• Sonuç bulunamadı

F. Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun

1.4. İngiliz İdaresinde Kıbrıs

1.4.3. Kıbrıs Türkleri Arasında İlk Örgütlenmeler

Kıbrıs Rumları Yunanistan’a olan desteklerini her ortamda yüksek sesle ve gösterilerle ilan etmişlerdir. Çünkü Türkiye’nin işgal edilmesi, Enosis’in önündeki son engelin kalkması anlamına gelmekteydi. Bu umutla işgalci Yunan ordusuna destek vermek için İzmir’e gönüllü asker göndermişlerdir. Bununla birlikte Kıbrıs Türklerinin İngilizlere karşı direnişi, genelde pasif nitelikli (örgütlenme, gazete/ kitap yayımlama, sesini duyurma, kültürüne/kimliğine sahip çıkma gibi) oldu. Koşut olarak, Enosis karabasanının yaşanmaması için, her alan, ortam ve koşulda mücadele edildi. Direnişin eylemsel amaçlı ilk örneği, Birinci Dünya Savaşı yıllarında ve Kıbrıs’ın İngiltere’ye ilhakından sonra, İngilizler tarafından haber alınıp önlenen silâhlı ayaklanma girişimidir. İlk gazete, ilk roman, öykü, oyun gibi Avrupai edebi türler ilk kez bu dönemde yayımlanmakla birlikte, Kıbrıs’ın bir anda İngiliz Yönetimi’ne geçmesi ve Enosis olasılığının açıkça ortaya çıkmasının hemen sonra, Kıbrıs Türklerinde siyasal nitelikte sayılabilecek ilk örgütlenme, Kıraathane-i Osmanî adıyla 1886 yılında ortaya çıktı. Kıraathane-i Osmanî’nin belli bir tüzüğü ve kayıtlı üyeleri olmamakla birlikte, dönemin aydınlarının ve ileri gelenlerinin bir araya gelip toplum sorunlarını tartıştıkları doğal bir platform oldu. Nitekim Kıbrıs’taki ilk Türk matbaası, Kıraathane

katılımcıların kendi aralarında topladıkları para ile kurulmuştur. 93

Bugün elimizde bulunan en eski Türkçe gazete olan Zaman Gazetesinin 25 Aralık 1891 yılında örgütün uğraşları ile doğduğu söylenebilir. Gazete, başlangıçta Osmanlı Kıraathanesi'nde toplanan aydınların görüşlerine uygun olarak, Jön-Türk hareketini de benimsemiştir. Zaman gazetesinin yayın ilkeleri şunlardır:

 İngiliz sömürgeciliği ile savaşmak,

 Ulusal bilinci ayakta tutmak, Anavatana güven ve bağlılığı devam ettirmek,

 Kıbrıs sorununu yalnız Rumların bakış açısından dünyaya duyurmaya çalışan

kalabalık Rum gazeteleri ile savaşmak,

93

İsmail Bozkurt, “Kıbrıs Türk Halkı’nın Varoluş Savaşımı ve Devletleşme Süreci”, 2011’de Kuzey

 Enosis’e karşı durmak,

 Dünya kamuoyuna Türklerin sesini duyurmak

 Türk dilini yazı dili olarak da ayakta tutmak,

 Türk toplumunu her alanda kalkındırmak, Türk esnaf ve işçilerinin haklarını

korumak,

 Türk ahlak ve eğitimine hizmet etmek,

 Kişisel çıkarları değil, Ada Türklerinin çıkarlarını gözetmek,

 Kimseye kin gütmemek, kimseden yana olmamak.94

Kıbrıslı Türklerin gazetecilikle başlayan aydınlanma hareketleri kısa zamanda kültür, sanat ve edebiyat alanında meyvelerini verdi. İlk roman, ilk oyun, ilk öykü bu dönemde yazılıp yayınlandığı görülmektedir.

1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlıların Almanların yanında savaşa girmesini fırsat bilen İngilizler, fiili egemenlikle yetinmeyerek, 5 Kasım 1914’te Kıbrıs’ı tek yanlı olarak İngiltere’nin bir parçası ilan ettiler. Bu, Kıbrıs Türklerini sarsan yeni bir travma oldu ve yeniden Osmanlı’ya katılmayı hedefleyen ilk yeraltı Türk örgütü kuruldu. Ancak bu örgüt, İngilizler tarafından erken zamanda haber alınıp dağıtıldığı için etkili olamamıştır. Bunu izleyen yıllarda Kıbrıs Türklerinde suskunluk görünür. 1915-1919 arası dönemde, Kıbrıs’ta tek bir Türkçe kitap, gazete ya da dergi çıkmadı. Oysa aynı dönemde birçok Rumca kitap ve on beş gazete ve dergi

yayımlanıyordu.95

1918 yılında yaşanan Meclis-i Milli olayı önemli bir hadisedir. Enosis taraftarlarından oluşan bir heyet Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını istemek amacı ile 5 Aralık 1918 günü Londra’ya hareket etmesi Adalı Türk aydınlar arasında kaygı ile karşılanmıştır. Tehlikeyi sezen Türk halkı, derhal başöğretmen Mehmet Remzi Okan ve Müftü Ziyai Efendi'nin girişimi ile 10 Aralık 1918 tarihinde Lefkoşa'da Meclis-i Milli adlı bir ulusal kongre topladılar. "1. Ulusal Lefkoşa Kongresi" olarak da adlandırabileceğimiz bu kongre, 10, 11, 12, Aralık 1918 tarihinde tüm Ada Türklerini temsil eden ve köylerle kasabalardan seçilen 200'e yakın delegenin katılımı ile üç gün

94

İsmail, a.g.e., s.15.

95

boyunca sürdü. Kongre boyunca Kıbrıs Türklerinin içinde bulunduğu durumla birlikte, Kıbrıs Rumlarının Enosis yönündeki çabaları ve alınacak önlemler görüşüldü. Sonunda iki karar alındı. Kararlardan birinde şöyle deniyordu:

“Kanun-u evvel 1918'de Lefkoşa'da içtima eden Meclis-i Milli Mukarreratı:

"Her fırsat düştükçe Cezire'nin Yunanistan'a ilhakı mes'elesini meydana getirerek Cezire Ahal-i İslamiyesini rencide eden Rum vatandaşlarımızın bu kerre dahi Sulh-u Umumi-daimi kongresinin in'ikad edeceği münasebetiyle o hissiyat-ı milliyelerini tekrar izhara kıyam ettiklerinden bizi Kıbrıs müslümanları Rum vatandaşlarımızın işbu hareket ve metalibatını şiddetle protesto eder ve buna mukabil, biz ahali-i müslime dahi kendi hissiyat-ı milliye ve hamiyet-i vataniyetimiz izhar ile cezirenin mukadderatı kongrede mevzuu bahsi olduğu sırada cezirenin sahib-i meşruu olan ve hilafet-i İslamiye ile Saltanat-ı Aliye Osmaniye'yi cami bulunan Devlet-i Aliyemize terk ve iadesi yegane amal-i milliyemiz olmak suretiyle temenni ve istirham eyleriz.” ”

Görüldüğü gibi birinci kararda Türklerin Enosis’e karşı olduğu ve Ada’nın tekrar Osmanlı İmparatorluğuna devri istenmekteydi. İkinci kararda ise Türklerin bu görüşlerini Paris'te toplanacak delegelere aktarılması için Müftü Ziyai Efendi'nin temsilci seçildiği belirtiliyordu. Ne var ki İngiliz yönetimi Müftünün Ada dışına çıkışını

yasaklayacaktı.96

Meclis-i Millî’nin Ada’nın dört yanındaki aydınları biraraya getirmeye çalışarak milli birliği oluşturmaya yönelik girişimleri, Rum toplumunda şaşkınlık yarattmış, İngiliz sömürge yönetiminin ise, Türk aydınlarına ve bu harekete karşı bazı önlemler almasına neden olmuştur. Rumların şaşkınlığı, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöktüğü, İstanbul’un işgal altında olduğu, Anadolu’yu parçalama planları yapıldığı bir dönemde Kıbrıs Türklerinin böyle bir örgütlenme girişiminde bulunacak maddi ve manevi güçten yoksun oldukları inancından hareketle İmparatorluğun böyle bir çöküş ve dağılma döneminde, Kıbrıs Türklerinin örgütlenme ve dirilme çabası içine

girmelerinin Rumlara göre inanılmaz bir eylem olarak görmelerinde yatar.97Ancak

Meclis-i Milli toplantısı Kıbrıs Türklerinin mevcut durumlarını, İngiliz yönetimine bakış açılarını ve birlikte hareket etme arzularını belirtmesi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur.

96

İsmail, a.g.e.,s.20.

97

Ahmet C. Gazioğlu, İngiliz Yönetiminde Kıbrıs II (1878–1952), Kıbrıs Araştırmaları ve Yayın Merkezi Yayını, İstanbul, 1996, s.188.

1924 yılında, “Kıbrıs Türk Cemaat-ı İslâmiyesi” adıyla siyasal nitelikli bir örgüt kuruldu. Bu örgütün önemi, ilk kez “Türk” kimliğinin kullanılmış olmasıdır. Örgütün “Teşkilât-ı Esasiye Nizamnamesi’nde amaç, “Teşkilâtın amacı, Ada’daki Türk İslâm Cemiyeti’nin mevcudiyet ve bekasını, inkişaf ve terakkisini temine çalışmaktır” biçiminde yer almaktadır. İngiliz Yönetimi, hem devrimlerin uygulanmasını önlemeye çalıştı, hem de Türk kimliği yerine Müslüman kimliğini dayattı. 1949 yılına kadar da

resmen Türk kimliğini reddedecektir.98

Bu dönemde Kıbrıs Türk toplumunda milli bilincin giderek yaygınlaşması ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk önderliğinde girişilen laik reform hareketlerinin Kıbrıs Türk toplumu içinde kabul görmesi, İngiliz yönetimini rahatsız etmiştir. İngiliz yönetimi, Türk toplumunun kültürel haklarını sınırladığı gibi Türk toplumu için gerekli olan hizmetlerde de kısıtlama yapmaya başlamıştır. Posta, elektrik, yol ve belediye hizmetlerinde Rum toplumunu kayıran yönetim, devlet hizmetlerinde de daha fazla Rum istihdam etmiştir. Camilere ve okullara personel atanmadığı için zamanla bu

kurumların kapanması da Türk toplumunun tepkisini çekmiştir.99

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra Larnaka’ya atanan Asaf Bey’in seçimi konusunda yapılan tercihin inceliği de zaman içinde ortaya çıkmıştır. Kıbrıs Türk toplumu açısından önemli bir odak durumuna gelen Türk Konsolosluğu, özellikle Kemalist hareketin Ada’da güçlenmesi açısından da önemli rol oynamıştır. Cumhuriyetin kurulmasının ardından Kıbrıs Türkleri her yıl 29 Ekim Cumhuriyet bayramı kutlamalarını Türk Konsolosu ile kutlamaya devam etmişlerdir. Özellikle 1930’ların ortalarından itibaren Türk Konsolosunun Ada’da Atatürkçü olarak bilinen Necati Özkan, Remzi Okan gibi toplumun önde gelenleri ile olan ilişkisi ve onların yanında olması İngiliz yönetimini tedirgin etmiştir. Örneğin, 10 Nisan 1935’te Kıbrıs Valisi Richard Palmer, Türk toplumu içinde İngiliz yanlısı güçlere karşı önemli bir denge oluşturan Kemalistlerin Türk Konsolosluğundan güç aldıklarından yakınmaktadır. Yine aynı yıl Türk Konsolosluğunun Larnaka’dan başkent Lefkoşa’ya

98

Bozkurt, a.g.e, s.31.

99

taşınma isteğini belirtmesi Vali Palmer’i tedirgin etmiş ve Konsolosluğun bu isteğine

uzun süre olumlu cevap vermemiştir.100

Buna paralel olarak Atatürk’ün ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni harflerle yayınlanmaya başlayan Söz gazetesine para yardımı yapması ve Kıbrıs’ta görevli Türk Konsolosu Asaf Bey’in Türk önderlerle kurduğu sıkı ilişkiler, İngiliz yönetimini huzursuz eden diğer bir etkendi. Türkiye, daha sonra 1935’te “Ses” ve 1942’de yayımlanan “Halkın Sesi” gazetelerine de “gizli” kaydıyla maddi ve teknik yardımda

bulunmuştur.101

Ada’daki örgütlenmeler içinde silahlı mücadeleyi ilk başlatan örgüt ise Türk Mukavemet Teşkilatı, kısa adı ile TMT olmuştur. 1955 yılında ilk resmi eylemini gerçekleştirerek ortaya çıkan EOKA Ada’dan önce İngilizler’i sonra da tüm Türkleri atmak için kurulmuş bir terör örgütüdür. EOKA’nın kanlı ve insanlık dışı katliamları karşısında Kıbrıs Türklerinin kendilerini savunabilecekleri bir metot yoktur. İşte bu zafiyeti gidermek adına TMK, 27 Temmuz 1957'de Burhan Nalbantoğlu, Rauf Denktaş

ve Kemal Tanrısevdi tarafından Lefkoşa'da kuruldu.102

TMT’nin amaçları şöyle sıralanabilir:

 Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlamak,

 Enosis’e ve bu hedef doğrultusunda yapılan girişimlerle estirilen teröre karsı

durmak,

 Türklere yapılacak saldırıları geri püskürtmek,

 Türk Toplumunun birliğini ve bütünlüğünü sağlamak, Enosis’i savunan

AKEL’in Türk toplumu içinde ideolojik etkinlik kurmasını ve iç cepheyi bölmesini önlemek,

 Rumlara ve İngilizlere karşı Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmak,

 Anavatan Türkiye ile sıcak ilişkileri ve Türk Halkının Anavatana bağlılığını

sürdürmek,

100

Atatürk Dönemi Türkiye ve Kıbrıs Türk Toplumu İlişkileri ( 1923- 1938 ), International Journal of

Social Science, Volume 5 Issue 1, 2012, s.9. 101

Ergin Birinci ve Sabahattin İsmail, Atatürk Döneminde Türkiye-Kıbrıs İlişkileri, (1919-1938), Akdeniz Haber Ajansı Yayınları., Lefkoşa, 2000, s.299.

102

 Bu doğrultuda Kıbrıs Türk toplumunun birliğini, bütünlüğünü sağlamak, Enosis yanlısı Kıbrıs Rumlarının Türk toplumu içerisinde ideolojik etkinlik

yaratmasını ve Türk cephesini bölmesini engellemek103