• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: TÜRK DIù POLøTøKASININ TARøHSEL ARKA PLANI

1.3. Çok Partili Hükümetler Dönemi Türk Dı Politikası (1950-1990)

1.3.7. Türkiye-Üçüncü Dünya Ülkeleri ølikileri

økinci Dünya Savaúı sonrası Nisan 1955’te özgürlüklerine ve kendilerini “Ba÷lantısızlar”, “Üçüncü Dünya Ülkeleri” (Canbolat, 1999:47) olarak tanımlayan eski sömürge ülkeleri Bandung’ta bir araya gelerek bir hareket baúlatmıútır. Konferansa katılan Fatin Rüútü Zorlu’nun baúkanlı÷ındaki Türkiye’nin yaklaúımı ise bu devletlere karúı olumsuz olmuútur.

1960 øhtilal Hükümeti Dıúiúleri Bakanı Selim Sarper, 1961 yılı bütçe konuúmasında dıú politika konusundaki resmi açıklamalarda izlenen geleneksel tutumdan ayrılmıú ve ilk konu olarak, geliúmekte olan ülkelerin durumunu ele alıp úöyle demiútir:

“Bugün umumi gerginli÷in, bir bakımdan neticesi, bir di÷er bakımdan teúdit edici sebeplerinden biri de bilhassa Afrika’da istiklallerine yeni kavuúmuú olan milletlerin, maalesef iki cephe halinde bölünmüú olan dünyamızda, úu veya bu cephe hesabına kazanılmak için askeri ve siyasi sahalardaki faaliyetlerin ihdas etti÷i vaziyettir. Bu vaziyeti ıslahın, fikrimizce en iyi çaresi, Birleúmiú Milletler’in sarf etti÷i gayretleri desteklemek suretiyle tahakkukuna yardım eylemektir. Memleketimiz, istiklal ve hürriyet için didinen bu milletlere karúı yakınlık hissetmektedir. Bütün temennimiz, onların serbestçe inkiúafına mani olan faaliyetlere tevessülden içtinap olunmasından ve ancak serbest iradeleri neticesinde arzu edecekleri ve úüphesiz ki muhtaç oldukları iktisadi ve bilhassa teknik yardımda bulunulmasından ibarettir.” (Gönlübol ve Di÷., 1996:324)

1.3.7. Türkiye-Sovyetler Birlii ølikileri

Türkiye’nin gündeminde bu olaylar cereyan ederken uluslararası platformda da farklı geliúmeler gerçekleúmektedir. 1953 yılında, Stalin’in ölümüyle birlikte Sovyetler Birli÷i Kruúçev’le “barıú içinde di÷er dünya ülkeleri ile bir arada yaúama prensibi” ni gündeme getirmiútir. Bu dönem Stalin’li yıllara tepki úeklinde görülmektedir. Bu dönemde binlerce kiúi hapisten çıkarılmıú ve idam edilenlerin de itibarları geri verilmiútir. Bu

kurması ve 1956’daki Macaristan müdahalesi bu olumlu havayı bozmuútur. (Yalçınkaya, 1999) DP iktidarı döneminde Türkiye bu geliúmelere sıcak bakmamıú hatta Sovyetler Birli÷i’ne karúı Batı Blo÷unda ABD’ye olan ba÷ımlılı÷ını daha da arttırmıútır.

1960 devrimi sonrasında kurulan yeni hükümeti 31 Mayıs’ta da Sovyetler Birli÷i tanımıútır ve 3 Haziran’a kadar bu yönetimi tanıyan devletlerin sayısı otuz bire yükselmiútir. øhtilal Hükümeti Dıúiúleri Bakanı Sarper, 1961 bütçe konuúmasında Sovyetler Birli÷i ile iliúkilerimize geniú yer vermiú ve bu konuda úunları söylemiútir:

“1953’ten bu yana Sovyetler’le münasebetlerimizde terakki ve inkiúaf ümitleri belirlemeye baúlamıútı. Hukuk eúitli÷i, karúılıklı menfaatlere riayet, emniyet ve itimat havası ve barıú içinde iyi komúuluk münasebetleri tesis etmek ve yürütmek isteyen inkılap hükümetimiz, milletlerarası vecibelerin çerçevesi içinde bu ümit verici belirtileri teúvik etmekten bir an geri kalmamıútır. Memleketimizle Sovyetler Birli÷i arasında iyi komúuluk münasebetlerini karúılıklı saygı esasına dayanmak sureti ile inkiúafı hususundaki samimi niyetlerimiz, Devlet ve Hükümet Baúkanımız tarafından Sovyetler Birli÷i Baúbakanına gönderilen cevabi mesajda da tebarüz ettirilmiúti...” (Gönlübol ve di÷., 1996:325)

Devrim yönetimi Atatürk ilkelerine ba÷lı kalarak Sovyetler Birli÷i ile de iliúkilerin, yakın de÷ilse bile iyi tutulmak istendi÷i, bu devleti ürkütecek hareketlerden kaçınıldı÷ı görülmektedir. Dıúiúleri Bakanı Selim Sarper, 1962 ùubat’ında yaptı÷ı bir konuúmada bu konuda úunları söylemiútir:

“Kuzey komúumuz Sovyetler Birli÷i ile münasebetlerimizi, programımızda tebarüz ettirilmiú olunan esaslara uygun olarak, mevcut milletlerarası taahhütlerimiz dairesinde ve karúılıklı saygıya dayanan iyi komúuluk münasebetleri çerçevesinde geliútirmek samimi arzumuzdur.” (Gönlübol ve di÷., 1996:325)

1970’li yılların baúında daha önce Türkiye’nin yakın iliúkiler içinde bulundu÷u Sovyetler Birli÷i’nin kendi dost ve müttefiklerine karúı giriúti÷i sert tutum mevcuttur. 1980 darbesi sonrasında Bülent Ulusu hükümetinin programında “...Sovyetler Birli÷i ile dostane iliúkilerimizin geliútirilmesine özel önem verilecektir” sözleri yer almıútır. (Oran, 2001:163)

1980 darbesi sonrası kurulan Turgut Özal hükümetinin Dıú øúleri Bakanı Vahit Halefo÷lu eski Moskova Büyükelçili÷ini yapmıútır. Kurulan hükümetin yapmıú oldu÷u ilk antlaúma SSCB ile sınırın düzenlenmesiyle ilgilidir. Özal hükümetleri boyunca Sovyetler Birli÷i ile iliúkilerin ekonomik olarak geliútirilece÷i

vurgulanmaktadır.1984-1986 yıllarında Sovyet ve Türk Dıúiúleri Bakanları BM toplantılarında görüúerek bilgi alıúveriúinde bulunmuúlardır. Bu úekilde iliúkilerin uluslararası olaylarla da birliktelik içerisinde olması amaçlanmaktadır. Buna karúın siyasal iliúkilerde bazı sorunların oldu÷u da bir gerçektir. Örne÷in Temmuz 1986 yılında Moskova’ya giden Özal’ın Gorbaçov ile görüúme iste÷i reddedilmiútir. Çünkü Bulgaristan’da bulunan azınlı÷a yapılan baskılar nedeniyle Türkiye Bulgaristan’a baskı yapmaktadır. So÷uk Savaúın devam etti÷i bir ortamda Sovyetler Birli÷i do÷al olarak Bulgaristan’ın yanında olacaktır. Bir de Mustafa Süleymano÷lu adlı Bulgaristan Türkünün Moskova büyükelçili÷ine sı÷ınması iliúkileri kötü etkilemiútir. Bu olaylara ra÷men sorunlar aúılmıú ve iliúkiler artarak devam etmiútir. (Oran, 2001)

Sovyetler Birli÷i a÷ır sanayiye ve uzay teknolojisine büyük yatırımlar yaparken, tüketim malları üretimine a÷ırlık verilmemesi, Sovyetler’in “sputnik yapan demirci dükkanı” olarak tanımlanmasına yol açmıútır. Bu dönemdeki liberal bakıúın ülke yönetiminde kabul görmesi Sosyalist ideolojinin sarsılmaya baúladı÷ının göstergesidir. 1985’de ülkenin birinci adamı olan Gorbaçov, perestroika/yeniden yapılanma ve glastnost/de÷iúim politikalarını uygulamaya baúlamıútır. Batı bu durumu oldukça büyük bir úaúkınlık ve de hoúnutlukla izlemektedir. 1987 yılında Gorbaçov’un ABD Baúkanı Roland Reagan ile Washington’da nükleer baúlıklı füzelerin sökülmesine iliúkin anlaúmayı imzalaması ve Estonya parlamentosunun kendi çıkardı÷ı yasaların Sovyet yasalarından üstün oldu÷unu ilan etmesi Sovyetler’in parçalanma sürecini hızlandıran olaylar olmuútur. (Kayador, 2004)

1991 yılında Boris Yeltsin’in seçimle devlet baúkanlı÷ına gelmesiyle Sovyetler Birli÷i’nin çöküúü ve parçalanması tescil edilmiútir. Bu dönemde güneydeki Türk kökenli cumhuriyetler, Baltık ülkeleri, Ermenistan ve Gürcistan; kısa bir süre BDT olarak yaúadıktan sonra teker teker ba÷ımsızlıklarını açıklamıúlardır. Bu úekilde So÷uk Savaú’ın da sonuna gelinmiú olmaktadır. (Oran, 2001)

Özal II. Döneminde, So÷uk Savaú sona ererken SSCB’nin yeni düúünce politikası çerçevesinde iliúkiler karúılıklı yarar ilkesi do÷rultusunda pekiúmiútir. (Oran, 2001:164-165)

BÖLÜM 2: SOöUK SAVAù’IN SONA ERMESø VE TÜRK DIù

POLøTøKASI

2.1. 1990-2002 ARASI DÖNEMDE TÜRK DIù POLøTøKASI