• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Enerji Maliyetlerinin Yüksek Olması

2.4. Enerji Ekonomisinin Yapısal Sorunları

2.4.2. Türkiye’de Enerji Maliyetlerinin Yüksek Olması

20.02.2001 tarih ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 03.03.2001 tarih ve 24335 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması amaçlanmıştır(Sayıştay, 2011: IV).

Ekonomik ve sosyal hayatımızdaki yeri tartışılmaz olan elektrik enerjisinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli ve düşük maliyetli bir şekilde sunulması olarak tanımlanan elektrik enerjisi sektöründe yapılacak reformlar ile özelleştirmelerden beklenen temel yararların yer aldığı, Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi Yüksek Planlama Kurulu’nun 17.03.2004 tarih ve 2004/3 sayılı kararı ile kabul edilmiştir. Enerji konusunda dışa bağımlı olan ülkemizde enerji maliyetini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Uluslararası piyasalarda gerçekleşen hareketlilik, uluslar arası anlaşmalar enerji maliyetlerini etkilediği gibi ülkelerin kendi iç dinamikleri de enerji maliyetine etki eden faktörlerdir. Uygulanan vergi politikaları enerji fiyatlarını etkilemektedir. Enerji daha önce yapılan açıklamalar ışığında üretimin vazgeçilmez bir girdisi olması yanında aynı zamanda insan hayatının devamı için vazgeçilmez bir

unsurdur. Enerji üzerinden alınan vergilerin artışı kayıp-kaçak oranlarını artırmaktadır. Nitekim TEDAŞ’ın son beş yıllık faaliyetlerine ilişkin verilerin yer aldığı aşağıdaki tablodan da izlenebileceği gibi enerji birim satış fiyatının yükselmesi kayıp kaçak oranlarında artışa yol açmıştır. Son beş yıl için TEDAŞ topluluğunda meydana gelen önemli tutarlardaki zararın normal değerlerinin üzerinde seyreden kayıp kaçak oranlarına bağlı olduğu kabul edilmektedir.2007 yılında 957,0 milyon TL, 2008’de 1,1 milyar TL, 2009’da 894,0 milyon TL, 2010’da 1,9 milyar TL ve nihayet 2011’de 178,7 milyon TL konsolidedönem zararı tahakkuk etmiştir.

Tablo 14: TEDAŞ’ın son beş yıllık faaliyetlerine ilişkin verileri

Konsolide Ölçü 2007 2008 2009 2010 2011

Artış veya Azalış % Tüm alım tutarı Milyon TL 14.782 20.219 19.187 17.741 13.461 24,1 Satın alınan enerji

miktarı GWh 148.028 156.899 129.789 94.999 88.950 6,4 Satın alınan enerji

maliyeti Milyon TL 15.599 19.469 18.474 14.459 12.907 10,7 Satın alınan enerji

birim maliyeti Kr/kWh 11,58 12,11 13,77 14,63 14,82 1,3 Kayıp-kaçak oranı % 14,8 14,4 17,8 20,3 26,7 31,5 Satılan enerji

miktarı GWh 125.619 134.360 106.756 75.671 65.226 13,8 Net satış tutarı Milyon TL 15.026 20.648 19.543 15.032 14.233 5,3 Ortalama satış

fiyatı(Net) Kr/kWh 11,92 15.37 18,3 19,87 21,82 9,8 Ortalama satış

maliyeti Kr/kWh 13,46 16,43 19,87 20,94 26,36 25,9 Kaynak:TEDAŞ

TEDAŞ genelinde dağıtım şirketleri olarak, ortalama birim satış maliyeti 2010 yılında 20,94 Kr/kWh iken 2011 yılında yaklaşık %26,3 oranında artarak 26,36 Kr/kWh olmuştur. Diğer taraftan enerjinin ortalama birim alım maliyeti ise yaklaşık geçen yılın seviyesinde gerçekleşmiştir. Azalan ortalama birim satış fiyatının yanında, özelleştirmeler nedeniyle hem satış miktarı hem de net satış tutarı geçen yıla göre düşmüştür. Elektrik üretiminde kullanılan enerji kaynağının çeşidine göre bir maliyet

analizi yapılacak olursa EÜAŞ’den alınan bilgilere göre; birim enerji maliyetleri açısından, en düşük maliyetli üretim hidroelektrik santrallerde, en yüksek birim maliyetli üretim fuel-oil ile çalışan santrallerde görülmektedir.

Enerji fiyatını etkileyen diğer önemli unsurlar vergi politikaları ve enerji kaynaklarının dışsallıklarıdır. Enerji ve çevre günümüzde ayrı düşünülemeyen iki kavram haline gelmiştir. Enerji maliyetini etkileyen enerji üretim tesislerinin çevreye olan etkileri sadece ulusal düzeyde bir sorun teşkil etmenin ötesinde küresel bir sorun olarak görülmektedir. Gerek ulusal düzeyde gerek uluslar arası düzeyde çevre korunmasına yönelik denetimin artırılması, enerji üretim tesislerinde çevre korunmasına yönelik teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması zorunlu hale getirilmiş, tüm enerji üretim tesisleri çevrenin korunmasına yönelik kontrol sistemleriyle teçhiz edilmeye başlanmış ve bu konudaki araştırma geliştirme faaliyetlerine önem verilmeye başlanmıştır.

Akaryakıt ürünleri üzerinden alınan vergilerin OECD ülkeleri içinde en yüksek seviyede gerçekleştiği ülkemizde çevre kirliliğine katkısı ancak dolaylı şekilde gerçekleşebilmektedir. Elektrik vergisi açısından bakıldığında da durum değişmemektedir. Elektrik vergisinin fiyata oranının en yüksek seviyede gerçekleştiği iki Avrupa ülkesinden biri İtalya diğeri Türkiye’dir. Türkiye sera gazı emisyonlarının % 15-50 aralığında azaltılmasını öngören 21 Mart 1994 tarihli Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (UNFCCC) 24 Mayıs 2004 tarihinden itibaren dahil olmuştur. Ayrıca geç de olsa 2008 yılı başında 6 sera gazı (CO2, CH4, N2O, SF6, PFCs, HFCs) emisyonunun mevcut seviyesinin % 5,2 altına indirilmesini öngören Kyoto Protokolüne taraf olma prosedürünü başlatmıştır. Dolayısıyla Birliğe tam üyelik gerçekleştiğinde ülkemizde yapılacak yeni vergi reformları ile enerjinin maliyeti daha yüksek seviyelere çıkacaktır (Çelikkaya, 2011: 116).

Özellikle elektrik piyasasında yaşanan değişimlere paralel olarak ortaya çıkan fiyat riski yönetimi ihtiyacına cevap vermeyi amaçlayan “Elektrik Piyasası Vadeli İşlemler Sözleşmesi” 26 Eylül 2011 tarihinde işleme açılmıştır.

Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) bünyesinde oluşan saatlik fiyatların aylık ortalamasına yönelik olarak işlem görecek VOB -Baz Yük Elektrik Vadeli İşlem Sözleşmesinin işleme açılmasıyla; gelecekte oluşacak elektrik fiyatlarının bugünden alınıp/satılabilmesi, elektrik fiyatlarına ilişkin risk yönetimi, geleceğe ilişkin beklentilerin elektrik fiyatlarına yansıması, elektrik fiyatlarının tüm yatırımcıların ulaşımına açık finansal bilgi niteliğine ulaşması mümkün olacaktır (VOB, 2011: 1).

Bunların dışında Elektrik Vadeli Opsiyon Sözleşmelerinin amaçları;

Türkiye elektrik piyasasında son yıllarda yaşanan piyasalaşma gelişmelerine paralel olarak ortaya çıkan, vadeli işlem sözleşmeleri ile fiyat riski yönetimi ihtiyacına cevap verebilmek,

Gelecekte oluşacak elektrik fiyatlarını bugünden alıp/satabilmek,

Geleceğe ilişkin beklentilerin fiyatlara yansımasını sağlamak (Çetinkaya, 2011: 2), olarak sıralanmaktadır.

Aynı zamanda bu sözleşmelerin işleme açılmasıyla enerji sektörü elektrik fiyatlarından kaynaklanan risklerini yönetebileceği için bu alanda yatırımların artmasına katkı sağlanması beklenmektedir (VOB, 2011: 1).