• Sonuç bulunamadı

Demokrat Parti’nin Dış Politikasının Niteliğ

B. CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKAS

II. DEMOKRAT PARTİ’NİN DIŞ POLİTİKASI VE AVRUPA İLİŞKİSİ A DEMOKRAT PARTİ’NİN TÜRK DIŞ POLİTİKASINDAKİ YERİ

5. Demokrat Parti’nin Dış Politikasının Niteliğ

Demokrat Parti’nin dış politikası şu esasa dayanmaktadır: Devler arasında tarafsızlık mümkün olmadığına göre, Batı Bloğu’na dahil olmak için her şeyi göze almak tek çıkar yoldur.190 II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde oluşan bloklaşma politikaları Türkiye’nin Batı İttifakına girmesini kolaylaştıran bir faktördür.191 Bu bloğa dahil olmanın da en büyük nedeni, Sovyet tehdididir. Olaylara bu açıdan baktıkları içindir ki Türk dış politikasını yönetenler, Sovyetler Birliği’nin anlaşma teşebbüslerini ihtiyatla karşılamışlar, sömürge devletlerin Batı’ya karşı olan savaşlarında bu mutlak Batı bağlılığı politikası çerçevesinde ulusal bağımsızlık hareketlerinin karşısında yer almışlardır.192 Batı’ya olan bu bağlılık sadece kendi bölgesinde kurduğu Balkan Paktı ve Bağdat Paktı’nda değil, Bandung Konferansı ya da Süveyş Krizi gibi sorunlarda izlediği Batı yanlısı politikalarda kendini göstermiştir.

Cem Eroğul, DP’nin politikasını değerlendirirken bu yapılanları da göz önüne alarak şu ağır değerlendirmeyi yapmaktadır: “DP zamanında Türkiye artık kendi etrafında değil, Amerika’nın çevresinde kurulan bir güvenlik çemberinin bir parçası haline gelmiştir. Türkiye bu çemberin halkaları olan ve Sovyetlere yönelmiş bulunan NATO, yeni Balkan Paktı ve Bağdat Paktı’na girmiştir. Hatta bunlara girmekle kalmamış, özellikle bu iki halkanın kurulmasında etkin olarak çalışmıştır Sovyet dostluğu tamamen tersine çevrilmiş, Sovyetlerin baş düşmanı olan ABD ile aşırı bir

188 Cüneyt Arcayürek, Bir İktidar Bir ihtilal, 2.b., İstanbul: Bilgi Yayınevi, 1985, s.180. 189 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 10, Toplantı 2, C.15, (Ağustos 1956 ), s.345. 190 Eroğul, a.g.e., s.210.

191 Atila Eralp, “Değişen Savaş Sonrası Uluslararası Sistemde Türkiye ve AT”, Türkiye ve Avrupa

İlişkileri, Canan Balkır ve Allan M. Williams (der.), 1.b., İstanbul: Sarmal Yayınevi, 1996, s.39.

192 Mehmet Gönlübol ve Haluk Ülman , “İkinci Dünya Savaşından Sonra Türk Dış Politikası”,

52

dostluk kurulmuştur. Bu politika Atatürk’ün dış politikasına tam bir ihanettir”193 Oysa izlenen ABD yanlısı politikaların sorumluluğunu geçmişe bakmadan DP’ye yüklemek haksızlık olacağı gibi aynı zamanda Sovyet tehdidini göz ardı etmek de doğru bir yaklaşım değildir.

Dış politikanın genelde içten dışa olan yansıması yerine Demokrat Parti döneminde her iki tarafın da karşılıklı bir etkileşim içine girmesi söz konusudur. Bunun nedenini de ABD’den alınan Marshall Yardımları ve henüz CHP zamanında başlayan Türkiye’yi küçük Amerika yapma hayalleri yatmaktadır. Bu hayallerin yarattığı dış politika anlayışının da ABD merkezli olması kaçınılmazdır. ABD sadece içine güvenliği sağlamak amacıyla girilecek bir sığınak olarak değil, aynı zamanda Türkiye’yi yaptığı yardımlarla refaha götürecek bir büyük bir güç olarak görülmekte ve ABD’nin yaptığı yardımları Celal Bayar’ın da mecliste söylediği gibi, Türkiye şükranla karşılamaktadır.194

Demokrat Parti döneminde dışişleri bakanlığı yapmış olan Fuad Köprülü, DP’nin dış politikası için “Dış siyasetimizin idaresinde hiçbir zaman ayrılmadığımız samimilik, açık sözlülük ve dürüstlük, milletlerarası sahada bütün iyi niyet sahibi olanları, bu siyasetimizin sulh ve emniyetin korunması, milletlerin yekdiğerinin haklarına, istiklaline ve toprak bütünlüğüne riayet etmeleri, yüksek medeniyet ve adalet ideallerinin cihanda hakim olması, bu ideallere –yani kısaca Birleşmiş Milletler ideallerine– bağlı olduklarını fiilen ispat edenlerle dostane iş birliği yapılması, kötü niyet sahibi olanlara karşı metin ve hazırlıklı bulunulması” prensiplerine dayandığına, ve asla oportünizme kaymadan tamimiyle realist düşünüp hareket ettiğimize ikna etmiş bulunuyor.” demektedir.195 Eroğul’a göre Demokrat Parti’nin dış politikası soğuk savaşın şiddetli olduğu dönemlerde belli bir gerçekçilik görünüşüne sahiptir. ABD yardımları esirgemiyor ve DP yöneticilerine büyük itibar gösteriyordur. Ancak soğuk savaş yumuşadıkça bu politikanın uyducu niteliği göz önüne çıkmıştır.196 II. Dünya Savaşı’na hazır olmayan bir orduyu savaşın bitiminden 5 sene sonra Kore’ye göndermek gerçekçilikten daha çok anlam taşımaktadır. Demokrat Parti’nin dış politikasındaki gerçekçiliği Eroğlu’nun dediği gibi Bağdat

193 Eroğul, a.g.e., s.274.

194 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 9, Toplantı 1, C.2, (Kasım 1950), s.12. 195 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 9, Toplantı 19, C.11, (Aralık 1951), s.232. 196 Eroğul a.g.e. s.211.

53

Paktı’na üye olması197 ile ya da Akalın’ın bakış açısından Bağdat’taki darbe ile sona ermiştir.198

Demokrat Parti döneminde girilen Kore Savaşı ve NATO ardından Balkan Paktı ve Bağdat Paktı dış politika adına dinamizm gösterisi olarak nitelendirilmektedir. Celal Bayar izlenilen dış politikayı dinamik olarak nitelerken,199 DP’nin bakanlarından Samet Ağaoğlu bu dinamizme “Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı anlamında bir devlet şekli almaya başladığından 1950’ye kadar dış politikamızı hiçbir başbakan, Menderes kadar dünya politikasının müspet köşelerinden biri yapamamıştır” diyecek kadar platonik bir bakış açısı sergilemektedir.200 Oysa gerçekte platonik bir dış politika anlayışı yoktur; dış politikanın dinamikliği akıllı, ölçülü, zamanlaması iyi yapılmış aksiyon alanı olmasından kaynaklanmaktadır.201 İyi bir dış siyaset çok yönlü ve esnek olduğu kadar tutarlı da olmalıdır.202 Bu anlamda DP döneminin dış politikası her zaman bir sonuca yönelik değildir, yaratılmış olan dinamizm Kıbrıs sorununda olduğu gibi bir tutarlılık içermemektedir.

Batılılaşma açısından Demokrat Parti, içine girdiği Batı ile siyasal düzeydeki bütünleşme çabası ile Batı ittifakının en önemli iki kuruluşu olan Birleşmiş Milletler ve NATO’nun bir parçası olunması ve sürdürülmesi Batılılaşma politikasını idealist bir noktadan daha pratik bir noktaya taşımıştır.203 Türkiye’nin uluslararası toplantılara katılması, Sovyet tehditleri karşısında Batı’dan destek alması, Batı’nın siyasi ekonomik ve askeri örgütlerine girmesi, kültürel Batılılaşma konusunda daha önde olan Türkiye’nin siyasal Batılılaşmayı tam olarak gerçekleştirmesine bağlıdır.204 Bu koşulların yarattığı Batılılaşma algılaması DP’yi koşulsuz bir Batı yanlılığına götüren nedenlerdendir. Ancak temelde “modernleşme” ya da “Batılılaşma” DP’nin temel ilgi alanını oluşturmamaktadır.205 DP dönemi, içine kendisinden önceki üç seneyi de alarak Türkiye’nin “Batılılaşma” süreci içerisinde

197 Eroğul a.g.e. s. 212.

198 Cüneyt Akalın, Askerler ve Dış Güçler, 1.b., İstanbul: Cumhuriyet Kitapları, 2000, s. 31. 199 Bozdağ, a.g.e., s.88.

200 Samet Ağaoğlu, Arkadaşım Menderes, 2.b., İstanbul: Alkım Yayınları, 2004, s.115. 201 Kamran İnan a.g.e., s.33.

202 Zeki Kuneralp, Sadece Diplomat, 2.b., İstanbul: İstanbul Matbaası, 1981, s.59. 203 Kahraman, a.g.m., s.136.

204 Kaçmazoğlu, a.g.e., s.227.

205İlhan Tekeli, “Türkiye’de Siyasal Düşüncenin Gelişi Konusunda Bir Üst Anlatı”, Modernleşme ve

54

1923–1938 yılları ile karşılaştırıldığında daha iyi anlaşılacaktır ki, yapısal anlamda Batılılaşma karşıtı bir yöntem izlemiş ve kendisinden sonra da devam eden “Amerikan tipi” bir Batılılaşma anlayışı sergilemiştir.

B. DEMOKRAT PARTİNİN AVRUPA POLİTİKASINI ETKİLEYEN