• Sonuç bulunamadı

Türk boylarında ev hakkında genel bilgileri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

Azerbaycan Türkleri, çoğunlukla kentlerde ikamet ederler. Geleneksel köy evleri

dağınık planlıdır, dağlık bölgelerde evler teraslıdır, düz çatılı taş evler mevcuttur. Dağlık bölgelerde ve bazı düz alanlarda karadam denen evler yaygındır. Bunlar, ahşaplı-topraklı evler, çatısı basamaklı ve piramit şeklindeki evler, ahşap kubbeli evler, düz toprak çatılı samanlı yapılardır. Göçebe hayat tarzı sürenler keçe çadırında (alaçıg) yaşarlar. Esas inşaat malzemeleri burada taş, ham veya pişmiş kerpiçtir. Evleri fırın (kürsi) ile ısıtırlar.3

Azerbaycan’ın eski kasabaları çok yoğundu. Dağlık bölgelerde evler, teraslı olurdu ve yoğun olarak düz çatılı taş evler ile doluydu. Sokaklar, ise çok dardı. Tam tersi düz bölgelerdeki kasabalar serbest ve dağınık planlıdır, bağ bahçe yeşilliği içine gömülüdür. Milli mimari doğa ve iklim şartları ile uyum içerisindedir. Dağlık bölgelerine yakın olan evler iki katlı ve taş veya ham saman kerpiçten yapılmıştır, çatıları topraktandır. Böyle evlerin birinci katı eskiden (bazen şimdi de) hayvan besleme ve köy işleri için kullanılır, üst katta ise yaşanırdı. Ev şömine ile ısıtılırdı, kışın da demir soba veya geleneksel fırın ile ısıtılırdı. Bu fırının üstüne geniş tabura yerleştirilirdi, onu battaniye ile örter, alttan ayaklarını ısıtırlardı. Genelde yerde uyunurdu, yorgan döşekler de gündüz duvar içerisindeki raflara konurdu. Apşeron yarımadasında özgün bir ev vardı. Bu ev tek katlı idi, etrafında bir sıra yapılar olurdu. Evin mutfağı değişikti, onun kalkık tabanında ekmek pişirilen tandır mevcuttu. Dumanın çıkması için iki konik boru vardı. Diğer bölgelerde bir veya iki odası yere gömülmüş olan tek veya çift katlı evler yaygındı. Tüm kapı ve pencereler ön cepheye çıkardı. Şimdi de böyle evler inşa edilmektedir; ancak onları yer içine gömmezler, yüksek direk tabanı üzerinde inşa ederler. Kafkas dağlarının güney batı eteklerindeki evlerin esas inşaat malzemesi taş veya ham kerpiçti. Bunu bu bölgenin toprağında bulunan çamur ve kaymaktaşı gerektirirdi. Bol yağışlar ve işlerin düzeni (bağcılık, ipekçilik) evin üstünde çardak veya yüksek kırma çatıya gereksinimi

(3) Etnoatlas. Narodı i Narodnosti, Naselyayuşiye Krasnoyarskiy Kray (Krasnoyarsk Bölgesinde Yaşayan Halklar), http://www.krskstate.ru/society/nations/etnoatlas/0/etno_id/14 (12 Ekim 2011).

9

getirmişti, burada ipek böcekleri yetiştirilir ve meyve kurutulurdu. Talış dağları bölgesinde ahşap evler (turluk, dışarıdan örme ve içten çamur ile sıvanmış ev) ve tomruk evler de mevcuttu. Denize yakın düzlük alanlarda ve diğer sıcak bölgelerde istirahat için ve de börtü böcekten korunmak için evin yanında kule inşa ederlerdi. Göçebe halk yazın keçe çadırlarında, kışın ise yer evlerinde otururdu.4

Gagauz Türklerinde evler genellikle tek katlı yapılmakta, az da olsa iki katlı evlere de

rastlanmaktadır. Köylerde evler, akraba ve komşuların iş gücü yardımıyla yapılır. Herkes sıra ile inşaatta çalışır, herhangi bir maddi karşılık beklemez. Meci (< imeci) adı verilen bu yöntemle evler, kısa sürede tamamlanır. Evlerin yapımında taş, tuğla, kerpiç, çamur, çimento ve kireç kullanılır. Evin temelini kazmaya başlarken veya temel kazılıp yapıya başlarken kurban kesilir. Kesilen kurbanın kanının akıtılmasının evi gelecekteki kötülüklerden koruyacağına inanılır. Ayrıca temele, bereketli olacağı inancıyla metal

para da atılır. Evler, genellikle ‘hayat’ ve ‘baş’ adı verilen odalardan oluşur. Hayat; eve

kapıdan girildiğindeki küçük odaya verilen isimdir. Burada ‘unluk’, ‘bakırlık’, ‘fırın’, ‘soba’ vs. olur. Yemek bu odada yapılır ve yenilir. Günümüzde hayat köy evlerinde genelde devam etmekte ve çoğu evlerde de hol olarak kullanılmaktadır. Hayattan odaya geçilir. Ev yapılırken ilkin hayatla oda yapılır. İhtiyaç duyulduğunda yeni odalar eklenir. ‘Kuhne’ adı verilen odalarda nüfusu az olan aileler oturur. Misafir geldiğinde ya yaşadıkları odayı ya da ‘misafir odasını’ kullanırlar. Kalabalık aileler, genelde ‘içer’ (yaşanan oda) adı verilen odada otururlar. ‘Mağza’ adı verilen ve her evin altında mutlaka bulunan oda kiler olarak kullanılır. Şarap, peynir, turşu, konserve, meyve vb.

şeyler mağazada saklanır. Eskiden evlerde oturmak ve yatmak için ‘pat’ adı verilen

sedirler yapılırdı. Üzerinde hasır serilir, onun üzerine de kilim vs. serilerek oturulurdu. Yine odanın duvarına eşyaları koymak için raflar yapılır, odanın bir köşesine sandık, sandığın üzerine yataklar konurdu. Sandık yoksa pataklar patın bir tarafına katlanarak konurdu. Evler, ‘soba’ adı verilen ve duvar içerisine yapılan bölümlerde tezek, odun vs. yakılarak ısıtılır. Bir evde, evin büyüklüğüne göre bir, iki hatta üç soba bulunur. (Erden, 1999: 129-135)

(4)Traditsii Narodov Azerbaycana. Kultura Azerbaycana. (Azerbaycanda Yaşayan Halkların Gelenkleri. Azerbaycan Kültürü), http://azerbaijan.orexca.com/rus/azerbaijan_tradition.shtmll (12 Ekim 2011).

10

Türkmen Türklerinin geleneksel evi gara öy diye adlandırdıkları çadırdı. Vahalarda çadır ile yan yana bir-üç odalı çamurlu veya ham kerpiçli, düz çatılı, birkaç küçük camı olan ev dururdu. Hazar denizine yakın ikamet eden Türkmen Türklerinde kazıklar üzerinde inşa edilen ahşap evler mevcuttu. Günümüzde köy evi üç-dört odalı olup ham veya pişmiş kerpiçten inşa edilir, camları büyük ve çatısı iki-dört kanatlı olur. Yaz döneminde istirahat yeri olan kapalı teras (ayvan) da kullanılır. İş için yapılar avlunun arkasındadır. Günümüzde çadır birçok bölgede yazlık ev olarak ya da çoban evi olarak kullanılmaktadır.5

Türkmen Türklerinin köy evleri üç-dört odalıdır, ham veya pişmiş kerpiçten, çift ya da dört kanatlı çatılı, çatısı demir veya şifer ile kaplı, zeminleri tahtadır, büyük pencereleri vardır. Camlı teras Türkmen evinin olmazsa olmaz unsurlarındandır, yazın uyku ve istirahat için kullanılır. Avlu arkasında köy işleri için yapılar yerleşmiştir. Evin yanında üzüm bağı, bazen de çiçek bahçesi vardır. Küçük kasabalar daha da geleneksel görünüme sahiptirler. Böyle kasabaların evleri iki-üç odalıdır, çatısı düzdür. Camları avluya çıkar. Sabit ev ile yan yana Türkmenlerin taşınabilir keregeli çadırı vardır, Türkmenistan bölgelerinin çoğunda yaygındır. Yarı göçebe hayat sürdürenlerin ve çobanların esas ve tek evi olmuştur. Vahalarda sabit evlerle birlikte çadır da kurulurdu.

İskeletli Türkmen çadırı günümüzde de sezonluk olarak hayvan beslenen bölgelerde

kullanılır. Yapısı diğer Orta Asya halklarını çadırından farklı değildir, ancak keçe üzeri hasır ile örtülüdür (diğer topluluklarda tam tersidir). Çadırın geleneksel düzeninde veya sabit evin salon düzeninde kilimler çok büyük önem taşırlar. Çadırın veya evin toprak zemini keçeler ile örtülürdü, üzerine palas ve kilimler serilirdi. Çadırın duvarlarında küçük ev eşyaları için kilimli çantalar asılırdı. En güzel çuval ve torbaları çadırın girişe karşı olan duvara asarlardı. Burası, ocağın arka yeri olup başköşe sayılırdı. Girişten sağ taraf bayanlara aitti. Bu tarafta kapı yanında mutfak kap kacakları ve diğer araç gereçler bulunurdu, devamında sandık üstünde, kapaksız ahşap dolapta veya ahşap altlıkta giyim ve giyim kılıfları bulunurdu. Çuval üzerine yastık, yorgan, keçeler ve kilimler konurdu.

(5)Turkmenı. Narodı Mira. İstoriko-Antropologiçeskiy Spravoçnik (Türkmenler. Tarih ve Antropoloji Kılavuzu) – Moskva 1988, http://www.kavkaz-uzel.ru/articles/151629/(12 Ekim 2011).

11

Girişten solda, erkeklerin tarafında zahire ve un çuvalları, at eğeri ve gereçleri, ipler, su kapları bulunurdu. Fakir kısmın çadırlarında daha az kilim, çuval ve torba bulunurdu.6 Kırım yarımadasının doğası ve coğrafyanın karmaşıklığı (dağlık, dağ yanı, çöl, deniz kıyısı), sosyal ve ekonomik şartlar hem de Kırım Tatar Türklerinin bileşik etnik oluşumu maddi kültürümüzün tüm alanlarını ve özellikle ev kültürümüzü çok etkilemiştir. Çağdaş araştırmacıların fikrince Kırım Tatar halkı Türk olmayan kavimler ( Tavr, İskit, Eski Yunanlar, Bizans ve Gotlar) ve Türk kavimlerinden (Hun, Bulgar, Hazar, Peçenek (IV-IX. yy.), Kıpçak ve Altın Ordulular (XI-XVI. yy.) oluşmuştur. Ortaçağ Kırım’ın dağ ve dağ yanı bölgelerinde yaşayan yerleşik halkın evleri Tavr, İskit ve Eski Yunan kentlerinin temelleri üzerinde kurulmuştur. Ev kültürümüzü etkileyen faktörlerden biri de XVIII. yüzyılda Kırım’da İslam dininin yayılmasıdır. Bundan böyle her bir köyü kiremit damlı cami süslüyordu. Büyük köylerin her bir mahallesinde cami vardı. Her bir kent ve kasabada kahvehane ve hamamlar bulunurdu. Kırım konutlarının ünlü araştırmacısı Kuftin, Kırım Tatar evlerinin esas dört bölgesel türünü tespit etmiştir: 1) Bahçesaray kent evleri; Evlerin yerleşimi az çok tek düzenlidir. Evleri içeriden biri birine küçük kapılar bağlardı. Avlu (azbar) eve cepheden bağlıdır ve ikiye bölünmüştü (üst ve alt). Üst-azbar esasında meyve veya üzüm bahçesi idi. Evler tek katlı ve dikdörtgen şeklindedir. Onlar doğal taş ve balçıktan inşa edilirdi. İki katlı evlerse eski Bizans evlerine benzerdi. 2) Bahçesaray

köy evleri; Kaça ve Belbek çaylarının su bölümü çizgisinde eski ahşap evler vardı

(çatma ev). Tomruk baltalaması olan bu tür evler yer üzerinde veya alçak taş temel üzerinde yerleştirilirdi. En fakir evlerde bile çatı düz olmazdı. Dağlık bölgelerindeki (Ozenbaş ve Stilya) köy evleri ahşap olmalarına rağmen iki katlı olurlardı. 3)

Karasubazar bölgesi ve Akmescit evleri; Bu bölge köylerindeki evlerin yerleşimi

dağınıktı ve avluları boştu. Evler alçak çitle kuşatılmıştı, sokaklar düzensiz ama bayağı genişti. Tek katlı ve kiremit çatılı evler kille sıvanmış örden veya kerpiçten inşa edilmişti ve genelde 2-3 odadan oluşurdu. Bahçesaray evlerinden fark eden unsur, evin devamında ve aynı çatı altında kurulan ahırdı. 4-Yalı boyu evleri. Kuftin’e göre bu tür evler Orta Asya ve Kafkas çizgilerini taşıyordu. Çatı Kırım’ın çöl evlerinden farklı olarak düzdü ve odalar bir yönde değil de karışık yerleştirilmişti. Evler adeta biri diğeri

12

üzerine yığılmış gibidir. Bu köylerde sokak yok denecek kadardı. Onun yerine iki katlı evlerin dar aralığında eğri taş merdivenler bulunurdu. Bir aşağıdaki evin çatısı aynı zamanda avlu olarak kullanılırdı. Evin ön duvarı balçıkla sıvanmış çit idi. XVI-XX. yüzyılda Kırım’ı gezen seyyahlar, Kırım Tatar evleri ve avlularının ayrıca çok temiz olduğunu tespit etmişlerdir. Eskiden Kırım Tatar evinde bacalı ocak, ona zincirle asılmış kazan, çeşitli renkli kilim (makat) ve halılar, keçeler, geniş ve alçak sedirler (setler) mutlaka olmazsa olmazlardandı. Yorgan ve yastıklar sandık üzerinde destelenirdi. Açık raflarda yerleştirilen bakır kap ve çömleklere büyük önem verilirdi. Odalar havlularla süslenirdi. Evde ayrıca alçak ahşap masalar (kona), iskemle, ayna, lamba, sofra örtüleri, perde gibi eşyalar bulunurdu. Yatak odasının yan tarafında yıkanma odası (“su dolabı”) bulunurdu. Yatak odasında çocuk beşiği olurdu. Evin en güzel kilim ve eşyaları misafir odasında bulunurdu. Bu incelik kültürümüzde misafirlere verilen değeri gösterir. ve tabii ki de bir eve girildiği zaman ayakkabılar dışarıda çıkarılırdı. Bu da temizlik ve düzenin göstergesidir.7

Türkiye Türklerindeki evin kökenini göçebelik dönemine kadar uzandığı söylenir.

Geriye doğru gidersek Anadolu’ya gelen Türklerin hem yerleşik düzene sahip olanlar hem de göçer halde olup yurt veya ak-ev denilen çadırlarda oturanlar olduğu bilinmektedir. Yerleşik düzene ait ve Orta Asya’da izlenen ‘kule ev’ yüksek duvarlar üzerine kurulmuş, çevresine açık, köşk tipi evin, Türk evine ana katın üst kat olması biçiminde yansıdığı ileri sürülmüştür. Buna göre Türkiye Türklerinin evi, çok katlı olmuş ve köşk denilen tip ortaya çıkmıştır. Çadırın Türk evine etkisi daha çok odaların niteliğini belirlemekte olmuştur. Çadır gibi her odanın, bir yaşama birimi olarak değişmez bir iç düzeni vardır. Göçebelikten ev biçimine yansıyan niteliğin oba düzeni olduğu da söylenmektedir. Buna göre evdeki orta mekânın (sofa) karşılığı, göçebe obasında çadırlar arasında kalan ise boşluktur. Yani, bir yapı içindeki odalarda sofa ilişkileri, çadırdaki tek tek yaşama birimleri ile açık orta alan ilişkilerine hastır (Erdoğan, 2007: 32).

Baba, evin en önemli kişisidir. Dolayısıyla en önemli oda da ona aittir. Konumu ve detaylandırılması ile özelleşmiş olan bu ‘başoda’dır. Başoda, ‘selamlık’ gibi isimler

13

almış olan oda, efendi, konuk, hizmetçi ilişkilerinin düzenlenmesi sonucunda biçimlenmiştir. Başoda, misafirleri kabul edildiği, özenle yapılarak düzenlenen, ailenin zenginlik ve statüsünün simgesi olan bir mekândır. Evin diğer odaları gibi çok amaçlıdır ve geceleri ebeveyn yatak odası olarak kullanılır (Erdoğan, 2007: 41).

Türkiye Türklerindeki evin karakteristik kimliğini oluşturan öğeler şunlardır: kapılar, pencereler, tepe pencereleri, pencere demirleri, kat ve saçak silmeleri, çıkmalar, konsollar, çörtenler gibi mimari dış mekân öğeler ve zarlar, şerbetlikler, yüklük kapakları, tavanlar, nişler ve çeşitli duvar resimleri dekoratif iç mekân öğeleridir (Erdoğan, 2007: 56).

Arapça bir mekân ismi olan ve yemek pişirilen yer anlamına gelen matbah kelimesi Türkçeye mutfak şeklinde geçmiştir. Genel söyleyişte mutfak şeklinde kullandığımız kelime, Anadolu ve Rumeli ağızlarında çok farklı şekillerde kullanılmaktadır: mutbak,

mutlak gibi. Atalarımız, Anadolu'ya gelmeden evvel mutfak için aşocağı, aşlık, aşdamı, ocak, ocakbaşı, ocak odası, aşevi, ocaklık, kündübeK8 gibi kelimeler kullanmışlardır. Umumiyetle Türk mutfağı, genel olarak şöyle bir mimariye sahiptir: Serin olması için evin kuzeyine inşa edilen, taştan veya kerpiçten yapılmış bir ocağı, ocağın hemen üzerinde davlumbazı, davlumbazın üzerinde çanak, çömlek, tepsi, sini, tava, kazan vb.‘lerin konduğu sıra sıra rafları bulunduğu, yemeklerin pişirildiği bir yerdir. Türklerde yemek geleneğinin, sosyal ve toplumsal önemi vardır. Türkler; mutfaklarında olsun, mutfaklarında kullandıkları araç-gereç adlarında olsun, gerekse hayatlarının her kademesinde olsun bunu yansıtmışlardır. Bugün birçok atasözü yemek kültürümüzü örnekler: “evvel taam, sonra kelam” ya da “lokma karın doyurmaz muhabbet artırır” gibi.

Ali Rıza Yalman, “Cenupta Türkmen Oymakları” çalışmasında Bulgar Dağı Yörüklerinin ev planını şöyle verir: 1. Evler bir odadır 2. Odanın etrafına çullar

döşenmiştir 3. Evde kapı kelimesi, hem pencere, hem de kapı yerine kullanılmaktadır 4. Evin tavanı iki metreden yüksek değildir 5. Evin tabanına tahta döşeme yerleştirmek

(8) Kelime, kündübeK birleşik bir kelimedir (kündü+beK) ve ilk kelimesi; Derleme sözlüğünde “et tahtası; çanak, çömlek yapmak için hazırlanmış çamur topağı; ekmek yapmak için ayrılan hamur topağı, beze” şekillerinde izah edilen künde kelimesine veya mutfağın, evin temel yeri olduğunu düşünürsek, yine Derleme sözlüğünde “kök” anlamıyla verilen “künd” kelimesine dayanır.

14

âdet değildir 6. Genellikle evler ahırla da bir arada bulunur 7. Evin ocağı odanın tam ortasındadır 8. Ocaklı üzerine korkuluk konmaz, baca bir delikten ibarettir 9. Ahırın evden ayrı bir kapısı bulunmaz (Yalman, 1977: 423).

Kuzey Altay Türklerinin geleneksel evi, konik çadırdır ve ahşap duvarlı olan yer

evidir. Bazen üstü toprakla örtülürdü, bazen ise çift kanatlı çatılı olurdu. İçinde toprak

ocak vardı. Bazen evleri yer eviydi, üst kısmı ahşaptı. Güney Altay Türklerinin evi konik keçe çadırıydı, çatısı ağaç kabuğu ile örtülüydü. Bunun dışında çok köşeli ahşap çadırı da kullanırlardı.9

Başkurt Türkleri, yerleşik hayat tarzına 200-300 yıl önce geçmişlerdir. Ondan önce ise

göçebe ve yarı göçebe hayat sürmüşlerdir. Başkurt Türklerinin evleri, ağaçsız alanlarda bu yaz evleri keçe ile örtülü ahşap iskeletli olurdu. Daha basit bir ev olarak alasık kullanılırdı. Bu daha sade bir çadır orta halli ve fakirlerin oturduğu evdi. Ormanlık alanlarda ise yazlık evler tamamı ile ağaçtan yapılırdı veya ağaç kabuğu ile örtülü çadırlar kurulurdu. Genelde bu ev sabit olurdu. Çağdaş Başkurt köylerinin mimarisi bir Tatar köyü veya Rus köyü mimarisinden farklı değildir. Çağdaş Başkurt köy evleri ya ahşaptandır, ya da kerpiç veya beton bloklu evlerdir. Başkurt evinin içi de çok özelliğe sahiptir. İlk göze çarpan şey sobanın (çuval) yapısıdır. Bu soba uzun borulu ve odun için kocaman deliklidir, şömineye benzer. Sobanın içinde yemek pişirmek veya çamaşır yıkamak için kazan vardır. Evin mobilyasını ise duvar kenarlarında boylu boyunca yerleşen keçe ile örtülü sedirler oluşturur. Daha zengin olanların yastık ve minderleri olur. Bunun dışında evde bir veya birkaç sandık ve semaver bulunur.

Başkurt Türklerinin çadır çeşitleri şöyledir:

a) Tirme – geleneksel çadır; b) Aş Tirme – yemek hazırlama vb. işler için kullanılan ayrı çadır; c) Kunak Tirme, Ak Tirme (misafir ağırlamak için beyaz keçeli çadır); d) Un ike

kanatlı ak tirme – beyler ve sülale reislerinin kaldığı on iki kanatlı çadır.

Çadırı kurmak için önce yer seçilirdi. Atın dönüp geçtiği yere, örümceğin kazan altında ağ örmediği yere, kapaklanmış haldeki kovanın altında su biriktiği yerde çadır kurulmazdı. Çadırı kurarken topağa çok saygılı davranılırdı: kazıklar yere dua ile

(9) Altaytsı: Jilişe, Odejda, Pişa (Altay Türkleri: Konut, Giyim, Mutfak), http://mir-rossii.ru/altaycy/zhilische-odezhda-pischa.html (12 Ekim 2011).

15

çakılırdı, gereksiz çukur kazılmazdı, kuyu veya yeraltı deposu açıldığı zaman toprağın tabakaları (sirem) tekrar yere yerleştirilirdi. Çadırlar kuş yuvaları ve hayvan inlerinden uzak bir yere kurulurdu. Eskiden beri Başkurt Türklerindeki doğaya olan saygı kültürü nesilden nesle aktarılırdı. Çadır için uğurlu olan yer seçilirken şöyle adetlere uyulurdu: 1) İple bağlanmış gümüş para güneş hareketi yönünde yer üzerinde döndürülürdü. Bu para sallanmaz ise, seçilmiş yer çadır kurmak için uygun bulunurdu. 2) Yere kapaklı halde dökme demirden kazan konurdu. Eğer onun altında örümcek ağı kurar ise, burası sakin ve huzurlu yer sayılırdı; 3) Yere su dolu kap konurdu, biraz bekletildikten sonra üzerinde fazla toz, çöp ve kuru yaprak bulunursa, burası uğursuz yer sayılırdı; 4) Eğer boğa toynağı ile yere vurarak su kaynağına ulaşırsa, bu yer uğurlu (kotlo yer) sayılırdı. Adetlere göre çadır su kaynakları, çay ve nehirlere yakın yerlerde kurulurdu. Çadırın ocağında ilk ateş yakılırken, ateşe kurban verme âdeti uygulanırdı: ateşe yağ ve et parçaları atılır ve aile, akrabalara iyi dilekler iletilirdi. Çadırın tepesinden çıkan ilk dumanı iyilik, bereket ve huzura yorarlardı, çadıra gelen ilk misafirler ise kölse (külde pişirilmiş pide çeşidi) getirirleri. İlk çocuğun doğumunda çadırın ana direğinde bir çentik atılırdı ve şu söylenirdi: ağas bağan – tirmege; bakır bağan – mine! Yani ‘ağaç direk – çadırın, bakır direk – benim!’ Felaketler, yangın, su taşkınları olan yerlere ve yol kenarlarına çadır kurmak yasaktı. İnançlara göre orada kötü ruhlar (örek, kurgılık, renyev, yamanzat, meskey) yaşarmış. Çadıra sağ ayak ile girip çıkılırdı ve eşiğe basılmazdı. Girişte de çadır ve ev sahipleri selamlanırdı. İlk çadır kurulduğunda direğine (bagan) yağ sürülüp şu dilek söylenirdi: Tirme kotlo bulhın, bereket arthın,

koto yokhon, kin rizık kilhen! Yani ‘Çadır kutlu olsun, bereket artsın, kut çoğalsın, bol

rızık gelsin!’10

XX. yüzyılın 20-li yıllarında Başkurt aulları (köyleri) Rus köyleri şeklinde planlanmıştır. Ancak bazı Başkurtlar yine de yarı göçebe hayatına devam etmişlerdir.

İlkbahar gelince yaylada koş (yani keçe kulübeleri) kurarlar ve oraya geçerler. Ağaçsız

alanlarda bu yaz evleri keçe ile örtülü ahşap iskeletli olurdu. Daha basit bir ev olarak

alasık kullanılırdı. Bu daha sade bir çadır orta halli ve fakirlerin oturduğu evdi.

Ormanlık alanlarda ise yazlık evler tamamı ile ağaçtan yapılırdı veya ağaç kabuğu ile

(10) Başkirskaya Yurta. Metodiçeskoye Posobiye (Başkurt Çadırı), 2010 http://rihll.ru/uploads/files/башкирская%20юрта.doc, (12 Ekim 2011).

16

örtülü çadırlar kurulurdu. Genelde bu ev sabit olurdu. Çağdaş Başkurt köylerinin mimarisi bir Tatar köyü veya Rus köyü mimarisinden farklı değildir. Çağdaş Başkurt köy evleri ya ahşaptandır, ya da kerpiç veya beton bloklu evlerdir.

Hakas Türklerinin ev yapısı ve ev düzeni yarı göçebe hayata tarzına ve kabile

ilişkilerine göre uyarlanmıştır. Eskiden beri iskeletli çadır ve tomruk çadır Hakas Türklerinin evi olmuştur. Eski Çin tarihçileri, “Hagas devletinin insanları kışın ağaç

kabuğu ile örtülü evlerde yaşarlar” diye yazarlarmış. Yarı göçebe hayat tarzı nedeni ile

Güney Sibirya ve Orta Asya halkları iskeletli çadırı (tirmelig ib) kullanırlardı. Böyle ev, açılır kapanır (sürgülü) kanatlardan (tirme, hana) oluşan duvarlar, kapı çerçevesi ve kubbeden oluşur. Genelde altı adet tirme yani kanat olur. Ev sahibi zengin ise onların sayısı sekiz, on ve hatta on iki olabilirdi. Hakas Türklerinin görüşlerine göre, yer ve