• Sonuç bulunamadı

Global Trendler ve Türkiye

DYY stoku açısından da yaklaşıldığında da bir artış eğilimi görül mektedir (Şekil 3.5).

4. Global Trendler ve Türkiye

Türkiye’nin dış ekonomik ilişkilerinin son on beş senedeki gelişme sü- reci pek çok bakımdan yukarıda bahsettiğimiz trendlerle paralellik göstermektedir. Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkelerle birlikte dünya ihracatı ve doğrudan yabancı yatırım stoku içindeki payını art- tırmıştır (Şekil 4.1).

Şekil 4.1: Türkiye'nin Dünya DYY Stoku, İhracatı ve Milli Gelirinde Değişen Payları

Kaynak: UNCTADStat

OECD (2013)’e göre küresel değer zincirlerine katılımın bir göstergesi ihracat içinde yabancı katma değerin payıdır. Bu paya bakıldığında Türkiye ekonomisinin küresel değer zincirlerine katılımının ciddi öl- çüde arttığı görülüyor. OECD-WTO TIVA veri tabanına göre Türkiye’de bu pay 1995’te yüzde 11,2’den 2000’de yüzde 15,3’e ve 2009’da yüzde 21,79’a yükseliyor; yani yaklaşık iki katına.

Gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinde ticaret, sanayi, üre- tim, değer zincirleri gibi yönlerden artan ağırlığından Türkiye ekono- misi de payını almaktadır. Bu açıdan Türkiye ekonomisinin global trendler tarafından yönlendirildiği anlaşılmaktadır.

Türkiye ekonomisi global trendlerin bir parçası olmakla birlikte, ayrış- tığı yönler de vardır; özellikle bu trendlerin yoğunlaştığı Doğu ve Gü- neydoğu Asya ekonomilerinden. Bizce bunlardan en önemlisi, yuka- rıda ifade edildiği gibi, kıyaslanabileceği çeşitli gelişmekte olan ülke grupları içinde (örneğin UNCTAD tarafından yüksek gelirli, en büyük ihracatçı olanlar veya G20 içinde tasnif edilenler) Güney Afrika ile bir- likte en yüksek cari açığa sahip en büyük ekonomilerden biri olması- dır. Trendleri göstermek açısından Şekil 4.2 açıklayıcı olacaktır. Şekil- de, geleneksel olarak Türkiye ile benzerliği olan Amerika kıtasının gelişmekte olan ülkelerinde de cari dengenin çok bozulmadığı göz- lenmektedir.

Şekil 4.2: GSYH'ye Oranla Cari Denge (%)

Kaynak: UNCTADStat Bülent Hoca

Bu ayrıksı cari açık oranı Türkiye ekonomisinin global trendlerden ay- rıştığı yönlerin ortaya çıkarılmasının önemine işaret etmektedir. Bize göre en büyük farklılıklardan biri, Türkiye’nin ihracatında yüksek tek- nolojili ürünlerin payının benzer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandı- ğında oldukça düşük kalmasıdır (2011 itibariyle yüzde 1,8). Bu durum sadece zaten ileri teknoloji üretiminin yoğunlaştığı Doğu Asya ülkele- riyle değil, başka bölgelerden gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldı- ğında da böyledir. Örneğin Türkiye’nin payı Pakistan’la neredeyse ay- nıdır (Şekil 4.3).

Şekil 4.3: İmalat Sanayi İhracatında Yüksek Teknolojili Ürünlerin Payı (%) (2011)

Kaynak: WDI

Üstelik aynı kaynağa göre, bu oran Türkiye’de 1999’dan beri azalmak- tadır. Yukarıdaki gelişmekte olan ülkelerin verileri incelendiğinde ge- nel olarak Çin, Hindistan ve Doğu Avrupa ülkelerinde (Polonya, Ro- manya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya) bu payın arttığı göz- lenmektedir. Bu ülkeler ÇUŞ’ların yeni yatırım alanları olmakta ve yüksek teknolojili ürünleri ihraç eder hale gelmektedirler. Nitekim ül- kelerin ihracatı içinde yabancı firmaların payı Tablo 3.1’de belirtildiği gibi önemli oranlara ulaşmıştır. Pek çok ülkede ihracatın çoğunu gö-

rece az sayıda firma gerçekleştirmektedir (örneğin AB’de ihracatçı firmaların yüzde 10’u ihracatın yüzde 70-80’ini gerçekleştiriyor) ve bunlar içinde önemli sayıda yabancı firma vardır: “Ulusötesi şirketler ve onların bağlı şirketleri tarafından şekillendirilen uluslararası üretim ağları çoğu ülkenin ticaretinin büyük bir bölümünden sorumludur” (UNCTAD, 2013: 135).

Türkiye, dünya DYY stoku içinde payını artırmakla birlikte bunun önemli bir bölümünün özelleştirmeler ile birleşme ve satın almalarla gerçekleştiği de gözlenmektedir (Uygur, 2012). Tatoglu ve Glaister (1998) çalışması, Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı yatırımlarda ülke seçimine dair en önemli faktörleri pazarın büyüklüğü, kârların aktarılabilirliği, Türkiye ekonomisinin büyüme hızı ve hükümetin DYY’ye karşı politikası olarak saptamıştır. Bu faktörler Türkiye’ye ge- len DYY için yeni, yüksek teknolojili ve ihracata dönük yatırımlardan ziyade iç pazarın önemine işaret etmektedir. Buna aşağıda açıklana- cağı gibi Avrupa’ya göre düşük olan emek maliyetleri de eklenebilir. Türkiye küresel değer zincirlerine katılımını artırmakla birlikte halen gelişmekte olan ülkeler ortalamasının gerisindedir. 2010’da geliş- mekte olan ülkelerin katılımı yüzde 52 iken Türkiye’nin katılımı yüzde 41’dir ve Peru ile Pakistan arasında yer almaktadır (UNCTAD, 2013: 131, 134). Bu, bir yandan Türkiye’nin ekonomik büyüklüğünden do- layı kendine daha yeterli bir ülke olması ile ilgiliyken diğer yandan ih- racatında nihai tüketim mallarının öneminden de kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin ihracatında nihai tüketim mallarının ağırlığı halen yüzde 40 civarındadır. Buna nihai sermaye malları da eklendiğinde nihai malların ağırlığı ihracatın yarısını geçmektedir.

Bu durum, Türkiye ekonomisinin küresel değer zincirlerine katılımının yönünü de belirlemektedir. Türkiye küresel değer zincirlerine, başka ülkelerin ihracatında kullanılan ihraç ürünlerinin payı anlamına gelen akış-aşağı yönde (downstream) katılmaktan ziyade, ihracatındaki ya- bancı katma değer payı anlamına gelen akış-yukarı yönde (upstream) katılmaktadır. Ancak Türkiye’nin dış ticaret dengesine pozitif katkı

sağlayan tek kalem de nihai tüketim mallarıdır (Yeldan vd., 2012: 54). Özellikle tekstil, giyim, gıda, mobilya gibi düşük teknolojili sektörler önemlidir ve bu sektörlerde Türkiye AB-15’e önemli bir ihracat yap- maktadır ki bu durum Yeldan vd. (2012: 61)’de Türkiye’nin gelişmiş ülkelere düşük teknolojili ürün ihracatında uzmanlaştığı şeklinde de- ğerlendirilmektedir. Muhtemelen bu ürünlerin fiyatlarının yüksek teknolojili ürünlere göre gerilemesiyle de bağlantılı olarak Türkiye’nin dış ticaret hadleri düşmektedir (Şekil 4.4).

Şekil 4.4: Türkiye Net Takas Dış Ticaret Hadleri (2000=100)

Kaynak: WDI

Türkiye’nin ihracatının nihai malların önem taşıdığı yapısı, ihracatında yerel katma değer payını da yükseltmektedir. Şekil 4.5’ten anlaşılabi- leceği gibi Türkiye ihracatında yerel katma değerin payı karşılaştırma yapıldığında hiç de küçük değildir.

Şekil 4.5: En Fazla İhracat Yapan 25 Gelişmekte Olan Ülkenin İhracatında Yerel Katma Değer Payları (%) (2010)

Kaynak: UNCTAD, 2013: 133

Ancak Türkiye’nin ihracatının yerel katma değer payının yüksekliği pek çok ülkeye benzese de Doğu Asya’dan hatta Meksika’dan ayrıştığı görülüyor. Görüldüğü gibi Singapur, Hong Kong, Güney Kore, Ma- lezya, Tayland, Çin, Tayvan gibi başarılı ihracatçı ve cari fazlası olan ülkelerin ihracatlarında yerel katma değer payları diğer gelişmekte olan ülkeler kadar yüksek değildir. Bu durum onların küresel değer zincirlerine yüksek katılımları ile ilgilidir.