• Sonuç bulunamadı

ORTA ASYA’DA TÜRK TARİHİ VE ÖNEMİ

Dört bin yıllık bir geçmişe sahip olan Türkler, bu zaman dilimi içinde Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında faaliyet göstermiştir. Türkler tarihlerinin ilk dönemlerinden itibaren geniş bir sahada hareket ederek, örf ve adetlerini uzak coğrafyalara taşımış, gittikleri yerlerde yeni bir tarih inşa etmişlerdir. Bu özelliklerinden dolayı da Türk tarihini belli bir zaman ve coğrafi mekânda değerlendirmek mümkün olmamıştır. Hürriyetlerine düşkün olmaları, hiçbir otoriteye boyun eğmemelerinden dolayı farklı coğrafyalarda devletler kurmuşturlar. Türk tarihi denilince gelenek ve görenekleri, dilleri ve dinleri aynı olan tek bir topluluğun veya milletin farklı bölgelerde inşa ettikleri “tarihlerin” bütünü akla gelmelidir.30

Türk yurdu, Türk vatanı denince Türk millî vicdanına, irfanına (kültürüne) dâhil bulunan; Türk dil ve kültürüne hâkim olan Türklerin çoğunlukta bulundukları ülkeler anlaşılmalıdır. Bu mana içinde Türk yurdu Makedonya’dan Hazar Denizi ötesine, Çin Seddi’ne kadar uzanır.31 M. Fuat Köprülü, eserinde Türklerin faaliyet alanını şu şekilde tasvir etmektedir: “Orta Asya bölgesi çok uzun zamandan beri Türk milletinin faaliyet gösterdiği bir coğrafyadır. Orta Asya, Ural Nehri’nden Balkaş

29 Üşenmezsoy-Şen, age, s. 132-134.

30 İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, 26. baskı, Kültür Serisi, Ötüken Neşriyat A.Ş., İstanbul, 2005, s. 41.

31 İlhan, Türklerin Jeopolitiği…………, s. 100.

Gölü’ne, Sibirya’nın güneyinden Himalaya Dağları’na, Hazar Denizi’nden Çin’e kadar olan coğrafyayı kapsamına almaktadır.”.32

Atatürk Türk tarihi ile ilgili şöyle bir değerlendirme yapmıştır: “Efendiler! Bu dünya üzerinde asgari yüz milyon nüfustan fazla büyük bir Türk milleti vardır. Ve bu milletin dünya sahasında ve tarih alanında geniş oranda etkisi vardır…”. Atatürk, tarih öncesi devirler içinde Türk’ün kıdemini, insanlığın “ikinci babası” olarak gösterdiği Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yasef’in oğluna kadar eriştirir. Tarihte Türk milleti on beş yüzyıl önce Asya’nın merkezinde büyük devletler kurmuştur. Ve bu millet de her türlü yeteneğe ve istidada sahiptir. Türkiye Türklüğünün bu ecdadın ahfadı olduğunu belirler.33 Bugün dünyada resmi olarak 150-180 milyon Türk nüfusu bulunmaktadır. Dünyadaki tahmini Türk nüfusu ise 250- 300 milyon arasındadır.34

Türklerin göçlerden önce oturduğu yerler çok eski zamanlardan beri tartışıla gelmektedir. Araştırmacılar bu konuda farklı sonuçlara ulaşmışlardır. Tarihçiler Çin kayıtlarını referans alarak Altay Dağları’nı; sanat tarihçileri Tanrı Dağları’nın kuzey batı Asya sahasını, bazı kültür tarihçileri ise İriş-Urallar arasını veya Altay- Kırgız bozkırları arasını veya Baykal Gölü’nün güney batısını, Bazı dil araştırıcıları da Altayların doğusunu veya Kingan silsilesi bölgesini veya 90.

boylamın doğusunu Türklerin ana yurdu olarak göstermektedir. Yukarıdaki coğrafyalardan yola çıkılarak Türk milletinin yaşadıkları coğrafyanın sınırları hakkında az çok bilgi sahibi olunabilmektedir. Ancak Türk milleti çok geniş bir sahada faaliyet gösterdiği için yaşadığı coğrafyalara belli bir sınır çizmek de imkânsızdır. Bölge hakkında yapılan son çalışmalara göre Altay-Ural Dağları arası, hatta Hazar Denizi’nin kuzeydoğu bozkırları asli Türk yurdu sayılmaktadır.35

32 M. Fuad Köprülü, Türkiye Tarihi: Anadolu İstilasına Kadar Türkler, yay.haz., Akçağ Yayınları, Ankara, 2005, s. 73-75.

33 Muzaffer Özdağ, Türkiye ve Türk Dünyası Jeopolitiği Üzerine, Jeopolitik-Strateji-Terör Araştırmaları Dizisi:5, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Ankara, 2001, s.101.

34 Dünyadaki Türk Nüfusu-1 (Bağımsız Türk Devletlerinde Türk Nüfusu) Ocak 31, 2017 (Erişim) http//www.karmaliz.com.

35 Kafesoğlu, age, s. 48-49.

Çin kayıtlarına göre Uygurların faaliyet gösterdikleri ilk coğrafya Selenge Nehri’nin doğu tarafıdır. Çin kaynaklarında Uygurların Orhun vadisinden göç ederek bugünkü Türkistan’a gelip yerleştikleri söylenmiştir.36

Hazar Havzası’nın kıyıları birçok medeniyetin kurulduğu eski yerleşim alanlarındandır. Hazar Havzası’nda genellikle Türk halkları yaşamıştır. Hazar Denizi, Türk tarihine tanıklık etmiş bir coğrafyadır. Havza’nın güney kıyılarında ise daha çok Medler ve Persler faaliyet göstermiştir. Milattan önce (M.Ö.) 2. binin başlarında Samartalar; Kuzey Kafkaslardan ve Karadeniz kıyılarından İskitleri sürerek Hazar Denizi kıyılarına dek uzanmış ve Sapmatiya Devleti’ni kurmuşlardır.37 Karadeniz’in kuzeyinde faaliyet gösteren bu topluluğun Türk menşeli olduğu düşünülmektedir.

Sarmatlar, Karadeniz’in kuzeyinde, bozkırlarda varlık göstermiş atlı kavimdir.

Bu kültür çevresinde sırasıyla Kimmerler ve İskitler sonra da Sarmatlar varlık göstermiştir. Sarmatlar çeşitli toplulukların bir araya gelmesinden oluşmuş, bir bozkır budunudur. Sarmatların oluşumunda boy ve boy birlikleri etkili olmuştur. Sarmat toplulukları içinde yer alan Yazığlar, Ugorlar, Sarmatların egemen unsuru, Alanlar ve Siraklar birer bodun, yani boylar birliği olarak yapılanmıştır. Hazar Denizi’nden Tuna Nehri ve çevresine M.Ö. 2. binin başlarından MS 2. yüzyıla kadar bu coğrafyalarda yayılarak güçlü bir imparatorluk kurmuştur. Sarmat adı ile anılan bu toplulukların, doğuda Kafkaslar ve Doğu Anadolu’ya, batıda ise Tuna nehri çevresinde Yazığlar, Kafkasları yurt tutmuştur. Sarmatlar’da farklı kökten boylar bulunmaktadır. Özellikle İskitlerin ardılları olarak gördüğümüz Yazığ ve Sirakların Türkler ve Türklükle bağlantıları her geçen gün biraz daha güçlenmektedir.38

M.Ö. binli yılların 8-7. asırlarında merkezi Asya ve Kazakistan coğrafyasında, Karadeniz’in kuzeyinde yaşamış ve eski kaynaklarda skif (İskit), Kimmer, Sak, Masaget, Sarmat vs. gibi adlar ile anılan halkların da Türk menşeli olduğu fikri ağırlık kazanmaktadır. Sakalar, Sarmatlar ve Masagetlerin eski Türk devleti oldukları iddiasından hareketle o devletlerin bünyesinde yaşayan halkların da

36 Erhan Arıklı, Günümüzdeki Türk Hanlıkları ve Tarihleri, Nüans Yayınları, Ankara, 2007, s. 149- 168.

37 Samedov, age, s.3.

38 İlhami Durmuş, Sarmatlar, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2017, s. 126-128.

Türk dilli olduklarını kabul etmek gerekmektedir. Öte yandan Sümerlerin, Skiflerin, Sakaların, Sarmatların ve Alanların Türk olması ve de M.Ö. 1000’li yıllarda Kuzey Azerbaycan’da yaşaması, Türk tarihinin tarihçiler tarafından yeniden ele alınarak tasnif edilip yazılması gerektiği görüşünü doğurmuştur.39

Bir Ön Asya kavmi olan ve M.Ö. 2-3. bininci yıllarda Anadolu’da yaşayan ve buradan Kuzey Azerbaycan’a doğru yayılan Sümerlerin ve burada daha önceden yerleşmiş bulunan Kuti, Lulubi, Turukku vs. gibi kavimlerin M.Ö. 2. binli yıllarda merkezi Asya’dan gelerek Kuzey Azerbaycan coğrafyası civarında yaşamış Kasların Türk menşeli olduğu ileri sürülmektedir.40

Milattan sonra 550-1030 yılları arasında Hazar bölgesinde ve Kafkasya’da faaliyet gösteren Türk devleti de bu denize adını veren Hazarlardır. Hazarların asıl yurtları Don Volga güneyi ve Kafkas Dağları arasıdır.41 Bir başka kaynakta ise Hazarların yaşadıkları coğrafya hakkında şu bilgi verilmiştir. Hazarlar; Hazar Denizi’yle Karadeniz arasında ve şimdiki Hacı Tahran sahralarında sakindiler.42

Türkistan coğrafyasında İslamiyet’in kabulünden önce Hun, Akhun, Göktürk ve Uygur gibi önemli devletler ortaya çıkaran Türk milleti, tarihin ilk dönemlerinden itibaren de boylar şeklinde örgütlenmiştir. Selçukluların tarih sahnesine çıkmasıyla önemli oranda Türk nüfusunun Ön Asya’ya (Asya kıtasının güney batı bölgesi Orta doğuda yer alan Orta Asya ülkelerine) taşınmıştır. Bugün bölgede Türkistan’da Türk menşeli topluluklar faaliyetlerini sürdürmektedir. Mesela bölge ülkelerinden Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan’da da önemli oranda Türk nüfusu vardır.43

39 Arıklı, age, s. 29.

Sümer uygarlığı, en eski bir uygarlık olmakla birlikte tek başına bir halk değildir. Bu uygarlık Mezopotamya’da aynı soydan gelen iki toplumla birleşmiştir. Güney Mezopotamya’daki uygarlığı Kuzey Mezopotamya’ya doğru yayılarak hayatlarını sürdüren Gudlar ve Kaslar oluşturmuştur.

Kasların Türk meşeli olma ihtimali vardır. Türk tarihinin başlangıcı hakkında doğru bilgiye sahip olabilmek için Kaslardan kalan çivi tabletlerin araştırılması gereklidir. Ayrıntılı bilgi için bkz., Vecihe Hatipoğlu, “Türk Tarihinin Başlangıcı”, (Erişim) http//www.dergiler. ankara.edu. tr/dergiler/

12/847/10723.pdf s. 29.

40 Arıklı, age, s. 29.

41 Suat İlhan, Kafkasya’nın Gelişen Jeopolitiği, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1999, s. 42.

42 Köprülü, age, s.84.

43 Ahmet Taşağıl, “Türkistan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 41. Cilt, İstanbul, 2012, s.

484-559.

MS Hazar kıyısında yaşayan son Türk halkı Oğuzlardır. Kaynakların tasvirine göre Oğuz toplulukları Sir-i Derya’dan Hazar’a, Aral’dan Horasan’ı kapsayan coğrafyada yaşamıştır.44 Oğuzlar, X. asırda Orgun mıntıkasından Seyhun Nehri kıyılarına ve XI. asırda Mâverâünnehir üstünden İran’a ve Anadolu’ya ulaşmışlardır.45 Oğuzlar, Türk tarihinin başlangıcından itibaren durmadan hareket etmişler ve özellikle Batı’ya Sibirya’ya, İran’ın kuzeyine, Azerbaycan’a, Kafkasya, Kırım, Romanya ve Balkanlara yerleşmeye çalışmışlardır.46

Bugün Türkistan denilince; Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan, Çin Halk Cumhuriyeti toprakları içinde kalan “Doğu Türkistan” ya da Uygur Özerk Bölgesi (Çin tarafından Sincan olarak adlandırılmaktadır), Afgan Türkistan’ı ve bir kısmı da İran’da kalan topraklar akla gelmektedir. Hazar Bölgesi ve Kafkasya çok eski zamanlardan beri Türklerin yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Zaman zaman bu coğrafya sömürgeci güçler tarafından işgal edilmiş ve Türk halkları öz vatanlarından koparılmak istenmiştir.

Bugün Türkistan’da Türk devletleri ve halkları yaşamaktadır. Yani bu bölge, geçmişte ve gelecekte daimi Türk yurdudur.47