• Sonuç bulunamadı

Bölgeler Arası Farklılıklar: Alternatif Bir Model Önerisi GWR Yaklaşımı

MEKÂNSAL BAĞLAR VE YEREL İSTİKRARSIZLIKLAR

3. Bölgeler Arası Farklılıklar: Alternatif Bir Model Önerisi GWR Yaklaşımı

Bu noktaya kadar bölgesel farklılıkları ele alırken takip edilen yöntem aslında neo-klasik yaklaşıma bir geliştirme yaparak mutlak yakınsa- mayı bölgesel ve mekânsal etkileşimler ile beraber ele almayı hedef- lemiştir. Bulgular bu geliştirilmiş modellerde bir yakınsama olduğu- nun altını çizmektedir. Ancak bu noktada temel soru bu yakınsamanın aslında yerelde bölgesel farklılıkları düşürmede yeterli olup olmadı- ğını tartışmak olmalıdır. Bir anlamda asıl olanın bölgeler arası farklı- lıkların azalıp azalmadığını daha doğru ve yalın bir şekilde anlamak olduğunu vurgulamamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde neo-klasik yakınsama modelinin bulgularına objektif bir şekilde yaklaşmak mümkün olacaktır.

Genel olarak elde edilen yakınsama bulgusu iki temel sorun ile bölge bilimcinin karşısına gelebilir. Öncelikle elde edilen yakınsama sonucu- nun yani başlangıç yılındaki KGSYH’nın negatif katsayısının gerçekten bölgeler arası farklılıkların kapanıp kapanmadığını açıklamada çok ye- terli olmadığı tartışılmaktadır. Burada yakınsamanın hızı ve sürekliliği gibi sorular ön plana çıkmaktadır. Her ne kadar yakınsamanın hızını hesaplamak ve bölgelerin durağan durumlarına ne kadar bir sürede yaklaşacaklarını ön görmek matematiksel olarak mümkün olsa da, ka- çınılmaz olarak modelin kısıtlayıcı varsayımları ile karşı karşıya kalına- caktır. İkinci bir nokta ise, negatif katsayı ve yakınsama olasılığının tüm Türkiye genelinde aynı şiddet ve etkiye sahip olduğunu varsay- manın Türkiye gibi heterojen bir yapıya sahip bir coğrafyada çok ger- çekçi olmamasıdır. Bu noktadan hareketle oluşabilecek bu iki sorun, çalışmayı bölgesel farklılıklarda yakınsama sorusunu analiz ederken oluşabilecek yerel istikrarsızlıkları da incelemeye yöneltmiştir.

Öncelikle yerel istikrarsızlıkların bir işareti olabilecek mekânsal oto- korelasyon ayrıştırması yapılmıştır. Anselin (1996 ve 2010) bu nok-

tada yerel dinamiklerin etkilerini analiz ederken genelden yola çık- manın ve sonrasında bir ayrıştırma yapmanın gerekliliğini vurgulamış- tır. Bu noktada dört farklı grup ele alınacaktır. İki grup bölge yüksek ve düşük gelirli grupların birlikte kümelendiği yapıları gösterecek; di- ğer iki grup ise düşük gelirli ve yüksek gelirli illerin kendi coğrafyala- rına aykırı davrandığı bölgeleri ifade edecektir. Buradan hareket ile yerel olarak mekânsal bağların ne kadar istikrarlı olduğu ve genelde elde edilen sonuçların ne kadar yereli temsil ettiği tartışılacaktır. Bu amaç ile şekil 3.1’de 1975, 1980, 1987 ve 2001 yılları için hesaplanan genel mekânsal oto-korelasyon değerlerinin ayrıştırması yapılmıştır. Bulgular Türkiye’de incelenen yıllarda bölgeler arası gelir farklılıkla- rında ciddi bir ikili yapının varlığını gözler önüne sermektedir. Batı bölgelerindeki gelişmiş iller birbirini pozitif etkileyen ve bir anlamda çekim alanı yaratan bölgeleri temsil ederken; doğu bölgelerdeki geri kalmış iller gene birbirini benzer şekilde etkileyen ancak genel iktisadi ve sosyo-kültürel yapılarından ötürü batıdan geri kalarak gelişimi dış- layan bir yapıyı oluşturmaktadırlar. Bu pozitif etki batı ve doğuda kendi içlerinde birbirine benzer yapıların var olduğu bilgisini vermek- tedir. Bunun ile birlikte, bulundukları coğrafyaya aykırı davranan böl- geler de bu iki coğrafya arasında coğrafi geçişi oluşturmaktadırlar.

Şekil 3.1: 1975-2001 Arası Bölgesel Farklılıklar - Moran’s I Ayrıştırması

Kaynak: TÜİK, Özötün (1980 ve 1988), yazarın kendi hesaplamaları Burhan Can Karahasan

Bu noktaya kadar gerçekleştirilen ayrıştırma biraz daha detaylı ince- lenebilir. Anselin (2010) yapılacak ayrıştırmayı geliştirmek için LISA (Local Indicator of Spatial Association) testinin de yapılabileceği vur- gusunda bulunmuş ve aslında yapılan mekânsal oto-korelasyon ayrış- tırmasındaki yerel istatistiki anlamlılığın bu test ile değerlendirilece- ğini vurgulamıştır (Denklem 6).

j j ij i

x

w

x

x

x

LISA

(

)

(

)

(6)

Denklem 6’da tanıtılan LISA hesaplamaları 1975-2001 yılları arasın- daki büyüme hızı ve 1975 yılındaki illerin gelir seviyesi farklılıkları için yapılmış ve karşılaştırılması sonucunda şekil 3.2’deki ilginç sonuçlar ile karşılaşılmıştır. 1975-2001 yılları arasında doğu bölgesindeki düşük hızla gelişen ve büyüyen bölgeler aynı zamanda 1975 yılında en düşük gelir seviyesine sahip olan iller olarak mekân içinde kümelenmekte- dirler. Bununla birlikte 1975’de görece daha yüksek gelir seviyesine sahip olan ve mekân içinde pozitif bir etkileşim gösteren Marmara Bölgesinde kümelenen il grubunun, incelenen dönemde görece daha yavaş büyüdüğü görülmektedir. Bu genel yakınsama modellerinde elde edinilen yakınsama bulgularının kökeni hakkında ipuçları ver- mektedir. Kısaca yerel ayrıştırmanın gösterdiği ilk bulgu aslında yakın- samanın kökeninde beklenildiği gibi düşük gelirli bölgelerin daha hızlı büyümesinin olmadığı, aksine yüksek gelirli bölgelerdeki yavaşlama- nın buna neden olmuş olabileceğidir.

Şekil 3.2: 1975-2001 Arası Bölgesel Farklılıklar - LISA Test Sonuçları

Kaynak: TÜİK, Özötün (1980 ve 1988), yazarın kendi hesaplamaları Not: Ayrışma 5% anlamlılık düzeyinde incelenmiştir.

Tam bu tartışma sırasında, şu ana kadar tahmin edilen yakınsama modellerinin neden sadece genel hakkında bilgi içerdiğini sorgula- maya başlamak yararlı olacaktır. Mekânsal bağları her ne kadar kont- rol etsek de tüm bu modellerin genel coğrafya hakkında bilgi verdiğini görmemiz gerekmektedir. Ancak biraz önce yapılan basit mekânsal istatistiki analizler yerelde farklı yapıların var olabildiğini bizlere gös- termektedir. Bu tartışma aslında ilk olarak Anselin’de (1996 ve 2010) karşımıza çıkmaktadır. Analitik bir çerçevede modellenmesi ise Coğ- rafi Olarak Ağırlıklandırılmış Model (Geographically Weighted Regression - GWR) yaklaşımı ile gerçekleşmiştir (Brundsdon ve diğer- leri, 1996 ve 1996). Denklem 7 1975-2001 yılları arası için tahmin edilecek GWR modelini göstermektedir. Modelde katsayılar ile bir- likte tanımlanan u ve v ise bölgelerin koordinatlarını temsil etmekte; bir anlamda ağırlıklandırmada kullanılacak olan parametreleri gös- termektedir.

o i i i i T i i i T i u v y T e v u a y y T ,0 ,0 , , ( , ) 1 ( , )log( ) log 1 

                 

(7)

Bu noktadan hareket ile çalışmanın yerel istikrarsızlıkları da içine alan bir analiz yapması bir önceki bölümde altı çizilen yakınsama bulgula- rını tartışmak için önemli olacaktır. Tahmin edilen GWR modeli sonu- cunda hesaplanan 1975 yılındaki ilk koşulun gücünü ve etkisini açıkla- yan katsayıların mekânsal dağılımı şekil 3.3’de sunulmuştur. Bulgular 1975 yılındaki gelir seviyesinin etkisinin her bölgede genel model- lerde olduğu gibi negatif olmadığını göstermektedir. Katsayının -0.019 ile 0.021 arasında değiştiği ve pozitif değerlerin doğu coğrafyasında, negatif değerlerin ise batı coğrafyasında kümelendiği tespit edilmiştir. Yani batı bölgelerinde 1975 yılındaki yüksek gelir seviyelerine sahip illerin daha yavaş büyüdükleri görülmekte ve benzer şekilde doğu bölgelerde konumlanan 1975 yılında daha düşük gelir seviyelerine sahip bölgelerin de hala düşük bir hızla büyüdükleri anlaşılmaktadır. Bu, şu ana kadar elde edinilen genel yakınsama modellerindeki yakın- sama bulgularının yereldeki yansımalarının ne kadar farklı olduğunu bize göstermektedir. Bu da bir anlamda aslında genel sonuçlar veren geleneksel yöntemlerin yereldeki yansımalarının incelenmesinin ne- den önemli olduğunu göstermektedir.

Şekil 3.3: 1975-2001 GWR Analiz Sonuçları: Yakınsamanın Ayrışması

Kaynak: TÜİK, Özötün (1980 ve 1988), yazarın kendi hesaplamaları

4. Bölgeler Arası Farklılıklar: 2001 Sonrası için Güncel Bir Tartışma