• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Belgede 2003 YILLIK RAPOR (sayfa 34-37)

G İR İŞ

2001 yılındaki ekonomik daralmanın ardından Türkiye ekonomisi, 2002 yılında yeniden büyüme sürecine girmiştir. 2002 yılının ikinci yarısında yaşanan siyasi belirsizlikler ve Kasım ayında gerçekleşen erken seçime rağmen, büyüme hızı beklentilerin oldukça üstüne çıkarak yüzde 7.8"e ulaşmış, tüketici fiyatları artış hızı ise yıl sonu hedefinin altında gerçekleşerek yüzde 29.7’ye gerilemiştir. Yaşanan siyasi belirsizliğin ekonomik programın kararlılıkla uygulanmasında ekonomik bir kesintiye yol açmaması ve tlyat istikrarı odaklı para politikası uygulamasına devam edilmesi, enflasyonda önemli ölçüde bir gerilemeyi ve diğer olumlu makroekonomik gelişmeleri beraberinde getirmiştir.

2003 yılı ekonomik programının temel amaçları enflasyonla mücadele, borç yükünün azaltılması ve sürdürülebilir hızlı büyüme olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede büyüme hızı yüzde 5 olarak öngörülmüş, yıl sonu enflasyon hedefi ise yüzde 20 olarak saptanmıştır. Yeni kurulan Hükümetin göreve başlamasının ardından iç siyasi belirsizliğin bir ölçüde azalmasına karşın, 2003 yılının Mart ayında İrak operasyonuna ilişkin belirsizlikler ve Hükümetin ekonomi politikalarına ilişkin tereddütler fınansal piyasalarda dalgalanmaya yol açmıştır. Bu dönemde, olumsuz dış gelişmelere bağlı olarak yükselen uluslararası ham petrol fiyatları ve Türk lirasının değer kaybetmesi maliyetleri artırmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda, 2003 yılının Şubat-Nisan döneminde tarım ve gıda fiyatlarındaki mevsimsel etkileri de aşan hızlanma, aylık enflasyon oranlarında beklentilerin üzerinde artışa neden olmuştur.

Nisan ayında Irak operasyonunun sona ermesi, bütçe performansındaki olumlu gelişmeler, Uluslararası Para Fonu ile yürütülen dördüncü gözden geçirmenin tamamlanması ve yaşanan dışsal şokun uzun dönemde enflasyondaki düşüş eğilimini etkilemeyeceği öngörüsü, piyasalardaki belirsizlikleri önemli ölçüde azaltmıştır. Temel politika aracı olan kısa vadeli faiz oranlarını, enflasyonu etkileyen değişkenlerin gelecek dönemlerdeki olası hareketlerini çeşitli senaryolar çerçevesinde analiz ederek belirleyen Merkez Bankası, faiz oranlarını Nisan ayından itibaren altı kez indirmiştir. Ekonomik programın uzun vadeli bir bakış

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

açısıyla ve kararlılıkla uygulanmaya devam edileceği, mali disiplin ve yapısal reformlardan sapma olmayacağı gözlemiyle hareket ederek. Ocak ayında yüzde 44 seviyesinde bulunan gecelik borçlanma faiz oranı, Nisan-Ekim döneminde aşamalı olarak azaltılarak yüzde 26 seviyesine çekilmiştir.

Büyük ölçüde Irak Savaşı kaynaklı belirsizliklerin ortadan kalkarak güven ortamının yeniden oluşmasının olumlu etkileri, Nisan ayından itibaren iç borçlanma faiz oranları, döviz kurları ve enflasyon bekleyişleri üzerinde belirgin bir şekilde gözlenmiştir. Maıt ayında yüzde 59,9'a ulaşan Hazine iç borçlanma faiz oranları yıl sonunda yüzde 2 7,9'a gerilemiş, Türk lirası döviz kuru sepeti (1 ABD doları + 0,77 Euro) karşısında yıl sonu itibariyla yüzde 7 değer kazanmıştır.

Yılın ilk beş aylık döneminde yıl sonu hedefiyle uyumlu patikanın üzerinde yükselen tüketici fiyatları enflasyonu ise Haziran ayından itibaren hedefe hızla yaklaşmaya başlamış ve 2002 yılının ardından 2003 yılında da hedefin altında gerçekleşmiştir. Tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 20 olan hedefin 1.6 puan altında kalarak, 2003 yılı sonunda yüzde 18,4'e gerilemiştir. 2002 yılında yüzde 30,8 olan toptan eşya fiyatları enflasyonu ise 2003 yılı sonunda yüzde 13,9'a gerilemiştir.

Enflasyondaki düşüşte birçok faktör rol oynamıştır. Bu faktörler, Türk lirasının yabancı paralar karşısında değer kazanması, reel ücretlerdeki gerileme ve verimlilik artışları sonucunda maliyet koşullarında meydana gelen iyileşme, gıda ve tarım fiyatlarında görülen yavaşlama, kamu kesiminde enflasyon hedefiyle büyük ölçüde uyumlu fiyatlama politikası izlenmesi ve iç talep baskısının olmayışı olarak sıralanabilir.

Öncelikle enflasyon hedefine yönelik olarak uygulanan tutarlı para politikaları ve mali disiplin, güven ortamının oluşmasına katkıda bulunarak borçlanmanın sürdürülebilirliğine ilişkin kaygıları azaltmış ve enflasyon beklentilerini düşürmüştür. Bu gelişmeler faizlerin düşmesine, Türk lirasının güçlenmesine katkıda bulunmuş, dolayısıyla enflasyonla mücadeleye maliyetler yönünden destek sağlamıştır. Mali ve parasal disiplin, aynı zamanda iç talebin kontrolsüz bir şekilde canlanmasına izin vermeyerek, enflasyon üzerinde talep yönlü bir baskı oluşmasını önlemiştir.

Gerek 2003 yılında oluşan olumlu koşulların gerçekleşmesine zemin hazırlayan, gerekse enflasyondaki düşüşe destek veren bütün bu gelişmeler, para ve maliye politikalarının ekonomik programın temel amaçlarıyla uyumlu bir şekilde yürütülmesi ve belirsizliklerin azalmasının bir ürünü olarak ortaya

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

çıkmıştır. 2002 yılında IMF tanımlı toplam kamıı kesimi faiz dışı fazlasının G S M H 'y e oranı yüzde 4,3 olarak gerçekleşmiştir. 2003 yılında izlenen sıkı maliye politikaları çerçevesinde bu oranın yüzde 6,5 olması hedeflenmiştir. Ayrıca, 2003 yılı sonunda IMF ile yürütülmekte olan program çerçevesinde belirlenen parasal performans kriteri ve gösterge niteliğindeki tüm hedeflere ulaşılmıştır.

Dış ve iç siyasi belirsizliklerin azalması ve uygulanan sıkı para ve maliye politikaları sonucunda finansal piyasalarda istikrarın sağlanması, 2003 yılı programında öngörülen ekonomik büyüme hızına ulaşılmasına elverişli bir zemin hazırlamıştır. İlk dokuz aylık döneme ilişkin verilere göre, reel GSM H yüzde 5.2, reel GSYİH ise yüzde 5.4 oranında artmıştır. Finansal piyasalardaki olumlu gelişmeler tüketici ve yatırımcı güvenine yansıyarak özel tüketim ve yatırım harcamalarının artmasını sağlamıştır. Stok birikimi 2003 yılının ilk dokuz aylık döneminde büyümeye pozitif katkı sağlarken, net ihracat bileşeninin ve uygulanan sıkı maliye politikaları sonucunda kamu harcamalarının büyümeye katkısı negatif olmuştur. İki yıl ardarda yaşanan yüksek hızlı büyümeye karşın işgücü piyasalarında yaşanan olumsuz gelişmeler, 2003 yılında devam etmiştir. 2003 yılının üçüncü üç aylık döneminde işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,2 puan azalarak yüzde 9.4'e gerilemiştir. Ancak, bu durum daha çok işgücüne katılma oranındaki gerilemeden kaynaklanmış, istihdam edilen kişi sayısı geçen yılki düzeyinin altında gerçekleşmiştir. 2003 yılında reel ücretler de gerilemeye devam etmiştir. Bu durum 2003 yılında tüketim harcamalarındaki artışı sınırlamıştır. İç talep yetersizliği nedeniyle özel firmaların üretimlerini dış pazarlara yöneltmeleri mal ihracatının artmasına neden olmuştur. Ayrıca, imalat sanayiinde verimliliğin artması ve birim ücretlerin düşük bir seviyede olması ihracat artışının sağlanabilmesinde etkili olmuştur. Diğer taraftan, sanayi üretiminde gözlenen yüksek oranlı büyüme nedeniyle, başta ara malı ve yatırım malı olmak üzere, ithalat ihracattan daha yüksek oranda artmış ve 2003 yılında dış ticaret açığı büyümüştür. Ancak, 2002 yılına göre iyileşen hizmet gelirleri cari işlemler açığını kısıtlayıcı bir faktör olmuş ve 2003 yılı Ocak-Kasım döneminde 4,2 milyar ABD doları cari işlemler açığı oluşmuştur.

II.1. G E N E L D EN G E

Türkiye ekonomisi, 2001 yılında yaşanan daralmanın ardından, hızlı bir büyüme sürecine girmiş, bu çerçevede, Türkiye ekonomisi 2002 yılından sonra 2003 yılında da büyümeye devam etmiştir (Tablo II.1.1). Irak Savaşı’nın 2003 yılının Nisan ayında sona ermesiyle birlikte mali piyasalarda görülen istikrar ve ekonomik programın kararlılıkla uygulanmasıyla sağlanan güven ortamı ekonomideki büyümenin sürmesinde etkili olmuştur.

Ekonomideki büyümenin sürmesinde İrak Savaşı nın sona ermesiyle birlikte mali piyasalarda görülen istikrar ve ekonomik programın kararlılıkla uygulanmasıyla sağlanan giiven ortamı etkili olmuştur.

Belgede 2003 YILLIK RAPOR (sayfa 34-37)