• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Üniversite-Sanayi İşbirliğine İlişkin Kalkınma Planları

2.2. Türkiye’de Üniversite – Sanayi İşbirliği

2.2.4. Türkiye’de Üniversite-Sanayi İşbirliğine İlişkin Kalkınma Planları

korunması ve geliştirilmesi, devletin en önemli ekonomik fonksiyonlarından biridir. Günümüzde devlet üretimden çekilerek hukuki, ekonomik, mali, sosyal ve toplumsal anlamda düzenlemeler, kanunlar, kurallar ve ilkeler hazırlayıp uygulayarak küresel refah düzeyini arttırmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda; Türkiye’de, DPT’nin kurulduğu tarihten bugüne kadar Dokuz adet BYKP uygulanmıştır. Türkiye tarihinde bilim ve teknoloji politikaları iki farklı dönemde incelenmektedir. Birinci dönem, Türk devlet geleneğinin başlangıcından 1960’lardaki kalkınma dönemi; ikinci dönem, 1960’lardan 2000’li yıllara kadar olan planlı kalkınma dönemini kapsamaktadır.

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânı (1963-1967): Türkiye’de, 1960’lı yıllar bilim ve teknoloji politikasını etkileyen kurumların ve uygulamaların ortaya çıktığı yıllar olarak tarihe geçmiştir. DPT 1961’de kurulmuştur. Bilim ve teknoloji politikalarının uygulanması amacına yönelik olarak da 1963 yılında TÜBİTAK kurulmuştur. Birinci Plân’da, uzun süreli bir perspektif, ekonominin ve sosyal yapının gelişmesi yönleri ön plandadır. Türkiye’nin Birinci BYKP’nın hazırlanmasında Türk toplumunun ulaşmak istediği sosyal ve iktisadi hedefler ile harekete geçirilmesi gereken kaynaklar on beş yıllık bir perspektif açısından ele alınmıştır. Türkiye’nin kalkınması için gerekli olan her safhada yeterli sayıda ve üstün nitelikte bilim adamı yetiştirilmiş olması, % 7’lik bir ekonomik büyümenin sağlanması, istihdam meselesinin çözülmesi, dış ödeme dengesine ulaşılması ve bu hedeflerin sosyal adalet ilkelerine uygun olarak gerçekleştirilmesi Türkiye’nin kalkınma planı çerçevesindeki hedeflerini belirtmektedir (Yardımcıoğlu, vd., 2012: 383).

Birinci BYKP’nda, Türkiye’de araştırma çalışmalarının geliştirilmesi çerçevesinde gerekli vurgular yapılmıştır. Buna göre (DPT, 1963: 446-447):

 Bilim adamlarına gerekli maddi imkânların sunulması,manevi ortam oluşturulması

 Temel ve uygulamalı araştırmalar arasında işbirliğini sağlayarak araştırma yapmayı teşvik etmek üzere bir Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurulu kurulması,

 İç ve dış temel bilimsel yayınlara kolay ulaşmanın sağlanması

 Araştırma seviyesinin yükseltilmesi amacıyla bazı bilim yayımlarının dilimize çevrilmesi’ Birinci BYKP’nda yer almaktadır.

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Plânı (1968-1972) :İkinci BYKP’nda bilim ve teknoloji politikalarından şu şekilde bahsedilmektedir (DPT, 1968:199- 201):

 Türkiye’nin iktisadi ve sosyal yapısını daha iyi tanımak için Türkiye iktisadi ve Sosyal Araştırma Kurumu kurulması, bu kurumun ´Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, TÜBİTAK ve DPT ile işbirliği içinde çalışması gerekliliği,

 Bilim ve araştırma ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kaynakların verimli şekilde kullanılıp, kaynak tahsisinde çeşitliliğe gidilmesi, milletlerarası araştırmalara katılma, Türk bilim adamlarının milletlerarası alanda, yabancı bilim adamlarının Türkiye’de çalışmalarının teşvik edilmesi,

 Özel sektörün araştırma yapmasına veya araştırma birimleri kurmasına teşvik edilmesi,

 Üniversitelerde öğretim üyelerine araştırmaya zaman ayırabilmelerini sağlayacak bir ücret ve araştırma finansman sistemi uygulanması, öğretim üyelerinin araştırma yapacak gelir sağlamalarındaki sınırlandırmaların kaldırılması, bilimsel araştırma niteliğinde kalmak ve öğretim fonksiyonunu aksatmamak şartı ile üniversite dışındaki, kişileri doktora yapmaya ve araştırmacı olmaya özendirici İmkânların sağlanması, İkinci BYKP yer almıştır. 1973 yılında TÜBİTAK’a bağlı olarak Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Merkezi’nin kurulması, bu dönemde bilim ve teknoloji alanındaki en somut gelişme’dir. (http://www.mam.gov.tr/kurum- bilgileri/tarihce.html,12.09.2013).

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Plânı (1973-1977): Üçüncü BYKP bilim ve teknoloji politikasıyla ilgili düzenlemeler şöyle sıralanmaktadır (DPT, 1973: 684):

 Dış pazarlarda rekabet olanaklarının arttırılması ve ekonomide yüksek verimliliğin sağlanmasıyla, dünyadaki teknolojik gelişmelerin yakından izlenmesi ve değerlendirilmesi, teknik enformasyon merkezlerinin daha etkin bir şekilde

çalışmaları ve Ar-Ge kuruluşlarının teknolojik gelişmeleri izleyip, değerlendirmesi ve Türk teknoloji literatürünün geliştirilmesi,

 Üniversite ve diğer akademik araştırma kurumlarının çalışmaları teknoloji üretimini arttıracak biçimde yönlendirilerek, kurumların sanayi kesimi ve ekonominin diğer faaliyet dalları ile yakın ilişki kurmalarının sağlanması, Üçüncü BYKP’nda anlatılmıştır. 1970’li yıllarda artık, bilim ve teknoloji konusu daha ciddi şekilde değerlendirilmektedir. Sistemik bir anlayışa doğru gidiş vardır ve net olarak, üniversite ile sanayi arasında ‘yakın bir ilişki’ kurmaktan söz edilmektedir (Göker, 2008: 4).

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Plânı (1979-1983): Bu planda, ilk defa bilim ve teknoloji ana başlığı altında teknoloji politikasına değinilmiştir. Dördüncü Plân’da vurgulanan teknoloji politikasına ilişkin bahsedilenler şu şekildedir (DPT, 1979: 48- 49-50):

 Teknoloji politikası, sanayi, istihdam ve yatırım politikalarıyla bir bütün olarak ele alınarak, bazı sanayi sektörlerinin kendi kültür ve kimliklerini oluşturması,

 Ar-Ge çalışmalarının üretime dönük ve sanayi ile ilişki içinde geliştirilmesi, bu amaçla araştırma ve geliştirme harcamalarına daha büyük kaynakların ayrılması,

 Kamu kuruluşlarının, bilim ve öğretim kurumlarının ve özel kuruluşlarla bilimsel - teknolojik araştırma ve geliştirme alanındaki çalışmaları arasında plan hedefleri doğrultusunda verimli bir işbirliği sağlanması, bugüne kadar kritik sektörlerde ileri teknolojilerin transferinde kamu girişimlerinin sahip olduğu ağırlık göz önünde tutularak ve etkin bir denetim düzeni ve yeni mevzuat çalışmalarıyla, dıştan alınacak en ileri ve denenmiş teknolojilerden geniş biçimde yararlanılması,

 Türkiye’nin teknoloji üretiminde geçireceği evreleri göz önünde tutan ileri teknolojilerin özümsenmesine olanak veren bir “sınai fikri mülkiyet hakları” yasası çıkarılıp ve bu yasanın uluslararası bazı anlaşmalarla etkisinin azaltılması,

 Mevcut ve yeni teknolojilerle kaliteli ürün ve hizmet üretimini sağlamak üzere kuruluşlarda entegre kalite kontrol tekniklerinin kullanılmasının başlatılması, yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi, olarak belirtilmektedir.

1963’den 1983’e kadar ki ilk dört Kalkınma Plânı dönemi, doğa bilimleri alanında bilimsel faaliyette araştırma yapanların sayılarını ve bilimsel faaliyet kapasitesini arttırmaya yönelik olmuştur. Üniversite-sanayi işbirliği açısındansa, bu dönemin en azından bu iki kurum arasındaki ilişkinin konuşulmaya ve ilişki kurma gereğinin anlaşılmaya başlandığı bir dönemdir (Göker, 2008: 5). TÜBİTAK’ın kurulduğu günden bu yana sürdürdüğü bilim ve teknoloji politikaları; 1983 yılında 300 kadar bilim adamı ve uzmanın katılımıyla hazırlanan “Türk Bilim Politikası:1983-2003” belgesiyle ilk kez ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur. Bu çalışma ile Türkiye’de ilk defa uluslararası normlarla uyumlu olarak Türkiye’nin Ar- Ge kapasitesi, insan gücü ve harcamaları tespit edilmiş, bilimsel alanda uzun vadeli hedefler belirlenmiştir Bu belgenin amacı, Türkiye’deki bilimsel ve teknolojik araştırmaları, belirli bir hedefe yöneltmek ve bilimsel çalışmaların toplum refahını arttırıcı alanlarda kullanılmasını sağlamaktır (Özdaş, 2000: 41-42). Bu dönemde ayrıca ; 4 Ekim 1983’de ,77 sayılı Kanun Hükmünde Kararname “Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu” kurulmuştur (Özdaş, 2000: 40). Türkiye’de 1960’lı yıllarla birlikte bilim ve teknolojinin önemi anlaşılmıştır. Fakat kurumlar arasındaki iletişimsizlikten dolayı somut çalışmalar üretilememiştir. Oysa aynı dönemde başta Japonya ve Güney Kore olmak üzere Türkiye ile aynı çizgiye ve şartlara sahip pek çok ülke günümüzde yararlandıkları bilim ve teknoloji alanında gelişmelerini sağlayan birçok kurumunun ve mevcut bilimsel alt yapılarının temellerini bu yıllarda atmışlardır.

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989): Beşinci BYKP uygun teknoloji transferi için, teknoloji seçimi ve adaptasyonu çalışmalarına ağırlık verilmesi, teknoloji uyum çalışmalarının arttırılması yönünde çalışmalar yapılmıştır. Planın bilim ve teknoloji politikasına ilişkin temel hedefleri şöyledir (DPT, 1985: 159):

 Ar-Ge ve teknolojik gelişme ekonomik ve sosyal yönden değişmenin yön gösterici en önemli gücüdür. Ar-Ge faaliyetlerinin dinamik bir yapıya kavuşturulması,

 Teknoloji üretiminde yeni ve ileri teknolojilerin ülke şartlarına uyarlanmasında, özel sektör kuruluşlarının teknoloji adaptasyonuna teşvik edilmesine ilişkin politika ve tedbirlerin uygulanmaya konulması, bilim ve

teknolojideki gelişmelerin gerisinde kalmamak ve dünyada meydana gelen hızlı değişmelere ayak uydurabilmek için bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından izleyecek ve sonuçlarını en uygun zamanda ilgililerin hizmetine sunacak mekanizmaların kurulmasının sağlanması, TÜBİTAK’ın koordinasyon ve duyurma görevleri düzenleyerek geliştirilmesi, YÖK’ün dokümantasyon ve araştırma çalışmalarını bu politikalar istikametinde geliştirmesi,

 Bilimsel Ar-Ge’nin artması için gelişmiş cazibe merkezlerinin kurulması, özellikle, üniversitelerin kuvvetli oldukları belli alanlarda ihtisaslaşmaları ve ayrıca üniversite - sanayi işbirliğinin etkin bir duruma getirilmesinin teşvik edilmesi, olarak belirtilmiştir.

Beşinci BYKP’nda üniversite-sanayi işbirliğine önem verilmiştir. Özel sektör kuruluşları bu dönemde Şişe Cam Endüstrisi, Sabancı Holding, Koç Holding, Eczacıbaşı Holding, Etibank ve PETKİM Petro Kimya Holding Araştırma Merkezi adı altında Ar-Ge merkezleri kurmaya başlamışlardır (Çetin, 2009: 1219).

Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990-1994): Altıncı BYKP’nında; bilgi toplumu haline gelmenin bilgi teknolojilerini etkin bir şekilde kullanmanın önemli olduğu anlaşılmıştır. Bilgisayar ağlarının sağlanması ve kullanımının yaygınlaştırılmasına önem verilmiştir. Bilim ve teknoloji politikaları ile ilgili öngörülen temel ilke ve hedefler olarak; bu kalkınma planı’nda üzerinde durulan konular şu şekildedir (DPT, 1989: 309-310-311):

 Üretim ve kalitenin artırılarak dış pazarlarda rekabet gücünün kuvvetlendirilmesi amacıyla gerekli ileri teknolojiler transfer yolu ile sağlanarak, teknoloji üretimine geçilmesi, elde edilen bilgi ve teknolojinin yaygınlaştırılması,

 Bioteknoloji, enformasyon teknolojisi, mikroelektronik, telekomünikasyon, uydu teknolojisi, nükleer teknoloji, yeni malzemeler gibi ileri teknoloji alanlarındaki her türlü Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi,

 Sanayi kuruluşları, üniversiteler, araştırma kurumları ve kamu kurumlarının bilim ve teknoloji hedeflerine ulaşmalarını teminen gerekli koordinasyonun sağlanarak, bu kurum ve kuruluşların tam bir işbirliği içinde olmalarının teşvik edilmesi,

 Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile arasındaki “bilgi açığı”nı kapatabilmek için, dünyada bilgi odakları denilebilecek kuruluşlara bilim adamlarının yerleştirilmesi, projelere katılarak, bilim ve teknoloji açısından önemli ülke ve şehirlerdeki bilim ve teknoloji faaliyetlerinin izlenmesi, bilgi ağlarına bağlanılması, yabancı ülkelerde yerleşik Türk bilim adamlarından yararlanabilecek ortamın tesis edilmesi,

 Üniversitelere uygulamalı araştırmalar yanında, temel araştırma yapmaya yönelik desteklerin arttırılması, Ar-Ge yapan veya yaptıran kamu ve özel kesim kuruluşlarının desteklenmesi,

 Üniversite - Sanayi işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla, mevzuatta gerekli değişiklikler yapılarak, bu alanda faaliyet gösteren teknoparkları teşvik ederek yaygınlaşmasının sağlanması,

 Ar-Ge Fonu’nun kurulması,

 Türkiye’de yazılım sektörünün uluslar arası rekabet gücüne sahip bir yazılım endüstrisine dönüştürülmesi ve geliştirilmesinin sağlanması,

 “Bilgisayar okur-yazarlığı”, bütün eğitim seviyelerinde ve karar verme yetkisine sahip yönetim kadrolarının arttırılması,

 Bilgisayar kullanımını hizmetler sektöründe olduğu kadar üretim sürecinde ve Ar-Ge faaliyetlerinde de yaygınlaştırılması, olarak ele alınmıştır.

“Türk Bilim Politikası: 1983-2003” belgesi, yürürlükte olmasına rağmen istenilen başarı sağlanamamıştır. Bunun üzerine bu dönem içinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır.

Bu kapsamda, ilk defa Ankara’da 14-16 Mayıs 1990’da “Birinci Bilim ve Teknoloji Şûrası” toplanmıştır; Bilim ve Teknoloji’de hızlı bir gelişme için uzun vadeli ulusal bir Bilim ve Teknoloji’de politikasının hazırlanması uygulanması için zemin hazırlamak, Bilim ve Teknoloji’nin dünya ülkelerinin ekonomik, politik ve askeri gücüne olan etkilerini ortaya koyarak toplumu duyarlı hale getirmek ve kamuoyu oluşturmak, ülkemizde bilim ve teknoloji alanında geç de olsa bir politik irade ve kararlılığın oluşmasını sağlamak, dünyadaki ve ülkemizdeki bilimsel ve

teknolojik gelişmeler alanında bilimciler, sanayiciler, idareci ve uzmanlar arasında yaygın bir görüş ve bilgi alışverişi için bir forum sağlamak Bilim ve Teknoloji Şurası’nın toplanmasındaki temel amaçları oluşturmaktadır (Özdaş, 2000: 49). Şûra’da özellikle üniversite-sanayi-devlet işbirliğine yönelik çalışmaların önceliğinden bahsedilmiştir. Üniversitelerde öğretim üyelerinden ve firma temsilcilerinden oluşan danışma kurulları oluşturulmasına, bilgi alışverişi yoluyla ilişkilerin geliştirilmesinin önemine, bölgesel sorunların üniversitelerce çözülmesine, küçük sanayilerin sektör bazında Ar-Ge birimleri kurmasının teşvik edilmesine yönelik çeşitli kararlar da alınmıştır. O dönemde İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından 4-5 Kasım 1994’te İstanbul’da “Türkiye Üniversite Sanayi İşbirliği Birinci Şûrası” düzenlenmiştir. Toplantıda USİ için Üniversite ve sanayiye eğitici, öğretici,uygulayıcı, araştırıcı, üretici, denetleyici, planlayıcı,yaratıcı niteliklerin kazandırılması ve geliştirilmesi gerektiği, üniversitelere sanayicilerin deneyim, birikim,sorun ve beklentilerinin aktarımı ve buna bağlı olarak araştırma, eğitim ve öğretim programlarının yönlendirilmesi ve geliştirilmesinin önemi, Sanayinin yinelenmesi, üretimin kalite ve verimliliğinin arttırılmasında üniversiteden yararlanılması, Ar-Ge kaynaklarının verimli kullanılması,Üniversitelere maddi kaynak oluşturulması gibi ana hedefler belirtilmiştir (Öztürk vd., 1994: 40). Ve raporlar tutulmuştur. Söz konusu raporlarda getirilen öneriler, daha sonraki politika çalışmalarında yer alan üniversite sanayi işbirliğini geliştirmeye yönelik öngörülere ve bu öngörüleri hayata geçirmeye yönelik belli uygulamalara önemli ölçüde ışık tutmuştur. Yine aynı dönemde,1983 yılında kurulduğu hâlde ilk toplantısını ancak 1989 yılında yapabilen BTYK (Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu) 3 Şubat 1993 tarihinde yaptığı ikinci toplantıda, 2003 yılına kadar olan on yıllık dönem için, bilim ve teknolojide izlenecek yeni bir politika belirlemiştir. Tasarımı TÜBİTAK tarafından yapılan bu politikanın ana hatları ve uygulamaya yönelik karar tasarıları “Türk Bilim ve Teknoloji Politikası: 1993-2003” başlığını taşıyan bir dokümanla Yüksek Kurul’un onayına sunulmuştur. Bu tasarımdaki ana amaç, ülkeyi bilim ve teknoloji bakımından ileri ülkeler düzeyine getirmektir (Özdaş, 2000: 52).

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000): Yedinci BYKP’ında, “Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi 1995” başlıklı doküman üzerinden bilim ve teknoloji

politikalarını somut bir zemine oturtulmak istenmiştir (TUBİTAK, 1997: 33). Bu proje, Türkiye’yi bilim ve teknolojide yetkinleşmiş, ve üretilen bilim ve teknolojiyi hızla ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürebilme, inovasyon becerisini kazanmış bir ülke haline getirebilmenin yolarını göstermektedir. Projede; bilim ve teknoloji atılımı’nı başarabilmek için eğitim-öğretim sistemimizi geliştirmek, ülke kaynaklarının önceliğini eğitim-öğretim ve Ar-Ge’ye verilmesinin önemi belirtilmektedir (TUBİTAK, 1997: 33,34).

Bu proje ile Türkiye’nin bilim ve teknoloji politikalarının tasarımında görev alan ya da bu politikaların belirlenmesinde etken olan kişi ve kurumların, üniversite- sanayi işbirliğinin temel anlayış ve kapsamının belirlenmesi büyük rolü bulunmaktadır. Ve bu konuyu ulusal inovasyon sistemine özgü sistemik bir yaklaşımla çözmek istedikleri bilinmektedir (Göker, 2008: 10). Plana göre (DPT, 1996: 70-71-72-73):

 Bilim ve teknoloji yeteneğinin yükseltilmesi; teknolojiye erişmeyi; teknolojiyi transfer yoluyla edinmeyi, özümsemeyi, sanayi üretimi başta olmak üzere, ekonominin tüm etkinlik alanlarına yayarak teknolojinin difüzyonunu ve füzyonunu sağlayarak kullanır hale gelmesinin sağlanması,

 İleri teknolojiyi edinebilmek, özümsemek, ekonominin ilgili etkinlik alanlarına yayarak kullanır hale gelebilmek; bu teknolojiyi bir üst düzeyde yeniden üretebilme becerisini kazanabilmek ve bu beceriyi teknolojinin kaynağı olan bilimi üretebilme yönünde derinleştirebilmek bir süreçtir. Bu süreci düzenli ve sistemli bir temel üzerine oturtabilmek için eğitim-öğretim sisteminin geliştirilmesi, AR-GE kurumları, Üniversiteler ve üreticilerin işbirliği içerisinde olmalarının önem taşınmasının gerekliliği,

 Ülkenin bilim-teknoloji-sanayi stratejisi ve politikalarıyla eğitim-öğretim, Ar-Ge strateji ve politikaları arasında tam bir birlik sağlanması, strateji ve politikaların ilgili taraflarca kararlılıkla hayata geçirilmesini sağlanması,

 Akademisyenlerin, üniversiteden izinli olarak, devlet kuruluşlarında çalışabilmelerinde olduğu gibi, sanayi kuruluşlarında da çalışabilmelerinin sağlanması, Sanayi kuruluşlarınca yürütülen Ar-Ge ve yenilik faaliyetine katılma

koşuluna bağlanabilecek bu tür, geçici süreli çalışmalar için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması,

 Sanayimizin gündemindeki konular, yüksek lisans, doktora ve doktora sonrası araştırma konuları arasında yer alabilmeli, bu tür bir çalışma yapan tez öğrencisi ve danışmanına sanayi kesimince, burs ve benzeri bir destek sağlanmış olması koşuluyla, araştırma sonuçlarının desteği sağlayan tarafça ticarileştirilebilmesini ve doğabilecek patent haklarını güvence altına alan bir düzenlemenin getirilmesinin sağlanması,

 Sanayiden gelecek talebe yönelik olarak üniversitece yürütülecek araştırma faaliyetini desteklemek üzere özel bir fon oluşturulması, araştırmayı yaptıracak sanayi kuruluşlarının belirli oranda katılacağı bu fonun yönetiminde sanayi kesiminden temsilcilerin de bulunması,

 Üniversite-sanayi işbirliği için, konu ile ilgili üniversitelerde, bağlantı ve/veya danışmanlık ofislerinin oluşturulması,

 TOBB bünyesinde oluşturulan Teknoloji Danışma Kurulu’nun üniversite- sanayi işbirliği için uygun bir ortam oluşturulmasına katkıda bulunulması, benzer biçimde, Sanayi Odalarında, üniversitelerde oluşturulacak olanlara denk bağlantı birimlerinin kurulması,

 Mevcut, üniversite eksenli teknopark girişimlerinin başarıya ulaştırılması, üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilebilmesinin güvencesinin oluşturulması,

 YÖK yasası ve buna bağlı mevzuat da hızla gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi,

 Sanayi yaşamı ile akademik yaşamı ve girişimciliği, teknoloji geliştirme merkezleri, teknopark ve teknokent gibi kurumsal yapılar içinde bütünleştirerek bölgesel kalkınmaya da önemli katkılar sağlayacak olan TGB ile ilgili yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması, söz konusu bölgelerin, yaratıcılık yeteneğine sahip yabancı girişimciler ve bunların yerli girişimcilerle kuracakları ortaklıklar için de birer cazibe merkezi haline getirilmelerine ve bunların desteklenmesinin sağlanması, Yedinci BYKP ‘nın Bilim ve Teknoloji başlığının özetidir.

Yedinci Plan döneminde ortaya konan ikinci doküman, BTYK’nın 25 Ağustos 1997 günlü toplantısında onaylanan “Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Politikası” başlıklı raporudur. Türkiye’nin Bilim ve Teknoloji Politikası raporunda, Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi de dikkate alınarak, 1993 sonrasının Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikası’na son şekli verilerek “Âcil Eylem Plânı” olarak yorumlanabilecek bir uygulama planı düzenlenmiştir. 29 maddeden oluşan uygulama gündeminin doğrudan üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesiyle ilgili olan üç maddesi şu şekildedir (TÜBİTAK, 1997: 43; Göker, 2008: 12):

 TGB yasası’nın çıkarılması

 Beyin gücü kaynaklarının yönetimine ilişkin mevzuat düzenlemeleri/ araştırmacı personel mevzuatı hazırlanması

 Üniversite-sanayi ortak araştırma merkezleri kurulması

Yedinci Plan döneminde, ulusal inovasyon sistemi kavramı açıklığa kavuşmuş, bilim ve teknoloji politikalarının tasarımında görev alan kişi ve kurumlar üniversite-sanayi işbirliğinin temel felsefesi ve kapsamını daha net belirlemişlerdir. Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi’nin önerdiği yedi alanda atılım hayata geçirilmemiştir. Fakat bu proje üniversite-sanayi işbirliği konusunda 2000’li yıllara ışık tutmuştur.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005): Sekizinci BYKP’nda, Üniversite-kamu-özel kesim ortak Ar-Ge girişimlerinin özendirilmesi ve desteklenmesi tekrar gündemdeki yerini almıştır. Örgün eğitime destek olacak şekilde etkileşimli Bilim ve Teknoloji Merkezlerinin kurulması planlanmıştır Sekizinci planın konuyla ilgili görülen temel politikaları şöyle sıralanmaktadır (DPT, 2000: 125-126):

 Sağlam bir bilim temeli ve belirli bir yenilik kapasitesine sahip olabilmek için gerekli olan Ulusal Yenilik Sistemi tamamlanarak sistemin etkin çalışmasının sağlanması,

 Üniversitelerin Ar-Ge faaliyetlerinde öncü olmaları dikkate alınarak, üniversite-kamu-özel kesim ortak Ar-Ge girişimlerinin özendirilmesi,

 Bilim ve teknoloji ile toplumun birbirine yakınlaşmasının sağlanması, yaşayarak, eğlenerek öğrenme amacıyla örgün eğitime destek olacak şekilde etkileşimli Bilim ve Teknoloji Merkezleri’nin kurulması,

 İleri teknoloji alanlarında Endüstri Parklarının kurulmasının desteklenmesi,  TGB’lerin kurulmasına ilişkin hukuki ve kurumsal düzenlemelerinin yapılması, olarak belirtilmiştir.

24 Aralık 2000 ‘de BTYK; yedinci BTYK toplantısında, Cumhuriyetimizin 100. Yılına kadar uzanan 20 yıllık bir dönem için yeni bilim ve teknoloji politikalarının belirlenmesi için TÜBİTAK’ı görevlendirmiştir. Ve Vizyon 2023 ortaya çıkmıştır. Bu Projenin ana teması; Cumhuriyetimizin 100. yılında, Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda bilim ve