• Sonuç bulunamadı

F. Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun

2.6. Türk – Amerikan İkili İlişkilerinde Müttefiklik Dönemi

Türkiye’nin aradığı bu destek 1947’de karşılık bulacaktır. Çünkü Amerikalılara göre, II. Dünya Savaşı’nın getirdiği büyük yıkım Avrupa’da kaos yaratmış, bu nedenle komünist partiler ve dolayısıyla Sovyetler Birliği yükselişe geçmişti. Sovyet yayılması karşısında Avrupa maddi ve manevi olarak güçlendirilmeliydi. Avrupa, ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilirse, siyasal olarak da bağımsızlığını koruyabilirdi. Amerika Birleşik Devletleri bu noktada İngiltere, Almanya ve Fransa’yı ve sonra tüm Avrupa’yı artan bir biçimde siyasal ve ekonomik işbirliği içine sokmak, böylece bütünleşmiş bir Avrupa yaratarak Sovyet ilerlemesini durdurmak istiyordu. Alım gücü sıfırlanan Avrupa, ABD üretimini ve ekonomisini de olumsuz etkiliyordu. Amerikan mallarının alıcı bulabilmesi için, öncelikle Avrupa’nın ekonomik olarak kalkındırılması gerekmekteydi. Savaş sonrasında Amerikalı devlet adamları, Avrupa’nın tamirinin sınırlı iki taraflı kredilerle, IMF yoluyla uygulanacak istikrar

164

Solsten, a.g.e., s.25.

165

programlarıyla ve BM ile Dünya Bankası’nca finanse edilecek Yeniden İmar Planı ile yapılabileceğini düşünmekteydiler. Ancak, giderek artan ekonomik istikrarsızlıklar bunlardan daha kapsamlı bir plan geliştirilmesi ihtiyacını doğurdu. Bunlarla birlikte, Avrupa’nın yeniden imarından en çok çıkarı olacak ülke de Amerika Birleşik Devletleri’ydi. ABD üretimi ile dünyanın diğer bölgelerindeki üretim ve ekonomiler arasında çok büyük bir bağ vardı. Amerika’nın kendi çıkarları açısından, diğer zor durumdaki Avrupa ülkelerine yardım etmesi gerekmekteydi. Dünyada istikrar sağlanmadan ve bazı dış ülkeler ekonomik olarak kendi kendilerine yeterli hale gelmeden, ABD için uzun süreli bir barış ve refah söz konusu olamazdı. Amerika acilen

Avrupalıların gelir düzeyinin artmasına yardımcı olmalıydı.166

Bu düşüncenin bir uzantısı olsa gerek ABD Başkanı Truman Yunanistan ve Türkiye’ye 1948 yılına kadar kullanmaları için 400 Milyon dolar yardımın yapılması için Kongreye teklifte bulunmuş, yardımın başlaması için antlaşma ise, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında, 12 Temmuz 1947 tarihinde Ankara’da

imzalanmıştır.167

Anlaşmanın dördüncü maddesi daha sonraları önem kazanacaktır. Bu maddeye göre;

“Türk Hükümeti yapılan yardımı tahsis edilmiş bulunduğu gayeler uğrunda kullanacaktır ve.... Türk Hükümeti Birleşik Devletler Hükümetinin onayı olmadan, bu türden hiçbir madde ve malumatın mülkiyetini devretmeyeceği gibi, aynı onay olmadan Türk Devleti’nin subay, memur veya ajanı sıfatına haiz bulunmayan bir kimseye açıklanmasına ve bu maddeler ve malumatın verildikleri gayeden başka bir gayede kullanılmasına müsaade etmeyecektir.”168

Amerika Birleşik Devletleri’nin Truman Doktrini ile Türkiye’ye neden yardım ettiği sorusuna cevap, Amerikan Askeri Yardım Kurulu Başkanı Tümgeneral H.L. Mc. Bridge tarafından şu şekilde açıklanmıştır:

166

Oran, a.g.e., s.538.

167

Robert MacMahon, The Cold War: A Very Short Introduction, Oxford University Press. New York, 2003, s.41.

168

Oral Sander, Türk – Amerikan İlişkileri (1947-1964), Ankara Üniversitesi SBF Yayınları, Ankara, 1979, s.26-27.

“…Türkiye bugün Avrasya’da istisnai bir durum gösterir. Stratejik olarak Ortadoğu ve Arap dünyasının kilit noktasında, Sovyet yayılmasına karşı cephe teşkil eden tek ülkedir. Türkiye’ye yapılan yardımın amacı şudur; Birincisi, Türklerin Sovyet baskılarına karşı sağlam bir milli cephe halinde mukavemet azim ve kabiliyetlerini pekiştirmek. İkincisi, herhangi bir savaş halinde Türklerin Sovyet tecavüzüne karşı, kuvvetle karşı koymasını sağlayarak Türk askeri potansiyelini ıslah etmektir. Türk ordusu genellikle geçmiş ve hurda olarak nitelendirilebilecek silah ve teçhizatla donanmıştır. Bütün ülkelerin silah ve teçhizatıyla donanmış bir koleksiyona sahiptirler diyebiliriz. 1947 tarihli kanunla verilen 100 milyon dolarlık yardım programı Türklerin savunma imkanlarını ıslah etmek üzere malzeme yardımı mahiyetinde yapılmaktadır. Bugün dünyada bu kadar az bir masrafla tecavüze karşı koyma kararlılığını etkili bir şekilde gösteren bir başka ülke bulmak güçtür.”169

Truman ve Marshall yardımlarından faydalanması, Türkiye’nin dış politikasında belirleyici rol oynamıştır. Türkiye bu birlikteliğe uyum sağlamak ve yeni müttefiklerle ilişkilerini geliştirilmek için çeşitli liberal adımlar atmıştır. Bu adımlar devletin siyasi, toplumsal ve ekonomi politikalarında etkili olmuştur. Bu durum dış politikaya da yansımıştır. O dönemde bu durumun en kaydadeğer örneğini Filistin Meselesi oluşturmuştur. 12 Aralık 1948 tarihinde BM nezdinde Filistin Uzlaştırma Komisyonu kurulmuş ve bu görüşmelere Fransa, ABD ve Türkiye iştirak etmiştir. Görüşmeler sırasında Türkiye’nin Filistin’den yana tavır sergileyeceği düşünülmüş ancak Türkiye

aksine batıdan yana tavır almıştır.170

Marshall Yardımı ile ekonomisi savaş nedeniyle bozulmuş olan Türkiye rahat bir nefes almış ve ordusunu kısmen de olsa modernize etme imkânına kavuşmuştur. Marshall Planı çerçevesinde Türkiye’ye sağlanan yardımlar ABD’nin ve Batı’nın Türkiye’ye önem verdiği anlamına gelmişse de; Türkiye’nin Sovyetler Birliği’nden duyduğu derin endişeyi sona erdirecek nitelikte değildir. Sovyetlerin, 1925 Türk-Sovyet Tarafsızlık ve Saldırmazlık Paktı’nı feshettiklerini açıklayıp 1945 ve 1946 yıllarında Doğu Anadolu’dan toprak taleplerini ve Boğazlara yerleşme isteklerini resmen nota ile bildirmesi üzerine Türkiye Cumhuriyeti, mili mücadeleden beri ilk defa bu çapta birlik

169

Sezai Orkunt, Türkiye-ABD Askeri İlişkileri, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1978, s.144-145.

170

Ömer Kürkçüoğlu, Türkiye’nin Arap Orta Doğusuna Karşı Politikası 1945-1970, A.Ü.S.B.F. Yayınları, Ankara, 1972, s.29-30.

ve bütünlüğüne yönelik açık bir tehdide maruz kalmıştır. Bu durumda Türkiye’nin istediği, daha çok siyasal ve askeri destek olmuştur. Bu nedenle Türkiye, ABD ile doğrudan askeri ittifak bağı kurmanın yollarını aramıştır. O dönemde böyle bir ittifak

için en uygun zemin ise NATO olarak görünmektedir.171

Türkiye 1952 yılında NATO’ya üye olmuştur. NATO’ya üye olmak suretiyle Türkiye, hem “Kuzey Atlantik Anlaşması”na hem de “Kuzey Atlantik Anlaşmasına Katılan Devletler Arasında Kuvvetler Statüsüne İlişkin Sözleşme - Statute of Forces Agreement (SOFA)”ye taraf olmuştur Bu iki anlaşma, Türk topraklarının NATO amaçlı kullanılması için hukuki bir zemin hazırlamıştır. Hemen iki yıl sonra, ABD ile Türkiye arasında 23 Haziran 1954 tarihinde “Askerî Tesisler Anlaşması (Military Facilities Agreement)” imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Türkiye kendi topraklarında Amerikalıların

uygun görecekleri yerlere üs kurma yetkisi vermiştir.172

Üyeliğin hemen ardından NATO Başkomutanı sıfatıyla General Eisenhower, Türkiye ve Yunanistan’ın 13. ve 14. üye ülke olarak NATO’ya katılması çerçevesinde düzenlenen etkinlikler kapsamında, Avrupa Müttefik Kuvvetleri Genel Karargâhı’nda yapılan bayrak çekme törenine 1 Mart 1952 günü bizzat iştirak etti. Bu merasime General Eisenhower’ın yanı sıra Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Numan Menemencioğlu ve Yunanistan’ın NATO Konseyi’ndeki temsilcisi Büyükelçi Pipinellis de katıldı. General Eisenhower’a göre; “NATO, sadece barışı korumak amacıyla kurulmuş bir teşkilattı. Bu teşekkülün gayesi taarruz değildi. Stratejik açıdan önemli konumda olan iki ülkenin NATO’nun savunma sistemine katılmış olması memnuniyet vericiydi.” Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Numan Menemencioğlu ise “NATO’nun Türk milletinin

müşterek müdafaa gayretini destekleyeceğini” söylemiştir.173

General Eisenhower'ın Ankara ve İstanbul temasları neticesinde, Türk ordusuna daha fazla modern malzeme verilmesi kararlaştırıldı. Eisenhower, Türkiye’nin batı müdafaasına askerî yönden iştiraki hususunda 36 saat süren tetkik ve teftişten memnun olarak ayrıldı ve Yunanistan’a hareket etti. Ankara’daki askeri kaynaklar,

171

Armaoğlu, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, a.g.e., s.188-189.

172

İkili anlaşmaların ayrıntıları için bkz. Haydar Tunçkanat, İkili Anlaşmaların İçyüzü, Dördüncü Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2006.

173

Eisenhower’ın Türk yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Türkiye’ye daha fazla modern malzeme verilmesini kabul ettiğini, malzeme ve teçhizatın çeşidi ve miktarı hakkında da

NATO kurmay subayları arasında yakında müzakerelerin başlayacağını

bildirmekteydi.174

Türkiye’nin NATO’ya dâhil olması ve ABD den bu süreçte açık destek almasının nedeni, Türkiye’nin soğuk savaş sürecinde üsleneceği rolden kaynaklanmaktaydı. Bu rol Amerikan Kongresinde 1952–56 döneminde açıklanan biçimiyle şöyle sıralanacaktır;

i. Yardım verilen ülkelerdeki Amerikan üslerinin korunması

ii. Yardım verilen ülke ile kolektif güvenlik anlaşmalarının korunması ve

yürütülmesi

iii. Stratejik hammaddelerinin korunması

iv. Müttefik devletlerin askeri gücünün arttırılması”175

2.7. İki NATO Müttefiki Olarak Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbrıs