• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin Büyüme Performansı: Ülkelerarası Karşılaştırma Bu bölümde Türkiye’nin ekonomik gelişimi çeşitli ülkelerle karşılaştı-

DÖNEMLER İTİBARİYLE TÜRKİYE’DE EKONOMİK BÜYÜME

2. Türkiye’nin Büyüme Performansı: Ülkelerarası Karşılaştırma Bu bölümde Türkiye’nin ekonomik gelişimi çeşitli ülkelerle karşılaştı-

rıldı. Bu tür bir karşılaştırma iki biçimde yapılabilir. İlki gelişmiş ülke- lerle, diğeri ise, farklı gelir gruplarındaki ülkelerle Türkiye’yi karşılaş- tırmaktır. Bu karşılaştırma büyüme teorisinin en bilinen kavramların- dan yakınsama hipotezi ile ilişkilendirilebilir. Yakınsama hipotezi, Solow (1956) makalesine dayandırılabilir ve farklı gelir düzeyindeki ülkelerin zaman içinde kendiliğinden gelir düzeyi bakımından birbirine yaklaşacağını öngörür. Bu hipotez, daha sonra Mankiw, Romer ve Weil (1992) tarafından geliştirilerek benzer yapıdaki ülkelerin birbi- rine yakınsayacağı (koşullu yakınsama) biçiminde değiştirildi. Romer (1986) ise, büyümenin dinamiğini diğerlerinden farklı bir çerçevede kurgulayarak yakınsamanın kurallaştırılamayacağını göstermektedir. Ampirik çalışmalar hala yakınsama tartışmasını sürdürmektedir. Ko- şullu yakınsama tartışmalarına ilişkin son örneklerden bir Barro (2012)’dir. Barro (2012) bu çalışmasında koşullu yakınsama oranının yüzde 2 dolayında olduğu sonucuna kapsamlı bir ampirik çalışmayla tekrar ulaşıyor. Buna karşılık, Rodrik (2013) imalat sektörüne odakla- nıldığında koşulsuz yakınsamanın varlığından söz edilebileceğini belir-

tiyor.1

Teorik tartışmalar ve ampirik uygulamalar doğal olarak ülkelerin de- ğerlendirilmesinde de hareket noktasını belirlemektedir. Burada ya- kınsama tartışmalarının ampirik bir uygulamasına girilmeyecektir. An- cak, Türkiye’nin ekonomik büyümesini diğer ülkelerle karşılaştırarak başlamak teorik tartışmalarda öne çıkan yaklaşım ile uyumludur. Bir ülkenin büyüme çabasındaki temel hedef o ülkedeki bireylerin ya- şam standardını yükseltmekse, bununla bağlantılı diğer bir hedef de ülkenin dünya sıralamasındaki yerini yukarıya çekmektir. Gelişmekte olan bir ülke için, bu çerçevede dikkate alınacak ülkeler doğal olarak

1 Rodrik (2013) çalışması bu yaklaşımla imalat sanayi için bir yakınsama

buluyor. Düşük gelirli ülkeler ile yavaş büyüyen imalat sanayisine sahip olan ülkelerde ise yakınsama gerçekleşmiyor.

gelişmiş ülkeler grubunda yer alacaktır. Şekil 2.1’de 1923-2010 dönemi için Türkiye’de GSYH cinsinden ortalama kişi başına gelirin seçilmiş ge- lişmiş ülkelerin kişi başına gelirine oranı yer almaktadır. 2. Dünya Sava- şını izleyen dönemde Türkiye’de kişi başına ortalama gelir ABD’nin yüzde 18-24 aralığında dalgalanarak hafif bir yükselme eğilimi göster- miştir. Savaş yıkımını daha ağır yaşayan ülkelerle Türkiye arasında gelir düzeyi farklılığı o yıllarda azalmış olmasına rağmen, bu ülkelerin eko- nomileri yeniden eski düzeyine çıkarmaları ile birlikte hızla küçülmüş ve yüzde 30-40 aralığına dönmüştür. Şekil 2.1’de satın alma gücü paritesi- ne göre milli gelir değerleri kullanıldığı için, bu oranlar Türkiye ile diğer gelişmiş ülkeler arasındaki yaşam standardındaki farklılığı yansıtmakta- dır. Bu uzun dönemli karşılaştırma Türkiye’nin aradaki farkı kapatmak için belirgin bir ilerleme sağlayamadığını göstermektedir. Ancak, bu du- rağan gelişme çizgisinin 2000’li yılların ilk yarısından itibaren yukarıya doğru döndüğü görülmektedir. Bu durum bir sonraki bölümde tartışıl- maktadır.

Şekil 2.1: Türkiye'deki Kişi Başına Gelirin Seçilmiş Gelişmiş Ülkelerdeki Kişi Başına Gelire Oranı (Kişi Başına GSYH olarak %)

Kaynak: Bolt ve van Zanden (2013) kullanılarak hazırlanmıştır

Şekil 2.1’de gözlenen büyüme performansının Türkiye açısından olumlu mu yoksa olumsuz bir durum mu olduğunu izleyebilmek için Şekil 2.2’de karşılaştırma aynı yöntemle başka ülkelerle yapılmaktadır. An- cak, bu bölümde seçilen ülkelerin kişi başına milli gelirleri sadece ABD ile karşılaştırılmıştır. Bu nedenle 1870-2010 dönemi için karşılaştırılan ülkelerin ve Türkiye’nin GSYH cinsinden ortalama kişi başına gelirinin ABD’nin kişi başına oranı hesaplanmıştır. Şekil 2.2’nin üst bölümünde (a) yer alan Çin, Japonya, Güney Kore ve Tayvan için elde edilen eğriler, Türkiye’ninkinin aksine, belirgin bir biçimde yukarıya doğru eğimlidir. Japonya dışındaki ülkelerin savaş sonrasında ABD’ye oranla kişi başına milli gelirleri Türkiye’nin çok altında olmasına rağmen önce Japonya, daha sonraki dönemlerde ise diğer ülkeler ABD ile aralarındaki farkı hızla kapatmaya başlamışlar ve Çin dışındakiler 2000’li yıllara gelindi- ğinde ABD’nin yüzde 70’i dolayına ulaşmışlardır. Japonya’nın ise 1990’ların ortasından itibaren bir gerileme dönemine girdiği görülmek- tedir. Çin ise çok gerilerden gelmesine rağmen satın alma gücü paritesi cinsinden 2010’da Türkiye’nin düzeyine ulaşmıştır. Bu göstergelere göre bu şekilde yer alan ülkeler son yarım yüzyılda Türkiye’ye oranla daha hızlı bir büyümeyi gerçekleştirmişlerdir.

Şekil 2.2’nin alt bölümündeki (b) ülkelerde farklı bir resim ortaya çık- maktadır. Arjantin, Meksika ve Güney Afrika 2. Dünya Savaşı öncesi dö- nemlerde kişi başına gelir bakımından ABD’ye Türkiye’ye göre daha ya- kındırlar. Hatta Arjantin’in kişi başına milli geliri 1890’larda ABD’nin kişi başına gelir düzeyine çok yakındır. Ancak, bu ülkeler Şekil 2.2’nin üst bölümünde (a) ele alınan ülkelerden çok farklı bir gelişme göstermişler ve ABD ile aralarındaki gelir farkı artmıştır. Özellikle Arjantin, son yüz yıllık dönemde, ekonomi literatüründe bir örnek olay olarak gösterilen dramatik bir düşüş sergilemiştir. Güney Afrika’daki göreli gerileme Af- rika kıtasındaki ülkelerin genel durumunu yansıtmaktadır. Meksika ise diğer iki ülke kadar belirgin olmasa da bir gerileme yaşamıştır. Bu ülke için Türkiye’nin hafif ilerlemesine karşılık gelen hafif bir gerileme söz konusudur.

Şekil 2.2: Türkiye'deki Kişi Başına Gelirin Seçilmiş Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Kişi Başına Gelire Oranı (Kişi Başına GSYH olarak)

(a)

(b)

Kaynak: Bolt ve van Zanden (2013) kullanılarak hazırlanmıştır

Şekil 2.2’nin üst (a) ve alt bölümünde (b) yer alan ülkelere benzer ülke örneklerini artırmak mümkündür. Dolayısı ile, son yarım yüzyıl içinde Türkiye’den daha hızlı büyüyen ülke sayısını artırmak mümkün olduğu gibi, bundan daha fazla sayıda Türkiye’ye oranla daha düşük bir bü- yüme performansı gösteren ülkeler de sıralanabilir. Benzer bir bi- çimde Meksika ve Türkiye gibi aşağıya ya da yukarıya doğru hafif bir gelişme gösteren ülkeler de vardır. Bu durumda, uluslararası bir kar-

şılaştırmada Türkiye’yi orta düzeyde büyüme performansı sergileyen ülkelere bir örnek olarak tanımlamak mümkündür. Yukarıda kısaca değinilen teorik tartışmalar çerçevesinde ise Türkiye gelişmiş ülkelere ne yakınsamakta ne de bu ülkelerden ıraksamaktadır.

Yakınsama yaklaşımına alternatif olarak uluslararası karşılaştırma Türkiye’nin dünya koşullarından ne yönde etkilendiği çerçevesinden de yapılabilir. Ekonomik büyümede yakınsama kavramı bir ölçüde ül- keler arasındaki yaşam standardı farklılıklarının nasıl değiştiği ile ilin- tilidir. Bu nedenle, yukarıdaki değerlendirmelerde satın alma gücü paritesine göre hesaplanmış büyüme değerleri kullanılmıştı. Aşağıdaki değerlendirmelerde ise sabit ABD doları cinsinden hesaplanmış kişi başına büyüme değerleri kullanılmaktadır.

Dünya ekonomisinin durumuna bağlı olarak Türkiye’de ekonomik bü- yümenin nasıl bir seyir izlediği Şekil 2.3 ve 2.4’te yer almaktadır. Şekil 2.3’te dünya ve orta üst gelir grubunda ortalama kişi başına gelir bü- yüme oranı ile Türkiye’nin büyüme oranı arasındaki fark gösterilmek- tedir. Genel gelişimi izleyebilmek amacıyla, yıllık oynamalardan arın- dırarak 5’er yıllık hareketli ortalamalar kullanılmıştır. Grafikte her yıla karşılık gelen değer o yıldan itibaren geriye doğru 5 yıllık ortalamadır. 1961 sonrası verilerine göre dalgalanmalara rağmen genel olarak Türkiye’nin dünya ortalamasından daha hızlı büyüdüğü gözlenmekte- dir. Türkiye’nin dünya ortalamasının gerisinde kaldığı yıllar ise Tür- kiye’nin kriz yıllarına karşılık gelmektedir. Buna karşılık Türkiye’nin de içinde yer aldığı orta üst gelir grubuna giren ülkelerin ortalamasına göre Türkiye’de ekonomik büyüme 1980’lerin sonundan itibaren ge- ride kalmaktadır. Negatif değerler Türkiye’de yıllık büyüme oranının bu ülkelerdeki ortalama büyüme oranından daha düşük olduğunu gösterir. Özellikle Türkiye’de ekonomik büyümenin yüksek olduğu 2000’li yıllarda bu fark daha da büyümektedir. Aynı dönemde Dünya ekonomisindeki büyüme ile Türkiye’nin büyümesi arasındaki pozitif fark da küçülmektedir. Diğer bir ifade ile son 10-15 yıllık dönemde dünya ekonomisinde ve orta üst gelir grubu ülkelerde büyümeyi hız- landıran bir ortamın olduğu, buna karşılık mutlak olarak büyüme oran-

Şekil 2.3: Dünya ve Orta Üst Gelir Grubu ile Türkiye’de Ekonomik Büyüme Arasındaki Fark (5 yıllık hareketli ortalama)

Kaynak: Dünya Bankası World Development Indicators, yazarların kendi hesaplamaları

Şekil 2.4: Arjantin, Brezilya, Meksika ve Şili'nin ortalama büyümesi ile Türkiye'nin Büyümesi Arasındaki Fark (5 yıllık hareketli ortalama)

Kaynak: Dünya Bankası World Development Indicators, yazarların kendi hesaplamaları

ları yüksek olsa da Türkiye’nin bu fırsattan yeterli düzeyde ya- rarlanamadığı görülmektedir. Buna karşılık büyüme oranlarının mut- lak olarak daha düşük olduğu 1980’lerin başlarında Türkiye ekonomisi diğer ülkelere oranla daha hızlı büyümüştür. 1970’lerin ortasında başlayan ekonomik sıkıntıların öncesinde ise Türkiye dünya ekonomisi ile paralel hareket etmiştir. Özellikle orta üst gelir grubu ülkelerine oranla büyümenin düşük kalması 1980’lerin başları hariç Türkiye’nin dış koşullardan yeterli oranda yararlanamadığına işaret etmektedir. Ancak, orta üst gelir grubundaki ülkeler nüfus, coğrafi konum, doğal kaynak zenginliği benzeri özellikler bakımından birbirlerinden oldukça farklılaşmaktadır. Bu nedenle, Şekil 2.4’te bu ekonomik özelliklerin yanısıra yaşadıkları ekonomik çalkantılar bakımından da Türkiye ile benzerlikler taşıyan Arjantin, Brezilya, Meksika ve Şili'nin ortalama büyümesi ele alınmaktadır. Bu şekilde ilk dikkati çeken 1980’lerin so- nundan itibaren bu ülkeler arasındaki büyüme performansı farklılıkla- rının azalmasıdır. Şekil 2.3’tekine benzer biçimde Türkiye 1980’lerin ilk yarısında bu ülkelere oranla daha hızlı büyümüştür.

1960 sonrası için genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, Tür- kiye’nin ekonomik büyümesinde dış koşulların oldukça etkili olduğu, dünyadaki ekonomik gelişmelerden kalıcı ve uzun dönemli bir sapma göstermediği sonucuna ulaşılabilir. Ancak, 2000’li yıllarda gözlenen yakınsamaya rağmen bu dönemde Türkiye’nin dünyadaki ekonomik genişlemeden diğer orta üst gelir grubuna giren ülkelere oranla ye- terli düzeyde yararlanamadığı söylenebilir.