• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: TÜRK DIù POLøTøKASININ TARøHSEL ARKA PLANI

1.3. Çok Partili Hükümetler Dönemi Türk Dı Politikası (1950-1990)

2.1.1. Souk Sava’ın Bitmesi ve Etkileri

2.1.8.4. Türkiye-RF ølikiler

Hükümet programında Rusya ile ilgili; Rusya Federasyonu ile iliúkilerimizi, úimdiye kadar titizlikle riayet edilen ilkeler çerçevesinde, iki ülke arasında iúbirli÷i imkanlarının geliútirilmesine öncelik veren bir anlayıúla sürdürece÷iz denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya ølikileri

Programda, “Azerbaycan ve Ermenistan arasında yürütülen barıú görüúmelerinin, kalıcı bir barıúa dönüúmesi için Ermenistan’ın iúgal etti÷i topraklardan çekilmesi ve Çeçenistan’daki ihtilafın süratle sona erdirilmesi yolundaki yapıcı gayretlerimiz sürecektir” denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.6. Türkiye-Balkanlar ølikileri

Hükümet programında úu görüúlere yer verilmiútir; “Balkanlardaki geliúmeler umut vericidir. Dayton Barıú Anlaúması sonrası Bosna-Hersek’teki tarafların barıú yolunda attı÷ı adımlar yakından takip edilmeye ve desteklenmeye devam edilecektir. Bu çerçevede barıú sürecine aktif katkılarımız ve Bosna-Hersek’in yeniden imar çabalarının desteklenmesine yönelik yardımlarımız sürdürülecektir”. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs ølikileri

Yılmaz Hükümet programında; “Türkiye, Yunanistan ile iyi komúuluk, dostluk ve iúbirli÷i iliúkileri içinde olmayı arzulamaktadır. Ege’de yaúanan son kriz, bu ülke ile aramızda yıllardır süregelen ihtilafların çözümsüz kalmasının tehlikelerini bir kez daha gözler önüne sermiútir. Çözüme ulaúmanın baúlıca yolu görüúme ve uzlaúmadır. Bu anlayıúla, Yunanistan ile aramızdaki bütün sorunların do÷rudan temaslara ve görüúmelere dayalı olarak çözümlenmesini istemekteyiz. Türkiye Ege’nin iki ülke

içtenlikle inanmaktadır. Kıbrıs sorununun, Ada’daki iki toplum arasında do÷rudan görüúmeler yoluyla, iki bölgeli ve iki kesimli federal bir çözüme kavuúturulmasını amaçlayan Birleúmiú Milletler müzakere sürecini destekliyoruz. Türkiye, soruna kalıcı ve her iki tarafın serbest iradeleriyle kabul edecekleri bir çözüm bulununcaya kadar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni her alanda güçlendirmeye çalıúacak ve soydaúlarımızın haklı davasının yanında olmaya devam edecektir” demektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

Refah Partisi, güven oylamasının Anayasanın 96. maddesine göre geçersiz oldu÷u gerekçesiyle Anayasa mahkemesine baúvurmuútur. Mahkeme 14 Mayıs 1996'da güven oylamasını, ola÷anüstü hali ve çekiç gücün süresinin uzatılmasına iliúkin TBMM kararını iptal etmiú, fakat yeni oylamaya gerek olmadı÷ını bildirmiútir. Refah Partisi, 27.05.1996’da Baúbakan Mesut Yılmaz hakkında gensoru önergesi vermiútir. Yılmaz gensorunun görüúülmesini beklemeden 6 Haziran 1996'da istifa etmiútir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

12 Eylül Darbesi sonucu ortaya çıkan siyasetin etkisiyle 1980 ve 1990’larda sa÷cı gruplar güçlenmiú ve bunun sonucu olarak Refah Partisi 1995’teki genel seçimlerde siyasette güçlü duruma gelmiútir.

2.1.9. 54. Cumhuriyet Hükümeti-Erbakan Hükümeti (08.06.1996 -30.06.1997)

Yeni kurulan koalisyon hükümetinin Baúbakanı Necmettin Erbakan, Dıúiúleri ve Baúbakan Yardımcısı ise Tansu Çiller olmuútur.

Necmettin Erbakan, 1987 yılında yapılan referandum sonrasında siyasi yasaklılık halinin kalkmasıyla Refah Partisi’nin genel baúkanlı÷ına seçilmiútir. Refah Partisi, 1995 seçimlerinde en fazla oy alan partidir. Ancak di÷er partilerin koalisyon yapmak istememesiyle hükümet kuramamıútır. Fakat Baúbakan Yılmaz’ın 6 Haziran 1996’da istifa etmesiyle Cumhurbaúkanı hükümeti kurması için yine Erbakan’ı görevlendirmiútir. Erbakan, hükümet kurmak için yaptı÷ı ziyaretler sonrasında nihayet koalisyon için kendisine bir ortak bulmuútur. Böylelikle Erbakan, DYP ile bir koalisyon hükümeti kurmuútur. (Do÷an, 2006) Erbakan ile Çiller’in dıú politika ilkelerinin birbiriyle çeliúti÷i açıktır. Ancak her iki liderin de ana gündeminin (dıú politikadan

ziyade) iç politika oldu÷u varsayılırsa bu çeliúkiye ra÷men Refah-Yol koalisyonunun kurulmasına bir anlam verilebilmektedir. (Do÷an, 2012)

øç politikada “irtica” tehlikesinin önemli boyutlara ulaútı÷ını savunan Türk Silahlı Kuvvetleri “post-modern darbe” olarak da anılan 28 ùubat 1998 tarihinde, Refah Partisi’ni bir bakıma tasfiye etmiútir. (Babiú, 2011)

2.1.9.1. Türkiye-AB ølikileri

Refah Partisi’nin 1995 seçimlerine giderken hazırladı÷ı bildirgede “Türkiye’nin yeri bir Hristiyan birli÷i olarak kurulan ‘Avrupa Birli÷i’ de÷il ‘Müslüman Ülkeler Birli÷i’ olacaktır” denilmiútir. (RP, 1995: 29)

“Taklitçiler tarafından millete, parlamentoya ve Bakanlar Kurulu’na sorulmadan ‘Karanlık Oda’ metoduyla imzalanmıú olan 6 Mart (Gümrük Birli÷i) Antlaúması’nı tasvip etmemiz mümkün de÷ildir” demektedir. (RP, 1995: 29)

Refah-Yol koalisyon hükümeti protokolünde ise; Batı ile iliúkiler açısından “Türkiye’nin taraf oldu÷u bütün uluslararası ve stratejik antlaúmalara ba÷lı kalınacaktır, bu antlaúmaların milli güvenlik ve milli menfaatler aleyhine tatbikine meydan verilmeyecektir” ilkesi benimsenmiútir. (Protokol, 1996: 7,13)

Refah Partisi Batı ve Batılı kimli÷ine karúı olmuú ve “Batı’nın sömürü düzeni” nden kurtulup mümkün oldu÷unca øslam ülkeleriyle yakınlaúmayı amaçlamıútır. RP-DYP koalisyon hükümetinin görev süresince de Erbakan Batı devletlerinin hiçbirini ziyaret etmemiútir.

2.1.9.2. Türkiye-Orta Dou ølikileri

Erbakan, øslam ülkeleriyle ikili ticari iliúkilerini geliútirmeye çalıúarak ilk gezisini øran’a yapmıú ve do÷algaz anlaúması imzalamıútır. Ayrıca “D-8” adı altında Bangladeú, øran, Malezya, Endonezya, Nijerya, Mısır ve Pakistan’ı bir araya getirmeye çalıúmıútır. Bu örgütlenmenin asıl amacı Batılı ülkelerde oldu÷u gibi Müslüman ülkeler arasında da birlik oluúmasını sa÷lamaktır. Özellikle øran’la yakınlaúması Batılı ülkelerin oldu÷u kadar asker-sivil bürokrasinin de dikkatini ve tepkisini çekmiútir. MGK radikal islami hareketler ile terör eylemleri arasında Türkiye’yi tehdit açısından bir fark görmedi÷i

medya önünde Türkiye’yi eleútirmesi ve buna Erbakan’ın tepki vermemesi ve Türk bayra÷ının Mısır’da göndere çekilmemesi gibi durumlar sonrasında tepkiler iyice artmıútır. øran’ın Büyükelçisi Bagheri’nin Ankara Sincan Belediyesi’nin düzenledi÷i gecede Türk – øsrail iliúkilerini eleútiren konuúması da durumu daha da olumsuzlaútırmıútır. TSK bu süreçten sonra harekete geçmiú ve “Kadife darbe” veya “post-modern darbe” olarak Sincan’da tanklar geçit yapmıútır. Erbakan, bu olaydan sonra Baúbakan olarak uzun süre kalamayaca÷ını anlamıútır. (Do÷an, 2006)

Refahyol döneminde Türkiye-øsrail iliúkileri ba÷lamında ordu ve bürokrasinin sivil politik alan karúısında olmuútur. Bu dönemde Türk-øsrail iliúkilerinin büyük ço÷unlu÷unu askeri yapı belirlemiútir. Refah Partisi’nin bütün karúı duruúlarına ra÷men söz konusu dönem iki ülke iliúkilerinde en iyi seviyeye ulaúıldı÷ı dönem olmuútur. (Özcan, 2004:53)

Mart 1996’da Yılmaz Hükümeti döneminde øsrail ile imzalanan serbest ticaret anlaúması Nisan 1997’de TBMM tarafından onaylanarak yürürlü÷e girmiútir. (Hale,2003)

Necmettin Erbakan ve partisi iktidara geldikten sonra askerlerin baskısına boyun e÷erek øsrail ile askeri iúbirli÷i ve serbest ticaret anlaúmalarını istemeyerek de olsa kabul etmiútir. Halbuki muhalefette bulundu÷u dönemde Erbakan øsrail’i ve Türkiye’nin øsrail ile olan iliúkilerini kötülemiútir. Bu dönemde øsrail ile samimiyet kurmayan ve iliúkileri geliútirmeyen Erbakan, bunun yerine Filistin’i desteklemiútir. (Hale, 2003)

Refah Hükümetinin Baúbakanı Necmettin Erbakan’ın Pakistan, øran, Malezya, Endonezya ve Libya gibi ülkelere yönelik yapmıú oldu÷u ziyaretleri Türkiye’de Kemalist laik kesimlerin dıú politikanın “øslamlaútı÷ı” korkularını tetiklemiútir. øsrail ile sürdürülen yakın iliúkiler bazı yazarlar tarafından bu korkunun ortadan kaldırılmasına yönelik oldu÷u úeklinde yorumlanmaktadır. Erbakan özellikle askerler tarafından øsrailli yetkililerle görüúmeye ve anlaúmaları imzalamaya zorlanmıútır. (Dibner, 1998-99:34) øsrail ile 23 ùubat 1996’da “Askeri øúbirli÷i ve E÷itim Antlaúması” imzalanmıútır. Bu antlaúmanın gere÷ince øsrail Türkiye’ye øran, Irak ve Suriye sınırı boyunca güvenli÷in sa÷lanması noktasında yardımını öngörmektedir. Bu antlaúma dıú çevrelerce úöyle

yorumlanmıútır.; “Ankara, yanına Ortado÷u’nun en güçlü devletini alarak Atina ve ùam’a karúı büyük bir koz” elde etmiútir. (Elekda÷, 1996:21)

Böylelikle her iki ülkede “Suriye’ye karúı ortak bir politikada” buluúmuútur. Ayrıca, øsrail Türkiye’yi Ortado÷u’daki aúırı øslami akımlara karúı korumakta kararlı oldu÷unu belirtmiútir. Türkiye de, Müslüman ve laik bir ülke olarak, bölgede øsrail’in Arap dünyası karúısında yalnızlı÷ını gidermiútir”. (Do÷an, 1996:15)

Bu görüú, øsrail’le ortak deniz tatbikatı yapılaca÷ını açıklayan askeri yetkililer arasında da hakim olan bir úeydir. Dönemin Genelkurmay økinci Baúkanı Çevik Bir söz konusu tatbikatın neden yapılaca÷ını “Türkiye ile øsrail, bölgedeki iki demokratik ülkedir. Bölgeye, demokrasilerin birlikte iú yapabilece÷ini göstermek zorundayız” argümanı üzerine temellendirmiútir. Bu yetkiliye göre, “Biz her yanda sorunla çevriliyiz. Sıcak bölgedeyiz. Bu kaos çemberinin dıúına çıkarak, bölgede dostlar bulmamız bizim için kritik önemde. øsrail, mükemmel seçenek.” demiútir. (Çongar, 1996:18)

Baúbakan Erbakan A÷ustos 1996’da øran, Pakistan, Singapur, Malezya ve Endonezya’ya geziler düzenlemiú daha sonrasında ise bu gezilerine, Ekim ayında Mısır, Libya ve Nijerya’yı da eklemiútir. Libya ziyareti tam bir muamma olmuútur. “Muammer Kaddafi Türkiye’nin øsrail ile kurdu÷u iliúkiler sebebiyle Erbakan’ı azarlamıú ve ba÷ımız bir Kürt devleti kurulmasını ifade etmiútir”. (Hale, 2003:319) Erbakan planlarını ikili görüúmeler çerçevesinde sürdürmüú ve G-7’ye karúı Müslüman ülkelerden oluúan D-8 grubunu oluúturmuútur. Buna karúın laik düúünce tarzındaki kesim ve özellikle askeri yetkililer Erbakan’ın Türkiye’yi batıdan uzaklaútırdı÷ını, øsrail ve Araplarla kurulan iliúkilerin dengeli olması gerekti÷ini ve øslamcı bir dıú politikanın Atatürkçü ilkelerle ba÷daúmadı÷ını savunmuú ve karúı çıkmıúlardır.

2.1.9.3. Türkiye-ABD ølikileri

Baúbakan Erbakan döneminde hükümet programında ABD ile iliúkilere de÷inilmemiútir. Zaten Erbakan baúbakanlı÷ı süresince Batı yanlısı olmaktan ziyade øslami ülkelere yönelik bir dıú politika izlemiútir. ABD ile iliúkiler açısından Refahyol hükümetinde ABD ile 29 Mart 1980’de imzalanan Savunma ve Ekonomik øúbirli÷i Anlaúması yenilenerek süresi uzatılmıútır.

2.1.9.4. Türkiye-RF ølikileri

Duma, Türkiye’nin Çeçenya konusunda isteklerini yerine getirme konusunda gönülsüz davranması ile 1997 yılında elindeki Kürt kozunu kullanmıú ve iki Kürt konferansının Moskova’da toplanmasına ön ayak olmuútur. Türkiye bu geliúmeyi protesto etmiútir. (Tellal, 2001)

2.1.9.5. Türkiye-Balkanlar ølikileri

Türkiye Balkan krizleri sonrasında geliútirilen güvenlik giriúimlerinin büyük bir ço÷unlu÷unda yer almıútır. Örne÷in 1996’da NATO tarafından baúlatılan Barıú øçin Ortaklık (BøO) süreci Türkiye’nin bölge ülkeler ile askeri iúbirli÷i aracılı÷ıyla bölge güvenli÷ini pekiútirmede önemli bir yer teúkil etmiútir. Di÷er taraftan Türkiye, 1996’da Tiran’da Güneydo÷u Avrupa Savunma Süreci (SEDM)’nin oluúumuna öncülük etmiútir. (Mandacı, 2012)

2.1.9.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs ølikileri

Programda “Yunanistan ile aramızdaki anlaúmazlıkların ancak kalıcı ve karúılıklı çıkarları kollayan bir müzakere ve diyalog süreci çerçevesinde çözülebilece÷i inancındayız” denilmiútir.

“Kıbrıs sorunu Ada'daki iki toplum arasında do÷rudan görüúmeler yoluyla çözümlenmelidir. Türkiye soruna kalıcı ve her iki tarafın serbest iradeleriyle kabul edecekleri bir çözüm bulununcaya kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni her alanda güçlendirmeye çalıúacak ve soydaúlarımızın haklı davasının yanında olmaya devam edecektir”. (TBMM Kütüphanesi, 28.10.2011)