BÖLÜM 5: EV İLE İLGİLİ ARAÇ VE GEREÇLERİ KARŞILAYAN
5.4. Oda Araç ve Gereçleri
5.4.7. Kutu, Sandık ve Sepet
Abdıra kelimesi, Sevortyan’da iki anlamda kayıtlıdır: 1) ‘büyük kutu’ (Kırgız Türkçesinde), ‘kasa’, ‘küçük kutu’; 2) ‘büyük sandık’ (Kırgız Türkçesinde), ‘sandık’ (Tuva Türkçesinde). Bu kelime Moğolcadan alıntıdır, orta çağda önce Kırgız Türkçesine
geçer, sonra ise coğrafi yakınlık nedeni ile komşu lehçelere yayılır (1974: I – 58). Sevortyan, sözlüğünde kobdıy kelimesini de vermiştir: 1) ‘kasa, uzun kasa’ (Tuva
Türkçesinde), ‘kutu’ (Karakalpak Türkçesinde); 2) ‘tabut’ (Hakas ve Tuva Türkçelerinde); 3) ‘mezar’ (1989: VI – 6).
167
Tarihî Lehçelerde:
Drevnetyurkskiy Slovar’da kabırçak ‘kutu, sandık; tabut’ (1969: 399); sandug
‘sandık’ (kalur munda kisän säpät sandugun kalır burada kese, sepet, sandığın) (1969: 484); savdıç ‘sepet, kutu’ (1969: 492); sarnıç ‘ahşap ya da deri kutu’ (1969: 489);
DLT’de kiz ‘kutu, misk kutusu, taht, kürsü, sandık, kap, heybe gibi şeyler’ (1999: IV -
336); savdıç ‘sepet, sele’ (1999: IV - 499); Nehcü’l Feradis’te sanduk (Ar.) ‘sandık’ (Ata, 1998: 361); tabut (Ar.) ‘tabut, sandık’ (Ata, 1998: 393); Kıpçak Türkçesinde
sunduk/sanduk/sınduk (Ar.) ‘sandık’ (2007: 243, 226, 235);
kabarşak/kabarçak/kabırşak/kaburçuk ‘ağaçtan içi oyularak yapılan sandık, kutu’
(2007: 121–122); kübrü ‘sandık, çekmece’ (2007: 166); kuburçuk ‘kutu’ (2007: 161);
kübür ‘sandık, çekmece’ (2007: 167); Kuman Lehçesinde kapsa ‘sandık, tabut’ (1992:
89); sanduk, sındık (Ar.) ‘sandık’ (1992: 174); Kamûs-ı Türkî’de sandukçe (F.) ‘küçük sandık, çekmece, kutu’(1901: II – 1146)
Çağdaş Lehçelerde:
Oğuz grubu lehçelerinde: Azerbaycan Türkçesinde sandıg ‘içine eşya koyulan
tahtadan yapılmış, üzeri demirle işlenmiş, anahtarla açılıp kapatılan büyük kutu, eskiden üzerine yorgan-döşek yığılırdı’ (otağın divarlarındaki camahatanda böyük
sandıgların üste ipek, zerzer üzlü elvan yorğan-döşekler ve gutüklü balışlar düzülerd)’
(2006: IV –34); sandıgça ‘küçük sandık’ (2006: IV – 34); Gagauz Türkçesinde
koropka (Rus. ‘коробка’) ‘sandık, kutu’ (1991: 163); sandık ‘sandık, bavul, tabut’
(1991: 208); Türkiye Türkçesinde sandık (Ar.) ‘içine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası; meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap’ (2005: 1697); sepet (F.) ‘saz, kamış veya ince dallardan örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap’ (2005: 1731); gapırcak ‘tahta, demir veya kâğıttan kutu’ (1962: 144); Urum
Türkçesinde sandıh/sanduh/sunduh ‘sandık, kutu’ (2000: 368)
Kıpçak grubu lehçelerinde: Başkurt Türkçesinde erye ‘büyük kutu (eşya ve erzak
kutusu)’ (1993: II – 751); handık ‘sandık’ (timer handık ‘demir sandık’; semerle handık ‘ahşap işlemeli sandık’(1993: II – 540); kerzinke ‘sepet’ (1993: I – 594); yeşnik (Rus. ‘ящик’) ‘kutu’ (1993: I – 474); Karaçay-Malkar Türkçesinde agaç-gırın ‘sepet,
168
sandık’ (gırın – oyuk) (2000: 204); gediş ‘çubuktan örülmüş, içine kap kacak konulan sepet, sele’ (2000: 200); gön ‘hububat sepeti’ (2000: 208); tışhı ‘örme sepet’ (2000: 397); Karaim Türkçesinde sanduk (sanduh, sandık, sunduk, sunduh) ‘sandık’ (1974: 465); selle ‘sele’ (1974: 498); Karakalpak Türkçesinde düyden ‘çubuktan yapılmış sepet’ (1984: II – 92); kutı ‘kutu’ (1988: III – 198); Kazak Türkçesinde äbdire ‘farklı eşyaların konulduğu büyük sandık’ (2003: 61); jeşik (Rus. ‘ящик’) ‘ahşap kutu, kasa’ (2003: 170); kerzenke (Rus. ‘корзинка’) ‘sepet, file’ (2003: 220); kobdi ‘kutu, kasa, mücevher, takı kutusu; küçük el sandığı’ (2003: 310); köbdişa ‘küçük kutu’ (2003: 310); korap ‘kutu’ (2003: 320); korapşa ‘küçük kutu, kasa’ (2003: 320); tekşe ‘küçük, değerli eşyalar konulan kutu; dört köşeli küçük sandık’ (2003: 531); kutı ‘kutu’ (2003: 370); kutışa ‘kutucuk, küçük kutu’ (2003: 341); Kırgız Türkçesinde abdıra ‘büyük (ahşap) sandık’ (1998: I - 2); sandık ‘sandık’ (1998: II - 637); sandıkça ‘küçük sandık; küp’ (1998: II - 644); kanğıltır ‘teneke kutu’ (1998: II - 398); Kırım Tatar Türkçesinde
sandık (Ar.) (2005: 214); Kumuk Türkçesinde yaşik ‘kutu; sandık’ (426); zemgil
‘sepet, sele, zembil’ (449); Tatar Türkçesinde kızau ‘meyve ya da başka maddeleri koymak için ıhlamur, çubuk, kabuktan yapılan sepet’ (1979: II – 207); kozav ‘sepet, zembil’ (1979: II – 126); lar (Rus. ‘ларь’) ‘un (erzak) sandığı’ (1979: II – 331); kerzin
(kerzinke) (Rus. ‘корзинка’) ‘dal çubuklarından, kamıştan, ıhlamur dallarından yapılan
sepet, sele, zembil’ (1979: II – 253); sandık ‘sandık’(agaç sandık, timer sandık ‘ahşap sandık, demir sandık’) (1979: II – 629); sandıkça ‘küçük sandık’ (1979: II – 629)
Karluk grubu lehçelerinde: Özbek Türkçesinde sandik ‘esasen eşya, çeyiz saklamak
için kullanılan açılıp kapatılan kapak ve kilidi olan büyük kutuya benzeyen ev eşyası’ (1981: II – 18); savat (F.) ‘çubuk, tel gibi malzemelerden yapılmış kap, sepet’ (1981: II – 7); tuyasandik ‘büyük sandık’ (1981: II – 240); yaşik (Rus. ‘ящик’) ‘dörtgen kutu, kasa’ (yogoç yaşik ‘ahşap kasa’; temir yaşik ‘demir kasa’) (1981: II – 490); Uygur
Türkçesinde sanduk ‘sandık’ (1992: III – 433); sandukçe ‘küçük taşınabilir sandık’
(1992: III – 434)
Sibirya grubu lehçelerinde: Altay Türkçesinde kayırçak (Moğ.) ‘sandık, kutu’ (1999:
102); Hakas Türkçesinde abdıra ‘sandık; kutu’ (2005: 24); horovya ‘kutu, sandık’ (2005: 191); pazah ‘sandık, kutu’ (toğıs aastığ hara pazah ‘dokuz ağızlı kara sandık’) (2005: 355); Şor Türkçesinde karçak ‘kutu, sandık, tabut’ (1995: 42); Teleüt
169
Türkçesinde kayırçak ‘sandık, kasa’ (2000: 51); Tuva Türkçesinde aptara ‘sandık’
(2003: 5)
Uzak lehçelerde: Çuvaş Lehçesinde arça ‘kutu, sandık, sandık’ (kelime etimolojisi:
arceo (Latince) – kapatıyorum, ark – kale, arca – sandık) (1996: I- 60); eşçīk (Rus. ‘ящик’) ‘kutu’ (1996: I- 147); suntĭh/sontĭh/suntĭk/sontĭk/suntak ‘kutu, çekmece, sandık’ (1996: II – 63); Yakut Lehçesinde horuopka, caahık (коробка, ящик) ‘kutu’ (1995:168); sunduuk, caahık ‘sandık’ (1995: 229)
Değerlendirme
Taradığımız tarihî kaynaklarda kutu ve sandık anlamları, Drevnetyurkskiy Slovar’da
kabırçak, savdıç, sarnıç ve Arapçadan alıntı sandûk > sandug, DLT’de kiz, savdıç,
Nehcü’l Feradis’te Arapçadan alıntı sanduk ve tabut, Kıpçak Türkçesi sözlüğünde
kabarşak, kübrü, kuburçuk ve Arapçadan alıntı sunduk kelimeleri ile karşılanmaktadır.
Oğuz grubu lehçelerinden Azerbaycan Türkçesinde Arapçadan alıntı sandıg, Gagauz Türkçesinde koropka ve sandık, Türkiye Türkçesinde Arapçadan alıntı sandık, Farsçadan alıntı sepet, Türkçe gapırcak, Urum Türkçesinde Arapçadan alıntı sandık kelimeleri de ‘içine herhangi bir nesne koymak için kullanılan kap’ anlamında kullanılmıştır. Kıpçak grubu lehçelerinden Başkurt Türkçesinde erye, handık, Rusçadan alıntı kerzinke, Karaçay-Malkar Türkçesinde agaç-gırın, gediş, gön, tışhı, Karaim Türkçesinde Arapçadan alıntı sanduk, Karakalpak Türkçesinde düyden, kutı, Kazak Türkçesinde äbdire, kobdi, tekşe, kutı ve Rusçadan alıntı kerzenke (корзинка) ve jeşik
(ящик)43, Kırgız Türkçesinde abdıra, kanğıltır ve Arapçadan alıntı sandık, Kumuk
Türkçesinde zemgil, Rusçadan alıntı ящик (yaşik), Tatar Türkçesinde kızau ve kozov, Arapçadan alıntı sandık kelimeleri, ‘içine herhangi bir şey koymaya yarayan dört köşeli kap’ anlamında kayıtlıdır. Ayrıca Tatar Türkçesinde Rusçadan alıntı ларь (lar) ve
корзинка (kerzinke) kelimeleri de ‘kutu’ ve ‘sandık’ anlamlarında kullanılmaktadır.
Karluk grubu lehçelerinden Özbek Türkçesinde Rusçadan alıntı ящик (yaşik) ve Arapçadan alıntı sandûk > sandik, Farsçadan alıntı savat, Uygur Türkçesinde Arapçadan alıntı sanduk kelimeleri de ‘taşınabilir dört köşe kap’ anlamındadır. Sibirya
(43) Fasmer’e göre ’yaşik’ kelimesi, Eski Rusça ‘ask, task’ biçiminde olan kelime, ‘sepet’ anlamında kayıtlıdır. (Fasmer, 1987: IV- 573).
170
grubu lehçelerinden Altay Türkçesinde Moğolcadan alıntı kayırçak, Hakas Türkçesinde
abdıra, horovya, pazah, Tuva Türkçesinde karçak, aptar kelimeleri de sandık
anlamında kayıtlıdır. Uzak lehçelerden Çuvaş Türkçesinde arça, yaşik > eşçîk ve Arapçadan alıntı sandûk > suntĭh, Yakut Türkçesinde horuopka, caahık ve Arapçadan alıntı sunduuk caahık kelimeleri de ‘sandık’ anlamlarında kullanılmıştır.