• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KOBİ’LERİN KISA TARİHİ, ÖNEMİ, TANIMI VE GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ

1.2. KOBİ’lerin Önemi

1.2.6. Türkiye’de KOBİ’lerin Yeri ve Önemi

1.2.5. KOBİ’lerin İnovasyon-Yenilik Yapabilme Yetenekleri Açısından Önemi Her alanda hızlı değişimin yaşandığı günümüzde işletmeler, ayakta kalabilmek için bir yandan sürekli yenilik yapmaya zorlanırken, bir yandan da yoğun rekabetle karşı karşıya kalmaktadırlar. Değişime uyum sağlamayan, kendini yenilemeyen kısacası sürekli inovasyon-yenilik yapmayan işletmelerin eninde sonunda yok olmaları kaçınılmaz görünmektedir. Bu işletmeler içerisinde KOBİ’ler daha fazla yer almaktadır.

KOBİ’ler yeni bir düşünceyi gerçekleştirmek, geçmiş birikimlerden hareketle yeni, bilinmeyen ürünleri üretmek veya tasarım gücünü kullanarak, teknolojide değişiklik, yenilik yapmak gibi nedenlerle kurulurlar. Bu şekilde yeni düşüncelerin fiiliyata dökülmesinin, yenilik yapmanın, en kolay ve en uygun yolu KOBİ’lerdir. Bu yenilikler veya düşünceler işletmenin faaliyeti esnasında da geliştirilebilir. Çünkü rekabet ortamında işletmenin daha iyi konuma gelebilmesi için girişimciler, kendi imkânları çerçevesinde yeni yapılanmaları tasarlayabilirler(Küçük, 2005:203).Yeni düşünce veya ürünün piyasada denemesinde büyük işletmeler daha tutucu davranırlar. Oysa KOBİ’ler bu konuda çok daha hızlı ve cesaretle hareket ederler. Bu durum, KOBİ’lerin daha yenilikçi olmalarını sağlar. Tüm bu özellikleri KOBİ’leri büyük işletmelere göre daha dinamik yapmaktadır.

1.2.6. Türkiye’de KOBİ’lerin Yeri ve Önemi

KOBİ’lerin öneminin kavranması gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farkı zamanlarda gerçekleşmiştir. ABD’de, KOBİ’lerin desteklenmesi ve teşvikine ilişkin ilk yasa 1953 yılında hazırlanmıştır. AB ve Birliğe üye olan ülkelerde ise büyüme, rekabet, istihdam gibi önemli konularda yaşanan problemlerin üstesinden gelebilmek için 1983 yılı KOBİ yılı ilan edilmiş ve bu tarihten itibaren çeşitli destekleme politikaları yürürlüğe konulmuştur.

Türkiye’de KOBİ’lerin son dönemlere kadar esnaf ve sanatkârlar kesimi içinde düşünüldüğünden bu işletmelere ilişkin belirli bir sanayi politikası geliştirilememiş ve KOBİ’ler ekonomik kalkınma sürecinde göz ardı edilmişlerdir.

Bu gelişmelerden izlendiği üzere işsizlik oranının yüksek olduğu ülkemizde KOBİ’lerin önemi ABD, Japonya ve Avrupa’da gelişmişliğin itici gücünün KOBİ’ler olduğunun tespit edilmesiyle beraber 1980 sonrasında anlaşılmaya başlanmıştır.

22

Bu işletmelerin desteklenmesine yönelik faaliyetler 1990’lı yıllarda gelişme kaydetmeye başlamıştır. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından 1996 yılı, KOBİ yılı ilan edilmiş, KOBİ’ler ilk defa mevzuattaki yerini 16 Ekim 1996’da çıkan KOBİ Teşvik Kararnamesi ile almıştır.

Ancak 5 Nisan kararları sonrası ekonomik gelişmeler (yüksek enflasyon, artan kamu borçları, mali kriz gibi) KOBİ’lerin lehine olmayan bir ortam yaratacak şekilde biçimlenmiş ve bu işletmelerin ekonomik durumlarını güçleştirmiştir. Bu genel ekonomik güçlüklere ek olarak KOBİ’ler 1996 yılında AB ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması’nın ardından açık ekonomi ve rekabetin ilk sarsıntısını yaşamışlardır.

Tablo 1’de göründüğü gibi, ülkemizdeki KOBİ’lerin sayısı hizmet sektörü de dâhil olmak üzere tüm işletmelerin sayısının %98,9’ini, bu işletmeler toplam istihdamın %76,7’sını oluşturmaktadır. KOBİ yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı %38’dir. Toplam katma değerin %26,5’i KOBİ’lerce oluşturulmaktadır. Toplam ihracat içindeki KOBİ payı ortalama %10 oranında gerçekleşmekte ve bu kesimin toplam banka kredilerinden aldığı pay %5’in altında bulunmaktadır (Sarıaslan, 1996: 9).

Tablo 4. Toplam İşletme Sayısı İçindeki Payına Göre İlk Beş İçindeki Faaliyet Kolları

Faaliyet Gösterdiği Alan Payı (%)

Toptan ve Perakende Ticaret, Komisyonculuk, Tamirat 46,4

İmalat Sanayi 14,2

Ulaştırma, Depolama, Haberleşme 14,2

Otel ve Lokantalar 9,3

Diğer Sosyal, Toplumsal Ve Kişisel Faaliyetler 5,4 Gayrimenkul, Kiralama Ve İş Faaliyetleri 5,0

Kaynak: 3. KOBİ’ler Verimlilik Kongresi 17–18 Kasım 2006 İstanbul Kongre Kitabı, s.17

Tablo 4’de görüldüğü gibi, KOBİ’lerin en fazla faaliyet gösterdikleri alan % 46,4 ile Toptan ve Perakende Ticaret, Komisyonculuk, Tamirat işleridir. Onu 14.2’lik oranı ile

23

Türkiye’nin sermaye birikiminin, kalkınma ihtiyaçları karşısında yetersiz olması ve ülkeye yabancı sermaye girişinin yeterli seviyede bulunmamasından dolayı daha çok kentlerde ortaya çıkan ve büyük işletmelerin istihdam kapasitesinin üzerinde olan işgücü fazlası karşısında ekonomik bir istihdam oluşturma alanı olarak KOBİ’ler, ülkemiz için uygun kalkınma seçeneği olarak görülmektedir.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer alan politika girişimlerinin büyük bir kısmı KOBİ’lerin üretkenliğinin artmasını ve uluslararası rekabet edebilme güçlerinin geliştirilmesini amaçlamaktadır. Uluslararası en iyi uygulamalara dayalı olarak hazırlanan bu plan, üniversitelerle işbirliği içerisinde, küçük işletmelerde ürün kalitesinin artması ile yeni buluşların ortaya çıkarılmasını, teknolojik kapasitenin güçlendirilmesini, risk sermayesi gibi finansman yöntemlerinin geliştirilmesi ve modern yönetim tekniklerinin kullanılmasını öngörmektedir. KOBİ’lerin ihracat yeteneklerini geliştirmek üzere yabancı şirketlerle ortaklık kurulmasının da destekleneceği belirtilmiştir. KOBİ’lere yönelik hizmetlerin iyileştirilmesi ve yaygınlaştırılması için izlenen yeni bir yaklaşım ise, KOSGEB ile TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) arasında ortak merkezler oluşturulmasına yöneliktir.

KOBİ’lerin ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısına uygun kuruluşlar olmaları sebebiyle, bugün olduğu gibi gelecekte de ekonomideki yerlerini koruyacakları ve önemlerinin daha da artacağı düşünülmektedir (Gonca Büyür Atıcı; 2006:29).

KOBİ’lerin Türkiye ekonomisi içindeki payı oldukça büyüktür. Bu payın büyük oluşuna etki yapan çok sayıda faktör mevcuttur. Ayrıca ülkemizde çalışma yasalarından doğan bazı düzenlemeler küçük işyerlerinin sayısını artırıcı yönde etki yapmaktadır (Çımat ve Laçinel, 2002: 42).

2002 genel sanayi ve işyerleri sayımına göre; ülkemizde 1,7 milyon işletme bulunmakta ve işletmelerin %14’ü (yaklaşık 247.000) imalat sanayi işletmelerinden oluşmaktadır.

İmalât sanayinde çalışanların sayısı 2.043.815 olup, toplam çalışan sayısına oranı %32’dir. Sektör ayrımı dikkate alınırsa; KOBİ’lerin %26,5’i metal, %24’ü metal ürünleri, %22,9’u dokuma, %29.35’i gıda sektörlerinde faaliyet göstermektedir (Eser, 1996: 18). KOBİ’lerin yarattığı toplam katma değer 1985 yılında 5,6 trilyon TL’dir. KOBİ’lerin özel sektör ve devlet arasındaki dağılımı incelendiğinde; ölçek büyüklüğüne

24

bağlı olarak kamu payının arttığı izlenmektedir. 50–99 kişi çalıştıran işletmelerin %95’i özel iken, 200–499 işçi çalıştıran işletmelerde bu oran %75’e, 500’den fazla işçisi olan işletmelerde %51,7’ye düşmektedir (Tuncel, 1996: 112).

Tablo 5. Türkiye’de İmalat Sanayi İşletmelerinin Ölçeksel Dağılımı

Çalışan Sayısı İşletme Sayısı Toplam İşletmeler

İçindeki Payı (%) İstihdam Payı (%) 1 - 9 221.539 89,7 27,7 10 - 49 20.325 8,2 20,9 50 - 249 4.118 1,6 21,1 250+ 917 0,3 30,3 Toplam 246.899 100 100

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2003.

İmalât sanayi işletmelerinin ölçeksel dağılımı ise Tablo 5’de verilmiştir. Tabloya göre imalat sanayi işletmelerinin yüzde 90’a yakını, sadece işletme sahibinin çalıştığı veya 1-9 işçi çalıştıran mikro ölçekli işletmelerdir. 10-41-9 işçi çalıştıran işletme sayısı 20.325’tir. 50-250 işçi çalıştıran işletme sayısı 4.118 ve 250+ işçi çalıştıran işletme sayısı ise sadece 917’dir.

Dünya’da ve ülkemizde, KOBİ’lerin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Artan bu önem nedeniyle birçok kurum ve kuruluş KOBİ’lere yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. Özellikle son dönemde ülkemizde bankalar KOBİ’lere yönelik yoğun bir şekilde “KOBİ Bankacılığı” adı altında birçok faaliyeti gerçekleştirmektedir. Devletler ve hükümetler KOBİ’lere daha çok önem vermeye başlamış onların önlerini açmak için bir çok kanuni ve ekonomik düzenlemeler hayata geçirmektedirler.

Outline

Benzer Belgeler