• Sonuç bulunamadı

2.2. Ekonomik Güvenlik Unsurları

3.1.2. Türkiye’de Piyasaya Giriş Güvenliği

Küresel ekonomik kriz son yıllarda dünya çapında gerçekleşen ekonomik faaliyetler için olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Ülkeler farklı pazarlar arayışına girmişler, dolayısıyla etkin yeni politikalar üretmek zorunda kalmışlardır. Bu durum ülkeler arasındaki ekonomik rekabeti de arttırmıştır. Böylelikle;

“Yeni pazarlara girmek” ve

“Mevcut pazarlardaki payın arttırılması”

faaliyetleri ülke gündemlerinde önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Bu hususlarda dış ticaret politikalarının gözden geçirilmeleri gerekmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı, ülke dış ticaret politikalarının oluşturulmasından da sorumludur. Bakanlık;

 Değişen küresel rekabet koşullarına ayak uydurabilmek;

 İhracat faaliyetlerinin planlanma aşamasından gerçekleştirilmesi aşamasına kadar basamak basamak her evrede verimliliği sağlamak;

 İhracatçıların dış pazarlarda karşılaşabilecekleri soru ve sorunlara etkili, etkin ve hızlı yanıt verebilmek için,

İlgili kamu kurumları ve ilgili alanda faaliyet gösteren meslek kuruluşları ile iki ayaklı bir yapı oluşturmuştur. Bu yapının ilk ayağı “Enformasyon”; ikinci ayağı ise “Aksiyon” dur. Yapılanmanın enformasyon basamağının temelinde “Ülke Masaları” yer almaktadır. Ülke masaları toplamda otuz dört tane olup temel amaçları öncelikli

olarak Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere, ihracatçılara ve meslek kuruluşlara, masanın ardından da anlaşılacağı üzere, enformasyon sağlamaktır.268

İnşa edilen bu yeni yapının ikinci bölümü ise “Aksiyon” ayağıdır. Aksiyon bölümünün karar verici mevkiinde bulunan birimi “Pazara Giriş Komitesi”dir. Bu komite altında:

 “Pazara Giriş Faaliyetleri Çalışma Grubu”;

 “Pazara Giriş Engelleri Çalışma Grubu” isimlerindeki gruplar bulunmaktadır. Pazara Giriş Komitesi başkanı, dönemin Ekonomi Bakanlığı Müsteşarıdır. Komitenin daimi üyeleri ise kamu temsilcileri olarak:

 Ekonomi Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı,  Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA),  Eximbank temsilcileri yer almaktadır.

Özel sektör ve meslek örgütleri temsilcileri olarak ise;

 Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı ve/veya Başkan Vekilleri,  TOBB Yönetim Kurulu Başkanı ve/veya Başkan Vekilleri,

 TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve/veya Başkan Vekilleri,  MÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve/veya Başkan Vekilleri,  DEİK İcra Kurulu Başkanı,

 TUSKON Yönetim Kurulu Başkanı ve/veya Başkan Vekilleri,

 Türkiye Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve/veya Başkan Vekilleri,

 Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve/veya Başkan Vekilleri Komitede bulunmaktadırlar.269

Pazara Giriş Komitesi, ilk olarak tayin edilen zaman zarfında ki, bu süre yıl ve /veya dönem olabilmektedir, hangi ülkeler ile öncelikli olarak iktisadi ve ticari ilişkilerin geliştirilip derinleştirileceği hususuna tekâsüf etmektedir. Ardından “Hedef ve Öncelikli Ülkeler” belirlenmekte ve bu ülkelere yönelik ikili ticaret faaliyetleri ile

268 Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı İhracat Bilgi Platformu, Pazar Geliştirme: Hedef ve Öncelikli Ülkeler, (Çevrimiçi) http://destektakip.ekonomi.gov.tr/pg/section-pg-hedef-int.cfm, 23 Temmuz 2016.

269 Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı İhracat Bilgi Platformu, Pazara Giriş Komitesi ve Görevleri, (Çevrimiçi) http://destektakip.ekonomi.gov.tr/pg/section-pg-pgkom.cfm, 23 Temmuz 2016.

iktisadi ilişkilere dair gelişmeleri içeren “Pazara Giriş Faaliyet Planları” hazırlanmaktadır. Planın hazırlanmasıyla birlikte söz konusu ülkenin pazarına giriş eylemlerinin yer aldığı plan karara bağlanmaktadır.

Komite; “İhraç Pazarları İzleme Raporu”nu onaylamaktadır. Bu rapor içerisinde Türkiye'nin ülke ülke ihracat başarımı ile bu doğrultuda yapılan faaliyetleri ve söz konusu faaliyetlerin sonuçları yer almaktadır. Aynı zamanda, Türk ihracatçıların ihraç pazarlarında yüz yüze geldikleri engeller ile bu engellerin çözümü için gerçekleştirilen faaliyetlerin açıklandığı yıllık “Pazara Giriş Engelleri Raporu”nu tasdik etmektedir.270 Bununla beraber, gerektiği durumlarda, “Pazara Giriş Faaliyetleri Çalışma Grubu” ile “Pazara Giriş Engelleri Çalışma Grubu”nu icra edilecek değişik çalışmalar dâhilinde görevlendirebilmesi de Komitenin yetkileri arasındadır.271 Söz konusu Komite, Kurul ve Çalışma Gruplarını yeni oluşturmuş bir ülke olarak Türkiye’nin çeşitli istatistiki göstergeler içerisindeki yeri diğer ülkeler ile kıyaslandığında ortalama düzeydedir. Çünkü aynı zamanda, Türkiye’de piyasa denetimi ve gözetimi de mevcuttur. Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından;

“Piyasa gözetimi ve denetimi; ürünlerin piyasaya arzı veya dağıtımı aşamasında, ürün piyasada veya gerektiğinde kullanımda iken, ilgili teknik düzenlemeye uygun olarak üretilip üretilmediğini, güvenli olup olmadığını denetlemek veya denetlettirmek; güvenli olmayan ürünlerin güvenli hale getirilmesini temin etmek, gerektiğinde yaptırımlar uygulanmasını sağlamak amacıyla Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilen her türlü faaliyeti kapsar.”

şeklinde açıklanmıştır.272

Açık Pazar endeksine göre, Türkiye’nin piyasaya açıklığındaki konumu ile ilgili durum desteklenmektedir.273 Açık Pazar ölçümlerinin 0 ila 5 arasında verilen değerler ile belirlendiği endekste G20 ekonomilerinin ortalama sonuçlarının 3,4

270 Başka bir deyişle; “İlgili birimlere intikalinden itibaren kısa dönemde çözüme ulaştırılamamış pazara giriş engellerini, çözüm planlarını ve çözüm planları doğrultusunda yapılan girişimler”i içeren rapordur.

271A.y..

272 Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, "Piyasa Gözetimi ve Denetimi Sonuçları", (Çevrimiçi) http://www.sanayi.gov.tr/Pages.aspx?pageID=574&lng=tr, 13 Aralık 2015. 273 K. Michael Finger, “ICC Open Markets Index”, Üçüncü Baskı, Eylül 2015, International Chamber of Commerce (ICC), (Çevrimiçi) http://www.iccwbo.org/global-influence/g20/reports-and-products/open-markets-index/, 24 Temmuz 2016, s. 11.

olduğu görülmektedir. Bu düzey 3,7 puan olan tüm ülkelerin yer aldığı örneklem ortalamasından daha düşüktür. Türkiye, 2011-2013-2015 ölçümleri itibariyle genel ülke ortalamasının altında bir piyasa açıklığına sahiptir. Piyasaya girişteki serbestlik düzeyi düşük, ülkenin daha serbest bir ortam için gerekli düzenlemeleri özellikle ticaret açıklığı alanında bu ortalama ile kıyaslandığında yeterli değildir. Ülkenin ticaret kolaylaştırıcı altyapısındaki gelişmeler ile doğrudan yabancı yatırımları çekmek için atılan adımlar umut vaad etmektedir. Sadece dört G20 üyesi ülke ortalama açıklık oranının üzerindedir. Çoğu ülke ortalama piyasa açıklığı alanına düşmektedir. Üç ülke ise ortalama açıklık düzeyinin de altındadır. G20 ülkeleri arasında en iyi sonuca sahip olan ülkeler Almanya ve Kanada’dır. Bu ülkeleri, Avustralya ve Birleşik Krallık izlemektedir. Iralamaya göre G20 ülkeleri arasında en kötü sonuca sahip olan ülkeler Hindistan, Arjantin ve Brezilya’dır. G20 ülkelerinden onbeşi toplam piyasa açıklık sonuçlarında iyileşme yaşamışlardır. Bu bahsi geçen ülkelerden Rusya, Kanada ve Kore en belirgin kazanımı yaşayan ülkeler olmuşlardır. Rusya’nın piyasa açıklık göstergesindeki bu iyileşme, daha önce ortalamanın altında sonuca sahip olan ülke kategorisinden ortalama piyasa açıklığına sahip olan ülkeler kategorisine ülkeyi getirmiştir. Aşağıdaki tabloda sıralamaların gelişimi görülmektedir.274

Tablo 12: G20 Ülkelerinin 2011, 2013 ve 2015 Yıllarına Dair Açık Piyasa Endeksleri (APE)

APE 2011 APE 2013 APE 2015

Arjantina 2.5 2.5 2.5 Avustralya 3.8 4.1 4.1 Brezilya 2.3 2.2 2.3 Kanada 3.8 4.2 4.2 Çin 2.8 2.8 3.0 Fransa 3.9 3.8 3.9 Almanya 4.0 4.2 4.3 Hindistan 2.4 2.5 2.6 Endonezya 2.9 3.0 3.1 İtalya 3.5 3.7 3.7 Japonya 3.5 3.7 3.6 Kore Cumhuriyeti 3.4 3.6 3.8 Meksika 2.8 3.0 3.1 Rusya 2.6 2.8 3.1 Suudi Arabistan 3.9 3.7 3.9 Güney Afrika 3.1 3.2 3.3 274 A.e., ss. 15-16.

Türkiye 3.1 3.4 3.2

Birleşik Krallık 3.9 4.0 4.1

USA 3.6 3.7 3.7

Kaynak: K. Michael Finger, "ICC Open Markets Index", Üçüncü Baskı, Eylül 2015, International Chamber of Commerce

(ICC), (Çevrimiçi) http://www.iccwbo.org/global-influence/g20/reports-and-products/open-markets-index/, 24.07.2016, s. 19. Bu endeksin kullanılmasındaki amaç, piyasa açıklığını belirlemede kullandığı ölçütler olmuştur. Bu çalışmaya göre, bir piyasanın açıklığından bahsedilebilmesi için;

 Ticarette gözlemlenmiş açıklık oranı;  Ticaret politikaları;

Doğrudan yabancı yatırım açıklığı (FDI openness);

Ticaret yapılabilirlik altyapısı (trade-enabling infrastructure) gibi unsurlar önemlidir.

Aşağıda yer alan tabloda, G20 ülkelerinin, yukarıda sayılan piyasa açıklık unsurlarının nasıl değiştiktiği görülmektedir. G20 ülkeleri ortalama olarak en kötü başarımı ticaret faaliyetlerinde gözlemlenmiş açıklıkta göstermişlerdir. Söz konusu ülkeler, büyük ülkeler olmalarından dolayı, kısmen başarımları etkilenmiştir. Aynı zamanda Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH)’ya ithalatın oranı da bu ülkelerde beklenenden düşüktür. Ticarette gözlemlenmiş açıklık oranının düşük olması, hafifletici nedenlere rağmen, ciddi anlamda göz önünde bulundurulmalıdır. Sadece beş G20 ülkesinde ortalama seviyede ticari açıklık oranı gözlemlenmiştir. Ülkelerin onbirinde ise ticari açıklık oranı ortalamanın altındadır. Birleşik Devletler ve Japonya bu bileşende en düşük başarımı gösteren ülkeler olmuşlardır.

G20 ülkeleri ticaret politikalarında göstermiş oldukları piyasa açıklık yaklaşımlarında ülkeleri içeren kümenin bu alandaki ortalamasının altında sonuç elde etmişlerdir. Ticaret politikaları bağlamında ülke sonuçları geniş bir yelpazeye yayılmıştır ve ülkeler için birbirlerinden farklı sonuçlar doğmuştur. Birleşik Devletler ve Japonya, gözlemlenmiş ticaret faaliyetlerindeki açıklık oranının tam tersi bir sonuçla bu alanda en başarılı ülkeler olmuşlardır. Teorik anlamda ticaret politikaları piyasa açıklığına en uygun bu iki ülkenin, gözlemlenmiş ticaret açıklıklarının kötü bir başarım göstermesi ilginçtir. Endonezya, Güney Afrika,

Meksika, Türkiye ve Kore’nin ticaret politikalarında açıklık girişimlerinin ortalama bir düzeydedir. Ancak Hindistan, Arjantin ve Brezilya’nın başarımı ise düşüktür. Ülke ekonomilerinin doğrudan yabancı yatırımlara olan açıklığı incelendiğinde G20 ülkelerinin ortalama bir düzeyde başarı gösterdikleri görülmektedir. Avustralya, Kanada ve Birleşik Krallık’ın; doğrudan yabancı yatırımlar için sağladıkları ortam ve kolaylıklar diğer ülke şartları ile karşılaştırıldığında daha iyi durumdadır. Doğrudan yabancı yatırımlar için en zorlu ortam Endonezya’da bulunmaktadır.

G20 ülkelerinin en iyi başarım gösterdikleri alan ticaret kolaylaştırıcı altyapısının (trade-enabling infrastructure) düzenlenmesidir. Almanya, Birleşik Krallık, Japonya, Birleşik Devletler, Kanada, Fransa ve Avustralya; bu alanda sadece diğer ülkelerden daha iyi sonuçlar elde etmekle kalmamışlardır, aynı zamanda mükemmele yakın bir başarı göstermişlerdir. Hindistan ve Endonezya ise, söz konusu alanda en kötü başarım gösteren iki ülkedir. 2011 yılında bu alanda iyi bir sonuç elde edememiş olan Rusya ise, ticaret yapılabilirlik altyapısında iyileşmelere giderek bu alanda ortalama düzeyde olan ülkeler sınıfına girmiştir. Son yıllarda sağlanan bu başarının arkasında, tüm ülkelerin korumacılık politikalarına karşı, istikrarlı bir şekilde direnmelerinin yattığı iddia edilmektedir. Ancak son dönem Birleşik Devletler başkanlık seçimlerinde de gözlemlenebileceği üzere, yükselişe geçen korumacılık söylemlerinin politikalara ve bu sonuçlara yansıyıp yansımayacağını anlayabilmek için erkendir. Bununla beraber ülkelerin kendi sonuçlarında gerçekleşen değişimlerin arkasında piyasa açıklığı hususunda göstermiş oldukları ilermeler ve bu alandaki gelişmeler yatmaktadır. Aşağıdaki tabloda yukarıda anlatılmış olan alanlardaki gelişmeler gözlemlenebilir.

Tablo 13: G20 Ülkelerinin Piyasa Açıklık Unsurları Sonuçları G20 Sıra Ülke PAİ 2015 Sıra Toplam Skor

Ticaret Açıklığı Ticaret Politikası

DYY Açıklığı Ticareti Kolaylaştırıcı Altyapı 1 Almanya 19 4.3 4.0 4.6 3.2 5.6 2 Kanada 24 4.2 3.5 4.6 4.1 5.1 3 Avustralya 27 4.1 3.1 4.7 4.3 5.0 4 B. Krallık 30 4.1 2.9 4.6 4.1 5.5 5 S. Arabistan 36 3.9 4.0 4.3 2.9 3.7 6 Fransa 37 3.9 2.8 4.6 3.5 5.1

7 Güney Kore 41 3.8 4.3 3.0 3.2 4.9 8 USA 42 3.7 2.1 4.8 3.5 5.2 9 İtalya 43 3.6 2.5 4.5 3.4 4.5 10 Japonya 44 3.6 2.1 4.9 2.7 5.3 11 Güney Afrika 50 3.3 2.9 3.6 3.0 3.9 12 Türkiye 51 3.2 2.8 3.3 3.4 3.9 13 Meksika 54 3.1 2.7 3.3 3.3 3.3 14 Endonezya 56 3.1 2.6 3.9 2.3 2.8 15 Rusya 57 3.1 3.2 2.7 3.5 3.0 16 Çin 59 3.0 3.0 2.5 3.0 3.9 17 Hindistan 63 2.6 3.3 1.8 2.6 2.7 18 Arjantin 65 2.5 2.8 1.8 2.5 3.5 19 Brezilya 70 2.3 2.3 1.8 2.5 3.2

Kaynak: K. Michael Finger, "ICC Open Markets Index", Üçüncü Baskı, Eylül 2015, International Chamber of Commerce

(ICC), (Çevrimiçi) http://www.iccwbo.org/global-influence/g20/reports-and-products/open-markets-index/, 24 Temmuz 2016, s. 15.

Piyasa açıklığı üzerinde uzun ve kısa dönemlerde etkili olan bazı unsurlar bulunmaktadır. Türkiye, bu unsurları göz önünde bulundurarak kısa ve uzun vadede piyasaya giriş etkinliğini geliştirebilir. Bu unsurlar:

Dünya Ticaret Örgütü Ticareti Kolaylaştırma Anlaşmasının (WTO Trade

Facilitation Agreement) Onaylanması ve Uygulanması: Ticareti

kolaylaştırma sürecinde ülkeler kırmızıçizgilerini azaltmakta ve gümrüklerde malların ele alınış prosedürlerini ve işlemlerini basitleştirmektedirler. Dünya Ticaret Örgütü Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması (WTO Trade Facilitation Agreement) bu yönde atılmış bir adımdır. Anlaşmanın; yıllık en az 130 milyar dolar kazandırması beklenmektedir. Bu kazancın büyük miktarının ise gelişmekte olan ülkelere yönelmesi beklenmektedir.

Gümrüksüz (Duty-Free) ve Kotasız (Quota-Free) Piyasa Girişi

Uygulamaları: Gelişmiş ülkeler, Aralık 2005 tarihinde gerçekleşen altıncı

DTÖ bakanlar toplantısında, gümrüksüz ve kotasız piyasaya giriş sunacakları hususunda anlaştılar. Böylelikle en az gelişmiş ülkelerin ithal ettikleri ürünlerin %97’sine kolaylık sağlayacakalrı taahhütünde bulundular.

DTÖ Bilgi Teknolojileri Anlaşmalarının (Information Technology

Agreements-ITA) Genişlemesinin Tamamlanması ve e-Ticaretin

Büyümesinin Dünya Çapında Teşvik Edilmesi: Bilgi teknolojisi

tarihinde, ikiyüzden fazla ek ürün üzerinde tarifeleri kaldırmak hususunda anlaşmışlardır. DTÖ üyesi 161 ülke de bu DTÖ anlaşmasından istifade edeceklerdir. Söz konusu ürünlerin ticareti sonucunda yılda yaklaşık 1,3 trilyon doların üzerinde hasılat elde edilmektedir. Aynı zamanda bu ürünlerin ticareti, küresel ticaretin yaklaşık % 7’sini oluşturmaktadır. Bu yüzde, otomobil ürünlerinden veya tekstil, giysi ile demir & çelik ticaretinin küresel bileşiminden daha büyüktür.

Hizmetler Sektöründe Ticaretin Serbestleşmesi: DTÖ üyeleri hizmet

sektöründe ticaretin serbestleşmesi için somut adımlar atmalıdırlar. Belirli sektörlere odaklanmış çok taraflı müzakereler, alternative müzakere yaklaşımları TİSA (Hizmet Sektöründe Uluslararası Ticaret Anlaşması) dâhilinde denenmelidir. Ticareti yapılan hizmetlerin üzerindeki engellerin kaldıırlması, dünya ticaretine toplam yaklaşık 1 trilyon dolar kazandırabilir ki, bu 1 trilyon dolar aktarıldığında, küresel olarak 9 milyon adet iş yaratabilir. Sektörün serbestleşmesine olan yaklaşımlar; pragmatik, sonuç odaklı, mutabakat temelli, şeffaf olmalıdır.

“Daha Yeşil” İktisadi Faaliyetlerin Ticarette Benimsenmesi: Çok taraflı

DTÖ Çevresel Mallar Anlaşması (EGA), 17 DTÖ üyesi ülke tarafından müzakere edilmektedir. Temmuz 2014’te başlayan resmi görüşmelerden sonar birçok müzakere turu yapılmış ve 650 malın tarifelerinin kaldırılması için mallar listelenmiştir. Söz konusu mallar üzerinden tarifelerin kaldıırlması sadece söz konusu mallardan fazladan 10,3 milyar dolar kazandırmakat kalmayacak, aynı zamanda yeşil ürünler üzerinde gerçekleşecek gümrük vergisi/tarife indirimleri, iklim değişikliğine olumlu etkisi olan bu ürünlere ulaşımı kolaylaştıracaktır.

 Yatırımlar üzerinde çok boyutlu ve yüksek standartlı bir çerçeveye doğru ilerlemenin teşvik edilmesi gereklidir. Uluslararası alanda sadece üç binin üzerinde dar ve geniş kapsamlı yatırım anlaşması mevcuttur.

Beklenenden daha yavaş olarak geröekleşen iktisadi faaliyetler, bankaların uluslararası risk almaktan geri koymakta, firmalar yeni bir ürün için yatırım yapmakta kararsız kalmakta ve hükümetler çoğunlukla ulusal güvenlik ile

ilişkilendirerek regülasyon konularında yerel üretici koruma yönünde adım atmaya çalışmakta ve bu durum kısır bir döngüyü beslemektedir.275 Bu durum ABD başkanlık seçimlerinde hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat adayların ekonomi ile ilgili korumacılık bağlamında söylemlerinde yer almıştır. Ardından başkan Obama yerine seçilecek olan selefini böyle bir durumun iktisadi faaliyetleri tehlikeye atacağı ve Kapitalizm ile çelişeceği noktasında uyarmıştır.

Sonuç olarak Türkiye’nin pazar ekonomisinin geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi ülkenin ilkelerinde yer almakla beraber kamu müdahalesi farklı ağırlıklarda ülke ekonomisinde daima hissedilmiştir. Dünya ekonomisinin değişen koşullarına ayak uydurulabilemsi ve bu yönde esnek politikaların geliştirilmesi, sürdürülebilir bir kalkınma yaratmak için önemlidir. Türkiye bu açıdan yeni pazarlara girmekte ve mevcut pazarlarda ülke payının arttırılması istikametinde yol gösterici bir haritayı çizmesi gerektiğini fark etmesi ve kurumsal altyapısını kurması olumlu ancak geç kalınmış bir adımdır. Oluşturulan bu yeni kurumsal yapının işlerliğinin etkin ve verimli kılınması ve bu durumun devam ettirilmesi sorunsalı kendi önündeki en büyük engeldir. Piyasaya giriş güvenliği iki yönlü bir kavramdır. Ülkenin kendi pazarına da giriş güvenli olmalıdır. Ancak Türkiye ekonomisinde kamu müdahalesi yani denetim ve düzenleme gerçekleştirilmektedir. Ülke tamamen Kapitalist bir sistemi uygulamamaktadır. Tüm piyasalarının bir anlamda savunmasız ve vergisiz bırakılması kendi çıkarı ve gücü ile çelişmektedir.