• Sonuç bulunamadı

Barınma Yeri ve Ev ile İlgili Kullanılan Başka Adlar

BÖLÜM 2: EV KELİMESİ VE EV TÜRLERİNE AD OLAN KELİMELER

2.12. Barınma Yeri ve Ev ile İlgili Kullanılan Başka Adlar

Vladimirtsov, “Eski Türkçedeki Ötüken Yiş Kelimeleri Üzerine” makalesinde koş kelimesini şöyle açıklar: ‘mekân, ev’ (§ 169), koşilik ‘yedek çadır, yurt’ (§ 245) Türkçe bir kelimedir. Kırgız Türklerinde koş ‘yedek çadır, göçebe kampı, Türkmen Türklerinde

52

demektir. Çağdaş Moğol lehçelerinden Kalmukça’da kelimenin hoş şekli vardır, ‘kısa süre için geçici bekleme yeri, çöldeki kamp ve ikinci (ana yurt yanındaki) yurt’ anlamında kullanılır. Kalmukçada hoş kelimesini Türkçe kelimelerle G. I. Ramstedt karşılaştırmıştır. [Ramstedt, 1935, S. 189]. Bu Türkçe kelimeyle ilgili detaylı bilgiye M. Räsänen’e bakınız. [Räsänen, 1969: 283] (Adzhumerova- Atmaca, 2010: 215)

Vladimirtsov, “Eski Türkçedeki Ötüken Yiş Kelimeleri Üzerine” makalesinde terme kelimesini şöyle açıklar: ‘bayram çadırı’ (§ 184) anlamında Türkçe bir kelimedir. Kelime, Başkurt Türklerinde tirme, Nogay Türklerinde terme üyi, Tuva Türklerinde ög ‘keçe çadırı’ Kırgız ve Kazak Türklerinde terme, Özbek Türklerinde terma şeklindedir. Bu kelimelerin özünde Türkçe ter- ‘toplamak’ kelimesi vardır. Kalmukçada term kelimesi, ‘kulübenin duvar parmaklığı’ Türkçedeki ‘ter-‘ kelimesinden türemiş ‘terme’den gelmektedir [Ramstedt, 1935, S. 393] (Adzhumerova- Atmaca, 2010: 215).

Tam, ev anlamında kullanılan kelimelerden biridir. Dede Korkut Hikâyelerinde tam

şöyle geçer: “Bir tama direk ururlar, ol tama tayak olur, ben bunın alnına niye tayak

olurın tururın didi” ( Ergin, 1997: 82).

Tarihî Lehçelerde:

Nehcü’l Feradis’te sıgınç ‘sığınak’ (Ata, 1998: 372); tam ‘duvar, ev, bina’ (Ata, 1998:

401); Kıpçak Türkçesinde avçılar evi ‘çalıdan, ottan yapılmış küçük kulübe’ (2007: 16); Kamûs-ı Türkî’de apartman ‘birkaç odası olan ve bir ailenin oturmasına elverişli daire. Kiraya verilmek üzere böyle ‘dairelerle bölünmüş bina’ (1901: I – 45); barın (halk.) ‘barınacak yer, barınak. Bahçe duvarı, çit, siper’ (1901: I – 92); barınak ‘barınılacak, sığınılacak yer’ (1901: I – 92); dâr (Ar.) ‘geniş ve büyük ev, birkaç daireden meydana gelen mesken, konak. Bulunulan, durulan veya oturulan yer, yurt’ (1901: I – 237); gecekondu ‘belediyeden veya benzeri bir kuruluştan izin almadan yapılan ev, barınak mec. derme çatma yapı’ (1901: I - 406); külbe (F.) ‘çalı çırpıdan yapılmış barınak, kulübe, küçük, basit fakir evi: külbe-i ahzânım ‘’hüzünlerimin kulübesi’’ (1901: I – 780); melaz (Ar.) ‘barınacak ve sığınacak yer’ (1901: II – 850)

Çağdaş Lehçelerde:

Oğuz grubu lehçelerinde: Azerbaycan Türkçesinde dalda ‘sığınak, barınak’ (2006:

53

apartman (Fr. ‘appartement’) ‘birkaç katlı ve her katında bir veya birkaç daire bulunan

yapı’ (2005: 107); barınak ‘barınılacak yer, melce’ (2005: 200); bendehane (F.) ‘bendenin, kölenin evi’ (2005: 242); dam ‘yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm; üzeri toprak kaplı ev, küçük ev, köy evi’ (2005: 468); dubleks (Fr.) ‘içinden merdivenli, iki katlı ev’ (2005: 574); dulda ‘yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yeri, siper’ (2005: 575); Türkmen

Türkçesinde tamlık ‘birkaç odanın toplu olarak kurulduğu bir yer’ (1962: 633)

Kıpçak grubu lehçelerinde: Başkurt Türkçesinde kvartira (Rus. ‘квартира’) ‘daire

(ev)’ (1993: I – 485); Karaçay-Malkar Türkçesinde balagan (Rus. ‘балаган’) ‘korunak, derme çatma kulübe’ (2000: 109); gıldıran ‘yıkık dökük ev, esli ev, izbe ev’ (2000: 203); ırbın ‘yer, mekân, ev’ (2000: 224); mekam ‘mekan, barınak, ev’ (2000: 295); patar ‘ev, konut’ (2000: 320); tıbır ‘ev, mesken’ (tıbırda kalgan kız ‘evde kalmış kız’) (2000: 395); tıgırık ‘ev, mekân, virane’ (2000: 395); töngertge ‘ahşaptan inşa edilen ev’ (2000: 406); Karakalpak Türkçesinde konıs ‘mekan, iskan edilen yer’ (ata jurtım turgistannan kelgeli, ata-babam konıs baskan jaylavım) (1988: III –172); tam ‘kerpiç ya da tuğladan inşa edilmiş ev’ (1992: IV-269); Kazak Türkçesinde baspana ‘mesken, sığınak, melce, barınak’ (2003: 81); hana ‘hane, ev’ (2003: 610); ık ‘barınak, korunak, kuytu yer’ (2003: 662); kamsav ‘barınak, bark’ (2003: 283); kepe ‘kulübe, barınak, baraka, küçük ev’ (2003: 230); konıs ‘obanın konduğu, yerleştiği mahal, yayla, ikamet, mekan, daire (konıs kuttu bolsın! ‘yeni eviniz kutlu olsun!’; konıs tebuv ‘bir yere yerleş-,yurt edin-’) (2003: 317); konıs-jay ‘mekân, yer’ (2003: 317); mal-jay ‘ev bark’ (2003: 365); päter ‘apartman, daire’ (2003: 440); tam ‘balçıktan kerpiçten elle yapılmış çatısız ev, dam’ (2003: 517); Kırgız Türkçesinde colum ‘kerege; at çobanlarının kurduğu küçük bir keçe ev’ (1998: I –221); kepe ‘evcik, şalaş, kulübe; tam

kepe ‘toprak ev’ ; çöp kepe ‘kuru ot amabarı’; at kepe ‘tavla (at ahırı)’; uy kepe ‘inek

ahırı’; took kepe ‘kümes’ (1998: II – 439); koş ‘iğreti keçe ev; işçilerin muvakkat olarak oturdukları yahut uzun göç ve sefer esnasında kullanılan küçük keçe ev’ (1998: II – 491); momo (Çince): momo toğoloktop salğan üy: ‘balçık yuvarlaklarından yapılmış ev’ (1998: II –569); oturuk ‘yerleşip oturulan yer, mekan, mahal, yerleşik (göçebe olmayan)’ (1998: II – 603); Kumuk Türkçesinde çalaş ‘alacık’ (92); ik ‘sığınak, sığınacak yer, barınak’ (171); Tatar Türkçesinde aulak öy ‘anne babasız ev, gençlerin yaşadığı ev’ (1977: I – 87); kvartira (Rus. ‘квартира’) ‘daire (ev)’ (1979: II – 81);

54

Karluk grubu lehçelerinde: Özbek Türkçesinde kaşar ‘kışın hayvan sürülerine bakan

çiftçilerin yaşamak ve çalışmak için yapıldığı bina’ (1981: II –374); tok- ravok ‘gösterişli binalar, büyük evler’ (1981: II –211); Uygur Türkçesinde aililikler binası ‘apartman’ (1990: I – 205); ayvan saray ‘üstü kapalı ev’ (1990: I – 217); ayvanlık ‘ayvanı olan ev’ (1990: I – 218); bokta ‘ahşaptan yapılmış kısa süre kullanılacak taşınabilir küçük ev, kulübe’ (1990: I – 452); geme ‘yer altı ev’ (1994: IV- 816);

karargâh ‘yolculukta durulduğu yer, şalaş’ (1994: IV – 58); kaznak ‘içinde farklı

eşyalar saklanan küçük ev’ (1994: IV – 98); kepe/çelle/ kelpiğun ‘geçici süre için yaşanılan ağaç dalları ve otlar ile örtülü basit ev’ (1994: IV – 519)

Sibirya grubu lehçelerinde: Teleüt Türkçesinde ayıl ‘mesken, ev; köy’(2000: 9);

dapaş ‘alaçık, üzeri dal ve otlarla örtülmüş kulübe’ (2000: 22); Tuva Türkçesinde bödey ‘küçük ev’ (2003: 16); çer-bajın ‘toprak ev’ (2003: 23); çaglak ‘sığınak, barınak,

yağmurluk, ev bark (2003: 19)

Uzak lehçelerde: Yakut Lehçesinde horğoyor sir, horğoyor cie ‘barınak’ (1995: 26) Değerlendirme

Taradığımız tarihî kaynaklardan Nehcü’l Feradis’te sığ- kelimesinden türemiş sıgınç,

tam, Kamûs-ı Türkî’de barın- kelimesinden türemiş barınak, Arapçadan alıntı dâr ve melaz, Farsçadan alıntı külbe kelimeleri ‘barınılan yer’ anlamında kayıtlıdır. Oğuz

grubu lehçelerinden Azerbaycan Türkçesinde haniman, Türkiye Türkçesinde tam ve

barın- kelimesinden türemiş barınak, Fransızcadan alıntı dubleks, Türkmen

Türkçesinde tam kelimesinden türetilmiş tamlık kelimeleri ‘barınılacak yer’ anlamında kullanılır. Ayrıca Azerbaycan Türkçesinde dalda ve Türkiye Türkçesinde dulda kelimeleri de ‘sığınak, barınak’ anlamlarında kullanılan kelimelerdir. Kıpçak grubu lehçelerinden Karaçay-Malkar Türkçesinde balagan, gıldıran, ırbın, patar, tıbır, tıgırık, Arapçadan alıntı mekân > mekan, Karakalpak Türkçesinde kon- kelimesinden türemiş

‘konıs’ ve ‘tam’, Kazak Türkçesinde ‘baspana, ık, kamsav, kepe, tam, päter’ ve kon-

kelimesinden türemiş konıs, Farsçadan alıntı hâne > hana, Kırgız Türkçesinde colum,

kepe, koş ve otur- kelimesinden türemiş oturuk, Kumuk Türkçesinde ik, Tatar

Türkçesinde daça kelimeleri de ev olarak kullanılan mekanların adlarını karşılamaktadırlar. Başkurt ve Tatar Türkçelerinde Rusçadan alıntı квартира (kvartira)

55

kelimesi de ‘daire ev’ anlamında kullanılır. Karluk grubu lehçelerinden Özbek Türkçesinde kaşar, tok-ravok, Uygur Türkçesinde aililikler binası, ahvan saray, bokta,

geme, koznak ve kepe/çele/kelpiğun kelimeleri de ‘ev’ anlamında kullanılan

kelimelerdir. Ayrıca Türkiye Türkçesinde daha çok ‘bir birlik veya kurumun, kumandan ile yardımcı şube ve bölümlerinden oluşan kuruluş’ anlamındaki karargâh (< Ar. karâr

+ F. gâh) kelimesi, Uygur Türkçesinde ‘yolculukta durulan yer’ anlamında

kullanılmaktadır. Sibirya grubu lehçelerinden Teleüt Türkçesinde avıl> ayıl, Tuva Türkçesinde bödey, çer-bajın ve çağlak, uzak lehçelerden Yakut Türkçesinde horğoyor

56