunmuş olan yerel yönetimlerin ortaklığının il ve YG21 çalışmalarını olgunlaştırmış, sınırlı sayıda ilçe ile sınırlı tutulması, belde belediyelerinin ise kendi, YG21 süreçlerini, ilgili ildeki daha büyük ölçekli YG21 ortaklarının desteğiyle yürütmesi kararlaştırılmıştır.214

Bu aşamada YG21 programının ana hedefi, sivil toplumun karar alma süreçlerine katılması ve yerel yatırımları etkilemesi yoluyla yerel yönetişimin güçlenmesini sağlamak olarak ifade edilmiştir. Yerel yönetimler, kamu kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları

212 “Türkiye’de Yerel Gündem 21 Programı”, Erişim: www.la21turkey.net, 23.08.2004,s. 6. 213 “Birinci Aşamayı Noktalarken”, Yerel Gündem 21 Bülteni, S: 6, 1999, s. 4.

214 “Yerel Gündem 21 Programı Yeni Katılımlarla Gün Geçtikçe Büyüyor”, Erişim: www.la21turkey.net/modules.php, 05.09.2004, s. 1.

üçgeninde yerel karar alma süreçlerini oluşturarak, yerel yönetişim sürecini geliştirmektedir.215

YG21 programının öncelikleri ise,

1. Yönetişim ağının her düzeydeki proje ortakları arasında deneyim ve bilgi paylaşımının artırılması amacıyla sürdürülmesi,

2. YG21’in kurumsallaştırılması için gerekli yapı taşlarının döşenmesi için uygun bir yasal çerçeve oluşturulması

3. Hükümet ve TBMM tarafından sahiplenilmesi,

4. Yönetişim ilkesinin yaşama geçirilmesi ve merkezi yönetim kuruluşlarının program öncelikleri içerisinde yer almasının teşvik edilmesi,

5. YG21 konusunda duyarlılık düzeyinin artırılması,

6. Belediyeler ve YG21 planları arasında bağlantı kurulmasının sağlanması,

7. Özel sektörün katılımının artırılmasını ve öncelikle yerel projelerin uygulanması için kaynaklara ulaşım kanallarının geliştirilmesi, biçiminde sıralanmıştır.216

YG21 Türkiye Programı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (BMKP) tarafından dünyadaki en başarılı uygulamalardan biri olarak 26 Ağustos – 4 Eylül 2002 tarihleri arasında Johannesburg’da yapılan Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi’nde tanıtmıştır. Ancak programın çeşitli sıkıntıları vardır ve bu sıkıntılardan bir kısmı 19 Nisan 2002 günü programı en iyi uygulayan belediyelerden Bursa Büyükşehir Belediyesi eşgüdümünde yapılan durum değerlendirmesinde dile getirilmiştir. Bunlardan en önemlisi, katılımcılık niteliği vurgulanan YG21’in, katılımı beklenen halka tanıtılmasında ve anlatılmasında güçlükle karşılaşılmasıdır.217 Diğer yandan, kaynak konusunun, BMKP’nin siyasi ve teknik desteği yanında mali desteğinin daha ne kadar süreceği hususundaki belirsizliklerin de programı

215 “Türkiye’de Yerel Gündem 21 Programı”, Erişim: www.la21turkey.net, 23.08.2004,s. 3. 216 “Türkiye’de Yerel Gündem 21 Programı”, Erişim: www.la21turkey.net, 23.08.2004,s. 3.

217 Bursa Büyükşehir Belediyesi, “Yerel Gündem 21 Bursa- Geleceğin Yerel Yönetim Modeline Doğru”, Bursa Büyükşehir Belediyesi, YG21 Yayınları, 2000, s. (28-29).

olumsuz etkilediği ifade edilmektedir. Bu durum, programla ilgilenen yeni ortakların katılımının gecikmesine yol açmaktadır.218

1994 yılında Bursa pilot uygulaması ile başlanan bu süreçte on yıllık sürecin sonunda hala hükümetin ve meclisin ilgisinin azlığı, özel sektörün katılımının sınırlı kalması, belediyelerin hala çizilen çerçevenin tam olarak ayırtına varamadığı söylenebilir. Birinci aşaması biten YG21’lerin Bursa ayağı için gerçekleştirilemeyen hedeflere baktığımızda, parlamento’nun, siyasal partilerin ve merkezi yönetimin desteğinin yeterince olmaması, sürdürebilir kalkınma ve yönetişim kavramlarının yerel düzeyde tam olarak anlaşılamaması Türkiye Ulusal Eylem Planı’nın yaşama geçirilememesi, YG21’lerin siyasi manevra olmadığının anlatılamaması, belediye kadrolarının YG21’i benimsememeleri, özel sektörden beklenen ilginin gösterilmemesi ve YG21 sürecinden hala insanların habersiz olması ya da katılmaya istekli olmamasının belirtildiği görülmektedir.219

Yapılan durum tespitlerinde STK’lar ve yönetişim modeline olası etkileri konusunda bazı çekincelerin varlığından söz edilmiştir. STK ile ilgili olan çekinceler, bu kuruluşlara katılımın azlığı ve dolayısıyla halkın çoğunlukla izleyici olduğu ve duyarsız kalması, bunun yanı sıra yapılan çalışmaların merkezi ve yerel yönetimler tarafından işlerine müdahale olarak görülmesidir. Bununla bağlantılı olarak altı çizilen diğer sorun ise yönetişim kavramında üzerinde ağırlıkla durulan üç aktörden yerel yönetimlerin, STK ve özel sektöre yaklaşımlarında siyasi tercihlerin öne çıkması; bunun sonucunda da iş çevrelerinde ve sivil toplumda çıkar gruplarının oluşmasıdır.220

Đlk anda iyi niyetli, zararsız ve sağduyulu bir olgu gibi gelen yönetişim kavramının, neoliberal ideolojik bonbardımanın önemli bir taşıyıcısı olduğu görülmektedir. 1980’lerde DB’nin peşinden, IMF ve BM’in çeşitli kuruluşları ve uluslar arası örgütler yönetişim kavramını söylemlerinin merkezine yerleştirmişlerdir.221 Bu haliyle de yönetişim neoliberalizmin hem devamı, hem de gözden geçirilmesidir.222

Yerel yönetişim kapsamındaki temel sorunlardan birisi katılım ve işbirliği alanında yaşananlar olmaktadır. Habitat II’de katılımın ön koşulu olarak vatandaşlık bilinci ve

218 A. A. Arar, “Yerel Gündem 21”, Erişim: www.mfa.gov.tr/turkcegrupe/ues-6/yerelgündem21.htm, 18.09.2004.

219 Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2000, s. (28-29).

220 “Gündem 21 Habitat”, Erişim: www.satko.com.tr/doga/TGN21.htm, 14.03.2000. s. 4. 221 A. Đnsel, “Yönetişim Đdeolojisi”, Radikal Đki,S:9, 23 Eylül 2001, s.1.

222

örgütlenme kültürünün yerleşmesinin sağlanmasını öne sürülmektedir. 1996-2000 yılları arasında sürdürülebilirlik ve etkinlik adına yapılanlar sonucunda bu bilincin yaratılamamış olması ve katılım konusundan toplumun geniş kesimlerinin habersiz olduğu görülmüştür. Bu çerçevede bu olumsuzluğun giderilmesi için öncelikli olarak, vatandaşlık bilincinin geliştirilmesi ve örgütlenme önündeki engellerin kaldırılması, STK’lar arasında yatay ve dikey ilişki ve işbirliğine imkan verecek adımlar atılması, yerel yönetimlere halk katılımının sağlanabilmesi için, çeşitli yöntem ve yaklaşımlarla katılımın teşvik edilmesi ve yerel yönetimlerin halk tarafından finansal denetimini sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesi önerilmiştir.

Yerel yönetişimde, toplumda kamu alanının belirlenmesinde etkin bir rol oynayacak olan aktör, STK olduğundan, bu kuruluşlar arasındaki güç eşitsizliğinin sorun olacağını ya da kamu alanının belirlenmesinde diğer bir aktör olarak sermayenin gücü yansıyarak oluşumu kendi çıkarlarına düşünüldüğünde de ortaklığa sermayenin doğrudan yönetici sınıfa dönüşebileceği kaygısını dile getirilmektedir. Bu durum ise katılım, toplumsal mutabakat v.b. gibi öğelerin yönetişim anlayışının hiçbir aşamasında söz konusu olmayacağının bir göstergesidir.223

YG21 uygulamalarında katılım genellikle karar alımına katılım olarak değil, ilgili projenin bundan etkilenecek insanlara anlatılması şeklinde algılanmaktadır. Dolayısıyla buradaki algılanış şekliyle katılımın amacı, görüş birliği sağlanarak ilgili projenin uygulanabilmesini sağlamaktadır. Halbuki yapılan işten etkilenen insanların karar alımına katılmaları ilgili kurumun yaptığı işten bu kişilerin anlamlı bir pay almalarını sağlar ve ancak bu şekilde yapılan paylaşım olabilir. Ülkemizdeki uygulamalara bakıldığında katılım, hala halk tarafından sadece genel ve yerel seçimlerde oy kullanmakla sınırlı olarak görülmekte ve uygulanmaktadır.

Günümüzde varolmayan işbirliği yeni yasalarında desteğiyle kentsel düzeyde yaratılmaya çalışılmaktadır ki, bu hayalcilik olarak nitelenmektedir. Ayrıca bireylerin kendilerine ya da küçük gruplara çıkar sağlamak istemesi, partizanlık, sorunların farkındalık düzeyinin düşüklüğü, sürekli üzerinde durulan kaynak yetersizliği, personel alımında liyakat ilkesinin gözetilmemesi gibi sorunlar çözülmeden yerel yönetişim kavramı çerçevesinde hedeflenen ortak karar alma ve üretim sürecine geçilemeyecektir.

223 E. E. Yücetürk,”Yönetişim Kavramı ve Katılımı Örgütlemede Bir Örnek: Bolu Đl Kurultayı”,Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildirileri, TODAĐE Yayınları, Ankara-2000, s. (11-12).

Türkiye’de YG21 konusundaki uygulamalara göre, YG21’in başarısı ve sürdürülebilirliğinin, gençliğin ve kadınların aktif katılımına bağlı olduğu, bu nedenle de kadınların yerel siyasetteki rolünün arttırılması ve gençlik platformlarının AB’nin gençliğe yönelik politikaları ve stratejileri konusundaki kapasitelerinin geliştirilmesi konularına ağırlık verilmesine ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir.224 Kadınların ve gençlerin bilgilendirilmesi ve çalışma gruplarında etkin olarak görev almaları ilk iki aşamada olduğu gibi üçüncü aşamada da öncelikli hedefler arasında yer almaktadır. Ancak gelişmelere bakıldığında, siyasal yaşama katılımın ilk basamağı olan yerel yönetimlerde kadınların temsilinin halen yok denecek derecede sınırlı olduğu görülecektir.225 Son yapılan seçimlerde 3244 belediye başkanının sadece 15’inin kadın olması ve Türkiye’de kadınların yerel yönetimlerdeki temsil oranının %1’den %o 4.6’ya düşmesi kadın katılımı konusunda ilerleme bir yana gerilemenin yaşandığının önemli bir göstergesi olmaktadır.

Diğer bir sorun ise, YG21’lerin belediye çatısı altında örgütlenen projeler olup, bağımlı bir görünümleri olmasıdır. Bunun en önemli kanıtı ise kent konseylerinin genel sekreterliğinin erki temsil eden kişilerden oluşturulmasıdır. Türkiye’de ki uygulamalara bakıldığında, YG21’lerin öncelikli olarak yerel halk tarafından yeterince tanınıp sahiplenilmediği söylenebilir. Bunun yanı sıra, kent konseyleri ve çalışma gruplarının işleyişine bakılacak olursa, kentin geleceğine ilişkin, kabarık bütçeli ve çoğunlukla ihale ile yaptırılan işlerde sisteme dahil edilmedikleri, karar düzeneklerinin yine belediye başkanlığı düzeyinde işletildiği görülmektedir.

YG21 uygulamaları arasında rekabetin hakim kılınmaya çalışılması bir diğer sorun olarak görülmektedir. Özellikle projeyi uygulayıcı belediyelerin birbiri ile dayanışma içerisinde sorunları paylaşarak çözüm önerileri öne sürmeleri gereken bir süreç yürütmeleri gerekirken aynı kent içinde birbirinden bağımsız ve yarışmacı bir zihniyetle birden fazla projenin yürütüldüğü örnek uygulamalar görülmektedir. Bu yarışmacı mantık, belediyelerin birbirleri ile dayanışma içinde çalışmasının sağlanmasına yönelik çabaların önünde önemli bir engeldir. Bu nedenle YG21’lern çalışmasının sağlanmasına yönelik çabaların önünde önemli bir engeldir. Bu nedenle YG21’lerin uygulanması ile bu yarışmacı zihniyet belediyeler

224

“Türkiye’de Yerel Demokratik Yönetişimi Teşvik Amacıyla Sürdürülebilir Đlişkiler Ağı Kurulması Projesi”, Erişim: www.youthforhab.org.tr/tr/projeler/ttf/ttf.htm, 2003.

225 Ruşen Keleş ve Zerrin Toprak, “21. yüzyıla Girerken Belediye Meclislerinde Siyaset”, Đzmir YG21 Yayınları, 2000, s. 356.

arasında etkinleşmektedir ki, bu noktada, sürekli üzerinde durulan paylaşım, birlikte hareket etme, birbirlerinin tecrübelerinden yararlanma kavramları uygulanamayacaktır.

Bu proje kapsamında kullanılan araçların yanlış olduğu iddia edilemez. Ancak araçların kullanılış yöntemi konusunda çok ciddi kuşkular vardır. Örneğin halkın kendini ifade edebileceği gerçek anlamda katılımcı bir süreç olabilecek yönlendirilebilme potansiyeline sahip kent konseyleri, belediye başkanlarının kararlarını resmileştirme zemini olarak kullanılmaktadır. Yine mahalle toplantıları ya da semt danışma merkezleri gibi tek taraflı olarak kullanılmaktadır.

IULA-EMME tarafından oluşturulan internet adresinde YG21 uygulamaları tarafından yapılan işlere ve etkinliklere bakılacak olursa yapılanların temel birkaç başlık altında toplanabileceği görülecektir. Bunlar: kültür ve sanat etkinlikleri, kent konseyleri ve çalışma grupları etkinlikleri, kurslar, konferanslar ve bilgilendirme toplantılarından oluşan eğitim çalışmaları, spor etkinlikleri, tarihi eser restorasyonu ve koruma çalışmaları gibi etkinliklerden oluşmaktadır. Program, yapılan çalışmalar dikkate alınarak değerlendirildiğinde, küçük gruplar halinde ve yerel ölçekte ekonomik ve politik anlamda çok önem taşımayan konularda olumlu çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların, halkın sosyal yaşama katılması anlamında yararlı sonuçlar doğurabildiği de söylenebilir. Ancak programın hedefleri dikkate alınarak bir değerlendirme yapıldığından YG21’lerin hedeflerine ulaştığı en azından Türkiye’de yaşanan 10 yıllık bu süreç için söylenemeyecektir.

Bu çerçevede bir değerlendirme yapan Geray, yönetim sistemi Türkiye’de iyi işlemiyor. Đyi işlemeyeni işler hale getirmek için yeniden yapılandırma konusunda reform yapmak gerekir. Ama bu ilişkileri düzenlerken ülkenin siyasal yapısını da göz önünde bulundurmak gerekir. Yerel yönetimlerin kentsel işlevlerini yerine getirmeleri bunu yaparken de kültürel değerleri korumaları gerekir, demektedir. Bütün bunları yerine getirmede ise yönetişim kavramı yerine iyi yönetim ilkelerini yaşama geçirecek düzenlemelerin yapılmasının gerekliliği üzerinde durmaktadır. Bu eksende ise merkezin tüm görevlerini yerele devretmesine değil merkez ve yerel arasında iyi bir görev bölüşümünün olmasının gerekliliğine dikkat çekmektedir.226

226 Cevat Geray, “Kamu Yönetimi Açısından, TKB Uluslararası Bursa Buluşması: Günümüzde Kültürel Mirasın Korunmasına ve Geliştirilmesine Yönelik Politikalar-Yerel Yönetişim”, Erişim:

SONUÇ

Yerel yönetimlerin ülkemiz yönetim yapısı içinde yer alması neredeyse yüz elli yıllık bir geçmişe sahip olacaktır. Bu geçen zaman zarfında yerel yönetimler, yönetim sistemimizin vazgeçilmez bir parçası haline gelmişlerdir. Đlk kuruluşlarından bu yana gerek yasal temeller açısından ve gerekse örgüt yapısı açısından önemli değişiklikler geçirmişlerdir.

1980 öncesi kamu yönetiminde en önemli sorunlar olan, demokrasinin yetersizliği, halkın katılımın az olması, şeffaflığın olmaması, gizlilik olması, aşırı merkeziyetçilik, özelleştirmeye önem verilmemesi, hantallaşma, yerel yönetimlerin güçsüzlüğü, mali yetersizlikler, kamu yönetimin yerel yönetimlere fazla yetki ve sorumluluk vermemesi, aşırı büyümesi, nitelikli personellerin az olması, yerel yönetimlerde baş gösteren örgütsel sorunlar, teknolojiye ayak uyduramama, dışa kapalılık hemşehri bilincinin yetersizliği gibi vb sorunlar varlığını koruyordu.

1980 yılından sonraki gelişmeler dikkat çekicidir. 1980’e kadar olan kalkınma planları merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin sorunları ele alınmıştır. 1980’e kadar ülkemizde var olan merkeziyetçi eğilim, askeri müdahaleyle doruk noktasına ulaşırken Türkiye’deki askeri yönetimden 1983 seçimleriyle çıkıp normal siyasi hayata dönmesiyle dönemin başbakanı Özal’ın girişimleriyle yeni bir ademi merkeziyetçilik dönemi başlamıştır. Bu bağlamda yerel yönetimlerdeki asıl değişimin ve gelişme Özal hükümetleri döneminde 1980’lerden sonra gerçekleştiği söylenebilir.

Yerel yönetimlerle ilgili kimi geliştirme çalışmaları 1980’lerden sonra gündeme gelmiş bulunmaktadır. Bu dönemde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yönünde önemli adımlar atılmıştır. Đmar planı yapma yetkisi belediyelere devredildi. Kimi personel işlemlerinde merkez yönetim onayı zorunluluğunun kaldırılması, emlak vergisinin yerel yönetimlere bırakılması, merkez eliyle toplanan vergi hasılatında yerel yönetim paylarının artırılması gibi düzenlemeler yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yönünde atılmış olan adımlardır.

Türkiye’deki bu değişimlerde en büyük etkenlerden biri dünyada hızla gelişen yeni sağ hareketleri ve küreselleşmedir. Bu değişim ve gelişim kamu yönetimin eski kalıplaşmış yönetim olgusunu bırakıp kendisini küçültmesi gerekir. Yapısal uyarlama programı

kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye, bu dönemde Dünya Bankası’nın çeşitli ülkelerde geliştirdiği eylem planlarında “desantralizayon” önerisi ağırlıklı bir yer tutmuştur. Yerelleştirme yanlısı tutum, hem bir hiyerarşik örgüt içinde üst kademeden alt kademeye “yetki devri”, hem merkezi yönetimden taşra örgütüne “ yetki genişliği”, hem de merkezi yönetimden yerel yönetimlere “yetki göçerimi” olarak üç türde de oldukça güçlü bir şekilde sergilenmiştir.

Yeni sağ yaklaşım ve yapısal uyarlama politikaları hem yerel yönetimlere saldırırken, hem de yerel yönetimci bir tavır sergilerken aynı amaca yönelmişlerdir. Kamu gücünün özel sektöre devri, kamusal mekanizmaların tasfiyesi. Türkiye’de bu amaç doğrultusunda yerel yönetim maliye sistemi ile yerel yönetim yapısı üzerinde köklü değişiklikler yapılmıştır. Yerel yönetim maliyesinde yerel yönetimlerin merkezi kamu kaynakları ile ilişkisi mümkün olduğunca en aza indirilirken, yerli- yabancı özel sermaye kaynakları ile ilişkilendirilmesi sağlanmıştır.

Bu planlı dönemde 1963 yılında başlayan MEHTAP ve 1991 yılında yapılan KAYA projesi vb yapılan projeler yeniden yapılanmaya yönelik gelişimlerdir.

Bu dönemde gerçekleşen küçültme politikaları kamu yönetimi serbest piyasayı benimseye başlamış ve piyasayı denetleyecek, düzenleyecek ve tüzel kişilikleri olan piyasada hakemliği üstlenen bir takım kurumlar oluşturulmuştur. Özel sektörün gelişmesini sağlayacak politikalar benimsenmiştir.

1980 sonrasında kamu yönetimde değişim yaşanırken, bunun yanında yerel yönetimlerde de gelişim sağlanmıştır. Yerel yönetimleri geliştirecek politikalar benimsenmiştir. Bu dönemde Türkiye için nasıl bir yerel yönetim olması için birtakım modeller benimsenmiştir.

Bunlardan ilki yerel yönetimler için, Yeni Sağ Politikada Yerelleşme modeli benimsendi. Bu modelin amacı yerel yönetimlerin kamusal özünü eritmektir. Đç yapıda ve kamu gücünün kullanımında dengesizlik üreten bu model asıl olarak az gelişmiş ülkelerde yatırım alanı arayan ulusaşırı sermayenin talepleri nedeniyle ortaya çıkmıştır. Az gelişmiş