• Sonuç bulunamadı

1.4. Enerji Arz ve Enerji Talebi

1.4.1. Enerji Arzı

1.4.2.1. Enerji Talebini Etkileyen Faktörler

Enerji talebini etkileyen faktörleri, nüfus artışı, kentleşme, ekonomik büyümeve sosyal gelişme, teknolojik gelişme ve verimlilik olarak saymak mümkündür.

1.4.2.1.1. Nüfus Artışı

Dünya nüfusunda devam eden artış ve gelişmekte olan ülkelerin hayat standartlarını iyileştirme taleplerindeki artış enerji talebini arttıran başlıca iki faktör olarak ifade edilmektedir (Veziroğlu ve Noyan, 2003: 12). Bilim ve tıp dünyasında yaşanan gelişmeler sonucunda daha iyi beslenme, daha iyi hijyen koşulları ve hayati tehlikesi olan hastalıkların tedavi edilebilmesi ile birlikte 19. ve 20. yüzyıla kadar yavaş artan dünya nüfusu 1950’li yıllardan itibaren önceki yıllara göre daha hızlı bir artış eğilimi içine girmiştir. 1950’li yıllarda 2.5 milyara ulaşan nüfus, 1960’lı yıllarda %2.1 olarak en yüksek artış oranını göstermiştir. Daha sonraki dönemde nüfus artış oranı tekrar düşme eğilimi göstermiş %1.3 olarak gerçekleşmiştir. Nüfus artışının düşmesinin

nedeni olarak doğan çocuk sayısının azalması gösterilmiştir (Engelman vd., 2002:170- 173). 1950’li yıllarda 2.5 milyar olan dünya nüfusu 2000 yılına gelindiğinde 6.1 milyara yükselerek 3.6 milyarlık bir artış göstermiştir (Lester, 2000: 3). 2050 yılı için yapılan tahminler doğum oranlarının düşme eğilimi göstermesine rağmen nüfusun 8.9 milyara çıkacağı yönündedir. Global nüfus son 20 yılda 1.6 milyar insan yükselmiş fakat buna rağmen büyüme oranları düşme eğilimine girmiştir (BP Energy Outlook 2030,2012: 9). BP’nin yayınlamış olduğu Enerji Görünümü 2035 raporuna göre, gelecek 20 yılda nüfus 1.4 milyar daha büyüyecektir. Popülasyon ve gelir artışı enerji talebinin en önemli iki faktörü olarak belirtilmektedir.

Tablo 3: Dünya Nüfusunun Geçmişi ve Gelecekte Tahmini Artışları

Yıllar 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010 2020 2030 2040 2050 Nüfus

(Milyon) 2.518 3.021 3.692 4.434 5.263 6.070 6.830 7.540 8.130 8.593 8.918

Kaynak: World Coal Institute; 2005, “Coal Facts 2005 Edition with 2004 Data,”

http://www.worldcoal.org/pages/content/index.asp? PageID=188, 01.09.2013

Tablo 4: Dünya Nüfus Artışı, Kişi Başına Enerji Tüketimi ve Enerji Tüketim Artış Oranları

1990-2008 Bölgesel Enerji Kullanımı (kWh/kişi) ve Büyüme Oranları

kWh/kişi Nüfus (Milyon)

Enerji Tüketimi (1.000 TWh)

1990 2008 Büyüme 1990 2008 Büyüme 1990 2008 Büyüme

Amerika Birleşik Devletleri 89,021 87,216 -2% 250 305 22% 22,3 26,6 20% Avrupa Birliği-27 40,24 40,821 1% 473 499 5% 19 20,4 7% Orta Doğu 19,422 34,774 79% 132 199 51% 2,6 6,9 170% Çin 8,839 18,608 111% 1,141 1,333 17% 10,1 24,8 146% Latin Amerika 11,281 14,421 28% 355 462 30% 4 6,7 66% Afrika 7,094 7,792 10% 634 984 55% 4,5 7,7 70% Hindistan 4,419 6,28 42% 850 1,14 34% 3,8 7,2 91% Diğerleri 25,217 23,871 nd 1,43 1,766 23% 36,1 42,2 17% Dünya 19,422 21,283 10% 5,265 6,688 27% 102,3 142,3 39%

Kaynak: IEA/OECD, Nüfus OECD/World Bank

Nüfus artıkça enerji tüketimi paralel bir seyir izlemekte ve artış göstermektedir. Aynı zamanda nüfusun içinde bulunan gruplara göre de enerji tüketimi farklılık

göstermektedir. Eğitim gören ve çalışan insanlar nüfusun içerisinde en çok enerji tüketen grup olarak yer almaktadır. En az enerji tüketen grupta ise, okul öncesi çocuklar ve emekliler yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da nüfus artışına paralel bir seyir izleyen enerji tüketim artışı, Orta Doğu ve Çin’de nüfus artışından çok daha yüksek seviyelerde artış göstermiştir. Tablodan enerji tüketimi ile nüfus artışı arasında bir ilişkinin var olduğu izlenmekle birlikte sanayileşmenin de enerji tüketimi üzerinde etkisi olduğunu söylemek mümkündür.

1.4.2.1.2. Kentleşme

Artan nüfusla birlikte daha iyi iş ve eğitim imkanlarına, daha iyi sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan insanlar kırsal bölgelerden kentlere doğru bir göç sağlamış bu da kentleşme olgusunun yerleşmesine neden olmuştur. Sanayileşme ile birlikte gelişen kentler de 1900’lü yıllarda yaşayan insan sayısı bir milyon kişiye ulaşmıştır. Dünya nüfusunun %10’u kentlerde yaşamakta iken, 2010 yılında dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşamaya başlamıştır. Üretimin hammaddesi olan enerji, sanayisi gelişen, sürekli büyüyen kentlerde daha çok talep edilen bir ürün olarak karşımıza çıkmaktadır. Nüfusla ve ekonomik büyümeyle birlikte kentlerin sayısı artmış daha fazla enerji tüketimi ortaya çıkmıştır. Günümüzde sanayi ve ticaret merkezleri artık kentlerin dışına inşa edilmeye başlanmıştır. Ulaşım için kullanılan enerjinin artmasına yol açan bu durum enerji tüketimini de beraberinde artırmıştır. Aynı zamanda kentlerin alanı büyüdükçe insanları ve insanların ihtiyaçlarınıkarşılayan malları taşımak için daha fazla enerji kullanılmaktadır (Erkan, 1998: 41-44).

Bu gelişmelerle beraber insanların sosyal yaşantılarında yaşanan değişimler de enerji talebini artıran faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ataerkil aile yapısından çekirdek aile yapısına doğru yaşanan değişim konut sayılarının artmasına, daha fazla ulaşım aracı talebine, evlerin ısıtılması ve soğutulması için daha fazla enerji gereksinimine yol açmıştır.

1.4.2.1.3. Ekonomik Büyüme ve Sosyal Gelişme

Ekonomik büyüme kavramı, bir ülkede üretilen mal ve hizmet miktarında meydana gelen artışları ifade etmektedir. Dolayısıyla üretimde meydana gelen bir artış enerji talebini de artıracaktır. Mal ve hizmetlerin üretiminin her aşamasında enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Ekonomik büyüme ile enerji talebi arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Ekonomik büyümenin olduğu üretimin artığı yıllarda enerji talebi de

artmakta, durgunluk veya kriz dönemlerinde enerji talebi de doğrusal olarak azalmaktadır.

Medlock ve Soligo (2001)’de ülkelerin enerji kullanımının ülkelerin sahip olduğu teknolojiler, uygulanan farklı enerji vergilerinden kaynaklanan enerji fiyatlarındaki farklılıklar, faktör donanımları ve iklim koşulları nedeniyle farklılaşabileceği ileri sürülmüştür (Medlock ve Soligo, 2001: 82). Fiyat yükseldikçe enerji talebi azalmakta ve tersi bir durumda, fiyattaki düşme enerji talebinde artışa neden olmaktadır (Türkay, 1991: 61). Örneğin, 1950 ve 1973 yılları arasında düşük fiyatlı petrol kullanan ülkelerin GSMH’si iki kat artmıştır. Enerji talebi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki GSMH’da meydana gelen artışlarla ölçülebilmektedir. GSMH, bir ülkede bir yılda üretilen mal ve hizmetlerin nihai değerlerini ifade eden bir kavramdır. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’da meydana gelen artışlarla enerji talebinde meydana gelen artışlar paralel bir seyir izlemektedir. Yeterli enerjinin olmaması halinde, millî hâsıla düşecek, işsizlik artacak, mal ve hizmet arzında darboğazlar oluşacaktır (Bilginoğlu ve Yılmaz, 1986: 360-361).

Enerji, ülkelerin gelişmişlik oranları ile de doğrudan ilintilidir. Refah seviyesi yükselen toplumlarda enerji kullanımı fazlalaşmaktadır (Şen, 1996: 24).Ülke sosyo- ekonomik açıdan geliştikçe enerji talebinin de hızla arttığı görülecektir. Gelişme sürecindeki ülkeler, ekonomilerinin gelişmesi için, gelişmişülkeler ise refah seviyelerini arttırmak için enerjiye ihtiyaç duymaktadırlar (ASO,2000:33-38). Sosyal gelişmede yaşanan ilerlemeler, birçok insanın daha iyi sağlık, eğitim ve yaşam standartlarına kavuşmasını sağlamaktadır. Bu sayede insanlar, daha konforlu, daha uzun, daha üretken ve daha sağlıklı yaşayabilmektedirler. Hayat standartlarının yükselmesi enerji talebinde artışlara neden olmaktadır.

1.4.2.1.4. Teknolojinin Gelişmesi ve Yaygınlaşması

Teknolojik gelişme ile beraber enerji, mal ve hizmet üretiminde daha fazla yer almaya başlamış ve üretimin temel girdisi haline gelmiştir (Karluk, 1997:230). Sanayi devriminden önceki dönemlerde enerji talebi nüfus artışına paralel bir artış gösterirken, sanayi devriminden sonra enerji talebinin nüfus artışından daha fazla artmasının nedeni teknolojik gelişmeye bağlanmaktadır. Teknolojik gelişme ile beraber gelen yenilikler mal ve hizmetlerin üretimini artırmakta, yeni mal ve hizmetlerin insanlar tarafından kullanılmasını sağlamaktadır. Teknolojik gelişmelerle daha az maliyetle, daha kısa zamanda, daha fazla üretim gerçekleştirilmektedir. Bu da toplumların günlük

hayatlarında, enerji kullanımı gerektiren malların daha fazla tüketimine neden olmuştur (Stoker, 2001:14-18).

1.4.2.1.5. Verimlilik

Enerji verimliliği yani enerjinin etkin kullanımı, refah düzeyini değiştirmeden, kalite ve performansı düşürmeden aynı mal veya hizmetleri elde etmek için gerekli olan enerji miktarının azaltılmasıdır (Eray, 2002:16). Enerji verimliliğinin artması enerjinin kullanım alanlarında enerji tasarrufunu artıracak bu da enerji talebini azaltacaktır. Enerjinin verimli kullanılması, enerji kaynaklarının tüketim hızını azaltacak ekosistemi daha az zarara uğratacaktır.