• Sonuç bulunamadı

DEMOKRAT PARTİ’NİN YUNANİSTAN VE KIBRIS POLİTİKASI A DEMOKRAT PARTİ’NİN YUNANİSTAN POLİTİKAS

D. BALKAN PAKT

V. DEMOKRAT PARTİ’NİN YUNANİSTAN VE KIBRIS POLİTİKASI A DEMOKRAT PARTİ’NİN YUNANİSTAN POLİTİKAS

Osmanlı döneminde 1829 Yunan Ayaklanmasıyla başlayan ve I. Dünya Savaşı ile devam eden Türk-Yunan düşmanlığı, Yunanlıların “Küçük Asya Macerasıyla” sona ermiştir. Yunanistan; Türk dış politikası içinde Lozan’da ve sonrasında imzalanan antlaşmalarla ve Atatürk dönemi uygulanan dış politika ile bir çatışma unsuru olmaktan çıkarılmıştır.524

II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye, İtalya’nın Yunanistan’a saldırması sonrasında, Bulgaristan’a Yunanistan’a karşı savaşa katıldığı takdirde müttefikine yardım edeceğini bildirerek Yunanistan’a dolaylı bir yardımda bulunmuştur.525 Savaş sonrası dönemin Türk-Yunan ilişkilerine getirmiş olduğu en önemli değişikliklerden birisi hiç kuşkusuz, daha önce İtalya egemenliğinde olan Oniki Adalar’ın 1947 Paris Barış Antlaşması çerçevesinde Yunanistan’a bırakılması olmuştur. Oniki Adalar’ın Yunanistan’a bırakılması ve daha savaş döneminde Kıbrıs’ın Yunanistan’a verilmesi gerektiği yolundaki tartışmaların savaş sonrasında Kıbrıs Rum ve Yunan kamuoyunun gündeminde tutulması, Türkiye ve Yunanistan arasında çıkabilecek bir uyuşmazlığın ilk işaretleri olmuştur.526 Oysa bu işaretler kimse tarafından görülmemiştir. 1950’lere gelindiğinde Avrupa’nın iki kutuplu yapısı içerisinde aynı tarafta yer alan Türkiye ile Yunanistan arasında hiç sona ermeyecekmiş izlenimini iki tarafa da veren bir balayı hüküm sürmektedir.527

Şükrü Sinan Gürel iki ülkenin işbirliği için şu saptamayı yapmaktadır: “Tarihsel kanıtları değerlendirerek ikili devlet ilişkileriyle ilgili kesin kuralları ortaya çıkarmak mümkün olsaydı, özetle şu sonuca varırdık: Türkiye ve Yunanistan ancak ve ancak karşılıklı olarak algılanan bir tehdit olduğunda ve aynı zamanda bölgede

524 Lozan sonrasında Türkiye ile Yunanistan arasında üç önemli antlaşma imzalanmıştır: Dostluk

Tarafsızlık Uzlaşma Ve Hakem Anlaşması, Deniz Kuvvetlerinin Sınırlandırılması Hakkında Protokol Ve İkamet, Ticaret Ve Seyri Sefain Sözleşmesi. Bkz:Fuat Aksu, Türk-Yunan İlişkileri: İlişkilerin Yönelimini Etkileyen Faktörler Üzerine Bir İnceleme, 1.b., Ankara: Saemk Yayınları, 2001, s.12.

525 Esmer ve Sander, a.g.e., s.148. 526Fuat Aksu, a.g.e.,s .15.

123

hakim konumundaki bir bölge dışı güç tarafından bu tehdide karşı işbirliği etmeleri yolunda teşvik edildiklerinde uyumlu ilişkiler geliştirebilirler.”528

1950’lerin başında Türkiye ile Yunanistan NATO’nun kurulmasının ardından dışarıda kalmalarıyla, Pakt’a üye olmak amacıyla kendi aralarındaki dostluğu daha da kuvvetlendirme ihtiyacı hissettirmişlerdir.529 İki ülkenin NATO’ya beraber üye olması Türkiye tarafından memnuniyetle karşılanmış ve bu paktla iki ülke arasındaki işbirliğinin artacağı bildirilmiştir.530 1952 Nisan ayı içerisinde iki ülke arasındaki işbirliği konularını incelemek için Ankara’da bir dizi görüşme yapılmış, ardından da Adnan Menderes Atina’yı ziyaret etmiştir.531 Bu ziyaret sırasında Türkiye ve Yunanistan arasındaki stratejik konular konuşulmuş ve Balkan Paktı’nın temelleri atılmıştır.532 Aynı zamanda bu görüşmelerde, NATO içerisinde Türkiye ve Yunanistan’ın hangi kumandanlığa bağlanacağı konusunda ortak hareket etmeye çalışılmıştır.533 Ayrıca yapılan görüşmelerde gümrük ve vizelerde iki ülkenin birbirine kolaylık sağlayacağına dair bir antlaşma imzalanmıştır.534 Yunan Kral ve Kraliçesinin Türkiye’yi aynı yıl ziyaretinden sonra 26 Aralık’ta Celal Bayar da Yunanistan’a resmi bir ziyarette bulunmuştur.535 Bu ziyarette Celal Bayar hem Yunanlı yöneticilerden hem de Yunan halkından büyük ilgi görmüştür.536

Yunanistan ve Türkiye arasında kurulan yakınlaşmadan Avrupa ülkeleri de memnundur ve bu yakınlaşmadan Avrupa savunması için fayda ummaktadırlar. Bir Alman gazetesi bu yakınlaşma için şöyle yazmaktadır: “Yunan ve Türk devlet adamlarının bugün doğrudan doğruya temasları her iki ülke arasındaki dostluğun takviyesine yaradığı gibi, bilhassa askeri hedefler için de faydalıdır. Her iki ülkenin de Avrupa’nın Güney-Doğusu ucunda “Yunan ve Türk Trakyası” adı ile tanınan dar ve kolayca tecavüze maruz yerleri vardır. Strateji bakımından son derece mühim olan

528Şükrü Sina Gürel, “Türkiye-Yunanistan: Ege’de Zahmetli Bir İlişki”, Türkiye ve Avrupa

İlişkileri, Canan Balkır ve Allan M. Williams (der.), 1.b., İstanbul: Sarmal Yayınevi, 1996, s.215.

529 Toker, a.g.e., s.155.

530 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 10, Toplantı 1, C.10, (Kasım 1951) s.15. 531 Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30. 18.01., Yer No 128.20.14.

532 Combat, 28 Nisan 1952, Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 102.635.5. 533 Le Figaro, 28 Nisan 1952, Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 102.635.5.

534 Cumhuriyet, 22 Nisan 1952.

535 Resmi ziyaretlerle yapay da olsa bir samimiyet gösteren ilişkiler askeri alanda da devam etmiş ve

1953 yılında Yunan Harp gemileri değişik tarihlerde İstanbul’a gelmişlerdir. Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30. 18.01., Yer No 130.79.3; Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30. 18.01., Yer No 132.34.9.

124

bu bölgeyi Bulgar sınırından harekete geçebilecek olan düşmana karşı başarıyla müdafaa edebilmek için her iki ülkenin sıkı bir askeri işbirliği yapması zaruri ve lüzumludur.”537

Yunan Başbakanı Papagos’un, 16 Haziran 1953’de Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında söyledikleri, o yıllarda Yunanistan’ın da tıpkı Türkiye gibi dış politikasını Sovyet tehdidi yörüngesine oturttuğunun bir kanıtıdır: “Rusya’nın bir barış taarruzu içinde bulunuyoruz. Sovyetlerin iyi niyet iddiaları sadece sözde kalmaktadır. Daima birleşik olarak bulunmak ve silahlanmamızı geciktirmemek zorundayız.”538 1953 yılının sonunda Yunanistan ile girilen siyasal işbirliği ekonomik alana da yayılmış ve bir iki ülke arasında bir ticaret ve ödeme antlaşması imzalanmıştır.539

Kıbrıs sorununa düzenlenen Londra Konferansı’yla da bir çözüm bulunamaması ve Kıbrıs hakkında Türk ve Yunan tezlerinin taban tabana zıt olması, Türk-Yunan ilişkilerini belirsiz bir gerginliğe sürüklemiştir. Bu gerginlik ülkelerin iç politikalarına da yansımıştır. Örneğin Yunanistan’dan Heybeliada’daki Rum okuluna gönderilen kitapların yurda sokulması Bakanlar Kurulu kararıyla bu dönemde yasaklanmıştır.540 Daha da önemlisi 6–7 Eylül 1955’de meydana gelen olaylar Türkiye’yi hem Kıbrıs konusunda, hem de uluslararası alanda zor durumda bırakmıştır. Türkiye bundan dolayı Yunanistan’dan özür dileyerek zararları ödeyeceğini bildirmiştir.541

Türkiye, Yunanistan’ın özellikle Kıbrıs konusunda Enosis’i gerçekleştirmeye çalışması, 6–7 Eylül olaylarından yararlanmaya çalışması ve bitmek tükenmek bilmeyen istekleri karşısında duruşunu daha sertleştirmiştir. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere DP iktidarının ileri gelenleri artık Yunanistan’ın uzlaşmaz tutumuyla bir yere varılamayacağının ve mevcut ittifakları korumak adına yürütülmeye çalışılan iyi komşuluk ilişkilerinin pahalıya mal olduğunun farkındadırlar. 1957 yılında Celal Bayar Meclisi açış konuşmasında bu ülke için her zaman kullandığı samimi dostluk ifadelerini bırakarak şöyle demektedir: “NATO içindeki diğer müttefiklerimizle olan ikili münasebetlerimiz ahenkli ve çok tatminkardır. Bu bakımdan bizi üzen bir

537 Die Neue Zeitung, 30 Nisan 1952, Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 102.634.7. 538 Cumhuriyet, 17 Haziran 1953.

539 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 10, Toplantı 1, C.4, (Ocak 1955) s.171. 540 Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30. 18.01., Yer No 145.107.2.

125

mevzu olarak müttefikimiz Yunanistan’la aramızdaki durumun, yegane istisna teşkil ettiğini söylemek mecburiyetindeyim. Bu müttefikimiz, öteden beri malum metotlarıyla istila peşinde koşan unsurların tahrikatına uyarak, hiç yoktan, ihdas ettiği ve durmadan alevlendirdiği Kıbrıs meselesini, iki memleket arasındaki münasebetlerin mihrakı ve hatta umumiyet itibariyle dış siyasetinin mihveri haline getirmiş bulunuyor. Bu hareket tarzının Yunanistan’a fayda temin edip etmeyeceği kendilerinin takdirine bağlı bir iştir.”542

Kıbrıs sorununda Londra ve Zürih antlaşmalarıyla varılan mutabakat sonrasında Türk-Yunan ilişkileri tekrar bir bahar havasına girmiştir.543 1959 Mayıs ayı içerisinde Yunan Başbakanı Türkiye’ye bir ziyarette bulunarak ve iki ülke arasında sorunların çözümüne yönelik görüşmelerde bulunmuştur. Özellikle iki ülke arasında Kıbrıs’tan sonra büyük yer tutan azınlık sorunu, ülkeler arasında bir heyet kurularak çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Menderes’in bu ziyaret karşılık yapacağı Yunanistan ziyareti ise seçim ihtimali nedeniyle iptal edilmiştir.544

Türk-Yunan ilişkilerini DP iktidarı dönemindeki seyri iki yönlüdür. Birincisi karşılıklı geliştirilmeye çalışılan ilişkiler ve iki ülke arasındaki dostluk kurma çabaları, ikincisi Yunanistan’ın Kıbrıs sorununu gündeme getirerek Kıbrıs’ta Enosis’i gerçekleştirmek uğruna tüm bu çabaların boşa gitmesini göze almasıdır. Türkiye’nin bu konudaki Yunanistan’a olan telkinleri Yunan tarafı tarafından kabul görmemesi sadece o dönemin değil, aynı zamanda günümüze kadar uzanan Türk- Yunan çatışmasının da başlangıcını teşkil etmiştir.