• Sonuç bulunamadı

F. Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun

2.2. İlk Resmi İlişkilerin Başlaması ve Ticaret Anlaşmaları

Yaklaşık iki yıl süren görüşmeler neticesinde varılan antlaşmaya göre ABD istemiş olduğu “En Ziyade Müsaadeye Mazhar Millet” statüsünü alıyordu. Osmanlı Devleti de belirli şartlar dâhilinde antlaşmaya ABD’nin savaş gemisi üretmesi ile ilgili olarak gizli maddeyi koyduruyordu. Osmanlı Devleti’nin ABD’de savaş gemisi inşa ettirmek istemesi halinde, istenilen geminin fiyatı ve teslim süresinin İstanbul temsilcisi tarafından Babıâli’ye bildirilmesi, uygun bulunursa görevlendirilmiş kişiler arasında sözleşme yapılarak gemilerin zamanında teslim edilmesi konusu antlaşmaya gizli

madde olarak eklenmiştir.43

Osmanlı Devleti ile ABD arasında imzalanan “Ticaret ve Seyr-ü Sefain Antlaşması” dokuz bölüm ve çeviri metinlerinden oluşmuştur. Ayrıca bir de gizli madde eklenmiştir. Antlaşmayı ABD adına imzalayan Charles Rhind, Osmanlı Devleti adına ise Muhammed Hamid Efendi’dir. Metnin orijinali Türkçedir. Fakat daha sonradan

İngilizceye tercüme edilmiştir.44

Antlaşmanın maddeleri şu şekildedir;

1. ABD’ye En Ziyade Müsaadeye Mazhar Millet Statüsü verilmiştir. Böylece ABD Osmanlı topraklarında ticaret yaparken diğer avantajlı devletlerin faydalandığı bütün haklardan faydalanabilecektir.

2. İki devlet arasında konsolosluklar açılmasına dair maddedir.

3. Amerikalıların Osmanlı topraklarındaki yaşam haklarını güvence altına alan maddedir.

4. İki ülkenin vatandaşları arasında görülecek davaların şekil ve esasları belirlenmiştir.

5. Amerikan gemilerinin kendi bayraklarını kullanabilme ve Amerikan konsoloslarının Osmanlı reayasını himaye altına alamaması hususlarını içermektedir.

6. Savaş gemilerinin karşılaştıkları zaman birbirlerini dostça selamlaması hususunu içermektedir.

7. Amerikan gemilerinin Karadeniz’e girişini düzenleyen maddedir.

43

Erhan, a.g.e.,s.125-126.

44

8. Amerikan gemilerine sahiplerinin rızası alınmadan el koyulamayacağını hükme bağlayan maddedir.

9. Tarafların gemileri kaza yaparsa, kaza yapan gemiye yardım edilmesi ve

kurtarılan malların konsolosa teslim edilmesini içeren maddedir.45

10. Gizli Madde: ABD’nin Osmanlı için savaş gemisi inşasını hükme bağlayan maddedir.

Antlaşmanın ABD Başkanı’na giden taslağında gizli madde bulunmadığı halde senatoda okunurken gizli maddenin açığa çıkması sorun teşkil etmiştir. ABD senatosu gizli maddeye gerek olmadan ABD’nin parasını ödeyen herkese savaş gemisi imal

edebileceği gerekçesi ile gizli maddeyi onaylamadı.46

Bu durumu Osmanlı Padişah’ına izah etmek üzere David Porter bir savaş gemisi ve o geminin mimarı ile birlikte İstanbul’a gelerek istendiği takdirde bu geminin Osmanlı’ya satılabileceğini ve bundan

sonrası için de gizli maddeye gerek kalmadan gemi imal edebileceklerini bildirdi.47

Bu şekilde antlaşma taslağı onaylanarak yürürlüğe girdi.

Antlaşmanın imzalanması iki devlet arasında 40 yıldır var olan fakat resmileşmeyen yani “de facto” olarak yürüyen ilişkileri resmileştirmiş ve hukuki bir temele oturtmuş oldu. Antlaşmanın hemen akabinde Türk – Amerikan ticareti hızlı bir şekilde yükselişe geçti. Bir yıl içinde Osmanlı’nın Amerika’ya ihracatı %100 artarak

414.932 Dolardan 923.629 Dolar seviyesine çıktı.48

Resmileşen ilişkilerin gereği olarak David Porter ilk Amerikan maslahatgüzarı olarak Osmanlı Devleti’nde görevlendirildi

ve 1831 yılında göreve başladı.49

Porter’ın Büyükelçi değil de maslahatgüzar olarak

gönderilmesi Osmanlı tarafından rahatsız edici bulunmuştur.50

Porter’in rütbesi Mart

1839’da Elçi seviyesine çıkartıldı ve kendisi 1843’de ölümlüne kadar görevde kaldı.51

Osmanlı Devleti ise ABD’ye elçi göndermemiştir.

45 Armaoğlu, a.g.e., s.5-6. 46 Kurat, a.g.e., s.17. 47 Erhan,a.g.e.,s.131-132. 48 Köprülü, a.g.e.,s.934. 49 Kurat, a.g.e.,s.17. 50

Erdal Açıkses, “Türk – Amerikan Münasebetlerinin Değerlendirilmesi”, Türkler 13. Cilt, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.543.

51

David Dixon Porter, Memoir of Commodore David Porter of the United States Navy, Albany, 1875, s.394.

Osmanlı Devleti’nin politika anlayışı diğer devletlerden olduğu gibi ABD’den de farklılık gösteriyordu. Büyük bir cihan imparatorluğu olmanın verdiği güçle kendisini diğer tüm devletlerin üstünde görerek tek taraflı bir dış politika anlayışı

gütmüştür.52

Kendisini diğer devletlerin üstünde gördüğü için de uluslararası sözleşmeleri tanımamış ve kendisini herhangi bir kayıt ile bağlı görmemiştir. Yerleşik

diplomatları bu sebeple kabul etmemiştir.53

Esasen Osmanlı’nın bu şekilde davranmasının dini bir referansı olduğu da söylenebilir. Çünkü diplomat gönderilecek gayr-i Müslim ülkeler “Dar’ul Kufr” olarak nitelendirildikleri için Müslüman

diplomatların uzun süreli bu memleketlerde kalmasına sıcak bakılmamıştır.54

Amerika’da ilk Osmanlı büyükelçisi 1867 yılında istihdam edilmiştir.

Resmi ticari ilişkilerin 1830 yılında başlamasına karşın siyasi herhangi bir ilişki kurulmamasının temelinde yatan sebep Amerika’nın kendisini diğer dünya ülkelerinden

tecrit etmek için ortaya attığı Monroe Doktrinidir.55

Monroe Doktrini temelde ABD’yi Avrupa ülkelerindeki buhranların dışında tutma ve Avrupa ülkelerinin Amerika

topraklarına muhtemel müdahelerini engelleme üzerine kuruludur.56

Amerika, kendisi dışındaki ülkelerden kendisini Monroe Doktrini ile soyutladığı, bu dönemde daha çok maddi olarak güçlenmeye önem vermiştir. 1820’li yıllarda ortaya atılan Monroe Doktrini izolasyonu öngörürken yine aynı yıllarda ABD tarafından ABD’nin kendi dini ve toplumsal değerlerini yaymak amacına hizmet eden Misyonerlik faaliyetleridir.

Osmanlı – ABD Ticaret Antlaşması (1862)

1830 yılında yapılan Ticaret ve Seyr-ü Sefain Antlaşması 25 yıllık bir antlaşmaydı ve 1855 yılında geçerliliğini yitirecekti. Bu durum 1855 yılında ABD elçisi Spence’e iletildi. Bu arada 1838 yılında Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında imzalanan Baltalimanı Antlaşması ile Osmanlı ticaretinin İngiltere açısından daha kârlı

52

Nurdan Şafak, Osmanlı Amerikan İlişkileri, Enes Matbaacılık, İstanbul, 2003, s.23.

53

Sander, a.g.e., s.3 – 4.

54

Ercüment Kuran, “Avrupa’da İkamet Elçiliklerinin Kuruluşu ve İlk Elçilerin Siyasi Faaliyetleri 1793- 1812”, Türk Kültürünü Araştırma Yayınları, Sayı:92, Ankara, 1988, s.9 – 10.

55

Fahir Armaoğlu, “Atatürk Döneminde Türk-Amerikan İlişkileri”, Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası-

Makaleler”, Editör:Berna Türkdoğan, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları, Ankara,

2000, s.281.

56

Mark T. Gilderhus, “The Monroe Doctrine: Meanings and Implications”, Presidential Studies

hale gelmişti.57

Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti bağımsız dış ticaret politikası izleyebilme özgürlüğünü yitirmiştir. Antlaşmayı izleyen yıllarda ithalat artmış ve 1860 yılından sonra yabancı sermayenin demiryolu inşaatlarına girişmesi ile Osmanlı pazarı yabancı yatırımcıların boy gösterdiği bir ülke halini almıştır. Bu durum Osmanlı

Devleti’nin Sanayi Devrimi sonrası büyüyen kapitalist ülkelerin etkisi altına almıştır.58

Bu antlaşma gereğince gümrük vergileri İngiltere lehine iyileşmişti. 1855 yılı başında yabancı devletlerin de baskısıyla yeni ticaret rejimini belirlemek üzere bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon yeni gümrük tarifelerini belirleyerek sırasıyla İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya, İsveç, Norveç, Danimarka, İspanya, Avusturya ve Prusya ile yeni

ticaret antlaşmaları imzalamıştır.59

Amerika 1830 Antlaşması’nda kendisine tanınan “en ziyade müsaadeye mazhar millet” statüsüne dayanarak kendi tüccarlarına da bu indirimin yapılması Osmanlı’dan istemiştir. Bunun üzerine Amerika ile 13 Şubat 1862 tarihinde 28 yıl yürürlükte kalacak olan ticaret antlaşması imzalanmıştır. 1830 Antlaşmasında olduğu gibi bu antlaşmada da Amerika için “en ziyade müsaadeye mazhar ülke” olarak kabul edilmiştir. Buna göre %8 olan ihracat gümrük vergisi 1838 Baltalimanı Antlaşmasına da atfen %l’e indirilmiştir. Ayrıca bu anlaşma ile Osmanlı Devleti ile Amerika arasındaki ticari ilişkiler çok ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Mesela 14. Madde tuz ve tütünün Osmanlı Devleti’ne ithal edilmesi istisnai haller dışında yasaklanmıştır. Bu antlaşma toplam 23 maddeden oluşmuştur. İlk on beş maddenin tamamıyla iki ülke arasındaki ilişkileri çok ayrıntılı biçimde düzenlediği söylenebilir. On dokuzuncu maddede ise Osmanlı vatandaşları Amerika’da herhangi bir ticari faaliyette bulunursa Amerika’nın ayrıcalık tanıdığı milletler statüsünden yararlanabileceği hükme bağlanmıştır. 20. madde ise

antlaşmanın geçerlilik süresini düzenlemiştir.60

Bu antlaşma 1830 antlaşması ile ABD’ye verilen imtiyazları daha da genişletmiştir.

1845 yılından itibaren Osmanlı Amerika’ya konsoloslar göndermek sureti ile ilişkileri daha canlı hale getirmek istemiştir. Bu konsoloslar aynı zamanda ABD’nin silah sanayisini ve donanmasını yakından tanımak için faaliyet göstermişlerdir ve çeşitli

57

Erhan, a.g.e.,s.166.

58Ahmet Akgündüz ve Sait Öztürk, 700.Yılında Bilinmeyen Osmanlı, Osmanlı Araştırmaları Vakfı

Yayınları, İstanbul, 2000, s.489 – 491.

59

Erhan, a.g.e, s.166 – 168.

60

görüşmeler yapmışlardır.61

Bu yıllarda diplomatik alandaki en önemli gelişme Washington’a ilk Osmanlı elçisinin tayin edilmesidir. Babıali’nin ABD’den 36 yıl sonra Washington’da bir elçilik açmayı düşünmesinin temelinde, askeri-siyasi kaygıların artması gösterilebilir. 1866 yılında Avrupa Birliği’ne karşı Amerikan-Rus yakınlaşması söylentileri dolaşmaya başlamıştı. Bu durum da elçi atama sürecini hızlandırmış ve 2 Nisan 1967 tarihinde ilk Osmanlı elçisi olarak Fransız kökenli Blak Bey görevlendirilmiştir. Blak Bey seçiminin muhtemel sebeplerinden biri, Blak Bey’in eşinin Avrupa’da ünlü olan ve Sultan Abdülmecit tarafından nişanla ödüllendirilmiş bir

Amerikalı cerrahın kızı olmasıdır.62

Dedesi ise yine Avrupa’nın en ünlü avukatlarından Fransız İhtilali’nden sonra XVI. Louis’i müdafaa eden Edoard Blacque’dir. İhtilal zamanı Fransa’dan kaçan oğlu Osmanlı tabiiyetine geçmiş ve yüksek rütbeli işlerde görev almıştır ve ayrıca da iyi bir gazetecidir. 28 Ağustos 1867 tarihinde Amerika

Başkanı Johnson tarafından Beyaz Saray’da kabul edilmiş ve görevine başlamıştır.63

Diplomatik ilişkilerin karşılıklı resmiyete döküldüğü bu yıllar Osmanlı’da ilk yerel gazetelerin de ortaya çıktığı yıllardır. Amerika ile ilgili belgeler Avrupa gazetelerinden alıntı halinde yayınlanmıştır. Ancak bu ilk bilgiler daha çok Amerika’nın coğrafyası ve hayvanlarla ilgilidir. Sahibi bir İngiliz olan Ceride-i Havadis, Bab-ı Âli’nin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi, Tercüman-ı Ahval, Tasvir-i Efkâr bu gazetelerden birkaçıdır. Ancak Amerikan politikasına ve yaşam tarzıyla ilgili en ciddi haberler 1862 yılında yayına başlayan ilk bilim dergisi Mecmua-i Fünun ile başlamıştır. Böylece Osmanlı toplumunda Amerika’ya olan ilginin artmasında gazete yayınlarının

başlaması önemli rolü olmuştur.64

1863 yılında Misyonerlerle yakınlığı ile bilinecek olan Robert Koleji İstanbul’da eğitime başlamıştır. Amerikan tarzı kolej eğitimi veren bu okulun hedefinde azınlık

öğrencileri vardı.65

61

Erhan,a.g.e., s. 158.

62

Orhan Koloğlu, Türkle Amerikalının Tanışması, Tarih ve Toplum Dergisi, Sayı:163, Cilt:28, İstanbul, 1977, s.24. 63 Kurat, a.g.e, s.32-33. 64 Koloğlu, a.g.e., s.19-20. 65 Fendoğlu, a.g.e, s.228.

Bu dönemin en önemli olaylarından birisi Amerikan İç Savaşıdır. 1861–1865 yılları arasında Amerika kendi içerisindeki bölünmeler sonucu iç savaşa sürüklenmiş, ABD’ye bağlı güney devletleri ile merkezin oluşturduğu kuzeyin savaşı Amerikan birliğini tehlikeye sokmuştur. Osmanlı Devleti ise bu savaş sırasında Amerikan Birliği’ni muhafaza etmeyi amaçlayan Kuzey bölgesine destek vermiştir. Bu desteğin temeli 1850’lerde iki ülke yönetimleri arasında başlayan karşılıklı dostluk ve yakınlıktır. Resmi vazife ile Amerika’ya gönderilen ilk Türk olan Emin Bey’in gayet dostane karşılanması ve bizzat Amerika Başkanı tarafından ödüllendirilmesi ayrıca George Washington adına ‘Washington Abidesi’ne Sultan Abdülmecid’in plakasının da

konulmak istemesi karşılıklı jestler olarak dikkat çekmektedir.66

Bir süre sonra Abraham Lincoln, tahta çıkması nedeniyle Sultan Abdülaziz’e tebrik mektubu göndermiştir. Bu dostluk Amerikan İç Savaşında da görülmüş Osmanlı Devleti Amerika’ya özellikle Akdeniz’de çok önemli yardımlar yapmıştır. Kuzeyin zaferiyle

sonuçlanan savaş İstanbul’da da sevince neden olmuştur.67

Amerikan iç savaşının en önemli sonucu, ABD bu zaferden sonra dünyaya daha fazla yayılması ve uluslararası

sistemde daha etkin rol üstlenmesi olmuştur.68

Amerikan İç Savaşının Osmanlı Devleti açısından önemi ise savaş sırasında doruğa çıkan karşılıklı güven anlayışının diplomatik ilişkilere de yansıması -Nitekim ilk Osmanlı elçisi Blak Bey hemen savaş sonu atanmıştır-, savaş sonu satış listesine konan Amerikan silahlarına ilginin artması ve silah ticaretinin 1880’lere kadar devam

etmesidir.69