• Sonuç bulunamadı

2.2. NEO-LİBERAL ANLAYIŞIN ORTAYA ÇIKIŞI İLE MERKEZDEN VE

2.2.2. Türkiye’de Turgut Özal İle Kamu Yönetiminde Gerçekleşen Dönüşüm

ekonomik yapısında klasik liberalizm yerini müdahaleci devlete ya da sosyal devlet düşüncesine bırakmıştır. Uzun yıllar boyunca Batılı devletlerin ve birçok devletin de ekonomik, sosyal ve siyasal yapısı, bu görüş etrafında şekillenmektedir. 1970 ve sonrasında yaşanan ekonomik kriz neticesinde devletin müdahaleci rolünün etkisi azalmaya başlamakta ve klasik liberalizme neo-liberal dönüşüm ile ihtiyaç duyulmaktadır. Ortaya çıkan neo-liberal görüş Yeni Sağ veya liberal muhafazakar adını almakla birlikte klasik düşünceye muhafazakar görüşlerin eklenmesi ile gelişim göstermektedir. Gerçekleşen bu dönüşümler ile müdahaleci devlet, katı hiyerarşi ve merkezi yönetim yerine esnek devlet yapısı, hiyerarşinin az olduğu, adem-i merkeziyetçiliğin kabul gördüğü devlet yapısına geçilmeye başlandığı görülmektedir. Liberal fikirler ekseninde sınırlı devlet ile piyasa ekonomisi düşüncesinin sentezi olarak görülen muhafazakarlığın toplumsal yapısını vurgulayan “Yeni Sağ” düşüncesi, ABD ve İngiltere’de uygulanmaya başlanmakta Thatcherizm ve Reaganizm adı ile yeni kamu yönetimi anlayışı gelişme göstermiştir. Türkiye de 24 Ocak 1980’de Turgut Özal tarafından alınan kararlar sonucunda liberal ekonomiye geçiş sağlanmaktadır. 12 Eylül 1980 Askeri müdahalesi sonrasında despotlaşan askeri rejimin ardından da 1983’te iktidara Özal liderliğinde gelen Anavatan ile birlikte liberal dönüşümün gerçekleşmeye başladığı ifade edilmektedir. Turgut Özal öncülüğünde yaşanan dönüşüm, Batılı devletlerin etkisi ile de daha da hız kazanmaktadır. Yaşanan bu dönüşümün hız kazanması ile “Yeni Sağ” düşünce yapısının etkisinin ülkemizde temelleri atılmıştır. Özal öncülüğünde reformist tavrın gelişme sağlamasıyla da “Özalizm” adı ile “Yeni Sağ” politikaların uygulanmasına zemin hazırlanmıştır.48 Dünyada son dönemlerde geçekleşen liberal politikaların gelişimi doğrultusunda batılı ülkelerin kamusal alanda devlet müdahalesinin azaltılmasına yönelik yaptıkları dönüşümlerin etkisini arttırmaya başladığı gözlemlenmektedir. Bu doğrultuda Türkiye’de Turgut Özal ile bu reformların başladığı ve günümüze kadar devam ettiği görülmektedir.

1970’te gerçekleşen ekonomik kriz sonucunda adem-i merkeziyetçiliğin, esnek devlet yapısı ve yeni kamu yönetimi düşüncesi ile katı bir hiyerarşi ve sıkı kurallara bağlı

48 Bülent Şener ve Çağrı D. Çolak, (2015), “Türkiye’de Yeni Sağ’ın Kamu Yönetimi Anlayışı: Turgut Özal

devlet yapısının yerini almaya başladığı ifade edilebilir. 1980’li yılların başında dünyada etkisini gösteren adem-i merkeziyetçilik, ülkemize Turgut Özal tarafından entegre edilmeye çalışılmıştır. Ülkemizde uygulanmaya başlanan bu yeni yönetim biçimi, yerel birimlerin demokratik bir hal almasına da katkı sağlamaktadır. Yeni kamu yönetimi anlayışı olarak tabir edilen bu düşünce yapısının en önemli özelliği, merkezi idarenin faaliyet alanının daraltılıp yerel idarelerin etki alanlarının artırılmaya çalışılması olarak tanımlanmaktadır. Yerel idarelerin etki alanlarının genişletilmesi ile özel sektörün etki alanı da gün geçtikçe artmaktadır. Böylece yerel idarelere kendi görev alanları haricinde yetki ve sorumluluk artırımına gidilmektedir. Merkezi idarenin yetkileri, özel sektör ve yerel idareler arasında dağıtılmaktadır.49 Turgut Özal ile gerçekleştirilmeye çalışılan dönüşüm neticesinde merkezi idarenin yetkileri darıltılıp yerel idarelerin etki alanı genişletilmeye çalışılmakta ve demokratik adımlar atılmaya başlanmaktadır.

Türkiye’deki Yeni Sağ anlayışı incelendiğinde Demokrat Parti’ye dayanan merkez sağ çizgisinin unutulmaması gerekmektedir. Merkez sağ partilerin en önemli düşünce yapıları, millet iradesinin üstün tutularak muhafazakar, laik, demokrat, liberal, milliyetçi ve serbest piyasa ekonomisinin yanında olmaları olmaktadır. Ülkemizdeki merkez sağ düşünce yapısı ise liberal ekonomi ile toplumsal inancın, hayat biçimlerinin ve değer yargılarının modernleşme ile bağdaştırılmaya çalışılması olarak ifade edilebilir. Türkiye’nin, yeni sağ düşünce yapısının neresinde olduğu ise merak konusu olmaktadır. ABD’de Reagan, İngiltere’de M. Thatcher, ülkemizde ise Turgut Özal öncülüğünde etkili olan yeni sağ düşüncesi karşımıza çıkmaktadır. Süleyman Demirel’in 14 Ekim 1979’da girdiği ara seçimi kazanması ile Turgut Özal’ın sorumluluğunda 24 Ocak 1980’de alınan serbest piyasa ekonomisinin temellerinin atıldığı 24 Ocak Kararları yürürlüğe sokulmuştur. Söz konusu kararların yürürlüğe girmesi ile birlikte Türkiye’deki devletçi politikaların temellerinin sarsıldığı ve serbest ekonominin temellerinin atıldığı belirtilmektedir. Temelleri atılan liberal ekonominin olumsuz sonuçlarına karşı da tedbirler alınmaya çalışılmaktadır.50 Yeni sağ düşünce yapısının temellerinin dünya çapında atılması ile liberal ekonomik yapıların ülkemizin siyasi idari ve piyasa yapısında

49 Rafet Çevikbaş, (2012), Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı ve Türkiye Uygulamaları, Ekonomi ve Yönetim

Araştırmaları Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 2, 9-32, s. 9.

50 Hüseyin Çavuşoğlu, (2009), Türk Siyasi Hayatında Merkez Sağ Çizginin Tarihi, Fırat Üniversitesi,

da etkileri görülmektedir. 24 Ocak Kararları olarak da adlandırılan reform çalışmaları, devletçi yapıdan liberal serbest ekonomiye geçişe hız kazanmaktadır.

Turgut Özal’ın 1980’li yıllarda iktidara gelmesi sonucunda devlet yapısında yeni sağın etkileri artmaktadır. Özal’ın iktidara geldiği dönem, dünyada ekonomik çöküntü sonrasında ortaya atılan liberal politikaların etkisinin büyük olduğu ve ülkemizde de buna bağlı olarak Özal’ın yeni sağ fikirlerinin temel öznesi durumuna geldiği dönem olmaktadır. M.Thatcher’ın “Özal politikalarının sonuna kadar savunucusuyum” şeklinde kullanmış olduğu sözleri, Turgut Özal’ın pragmatist ve karizmatik duruşuna vurgu yapmaktadır. Thatcher’ın ifadesi aynı zamanda Özal’ın ülke dışında da muhafazakar liberal siyasetinin takdire şayan olduğuna vurgu yapmaktadır.51 Ülkemizde yaşanan dönüşüm neticesinde Özal’ın karizmatik duruşu sonucunda liberal karakterli devlet yapısı gerçekleşmektedir. Liberal karakterli devletin yanında muhafazakar liberalizmin güçlenmesi de bu dönemlerde başlamaktadır.

2.2.3. 2003 Yılında Kabul Edilen Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısının Getirdiği Kavramlar

Türk kamu yönetim biçimi, dünyadaki birtakım örgütsel yapılar tarafından geliştirilmekte olan reform politikalarının transfer edilmesi ile değiştirilmeye çalışılmaktadır. Reform politikalarının transfer edilmesi durumu ise ülkemizin eski dönemlerinden bu yana süre gelen bir durum olmaktadır. 1945 yılı sonrasında yapılan ‘idari reform’ çalışmaları, sözü edilen bu durumun göstergesi olarak gösterilebilir. Osmanlı Devleti döneminde ise 1839 Tanzimat Fermanı ve 1856’da ilan edilen Islahat Fermanı ile modern bir yapıya kavuşturulmaya çalışılan devlet yapısı karşımıza çıkmaktadır. Sözü edilen fermanların biçimsel yapılarında farklılıklar bulunması da dikkat edilmesi gereken bir durum olmaktadır.52 Kamu yönetimde gerçekleşen reformların ülkemizdeki yansımaları incelendiğinde tarihsel bir birikimin olduğu ve Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde gerçekleşen demokratik çabalarında bu durumun en önemli göstergesi olduğu ifade edilebilir.

51 Zeki Duman, Türkiye’de Modernleşme ve Liberal-Muhafazakar Siyaset (Turgut Özal’ın Politikaları

Üzerine Bir Çalışma), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, s. 150, (Yayımlanmamış

Doktora Tezi).

52 Birgül A. Güler, (2004), Kamu Yönetimi Temel Kanunu Üzerine, Hukuk ve Adalet-Eleştirel Hukuk

Son dönemlerde gündemde yer alan “kamu kesimi reformu” adı altında toplanan kanun tasarıları, “devletin yeniden yapılandırılmaya çalışılması”, “devlet yapısında reform” ve son olarak ta “kamu yönetişimi” adları ile anılmaktadır. Türkiye’deki devlet teşkilatlanmasının örgütsel yapısının değişiminin köklü bir şekilde yapılmasının temelleri, Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısına dayanmakta, daha sonraki aşamada ise “Kamu Personeli Rejimi” ile “bütçe ve mali Yönetim Reformu” gelmektedir. İfade edilen bu dönüşümü beş farklı şekilde ele almak yararlı olabilir. Yerel yönetimler yasa tasarısı, bölgesel kalkınma ajanslarının kurulması için çıkarılan kanun tasarıları, KİT sistemi yerine kamu sermayesine sahip şirketler yasası, bilgi edinme hakkı ve son olarak sağlık-emeklilik haklarının yer aldığı sigorta yapısına müdahale girişimlerinin devreye sokulması olarak sıralanabilir.53 Kamu yönetiminde gerçekleştirilen dönüşüm neticesinde ülkemizde aşamalı olarak reform çalışmaları yapılmaktadır. Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı devletin sermayedar olabileceği şirketlerin kurulması ve sosyal alanda etkili bir devletin öncelikli olmasının önünü açmaktadır.

Kamusal alanda yapılan dönüşümler; için; devletin sahip olduğu rol, kamu kurumlarının sahip oldukları yetki, görev ve sorumlulukları, kamusal alanda uyulması gereken etik kural ve ilkeleri; idari yapıdaki bölümleme ilkeleri, kamu yönetiminde araç olarak kullanılan varlıkları, personel rejimi, iş süreçleri ve biçimleri, denetim şekilleri gibi birden fazla unsuru bir çatı altında toplayabilen bir süreç olarak tanımlanabilir. Kamusal alanda ki dönüşüm ile;54

a) Yönetimde katılım esaslı,

b) Açık, hesap verebilen ve saydam,

c) İnsan hakları temeli üzerine kurulmuş, özgürlükçü ve saygılı bir kamu yönetimi ile kamusal hizmetlerde;

1) Adil olmayı,

2) Hesap verebilen, saydamlığı benimseyen ve işlemlerde açıklığı benimseyen, 3) Bürokratik engellemelerin olmadığı kaliteyi amaç edinmiş bir hizmet sunmayı hedeflemektedir.

53 B.A. Güler, (2003), İkinci Dalga: Siyasal ve Yönetsel Liberalizasyon, Tartışma Metinleri,

http://www.politics.ankara.edu.tr. (Erişim Tarihi: 31.10.2017).

54 Ömer Dinçer ve Cevdet Yılmaz, (2003), Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma: 1 Değişimin Yönetimi

Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı, kamu yönetimi organizasyon yapısında, yaklaşım biçimlerinde ve literatüründe farklı perspektifler sunmaktadır. Hazırlanan bu kanun tasarısı, kamu yönetiminde kapsamlı bir çerçeve, uzun vadeli perspektif sunan, merkezi ve mahalli idarelerde “iyi yönetişim” kavramının ilkelerini hayata geçirmeye çalışmak için ortaya konulmuştur. Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı; saydam, hesap verebilen, katılımcı insan, hak ve özgürlüklerini ön planda tutmakla birlikte bu tasarıda; kamu hizmetlerinin sürdürülmesinde süratli, etkili, verimli ve adil olmayı amaçlamaktadır. Merkezi idare ile mahalli idarelerin yetki, sorumluluk ve görevlerinin belirlenmesi, merkezi idare yapısının yeniden yapılandırılması ile kamusal hizmetlere ilişkin temel esas ve ilkelerin düzenlenmesini de ortaya koymaya çalışmaktadır.55 Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı ile yönetimde şeffaflık, kırtasiyecilik ve bürokratik problemlerin azaltılması sağlanmaya çalışılmaktadır. Yerel yönetimler ile merkezi teşkilat yapısı arasında yetki devrinin gerçekleşmesi ile demokratik ve hızlı karar alabilen kurumsal kimliğin önü açılmaktadır.