• Sonuç bulunamadı

B. DEMOKRAT PARTİ’NİN KIBRIS POLİTİKAS

4. Türkiye’nin Değişen Kıbrıs Politikası

Kıbrıs’ın egemenliği hakkında çözümsüz kalan Londra Konferansı’ndan sonra EOKA Enosis’i gerçekleştirmek amacıyla adadaki faaliyetlerine hız vererek terörü kullanarak bir huzursuzluk ortamı yaratmıştır.567 Yunanistan da uluslararası kamuoyunda Rumların avukatlığını üstlenmiş ve kendisini konunun tek muhatabı haline getirmeye çalışmıştır. İngiltere ise daha sert önlemler almış ve Makarios’u ada dışına çıkarmıştır.568

Türkiye 1956 yılına gelindiğinde adanın kendisine verilmesi tezinde biraz daha yumuşama göstermektedir. 16 Kasım 1956 tarihinde Adnan Menderes, Nihat Erim’i makamına davet ederek Kıbrıs hakkındaki çalışmalara onun da katılmasını istemiş ve bu sırada hükümetin Kıbrıs hakkında siyasi hedefini şu şekilde açıklamıştır:569

a. Kıbrıs’ın İngiltere’de kalmasını isteriz.

b. Eğer İngilizler çekilecekse Kıbrıs asli sahibi olan Türkiye’ye iade edilmelidir. c. Bu olmadığı takdirde Yunanistan’la aramızda yarı yarıya taksim edilmelidir. Bu takdirde İngiltere’ye arzu ettiği üsler veya bölge bırakılır.

566 Eleştiri CHP adına konuşan Turgut Göle tarafından yapılmıştır. Bkz: TBMM Tutanak Dergisi,

Dönem 10, Toplantı 2, C.10, (Kasım 1956) s.719.

567 Cumhuriyet, 17 Mart 1956. 568 Bağcı, a.g.e., ss.118-119.

133

d. İngiltere Ada halkına Self-Government hakkı tanımayı tercih eder görünüyor. Bu tahakkuk ederse Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin hakları ve emniyeti sağlamca korunmalıdır.

e. Hiç kabul edemeyeceğimiz şık Kıbrıs’ın Yunanistan’a verilmesidir.

16 Aralık’ta İngiltere Müstemlekeler Bakanı Lennox Boyd Adnan Menderes ile bir görüşme yaparak Kıbrıs sorunu hakkındaki düşüncelerini açıklamış ve Radcliff Anayasası hakkında bilgi vermiştir. Görüşme sırasında tutulan zabıtta, Boyd’un Kıbrıs Türkleri hakkındaki düşünceleri şu şekilde yer almaktadır: “Adanın gerçek coğrafi bakımdan gerek orada yaşayan soydaşlarınız bakımdan sizin için haiz olduğu ehemmiyeti tam manasıyla müdrikim. Size her hangi bir şey imposer etmek istiyor değiliz. Aramızda anlaşmaya varabileceğimizi ümid etmekteyim. Şimdi hemen söyleyeyim ki Kıbrıs’tan kaçmaya veya sizi müttehid (united) ve düşman bir Kıbrıs'la karşı karşıya bırakmak istemeyiz ve bunu asla yapmayacağız. Rumların tazyik ve tehditlerine boyun eğmeyeceğiz. İngiliz-Yunan ve Türk-Yunan münasebetlerini düzeltmek için elimizden gelen her şeyi yapmaktayız.”570

Lennox Boyd 19 Aralık’ta Kıbrıs’a kısmi muhtariyet tanıyan Radcliff Planı’nı Avam kamarasında açıklamıştır. Adnan Menderes de 20 Aralıkta Anadolu Ajansı’na bir açıklama yaparak “Müstemlekeler nazırı Lannox Boyd’un İngiltere Hükümeti namına beyanat, heyeti umumiyesi itibariyle Kıbrıs meselesinin nihai şekilde hallini temin edebilecek hareket noktaları ihtiva etmektedir” diyerek bu konuyu görüşebileceklerini söylemektedir.571 Rumların tasarıyı kabul etmedikleri için, bu tasarının üzerinde çalışılmamıştır.

Zorlu, 1956 yılının başında mecliste hükümetin Kıbrıs politikasını eleştirenlere “Kıbrıs meselesi, Türkiye ile İngiltere'yi alakadar eder. O zamanki İngiltere Hariciye Nazırı MacMillan'ın açık bir beyanatı vardır. MacMillan bu beyanatında diyor ki: “Biz, bu adayı Türkiye'den muayyen şartlarla aldık. Bu şartlar devam ediyor ve bu şartlar devam ettiği müddetçe burada kalacağız.” Kalmadıkları anda ada Türklerindir. Bu mesele ne Yunanistan'ı, ne de başka bir devleti alakadar eder. Londra Konferansı’na neden gittik? Çünkü Yunanistan mütecaviz

570 Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 38.227.2. 571 Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 62.381.28.

134

vaziyetindeydi. Tecavüz yalnız elde silahla yapılmaz, diplomasi yoluyla de yapılır. Diplomasi silahıyla yapılan tecavüze de diplomasi silahıyla mukabele edilir. Türkiye ada ile bütün maneviyatı ile, bütün gönlü ile ve bütün millî duygusu ile alakalı bir millettir. İngiltere hukuken ilgili bir devlettir. Bu iki devletin karşısında bir üçüncü mütecaviz millet var; Yunanistan. Onlar ancak mütecavizdir, ada il hiçbir alakası yoktur. O kadar mütecaviz durumdadırlar ki, zaman* zaman bu vaziyetlerini kamufle etmeye, örtmeye çalışıyorlar ve ben istemiyorum, onlar beni istiyorlar, diyorlar.” demektedir.572 1956 yılının bundan sonraki kısmı kuvvetle sarıldığı statükonun korunması, korunamayacaksa adanın kendisine verilmesi tezinden “taksim” tezine doğru bir geçişin yaşandığı zamandır. Bu geçişin nedeni için birçok şey söylenebilmekle beraber Kıbrıs hakkında olup bitenlerin seyrinin bu geçişe neden olduğu söylenebilir. Çünkü statükonun korunamayacağı yavaş yavaş ortaya çıkmakla beraber, bu durumda adanın kendisine verilmeyeceğini de Türkiye görmüştür. 1956 yılının sonunda Menderes’in söyledikleri artık bu değişimin bittiğinin bir işaretidir: “Kimse, adayı taksim etmekten başka bir solüsyona Türkiye'yi icbar etmeyi aklından bile geçirmez.”573

Yunanistan 1957 yılında iki kere BM’e başvurarak Kıbrıs için “self determinasyon” prensibinin uygulanmasını istemiştir. Şubat ayında toplanan Genel Kurul’da kabul edilen karar bu sorunun taraflar arasında yapılan görüşmelerle çözülebileceği şeklindedir. Aralık ayı başında Yunanistan’ın başvurması üzerine siyasi komisyonda kabul edilen Yunan teklifi, Genel Kurul’da yeterli çoğunluğu elde edemediği için geçersiz olmuştur.574 Bu başvuruların dikkat çekici tarafı kabul edilmemesi değil, Yunanistan’ın bu konudaki bitmek tükenmek bilmeyen ısrarıdır.

1957 yılının başında Menderes’in verdiği “Artık statükonun muhafazasına taraftar olamayız” beyanatıyla Türkiye’nin Kıbrıs politikasındaki değişiklik ortaya konmuştur. Türkiye’nin bu konudaki politikası artık adada “taksim” i sağlamak üzerine kurulmuştur.575 İngiltere’nin de bu yönde düşündüğü şeklinde bir izlenim olmakla beraber, İngiltere’nin bu konuda doğrudan bir beyanı yoktur. İngiltere Büyükelçiliği’nin bu konuda sorulan bir soruya verdiği cevap, İngiltere’nin bu

572 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 10, Toplantı 2, C.10, (Kasım 1956) s.739. 573 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 10, Toplantı 2, C.15, (Aralık 1956) s.353. 574 Bilge, a.g.e.,ss. 353-355.

135

konudaki tutumuna örnek gösterilebilir: “İngiltere zamanı geldiğinde self determinasyon hakkını her iki toplum için ayrı olmak üzere tanıyacaktır.”576 Diğer yandan İngiltere Türkiye’nin tutumundaki değişiklikten memnundur. Economist gazetesi “Türkler statüko veya Türk hakimiyeti yerine Kıbrıs’ın taksim tezini kabul etmekle, Kıbrıs meselesinde bir antlaşmaya varmak hususunda Yunanlılardan çok daha uzlaşıcı olduklarını bilfiil göstermişlerdir.” şeklinde yazmaktadır.577

Denktaş taksimi kabul etmenin aslında bir geri dönüş olduğunu düşünerek bu konuda şunları söylemektedir. “Taksim bir nevi oyuna gelme oldu Taksimi kabul ettikten sonra Rum ve Yunanistan’a fırsat verildi. Görüyorsunuz hakları yok ama yarısını koparmak için ileriye atıldılar.”578

1958 yılında İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’a Macmillan planı adı altında yeni bir plan sunmuştur. Bu plan, daha ana hatları açıklandığında Türkiye tarafından tepkiyle karşılanarak kabul edilemez olarak görülmüştür.579 Plan adadaki yönetimi taraflar arasında paylaştırarak 7 yıl süreli geçici bir yönetim oluşturmayı öngörmektedir. Yunanistan planı üzerinde hiç görüşmeden reddetmiştir. Türkiye taksimden vazgeçmemekle beraber, plan üzerinde İngiltere ile görüşmelerde bulunmuş ancak plan kabul görmemiştir. İngiltere, her iki tarafın da kabul etmediği bu planı tek taraflı olarak uygulamaya çalıştıysa da başarılı olamamıştır.580

Türkiye artık kendisi için tek çözüm yolu olarak taksimi görmektedir. 16 Haziran 1958’de toplanan TBMM taksimi tek çare olarak kabul ederek bu kararın tüm dünya parlamentolarına bildirilmesini kararlaştırmıştır.581 Yunanistan ise hala Birleşmiş Milletlerden kendi tezine dair onay almaya çalışmakta ısrar etmektedir. 1958 yılında BM tekrar başvurmasına karşın kendi istediği şekilde Kıbrıs’a egemenlik verilmesi yönünde bir karar çıkmamış, tarafların BM Anayasasına uygun bir çözüm yolu bulmaları konusunda gayret göstereceklerine olan BM’in güveni

576 Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 38.227.9.

577 Economist, 4 Mayıs 1956, Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 38.227.9. 578 Bkz: Rauf Denktaş’la yapılan röportaj.

579 Cumhuriyet, 10 Ocak 1958. 580 Bilge, a.g.e., ss.356-360. 581 Cumhuriyet, 17 Haziran 1958.

136

bildirilmiştir.582 Böylece Yunanistan artık sorunu BM kanalıyla değil Türk tarafıyla görüşerek çözmesi gerektiğini anlamıştır.