• Sonuç bulunamadı

Kalite ve Toplam Kalite Yönetimi Olgusu

Belgede Lojistikte toplam kalite yönetimi (sayfa 173-178)

20’nci yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren sanayileşmiş ülkelerde yeni teknolojilerin üretim ve organizasyon modellerini etkilediği Fordist ve Taylorist yaklaşımların önemini yitirdiği ileri sürülmektedir. Bilindiği gibi sanayi hareketi ile birlikte Fordist üretim, hareketli montaj hattı sayesinde belirli ürünler için özel olarak hazırlanmış makinelerle, kitle, standart ve fiyat rekabetine dayalı üretimi ifade etmektedir. Hareketli montaj hattı Fordist üretimde endüstriyel organizasyonla, işletme organizasyonunu belirgin biçimde etkilemiştir.

Buna göre, kitle üretimi yapan endüstriler geniş bir alana yönelmiş, dikey bütünleşme (işletmenin hammaddenin hazırlanmasından, üretim ve pazarlama aşamasına kadar olan bütün işlevleri bünyesinde toplaması) artmıştır. Ayrıca, montaj hattı ileri teknik işbölümünün temelini oluşturmuştur.

Fordist üretimde işler, Taylorist ilkelerle gelişen bilimsel yönetim yaklaşımına göre biçimlenmiştir. Bu modelde üretim sürecinin tüm aşamalarını kapsayacak bir plan esas alınmış; bu planda iş, sistematik olarak alt bölümlere ayrılmış ve bu bölümler de ayrıntılı şekilde tanımlanmıştır. Planda sınırları kati bir işbölümüne tabi tutulan işçilerin

111 Dale.H. Besterfield, Carol Besterfield–Michna, Glen H. Besterfield ve Mary Besterfield–Sacre, “Total

hareketleri verimliliği en üst düzeye çıkaracak biçimde sınırlanmış ve zamanlaması yapılarak en ince ayrıntılarına kadar hesaplanmıştır.

Böylece kitle üretimi, görevler ve pozisyonlar (yatay işbölümü) ile planlama ve kontrol gibi işlevleri kapsayan hiyerarşik yapılanmanın (dikey işbölümü) ileri derecede farklılaşmasına neden olmuştur. İşbölümü ve uzmanlaşma işin niteliksiz ve yarı nitelikli işgücü tarafından yapılmasına olanak tanımış, nitelikli işgücüne olan bağımlılık azalmıştır.112

Geleneksel Taylorist-Fordist organizasyon modeli yalın üretime özgü eşzamanlı mühendislik, tam zamanında üretim, toplam kalite kontrolü, sürekli gelişme, ekip çalışması, tedarik zincirinin bütünleştirilmesi ve işbirliği gibi çalışma sistemleri karşısında önemli değişiklikler geçirmektedir.

Bu doğrultuda yaratıcılığa dayalı ve katılımcı ilişkiler içeren yeni organizasyon modelleri geliştirilmiştir. Esneklik ve verimliliğin birlikte gerçekleştirilmeye çalışıldığı bu modellerde işletmede yatay örgütlenme ve hiyerarşik düzey sayısının en aza indirilmesi, birimler arasında çok yönlü bağlantıların kurulması gibi düzenlemeler yer almaktadır.

Üretimde etkinliğin arttırılması ile ilgili yeni düzenlemeler yatay ve dikey işbölümünde köklü değişiklere yol açmaktadır. Yatay işbölümünde en önemli değişiklik işin bütünleşmesidir. Fordist-Taylorist modelde işin hazırlanması (tablo 11), malzeme yönetimi, kalite kontrol ve bakım gibi işlevler doğrudan üretim işlevinden bağımsızdır.

Bu durum ürün kalitesi, işten memnuniyet gibi konularda sorunlar çıkmasına ve işin organizasyonunda katı bir yapılanmaya neden olmuştur. Yeni modelde; işçinin yaptığı işlerin sayısının artması, yatay iş entegrasyonu (işin genişlemesi), işçinin değişik nitelik taşıyan işler yapmasının yanında, yürütme işlevine planlama, organizasyon ve denetimin de eklenmesi suretiyle dikey düzeyde karar alma yetkisinin artırılmasına (işin 112 T. Erdut, , "Yeni Teknolojilerin İş İlişkilerinin Yapısı Üzerindeki Etkisi", Çimento İşveren, Cilt 11, Sayı 5, Eylül

zenginleştirilmesi), bekleme nedeniyle iş yapmadan geçen zamanının azaltılmasına, işçinin zihinsel ve bedensel yeteneklerinin kullanılmasına yol açmaktadır.İnsan kaynaklarının geliştirilmesi yaklaşımı çerçevesinde işçi ile işverenler arasında daha iyi ilişkilerin kurulması sayesinde işe devamsızlık ve grevlerin azaltılması hedeflenmektedir.

Tablo 11 Taylorizm-Fordizm model ile fonksiyonel alternatifinin karşılaştırılması.

Kaynak: Bozkurt, 1997, 37.

Toplam kalite yönetimi (TKY) yüzyılımızın başlangıcında baş döndürücü bir hızla gelişen, ancak süreç olarak dört basamaklı bir kimlik edinme periyodu yaşayan ve hâlihazırda süreklilik arz eden bir yönetim biçimidir. 1960’lı yıllarda salt muayene ve alınan derslerle başlayan iyileştirme süreçleri bir sonraki 20 yıl boyunca istatistiksel kalite kontrolü ile devam etmiş, analitik araştırmalarla kalitesizliğe çözümler sunmuş, müteakiben ürün veya hizmet süreçlerinin toplamını içerecek şekilde toplam kalite kontrolünü sağlamış ve günümüzde toplam kalite yönetimi adı ile tüm bu oluşumu içermiştir.

Bu yönetim anlayışının temelinde var olan kalite ise, sürekli (bir bakıma kaliteyi uygulayan araştırmacıların da uygulama alanına göre farklılıklar göstererek) bir biçimde ana teması değişmeksizin benzer anlatımlarla ifade edilmeye çalışılmıştır.

Kalite, kurumsal anlamda; bir mal ya da hizmetin belirli bir gerekliliği karşılayabilme yeteneklerini ortaya koyan karakteristiklerin tümü (Amerikan Kalite Derneği – ASQ), belirli bir malın veya hizmetin tüketicinin isteklerine uygunluk derecesi (Avrupa Kalite Kontrol Organizasyonu – EOQC), bir ürünün öngörülen ve şart koşulan gereklere uyum yeteneği (Alman Standartlar Enstitüsü – DIN) ve ürün ya da hizmeti ekonomik bir yoldan üreten ve tüketici isteklerine cevap veren bir üretim sistemi (Japon Bilim adamları ve Mühendisleri Derneği – JUSE ve Japon Endüstriyel Standartları – JIS) şeklinde tanımlanmaktadır.

Kalite, bu alanda çalışmalar yapan bilim adamlarına göre; ürünün toplumda neden olduğu minimum zarar (Taguchi), gereksinimleri tatmin edebilme kapasitesi (Deming), özel bir ürünün, özel bir müşterinin gereksinimlerini karşılama derecesi (Gilmore), ihtiyaçlara uygunluk (Crosby), bir ürünün tasarım ya da özelliklere uygunluk derecesi (Feigenbaum), ilk defada doğruyu yapmak (Price), mevcut ve gelecekteki müşteri gereksinimlerinin karşılanması için gayret etme (Deming), kullanıma uygunluk (Juran), insan gereksinimlerinin karşılanması ve hatta aşılması (Kano) ve müşterinin gerçek gereksinimini müşteriden de iyi bilip bunu karşılamak (Kavrakoğlu) şeklinde ifade edilmektedir.113

Uluslararası Standardizasyon Örgütü’nün (ISO 9000: 2000 standartları) standartlarda getirdiği tanımlardan 1994’teki ifadesi bir ürün veya hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları karşılama kabiliyetine dayanan özelliklerinin toplamı, 2000 sürümünde ise; bir ürün, sistem veya sürecin içerdiği tüm algılanabilir özelliklerin gereklilikleri karşılama yeteneği olarak literatüre geçmiştir.114

113 D. Dengel, , “Kalite Güvenliğinde İstatistiksel Araçlar, Kalite Güvenliği ve Uluslararası Standartlar”, İ.T.Ü.,

İstanbul, 1990, s. 2; İbrahim Kavrakoğlu, “Toplam Kalite Yönetimi”, Kalder Yayınları, Rekabetçi Yönetim Dizisi, 1991, s. 7.

Toplam kalite yönetimi; başlı başına bir yönetim sistemi olmakla birlikte; yeni bir yönetim anlayışı ve felsefesi, hatta yaşam tarzı ortaya koyması, nedeniyle çok çeşitli tarif edilebilir; buna göre toplam kalite yönetimi; süreçlerin, ürünlerin ve hizmetlerin sürekli iyileştirilmesi yoluyla müşteri memnuniyetini hedefleyen bir yönetim metodolojisidir. Terim; olarak ilk kez ABD Deniz Hava Sistemleri Komutanlığı tarafından kendi kalite iyileştirme yönetim yaklaşımını tanımlamada kullanılmıştır. Yalın bir şekilde, bir organizasyondaki tüm çalışanların süreç, ürün,

hizmet ve içinde bulundukları kültüre katılımına dayalı müşteri tatmini ile uzun dönem başarıya ulaşmada yönetimsel bir yaklaşımdır.115

Lojistik ile TKY ilişkisi bu kapsamda ele alındığında; hizmet sağlayıcılarla üreticiler arasındaki kalite yaklaşımında farklılıkların anlaşılması lojistikte kalitenin şekillenmesine yardımcı olacaktır. Lakhe ve Mohanty, hizmet ve üretim arasındaki farlılıkları tablo 12’da özetlemektedir. Müteakip kısımlarda ele alınacak lojistikte kalite yönetiminde hizmet sağlayıcılarla üreticilerin kalite karakteristikleri ile olan bağıntısı bu yönüyle çok anlamlıdır.

Tablo 12 Hizmet ve üretim arasındaki farklılıklar.

115 Duke Okes ve Russell T. Westcott, “The Certified Quality Manager Handbook”, ASQ Quality Press, Milwaukeee,

Belgede Lojistikte toplam kalite yönetimi (sayfa 173-178)