• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin Dış Ticaretinde Ulaşım Şekilleri

Belgede Lojistikte toplam kalite yönetimi (sayfa 128-133)

Ekonomilerde lojistik sektörünün gelişmesi ekonomik gelişmelerle paralellik arz eden bir yapıdadır. Ekonomiler büyüdükçe lojistik hizmet ihtiyacı da artmakta ve buna ilişkin büyüme gerçekleşmektedir. Türkiye’de lojistik sektörünün gelişimi de bu yönde bir eğilim göstermiştir. 1980 sonrasında, hızlı ekonomik büyüme ve dışa dönük büyüme stratejisi ile birlikte ulaşım sektörüne de ayrı bir önem verilmeye başlanmıştır.

Ülkemizin dış ticaretinin son yıllarda çok yüksek oranlarda artması; ihraç ve ithal mallarının nakliye ve lojistik hizmetlerinin de aynı oranda gelişmesini gerekli kılmıştır. Bu gelişmeler ışığında lojistik sektörü, devamlı bir atılım içinde olan ve hızla gelişen bir konuma ulaşmıştır. Artan önemi dolayısıyla, lojistik hizmetleri her geçen gün daha fazla gündeme gelmeye başlamıştır.

Bu hizmet sürecinin en önemlisi olan taşımacılık için de belirgin ve etkin bir stratejinin belirlenmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Taşımacılık politikasının tespiti için ihracat stratejisinin belirgin olması gerekmektedir. 1998-2005 dönemine ait ihracat stratejisinde stratejinin temel unsurları katma değeri yüksek bilgi yoğun ürünlerin ihraç edilmesi, alım gücü yüksek dinamik pazarlara yönelme ve nihai tüketiciye ulaşmak olarak belirlenmiştir.

Bu amaçlara ulaşmak için ise dünya ticaretinin yapısı da göz önüne alınarak yeni bazı sektörlere yönelme gereği ifade edilmekte, bu çerçevede özellikle bilgi yoğun

mal üreten sektörler, yassı ve kaliteli demir çelik üretimi, gıda ve toprak sanayileri, moda ve markaya yönelik giyim üretiminin ön plana çıktığı belirtilmektedir.73

Ayrıca bu sektörlerde yeni atılımların başarılabilmesinin mevcut pazarlara ilaveten bugüne kadar yeterince girilemeyen pazarlarda gelişme sağlanmasına bağlı olduğ u vurgulanmaktadır.

Bunun için özellikle ihmal edilen yeni gelişmeye başlamış olan pazarların kullanılması, daha az rekabetin olduğu bir ortamda firmaların pazardan pay kapmasında etkili olabilecektir. Tabiidir ki, bütün bu süreç etkin bir taşıma ağı sistemini ve bu sistemin bir kombinasyon içinde kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Özellikle, taşıma sistemleri arasında kombinasyonun sağlanması bir avantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yukarıda açıklanan taşıma şekillerine istinaden bir mal, bir ülkeden diğer bir ülkeye taşınırken birden fazla nakliye sistemi birbirlerine eklenerek de kullanılabilmektedir.

Böylelikle her nakliye şeklinin kendine has olan avantajı kullanılarak lojistik avantaj sağlanılmaktadır. Bu da anlaşılacağı gibi kombine taşımacılık tabirini beraberinde getirir. Bugün için ülkemiz çok geniş bir kara nakliye filosuna sahiptir. Deniz ve demiryolu ulaşımın yetersiz altyapısı ile mevcut talebi karşılayamamasının böyle bir gelişmeye sebebiyet verdiği açıktır.

Bu durum da, taşıma maliyetlerini arttıran bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Karayolu taşımacılığı dünyanın bir çok yerinde aciliyeti olan malların taşınmasında kullanılmaktadır. Aciliyeti olmayan malların taşınmasında denizyolu taşımacılığı tercih edilmektedir. Dünya ticaretinin gerçekleştiği bölgeler göz önüne alındığında Türkiye’nin güçlü bir deniz taşıma filosuna ve altyapısına sahip olması gerektiği görülecektir.

Global ticaret alanlarını bir kenara bıraksak bile kendi coğrafyası içerisinde yer alan Mısır’a bile yeterli talep olmaması nedeniyle bir süre doğrudan seferlerin yapılmaması oldukça düşündürücüdür. Yapılması gereken, üçüncü ülkelerin mallarını da taşıyabilecek güçlü bir altyapının kurulmasıdır.

Diğer taraftan ülkemizin gerçekleştirmiş olduğu ihracatın büyük bölümünün AB ülkelerine, karayolu ile ve 50.000 USD’ların altında meblağlar ile vesaik mukabili gerçekleştirildiği göz önüne alındığında bir hususu dikkatle değerlendirmenin yararlı olacağı düşünülebilir. Bu çerçevede bankalar aracılığı ile gerçekleştirilen vesaik mukabili ihracatlarda vesaik masrafları 200 Euro civarında bir rakam tutmaktadır. Bu rakam dikkate alındığında maliyeti artıran bir husus olan vesaik mukabili ödeme şekli güvenilir sağlam bir firma ile çalışarak çözülebilir.

C.O.D (Cash on Delivery) sistemi kullanılarak bu sorun çözümlenebilir. Burada vesaik nakliye firmasına verilerek ödeme yapıldıktan sonra malın müşteriye teslimi sağlanır. Bu durum aynı zamanda ödemenin daha çabuk bir şekilde gerçekleşmesine de imkan tanıyarak, gecikmeleri de önler. Böyle bir durumu göz önünde bulundurmak dahi küçük ama önemli bir maliyet avantajı sağlayacaktır.

Bu açıklamalardan sonra lojistik hizmet üreten firmaların ulaşım şeklini seçmelerinde kullandıkları değişik faktörleri de kısaca incelemek faydalı olacaktır.

Lojistik hizmet sağlayanlar taşıma şeklini seçerken taşımaya konu olan ürünün cinsine, yükleme ve teslim noktalarına, fiyat beklentisine, taşıma zamanına, taşımada istenilen güvenliğe, ülkelerin taşımalar için koydukları kurallara göre planlama yapmaktadırlar.

Bu planlama içinde amaç, taşınan ürünlerin mümkün olduğu kadar liman, depo, dağıtım merkezleri gibi bekleme alanlarında kısa süreli kalmasıdır. Ayrıca bir firmanın taşıma işlemini kendi başına gerçekleştirmesi ve üçüncü parti lojistik firmasına vermesi de mümkündür. Ancak bu hizmeti kendisinin sağlaması karayolu dikkate alındığında gerçekleştirilebilecek bir husustur.

Böyle bir karar da maliyet, sağlayacağı fayda, esneklik, yatırım ihtiyacı, organizasyonun etkinliği gibi faktörler göz önüne alınarak verilebilir. Bilindiği üzere, uluslararası arenada ürünün fiyatı üreticinin belirlediği satış fiyatı değildir. Üzerinde pazarlık yapılacak olan fiyat alıcıya teslim fiyatıdır. Bu fiyat ise fabrika çıkış fiyatı ile taşıma, depolama, elleçleme, sigorta, ambalajlama, konteynıra yerleştirme, paletleme ve takip giderleri gibi lojistik giderlerinin eklenmesi ile ortaya çıkar. Günümüz dünyasında fabrika teslim fiyatları birbirine çok yaklaşmıştır.

Bu nedenle pazar payını arttıracak olan fiyat avantajı ve müşteri tatmini gibi konularda bu konuda uzmanlaşmış kuruluşların yani lojistik hizmeti sağlayan kuruluşların devreye girmekte olduğu ifade edilmektedir. Nakliyenin maliyet arttırıcı etkisi göz ardı edilemeyecek bir şeydir.

Mesafe arttıkça maliyet de artan bir unsur olarak karşımıza çıkmakta ve dışa doğru açıldıkça da rekabet edebilirlik durumunu devam ettirebilmek için uygun lojistik çözümü seçmek gerekmektedir. Yani, talep edilen hizmeti en düşük maliyetle, en doğru bir şekilde ve en güvenli yöntemle gerçekleştirilmesine imkan sağlayacak seçenek etrafında operasyonun gerçekleştirilmesidir. Böylelikle daha avantajlı bir konumda pazara girme imkânı doğabilecektir.74

Şekil 33 Nakliye Şekli ve Yük Ağırlığı Arasındaki Masraf Ilişkisi

Yukarıdaki şekilde de görüleceği üzere, uluslararası bir taşıma işleminde yükün ağırlığı ile taşıma şeklinin belirlenmesi arasında taşıma maliyetleri üzerinde etkili olan bir orantı mevcuttur. Dolayısıyla taşıma aracının seçimi; istenilen nakil zamanı, malların varış noktası, her yolun kendine göre çıkarabileceği maliyet oranları dikkate alınarak seçilmektedir.

Dolayısıyla firmalar nakliye usulünü seçerken bu tabloda ifade edilen orantıyı göz önünde bulundurarak böyle bir seçimi gerçekleştirirler. Ancak, bu tabloda ifade edilen ilişki tek değişken değildir. Özellikle, zaman, malın cinsi ve güvenlik gibi değişkenlere ilişkin alıcı ve satıcıların değerlendirmeleri yönünde bir seçim yapılır. Mesela, kendileriyle Suudi Arabistan pazarına ihracat yapan bir ayakkabı firmasından temsilci ile yapılan görüşmede, mal sevkiyatlarının karayolu ile tırlarla gerçekleştirildiği, deniz yolunun ise zaman ve maliyette fazla bir değişme olmaması nedeniyle tercih edilmediği ifade edilmiştir.

Bir önceki bölümde de belirtildiği üzere, dünya ticaretinin önemli bir bölümünün aktığı ve Türkiye’nin ihracat stratejisinde hedef pazarlar olarak belirlediği ülkelerden BDT Ülkeleri, Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri ve Körfez Ülkelerine yapılan sevkiyatlarda altyapının uygun olması halinde karayolu taşımacılığının kullanılması avantajlar sağlayabilmektedir. Ancak, bunların dışındaki ülkelere coğrafi konumları nedeniyle denizyolu dışında ekonomik olarak ulaşımın mümkün olamayacağı görülmektedir.

Bununla beraber günümüzde bilgi, iletişim ve haberleşme alanında yaşanan gelişmelerin nakliye sektörüne aktarılmasıyla bu tabloda nakliyenin maliyet yaratıcı unsurlarında tasarrufa gidilebileceği gibi, lojistik hizmetlerde de hız, güvenilirlilik ve rekabet edebilirlik imkanı oluşabilmektedir.

Ayrıca, firmaların geleceği bilgi teknolojileri konusundaki öncülüklerine de bağlıdır. Sektöre yönelik teknolojik gelişmelerin sektörün ihtiyaçları çerçevesinde şekillenmesi ve şekillenen gelişmelerin sektöre en kısa zamanda adapte edilmesi

önemlidir. Dolayısıyla, teknolojik gelişmelerin lojistik sektörü üzerinde etkili olması kaçınılmazdır. Bu sebeple aşağıdaki bölümde bilgi teknolojilerindeki gelişmeler ve lojistik sektörüne olan etkisi incelenmeye çalışılacaktır. 75

Belgede Lojistikte toplam kalite yönetimi (sayfa 128-133)