• Sonuç bulunamadı

TÜRKĠYE’DE DARBELER VE DEMOKRASĠYE ETKĠLERĠ OSMANLI DEVLETĠ’NDEN GÜNÜMÜZE ĠSYAN VE DARBELER

KonuĢmacılar: Efe Kasım ĠSPĠR, Ramazan Onur ÖZTÜRK DanıĢman Öğretmen: Erim ÖNCEL Okul Müdürü: Mahmut Tayyar YETÜK Levent Aydın Anadolu Lisesi, ANTALYA

Darbe demek bir ülkede silahlı kuvvetler mensuplarının silah zoruyla o ülkenin hükümetini devirmesi ve iktidarı ele geçirmesidir. Genelde darbeciler hükümetlerin ekonomik ve sosyal sorunları çözmekte baĢarısız olduklarını iddia ederler ve ülke yönetimine el koymaya çalıĢırlar. Zaman zaman ordu tarafından hükümetlere verilen muhtıralarda darbe benzeri durumları doğurabilir.

Ülkemizdeki askeri müdahaleler ise tarih boyunca kimi zaman ordunun kurumsal olarak kimi zamansa bazı yüksek rütbeli askerlerin kendi baĢlarına keyfi olarak sivil yönetime el koymalarıyla gerçekleĢmiĢtir. Darbeler yönetim biçimine yöneltilen radikal değiĢiklikleri önlemek amacıyla her zaman olmasa da çoğunlukla tanımı gereği Ģiddet içerir. Sunumumuzda bu darbe giriĢimlerinin nedenleri ve sonuçlarıyla demokrasimize olan etkileri üzerinde duracağız.

Osmanlı Ġsyan ve Darbeleri

Otuz altı Osmanlı padiĢahının 12‟si darbe veya isyanla iktidarını kaybetmiĢtir.

Bu Osmanlı isyanları ve darbeleri tarihi Fatih Sultan Mehmed‟in hükümdarlığının ilk döneminde 1446 Buçuktepe Ġsyanı ile baĢlar ve 1913′teki Babıâli baskınıyla sona erer. Bu isyan ve darbe giriĢimlerinde genellikle Kapıkulları (Yeniçeri ocağı – Sipahiler) ve onlara zaman zaman destek veren ulema vb.dir.

Genç yaĢta olmasına karĢın II. Mehmet yeniden tahta çıktığında isyancıları cezalandıracaktır.

1- Yıl 1512. Osmanlı tahtında II. Beyazıt var; 8. PadiĢah....

156

Oğlu I.Selim tarafından tahtından indirilmiĢ ve sürüldüğü Dimetoka‟ya giderken yolda öldürüldüğü söylenmiĢtir. Bir baĢka rivayette öldürülmediği sürgünde eceliyle öldüğüde söylenir

2- Yıl 1618. Osmanlı tahtında I. Mustafa var; 15. PadiĢah...

Akıl hastası olduğu için, Kapıkulu tarafından tahtından indirilmiĢtir. 1622‟de bir kez daha tahta çıkarılmıĢ ve aynı gerekçeyle tekrar indirilmiĢtir.

3- Yıl 1622. Osmanlı tahtında II. Osman var; 16. PadiĢah....

Askeri darbeyle linç edilerek öldürülmüĢtür. Orduyu yeniden düzenlemek istediği için bunlar baĢına gelmiĢtir..

4- Yıl 1648. Osmanlı tahtında I. Ġbrahim var; 18. PadiĢah...

Askeri bir darbeyle tahtından indirilmiĢ ve boğularak öldürülmüĢtür....

5- Yıl 1687. Osmanlı tahtında IV. Mehmet vardır; 19. PadiĢah...BaĢarısız olduğu ileri sürülerek Kapıkulu tarafından tahtından indirilmiĢtir...

6- Yıl 1703. Osmanlı tahtında II. Mustafa vardır; 22. PadiĢah...

Askeri bir darbeyle tahtından indirilmiĢtir....

7- Yıl 1730. Osmanlı tahtında III. Ahmet var; 23. PadiĢah...

Patrona Halil öncülüğünde değiĢime direnenlerin (yeniçeri ve ulema) ayaklanmasıyla tahtından indirilmiĢtir....

8- Yıl 1807. Osmanlı tahtında III. Selim var; 28. PadiĢah...Nizamı Cedit‟e karĢı olanların

Kabakçı Mustafa öncülüğünde ayaklanmasıyla tahtından indirilmiĢtir... Sonra da öldürülmüĢtür.

9- Yıl 1808. Osmanlı tahtında IV. Mustafa vardır; 29. PadiĢah...

Alemdar Mustafa PaĢa tarafından askeri bir darbeyle tahtından indirilmiĢ ve yerine geçen küçük kardeĢi II. Mahmut tarafından boğdurulmuĢtur... II. Mahmut kendi dönemine kadar gerçekleĢen olaylara imza atan Yeniçeri ocağını kaldırmıĢ kapıkullarını dağıtmıĢtır. Yerine yeni bir ordu kurmuĢtur (Asakiri Mansurei Muhammediye). Yeniçeri ağalığı yerine de Serasker makamını kurdurmuĢtur.

Ancak Serkaskerlik makamının, ġeyhülislam ve Sadrazamlık makamına denk

157

sayılması, orduyu daha da önemli hale getirmiĢtir. Devlet kurumlarının iĢleyiĢene doğrudan müdahil olmuĢlardır. Nitekim 50 yıl sonra darbeler yeniden baĢlamıĢtır.

10- Yıl 1876. Osmanlı tahtında Abdülaziz var; 32. PadiĢah... Medrese, harbiye öğrencileri ve Vükela Heyeti tarafından tahttan indirildi. Gerekçe iç ve dıĢ siyasette baĢarısızlık.

11- Yıl 1876. Osmanlı tahtında V. Murat var; 33. PadiĢah...

Tahta çıkmasından sonra 3 ay içinde akıl hastası olduğunun anlaĢılması üstüne “Vükela Heyeti” tarafından indirilmiĢtir.

12- Yıl 1909. Osmanlı tahtında II. Abdülhamit var; 34. PadiĢah...

“Mebusan ve Ayan Meclisleri” kararıyla tahtından indirilmiĢtir... V. Mehmet ReĢat padiĢah olmuĢtur.

Bab-ı Ali Baskını – 28 Ocak 1913

Bu darbenin yaĢandığı tarihlerde Balkan SavaĢları‟ndan alınan hezimetler bütün halkın ve muhaliflerin sinirlerini germiĢti. Bulgarlar neredeyse Edirne‟yi alacaklardı. Halksa bu durum karĢısında Sadrazam Kâmil PaĢa hükümetini sorumlu tutmaktaydı. Balkan savaĢlarından alınan kötü neticeler sebebiyle Ġttihat ve Terakki önderliğinde ihtilal hazırlıkları baĢlamıĢtı. 23 Ocak 1913 günü o zamanlar binbaĢı olan Enver Bey önderliğinde bab-ı aliye girildi. Dönemin Harbiye Nazırı Nazım PaĢa vurularak öldürüldü. Sadrazam Kâmil PaĢa‟ysa zorla istifa mektubu yazdı. Mektup PadiĢah 5. Mehmet tarafından kabul edildi. Yerine yeni sadrazam 31 Mart vakasından büyük baĢarılar gösteren Mahmut ġevket PaĢa oldu. Bu olay Osmanlı tarihindeki ilk ihtilal olarak görülür.

Türkiye Cumhuriyeti’nde Darbe ve Muhtıralar 27 Mayıs 1960 Darbesi

1950 seçimlerinde Demokrat Parti (DP) iktidara gelerek Türkiye Cumhuriyetinin 27 yıllık tek parti devrini sona erdirdi. Dünyada belki çok nadir gerçekleĢen bir olay görüldü; II. Dünya SavaĢı boyunca baĢarıyla sürdürülen tarafsızlık politikası, uygun dıĢ ticaret iliĢkileri geliĢtirmiĢti, bu yüzden DP iktidarı ilk yıllarında dıĢ kredi kaynakları bulmakta baĢarılı oldu ve bunları kullandı.

158

Kore‟ye asker gönderilmesi ve böylece NATO‟ya giriĢ vizesinin alınması uluslararası koĢulları Türkiye‟nin lehine çeviriyordu. Tarımda makineleĢme sağlandı. Karayolları politikasına hız verildi, köyler kasabalara, kasabalar da kentlere hızlı bir biçimde bağlanmaktaydı.

1954 seçimine gelinceye kadar DP çok güçlenmiĢti, seçimlerde hala bir rekor olan %57.5 oy aldı. Bunlara rağmen; ikinci iktidar döneminde (1954-57), iktidar ile muhalefet arası gerginleĢti. Ekonomide olumsuz geliĢmeler görüldü. Ġktidar, baskılarını daha da arttırdı. Parti içindeki anlaĢmazlıklar partinin bölünmesine ve 20 Aralık 1955'te Hürriyet Partisi'nin kurulmasına yol açtı.

1957 seçimlerinden DP ekonomide yaĢanan darboğaz ve siyasi çalkantılar sebebiyle seçimleri bir yıl erken tarihe aldı. DP‟nin %47 oy aldığı seçimlerde ilk defa muhalefet oyları iktidar oylarının üstüne çıktı.

Bu arada 1955 yılından itibaren yeni bir sorun ortaya çıktı „‟Kıbrıs Sorunu‟‟.

Kıbrıs'ta EOKA örgütü Türkler üzerinde baskı yapmaya baĢlamıĢtı. Türkiye adanın bölünmesinden yani o günlerin deyimi ile "taksim"den yanaydı. 1958 baĢlarında adada bulunan Ġngiliz askerlerinin faaliyetleri Türkiye‟de büyük tepki çekti.

Ġstanbul'da büyük mitingler yapıldı. Sonuç "Ya taksim, ya ölüm"dü. Nihayet 19 ġubat 1959'da Londra AntlaĢması ile sorun bir süreliğine aĢılmıĢ oldu. BaĢbakan Menderes bu antlaĢma için Londra'ya giderken uçağı düĢtü. 14 kiĢinin öldüğü kazada baĢbakana herhangi bir Ģey olmadı. Demokrat Parti ve Ordu arasında çeĢitli anlaĢmazlıklar oluyor, Adnan Menderes‟in „ben bu orduyu yedek subaylarla da yönetirim‟ dediği söylenerek ordu mensupları tahrik ediliyordu. Darbenin nedeninin Menderes hükümetinin uygulamaları ve çıkardığı yasalar olduğu ileri sürülmüĢtür. Milli Birlik Komitesi; darbeyi, kardeĢ kavgasına son vermek ve laiklik ilkesine aykırı uygulamaları durdurmak için yaptığını ileri sürmüĢtür. Öyle ki Menderes'in Demokrat Parti Meclis grubunda yaptığı bir konuĢmada "Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz." sözü laik cumhuriyete kast etme niyetini taĢıdığını açık etmekteydi. Bunların dıĢında, darbenin iktidarı geleneksel elit iktidar gruplarına (ordu ile siyasî bürokrasiye) vermek amacıyla yapıldığını öne

159

süren kaynaklar da mevcuttur. BaĢlangıç aĢamasında sayılabilecek bir ekonomik kriz havasının darbenin etkenlerinden olduğu belirtilmektedir.

Ekim 1960'da Millî Birlik Komitesi 147 öğretim üyesini üniversitelerden uzaklaĢtırdı. Görevine son verilenler arasında Ali Fuat BaĢgil, Sabahattin Eyüboğlu, Yavuz Abadan, Nusret Hızır, Tarık Zafer Tunaya, Mina Urgan, Haldun Taner de vardı. Genelde bu tasfiyeler üniversite içinden gelen ihbarlara dayanıyordu. Kararı protesto etmek için Turhan Feyzioğlu, Sıddık Sami Onar, Fikret Narter ve Suut Kemal Yetkin gibi birçok rektör ve öğretim üyesi görevinden istifa etti. 1962 yılında çıkarılan yasayla öğretim üyelerine üniversiteye geri dönüĢ hakkı tanındı.

Bu darbe 37 subay tarafından planlanmıĢtı. Bu olay tarihimizde Genç Subaylar Ġhtilali olarak da anılacaktı. Orgeneral Cemal Gürsel hareketin baĢına geçti. CumhurbaĢkanı Celal Bayar ve BaĢbakan Adnan Menderes, tutuklandılar.

1961‟de yeni anayasa kabul edildi. Yassıada'da yargılanan Adnan Menderes ve bazı siyasiler idama mahkûm edildi. Celal Bayar yaĢı sebebiyle müebbet hapis cezası aldı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez senato gibi yeni bir siyasi kavramla tanıĢmıĢ oldu.

22 ġubat 1962 Ayaklanması

Bu olay harp okulu komutanı Kurmay Albay Talat Aydemirin o yıl harp okulunu bitirme döneminde bulunan 600 kadar asteğmeni toplayarak o günlerde yaĢanan olayları anlatmasıyla baĢlamıĢtır. Çünkü 20 ġubat günü hükümet ve genelkurmay bazı komutanlar için süratle atama ve gözaltına alma iĢlemini baĢlatmıĢtı. Bunun üzerine harp okulu öğrencileri komutanlarını teslim etmeme kararı alırlar ve 22 ġubat 1962 tarihinde Talat Aydemir ve arkadaĢları ordu içindeki 27 Mayısçıların tasfiyesi için 20 ġubat günü atama ve gözaltına almalara karĢı bir direniĢ baĢlatır. Sonuç olarak Talat Aydemir‟in atamaların durdurulması yönündeki ısrarını Ġsmet Ġnönü kabul etmez ve Talat Aydemir gözaltına alınır.

Öğrenciler ise memleketlerine gönderilir.

160

12 Mart 1971 Askeri Muhtırası

1969 seçimlerinden sonra Süleyman Demirel yönetimindeki Adalet Partisi iktidara gelmiĢti. CHP ise ana muhalefet konumundaydı. Fakat 1968 yılından beri süregelen anarĢi ve terörizm ülkeyi günden güne yıpratmaktaydı. Sık sık yaĢanan öğrenci olaylarına karĢı polisle üniversite öğrencileri arasında çatıĢmalar oluyordu.

Bu güvenlik zafiyetlerinin yaĢandığı düzensiz ortam ordunun müdahalesini hazırlayan en önemli etken oldu. Sonuç olarak 12 Mart 1971 tarihinde Genelkurmay BaĢkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur tarafından CumhurbaĢkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra verildi. Mektupta hükümetin istifası isteniyordu. Bunun üzerine BaĢbakan Süleyman Demirel istifasını sundu. Yeni kurulacak partiler üstü hükümet için CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim baĢbakan olarak seçildi ve hükümeti kurdu.71 Muhtırasıyla;

1-Temel hakların kullanımı kısıtlanmıĢ, gözaltında tutma süresi önce yedi sonra on beĢ gün yapılmıĢ, memurların sendikalara üye olmaları yasaklanmıĢ, TRT'nin özerkliği kaldırılmıĢ ve üyelerini hükümetin seçtiği Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulmuĢtur.

2-Darbeyi takip eden balyoz harekatında altı ilde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiĢ, binlerce solcu gözaltına alınarak iĢkence ve sorgudan geçirilmiĢ, kitaplar imha edilmiĢ, TĠP ve DĠSK kapatılmıĢtır.

12 Eylül 1980 Darbesi

1971 muhtırası tam olarak amacına ulaĢamamıĢtı. Ülkedeki terör anarĢi ve milli güvenliği tehdit eden unsurların önüne geçilememiĢti. 1972 yılında baĢta Deniz GezmiĢ olmak üzere birçok devrimcinin idamı olayları daha da alevlendirmiĢti. Ülkede silahlı çatıĢmalar artmıĢtı. Neredeyse her gün bir bomba patlıyor bir kahvehane taranıyordu. Sağ ve sol görüĢlü gençler üniversitelerde birbirlerine saldırıyordu. 1979‟a gelindiğinde darbenin ayak sesleri kendini göstermeye baĢlamıĢtı. 19 Temmuz 1980 tarihinde Nihat Erim‟in suikasta

161

uğraması olayları iyice arttırdı. 12 Eylül 1980 gecesinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından devlet yönetimine el konuldu. Ġhtilal Bildirgesi, sabaha karĢı Genelkurmay BaĢkanı Kenan Evren tarafından TRT televizyonundan bizzat duyuruldu. Anayasa uygulamadan kaldırıldı ve bütün siyasi partiler kapatıldı.

1982‟de ise günümüze kadar devam eden Anayasa tasarlanmıĢ oldu.

Darbe sürecinde 1 milyon 683 bin kiĢi fiĢlendi, 210 bin yargılama yapıldı ve 230 bin kiĢi tutuklanarak cezaya mahkum edildi. 517 kiĢiye idam cezası verildi, 50 kiĢi infaz edildi. Bunun yanında siyasi mülteci olarak yurtdıĢına kaçan, Ģüpheli olarak ölen, fiĢlendiğinden dolayı iĢten çıkarılan ve hapishanelerde ölen sayısız kiĢi darbenin en acı yüzleri oldu. 80 Darbesi demokrasi kültürüne büyük zarar verdi.

Siyasete ilgiyi köreltirken, insanlar politik görünmemek adına ki, bilhassa gençler popüler kültürün, yozlaĢmanın, ahlaki çürümenin içinde buldular kendilerini. Bir diğer toplum kesiminde de tarikat-cemaat faaliyetleri artıĢ gösteriyordu. Çünkü darbe gerçekten ülkenin üzerinden silindir gibi geçmiĢ henüz geliĢmeyen demokrasi sil baĢtan olmuĢtu. O kadar yoğun bir askeri vesayet vardı ki; 1982‟de yapılan Anayasa‟nın halkoyuna sunulduğu refarandumda „‟hayır‟‟ oy pusulaları koyu renkli ve zarfın dıĢından görülebiliyordu. Anayasa %92 ile kabul edildi.

28 ġubat 1997 Süreci

Necmettin Erbakan‟ın BaĢbakan Tansu Çiller‟in ise DıĢiĢleri Bakanı olduğu bir dönemdir. 28 ġubat 1997 tarihinde toplanan milli güvenlik kurulunun irticaya karĢı baĢlattığı ordu ve bürokrasi merkezli bu süreç postmodern darbe olarak da tarihimize geçmiĢtir. Bu dönemde baĢörtüsü yasaklanmıĢ pek çok öğrenci ve kamu personeli baĢörtülü oldukları gerekçesiyle devlet kurumlarından atılmıĢtır. Ġrtica ile mücadele eylem planı diye anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde batı çalıĢma grubu kurulmuĢtur. 28 ġubat darbesini yapanlar ilerleyen yıllarda yargıya hesap vermek zorunda kalmıĢtır.

Silahsız bir darbe olmasına rağmen kamusal alanda askerin kendisini doğrudan göstermesine dayalı olarak silahlı bir müdahalenin de uzak olmadığı

162

algısı toplumsal hafızalara bir kez daha anımsatıldı. Seçimle gelen hükümet istifa etti.

27 Nisan 2007 e-Muhtırası

27 Nisan 2007 Tarihinde saat 23:20‟de Genelkurmay BaĢkanlığı tarafından yapılan bir basın açıklamasıyla Türkiye Cumhuriyeti‟nin baĢta laiklik olmak üzere temel değerlerinin yok olduğu belirtilmiĢtir. Kamuoyunda hâkim olan görüĢ basın açıklamasının bir muhtıra mahiyetinin olduğu yönündedir. Bu muhtıra internet aracılığıyla yapıldığı için açıklamaya e-muhtıra adı verilmiĢtir.

15 Temmuz 2016 Darbe KalkıĢması

Komuta kademesini yanlarına alamayan alt rütbelerdeki general ve subaylar tarafından oluĢturulan ve kendilerine "Yurtta Sulh Komitesi" adını veren cuntacı grup, darbenin öğrenilmesi üzerine erken harekete geçmek zorunda kaldı. Ġlk olarak Genelkurmay BaĢkanı baĢta olmak üzere karargâhlarda darbeye destek vermeyen komutanları rehin alan cuntacılar, saat 22.00 sıralarında harekete geçti.

Ġstanbul'da köprüleri tanklarla kapatan cuntacılar, Ġstanbul ve Ankara'da valilikler ve polis merkezleri baĢta olmak üzere kamu kurumlarını ele geçirme harekâtı baĢlattı. Tankların yanı sıra savaĢ uçakları ve helikopterlerin de kullanıldığı darbe giriĢiminde ilk defa TBMM ve kamu kurumları bombalandı, halka ateĢ açıldı.

Devlet kurumu olan TRT'yi basarak darbe bildirisi okutan cuntacıların hesap edemediği Ģey sadece TRT basılarak darbenin gerçekleĢtirilemeyeceğiydi. 60 ve 80 darbelerinde TRT'nin tek bilgi kaynağı olduğu dönem sona ermiĢ, onlarca televizyon kanalı, internet sitesi ve sosyal medya platformu olanları halka canlı canlı aktarıyordu. Bu da darbecilerin planlarını bozdu.

Halkın farklılıklarını bir yana bırakarak siyasilerle beraber darbeciler karĢısında birleĢmeleri ve ordunun darbeye karĢı olan bölümü ile polisin mücadelesi sonucu darbe giriĢimi sabah saatlerinde sonuçsuz kaldı . Ancak darbe giriĢimi ardından acı bir tablo bıraktı. Ġlk defa halka ateĢ açılan darbe giriĢiminde 62'si polis, 5'i asker, 173'ü sivil olmak üzere 240 kiĢi hayatını kaybetti, bin 535 kiĢi

163

de yaralandı. YaĢanan çatıĢmalar sonucu cuntacı olduğu belirtilen 24 kiĢi ölü, 50‟si de yaralı olarak yakalandı.

Darbe Sonrası YaĢananlar ve OHAL

Darbenin püskürtülmesinin ardından harekete geçen hükümet, ilk olarak darbeye karıĢtığı veya iliĢkisi olduğu tespit edilen asker, polis, yargı mensubu ve bürokrasinin diğer kademelerindeki idarecileri ve memurları yakalayarak yargı önüne çıkardı.

Cuntacılar kimlerden oluĢuyor?

Bütün bu iĢlemler sürerken araĢtırılan bir diğer Ģey ise darbe giriĢiminin kim veya kimler tarafından gerçekleĢtirildiği, cuntanın kimlerden oluĢtuğu oldu. Ġlk andan itibaren darbe giriĢiminin “Fethullahçı yapı/FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması” tarafından gerçekleĢtirildiği bilinmektedir.. Ancak tartıĢılması gereken Ģey söz konusu yapının bu giriĢimi gerçekleĢtirirken içeride ve dıĢarıda kimlerle nasıl ittifaklar kurduğudur. Alınan tüm önlemlere rağmen , soruĢturmalar sürerken, cevap bekleyen birçok soru olduğu da bilinmektedir.

15 Temmuz 2016‟da ki darbe giriĢiminde uçakların kullanılması ilk kez görülmüĢtür. Ayrıca en acı olanı da daha önceki hiç bir darbe giriĢiminde görülmeyen, Meclisin bombalanmasıdır. Bu kalkıĢma da askerin postal sesi değil, halkın direniĢi esas temayı oluĢturmuĢtur. 15 Temmuz darbesi ile ilgili soruĢturma ve kovuĢturma devam ettiğinden hala ulaĢılamayan bilgiler, belgeler olduğu varsayılmaktadır.

Tarihimizde yukarıda da özetlendiği gibi darbeler ve benzeri olaylar sanki geleneksel hale gelmiĢ gibidir. Bu durum için farklı tezler öne sürülmektedir.

Örneğin,:Ordu-Millet anlayıĢı, Demokrasinin bir yaĢam biçimi olarak benimsenmemesi gibi. Bir baĢka tez bizim tarihimizde son yıllara kadar her türlü değiĢim-batılılaĢma, çağdaĢlaĢma hareketleri hep devleti yönetenler-paĢalar tarafından yapılmıĢ veya organize edilmiĢtir. Oysa batının çağdaĢ demokrasilerinde her türlü demokratik talepler halk tarafından yapılmıĢtır. Halk gerektiğinde bedelini ödemiĢ ve özgürlüğüne kavuĢmuĢtur. Hal böyle olunca da kiĢi hak ve

164

özgürlüğünün kıymeti ve değeri de iyi bilinmektedir. ġunu kabul etmemiz lazım.

Batı ülkelerinde de demokrasi hemen yerleĢmemiĢtir. Oralarda gitgeller yaĢanmıĢtır. Ülkemizde yapılan her darbe –muhtıra giriĢimi demokrasimize büyük zarar vermekte sivilleĢmeyi geciktirmektedir.

Bugün biz gençlere düĢen ödev anayasal düzen içinde özgürlükçü, hoĢgörülü, tahammüllü, halkını seven, demokrasiye inanmıĢ ve sahip çıkan dıĢarıda ülkesini onurlu bir Ģekilde temsil eden, temel evrensel insan haklarına saygılı olmak, bilimsel baĢarılara imza atmaktır.

2016 Türkiye Askerî Darbe GiriĢimine Uluslararası Tepkiler Almanya:

ġansölye Angela Merkel: "Bütün Alman hükûmeti adına, Türk askerî birliklerinin, ülkesinin seçilmiĢ hükûmetini ve seçilmiĢ cumhurbaĢkanını zor kullanarak devirme giriĢimini en sert bir Ģekilde kınıyorum. Tankların sokaklarda olması ve halka karĢı hava saldırısında bulunulması hukuk dıĢıdır."

Amerika BirleĢik Devletleri:

BaĢkan Barack Obama: "Demokratik yollarla seçilmiĢ Türk hükûmetini destekliyoruz.

Arjantin:

DıĢiĢleri Bakanı Susana Malcorra: "Türkiye'de gerçekleĢen olayları endiĢe ile takip ediyoruz. Olayların anayasal mekanizmalar çerçevesinde insan haklarına saygılı ve barıĢçıl Ģekilde çözüme kavuĢmasını umut ediyoruz."

Avusturya:

DıĢiĢleri ve Entegrasyon Bakanı Sebastian Kurz: "Hepimiz biliyoruz ki otoriter liderlik tarzından dolayı CumhurbaĢkanı Erdoğan'a karĢı direniĢler yaĢandı ama bu kadar organize bir askerî darbe giriĢimi hiç kimse tarafından beklenmiyordu. Türkiye'de hukuk devletine ihtiyacımız var. Türkiye'deki bütün güçlerin ihtiyatlı hareket etmesi, demokrasi ve hukuk devletine özen göstermesi gerekiyor. Ġnsanların hayatları korunmalı, anayasaya aykırı hiçbir davranıĢta bulunulmamalı."

165

Avustralya

BaĢbakan Malcolm Turnbull: "Avustralya, demokratik olarak seçilen sivil Türk hükûmetini destekliyor ve herkesi Türkiye'nin demokratik kurumlarına saygı göstermeye davet ediyor.‟‟

Azerbaycan

CumhurbaĢkanı Ġlham Aliyev: "Türkiye'de yaĢanan olaylar bir yandan Türkiye devletine, diğer yandan Türk halkına, onun iradesine ve seçimine karĢı iĢlenen korkunç bir cinayettir. Türk milletinin ulusal çıkarlarına, ülkenin demokratik yapısına ve hukukun egemenliğine karĢı yapılan darbe giriĢimini kınıyor ve Türk vatandaĢlarının demokratik yolla seçtiği iktidarı sonuna kadar destekliyoruz."

Belçika

BaĢbakan Charles Michel: "Darbe giriĢiminin sona ermesinden memnuniyet duyuyoruz. Tüm taraflar hukukun üstünlüğü ve anayasal düzene saygı göstermeli."

BirleĢik Krallık

BaĢbakan Theresa May: "Bu baĢarısız darbenin ardından Türkiye'nin anayasal düzenine tam olarak uyulması çağrısı yapıyoruz ve hukukun hakimiyetini vurguluyoruz. Daha fazla Ģiddetten kaçınmak, hayatları korumak ve sükuneti tesis etmek için her Ģey yapılmalı."

Bosna-Hersek

Devlet BaĢkanlığı Konseyi BaĢkanı Bakir Izetbegovic "Ordunun görevi devletini korumaktır, baĢka bir Ģey değil. Ordunun kontrolü eline alma hakkı yoktur. Kimin güvenilmez olduğu ortaya çıkmıĢtır‟‟.

Brezilya

Devlet BaĢkanı Dilma Rousseff: "Türkiye'de giriĢilen darbe rahatsız edici.

SeçilmiĢ bir hükûmetin kuvvetle ya da hileyle devrilmesi kabul edilemez.

Çek Cumhuriyeti

166

CumhurbaĢkanı Miloš Zeman: "NATO üyesi ve bölgenin anahtarı

CumhurbaĢkanı Miloš Zeman: "NATO üyesi ve bölgenin anahtarı