• Sonuç bulunamadı

Demokrat Parti İktidarı’nın Kıbrıs’a Bakışı

B. DEMOKRAT PARTİ’NİN KIBRIS POLİTİKAS

2. Demokrat Parti İktidarı’nın Kıbrıs’a Bakışı

Türkiye, Yunanistan’la olan ilişkilerini Kıbrıs sorununu göz ardı ederek geliştirmeye çalışırken, Yunanistan’da Kıbrıs her zaman gündemdedir. 1950 yılında Köprülü Kıbrıs hakkında sorulan bir soruya “Böyle bir mesele mevcut değildir” diye cevap vermiştir.548 Gerçekte de Demokrat Parti için Kıbrıs kapanmış bir meseledir ve dış politikadaki enerjisini ekonomik alana yönelttiğinden Kıbrıs’ı gündemine almak istememektedir. Diğer yandan DP’nin Kıbrıs’ı İngiltere’nin iç işi sayması Yunanlıları yaptıklarında daha da cesaretlendirmiştir.549 Aynı yıl Yunanistan’ın Kıbrıs’ı BM Genel Kurulu’na getirme çabalarından Köprülü son anda haberdar edilerek bu girişim son anda önlenmiştir.550 1951 yılında Yunanistan İngiltere’ye resmi olarak başvuruda bulunarak adayı istemiştir.551 Türkiye’nin Kıbrıs’a bu derece uzak kalışı Avrupa’da bile Kıbrıs’tan vazgeçildiği izlenimini vermektedir. Bu konuda bir Alman gazetesi Türk Yunan ilişkilerini konu alan yazısında “Türkiye Kıbrıs meselesinin kendisi için artık mevcut olmadığını resmen beyan etmiştir.” şeklinde yazmaktadır.552

1952 yılında Yunanistan Kıbrıs sorununu kendi istediği şekilde gündeme getirmek ve bunu dünya kamuoyuna duyurmak için gerekli zemin hazırlıklarını yapmaya başlamıştır.. Yunan meclisi dünya meclislerine İngilizleri ve Türkleri suçlayıcı telgraflar çekmektedir.553 Yunan basınında çıkan haberler ise Yunanistan’ın

548 Toker, a.g.e. s.51. 549 Aksu, a.g.e., s.44.

550 Metin Toker anılarında bu olayı şu şekilde anlatmaktadır: “ Fuat köprülü Kıbrıs Konusundaki

durumu örendiğinde “Yok canım” dedi. Hiç bundan haberdar olmamıştı. Harekete geçti. Yunanlıların konuyu BM Genel Kuruluna getirmeleri son anda o an için önlendi.”, Bkz: Toker, a.g.e., s.52.

551 Suat Bilge, “Kıbrıs Uyuşmazlığı”, Olaylarla Türk Dış Politikası: 1919-1995, 9.b., Ankara:

Siyasal Kitapevi, 1996, s.338.

552 Salzburger Nachrichten Salzburg, 7 Mayıs 1952, Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No

102.634.10.

553 Yunan Meclisi, Dünya meclislerine çektiği telgrafta şöyle demektedir. “Kıbrıs halkının

ehemmiyetsiz ekalliyeti azaları, İngiliz idaresinin müsamahasından istifade ederek, ada halkının bilindiği 5/6 sını teşkil eden Kıbrıslı Yunanlıları öldürüyorlar ve yaralıyorlar. Bundan başka Lefkoşa, Larnaka, Mağusa ve Kıbrıs'ın diğer başka noktalarında Yunanlıların mallarını yağma ediyor, ateşe veriyor ve tahribe diyorlar. İngiliz idaresi, mücrimleri cezalandırmak ve adadaki Yunan halkının tamamıyla imhasını hedef tutan bu cürümlerin istikbalde yenilenmesine mani olmak için hiçbir tedbir almıyor. İngiliz yetkililerinin bu tarzı hareketi Türk güruhunu yeni cürümler işlemeye teşvik ettiği gibi, sulh için de pek yakın tehlikeler arz etmektedir. Yunanistan Millet Meclisi, bu barbarca hareketler ve İngiliz idaresinin müsamahası karşısında duyduğu derin nefreti ifade eyler. Meclis şiddetli protestosu ile birlikte hürriyet için mücadele eden Kıbrıs halkı aleyhine bu yapılanı ihbar eder. Nihayet bu büyük adada hürriyet ve barışın kurulması için hür milletler parlamentolarının desteğini talep eder” Bkz: TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 10, Toplantı 1, C.12, (Haziran 1952) ss. 299-300.

128

Kıbrıs’ı iki ülke ilişkilerinin ortasına atmaktan çekinmeyeceğini göstermektedir. 28 Nisan 1953 tarihinde çıkan Akropolis gazetesi şöyle yazmaktadır: “Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını yalnız Kıbrıslıların değil, bütün Yunan milletinin istediğini ve bu ilhakın gecikmeyeceğini Türk dostlarımız anlasınlar.”554

Türkiye’nin gösterdiği uzlaşmacı tavrında kurulmakta olan Balkan Paktı’nın da etkisi büyüktür. Bu tavrı gören Yunanlılar, Menderes’in ABD ziyareti dönüşünde Yunanistan’a uğradığında sorunu gündeme getirmek istemişlerse de, Zorlu’nun girişimleriyle bu konu gündemden çıkarılmıştır.555 Menderes 21 Ağustos 1954’de yaptığı basın toplantısında Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak ılımlı bir üslup kullanırken, Yunanistan’la olan iyi ilişkilerini korumak istediklerini belirtmiştir. Aynı gün Yunanistan’da yapılan Kıbrıs gösterilerinde İngiliz elçilik binalarına yapılan tecavüzden dolayı İngiltere Yunanistan’a protesto notası vermiştir.556

Kıbrıs uyuşmazlığı, milletlerarası bir uyuşmazlık olarak ilk defa Balkın Paktı’nı kuran antlaşmadan bir hafta sonra 24 Eylül 1954 tarihinde BM Genel Kurulu’nun Yunanistan tarafından “Kıbrıs’ta yaşayanların kendi kaderlerini belirleme hakkı” olduğu iddiasıyla bir şikayet olarak getirilmiştir. Tasarının gündeme alınıp alınmaması hakkında yapılan oylama aynı zamanda Türk dış politikasının da bir başarı göstergesidir. Yapılan oylama sonucunda 19 ret, 11 çekimser ve 30 kabul oyu kullanılmıştır. Tasarı’nın gündeme alınmasını isteyen ülkeler Sovyetler grubu, Yugoslavya, Irak hariç tüm Arap Devletleri, Birmanya, Endonezya, Filipinler ve Meksika’dır. ABD ve Bağdat Paktının diğer iki üyesi Pakistan ve Irak çekimser oy kullanırken İngiltere tasarının aleyhinde oy kullanılmıştır.557 Tasarı gündeme alındıktan sonra yapılan görüşmelerde ise 11 çekimser oya karşılık 49 kabul oyu ile Kıbrıs müzakerelerine devam etmemeye karar verilmiştir.558

Yunanistan BM’de sonuç alamayıp sorunu Kıbrıs’ta tırmandırması üzerine İngiltere tarafların katılımıyla Londra’da bir konferans düzenlemek istemiştir.

554 Akropolis, 28 Nisan 1953, Cumhuriyet Arşivi, Fon Kodu 30.01., Yer No 103.644.2. 555 Orhan Cemal Fersoy, Fatin Rüştü Zorlu, 1.b., İstanbul: Hun Yayınları, 1979, s.183. 556 Cumhuriyet, 22 Ağustos 1954.

557 Tasarının aleyhinde oy veren diğer devletler: Avustralya, Belçika, Kanada, Şili, Kolombiya,

Danimarka, Dominik, Fransa, Liberya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Peru, İsveç, Türkiye, Güney Afrika, , Norveç ve Paraguay’dır. Bkz: Cumhuriyet, 26 Eylül 1954.

558 Hüseyin Agun, Demokrat Parti İktidarının Kıbrıs Politikası 1950-1960, 1.b., Ankara:

129

Türkiye konferans davetini 2 Temmuz 1955’de kabul ederken, Yunan kamuoyu Türkiye’nin konferansta yer almasından bile rahatsız olmuştur.559 Konferans öncesinde Türkiye, sorunu görmemezlikten gelemeyeceğinin farkına varmış, 11 Temmuz’da Yunanistan’a bir nota vererek Kıbrıs’la ilgili tahrik ve kışkırtmalara son vermesini istemiştir.560 Bir ay sonra da Menderes bir konuşma yaparak 28 Ağustos’ta Türklere karşı bir katliam yapılacağı söylentilerine cevaben “28 Ağustos’ta oradaki mahalli hükümet hazırlıksız olabilir. Oradaki halkımız silahsız bulunabilir. Fakat bu onların müdafaasız kalacakları manasına gelmez” şeklinde bir konuşma yaparak Rumları uyarmıştır.561 Adnan Menderes konferanstan iki gün önce Fatin Rüştü Zorlu’ya çektiği telgrafta “Memlekette hakim olan heyecan ve yaptığım beyanatın bütün memleketçe tam bir tasviple karşılanmış olması başka türlü hareket etmek yani asgari şartımızın Kıbrıs’ta statüko’nun muhafazasıdır şeklindeki mutlak ve kati ifadenin gayri mahsus bir şekilde hududu haricine çıkmanın hükümetimiz için asla bahis mevzuu olmayacağı aşikardır. Memleketin büyük bir heyecanla ve yekvücut olarak üzerinde durduğu Kıbrıs davasının görüşülmesinde noktai nazarımızı liyakatla müdafaa edeceğinizden emin bulunuyorum” diyerek Zorlu’yu mevcut politika olan “statükonun muhafazası” politikasından taviz vermemesi konusunda uyarmıştır.