• Sonuç bulunamadı

KonuĢmacı: Berrin KARAKAġ DanıĢman Öğretmen: Filiz DEĞĠRMENCĠ,

Kadriye ÇETĠNTÜRK Okul Müdürü: DurmuĢ YAVUZER Kumluca Sosyal Bilimler Lisesi, ANTALYA

Özet

Milletlerin edebî eserleri, kimliklerini oluĢturan „ruh‟un yanı sıra, toplumsal ve politik yaĢamlarına iliĢkin oldukça önemli göstergeler içerir. Türk edebiyatı, Tanzimat döneminden itibaren, kimi dönemlerde dozu artmak üzere, politika ile yakın iliĢki içinde olmuĢtur. Tanzimat‟ın birinci neslinden Cumhuriyet dönemine, üç askeri darbeden, toplumcu gerçekçi eğilimin tavrına ve Almanya‟ya göç eden iĢçilerin yaĢamına kadar, farklı türden politik içerikli birçok edebî eser yazılmıĢtır.

Romandaki yansımaları belirgin bir biçimde gözlenen 12 Eylül askerî darbesi, Türk edebiyatında politik dozun arttığı son dönemlerden biridir. Adalet Ağaoğlu‟nun Hayır‟ı, Kaan Arslanoğlu‟nun Devrimciler‟i, Mehmet Eroğlu‟nun Yüz: 1981‟i, Ahmet Altan‟ın Sudaki Ġz‟i, ve Orhan Pamuk‟un Sessiz Ev‟i bu dönemi ideolojilere bağlanmaksızın yansıtan romanlardan birkaçıdır.

Anahtar Kelimeler: 12 Eylül Askeri Darbesi, edebiyat, roman, hikâye.

GiriĢ

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası romanları, eĢkıya ve köy romanının farklı bir uzantısı olarak görünürler. Anadolu eĢkıyasının yerini bu romanlarda mevcut düzene baĢkaldıran kent eĢkıyası almıĢtır. Ne var ki bu romanların büyük bir bölümü Türk romanına getirdikleri özgün anlatım teknikleriyle, derinliğine verilen psikolojik tahlilleriyle ve iç konuĢmalara dayalı özeleĢtirileriyle baĢarılı olsalar dahi, politik söylemler ve ideolojik bir tek yanlılık arasında harcanıp

152

giderler. Roman kiĢileri çoğunlukla çevreleriyle uyumsuz, yalnızlık çeken, isyankâr, biraz marjinal kiĢilerdir. Söylemleri, yerleĢik düzene karĢı çıkan, sınıf çatıĢmasını ön plana çıkaran kutupluluk üzerinedir. Romantik, realist ya da doğalcı akıma bağlı olsalar da en büyük hedefleri yaĢadıkları, tanık oldukları dönemin gerçeklerini yansıtmaktır.

12 Eylül 1980 askerî darbesi, Türkiye‟de toplumsal yapıyı oluĢturan temel dinamiklerin değiĢtirildiği, yeni bir toplum modelinin dayatıldığı bir kırılma ve kopma noktası olarak belleklerde yer etmiĢtir. Siyasetten arındırılmaya çalıĢılan toplum modeli anlayıĢı, romanda yeni temaların iĢlenmesine yol açmıĢ, yeni arayıĢlara giriĢen yenilikçi (avantgarde) yazarların Türk romanında köktenci bir değiĢiklik yaratmalarına neden olmuĢtur” .Bu değiĢimlerin temelinde ideolojilere olan inancın sarsılması ve beraberinde kimlik bunalımı ve arayıĢlar gelmektedir.

Ekonomik ve sosyal değiĢimler sonucu köy ve köylüyü, iĢçi sorunlarını gündeme getiren, gelir dağılımını eĢitsizliği vurgulayan eserler, yerini erotik/pornografik, tarihsel kiĢi ve olaylar, suç ve suçluluk, özel yaĢam, homoseksüellik gibi öğeler üzerinde yoğunlaĢarak, sınıfsal olguları ve politik düzeyi dıĢlayan romanlara bırakır. 1980‟lerin romanında öne çıkan bir baĢka konu da eylemcilerin 12 Eylül Harekâtı sonrası yaĢayıĢlarıdır. Ġdeolojik grupların iç hesaplaĢmaları, örgüt içindeki Ģiddet eylemleri, çeliĢkileri, ideolojilere olan inancın kaybı, ekonomik endiĢelerin, haz ve günlük yaĢama dayalı anlayıĢların yerleĢmesi, medya kültürü, popülizm, üniversite üzerinde kurulan baskı ve despotizm, devlet Ģiddeti, iĢkence ve cezaevi, cinsellik, feminizm, bireyin yüceltilmesi, özgürlük talepleri, yazının öneminin azalıp yazarın öne çıkması gibi konu ve anlayıĢlar, öncesi ve sonrasıyla 1980 dönemi roman karakteristiğinin belirleyicilerinden birkaçıdır.

12 Eylül sürecine tanıklık eden romancılar da askerî idarenin uyguladığı sıkıyönetimi, baskı ve Ģiddeti darbenin ardından yazdıkları romanların kurgusal dünyasında geriye dönüĢlerle dile getirirler. Örneğin Hayır…‟da 1980 olaylarına yönelik bakıĢ romanın merkezinde yer alan Prof. Aysel Dereli‟nin belleğinden hatıralar yoluyla verilir.

153

1980 sonrası romanlarda görülen belirgin eğilimlerden biri de siyasal örgütlerin yapısını, iĢleyiĢini, hatalarını ortaya çıkararak özeleĢtiriye tabi tutmak, iç hesaplaĢmaları ve çözülme süreçlerini vurgulamaktır. Bu romanlarda 12 Eylül döneminin militanlarının kendi aralarında düĢtükleri çeliĢkiler sergilenir, roman kiĢilerine öz eleĢtiri yaptırılır. Böylelikle güdümlenmiĢ birer militan olan Ģahısların insanî yönü yüzeye çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. Bu bağlamda Kaan Arslanoğlu Devrimciler adlı eserinde sol örgütlerin içyapısını yoğun diyalog ve monologlarla vererek bu görüĢteki insanlara özeleĢtiri yaptırır.

12 Eylül‟den sonraki döneme kadar insanî olan bazı dürtüler, dönemin politik kimlik sahibi olan gençleri arasında zaaf sayılmıĢ, yasaklanmıĢ ve dıĢlanma sebebi sayılmıĢtır. Darbeden sonra ise bilinçli bir politikanın ürünü olarak insanlar siyasetten uzak tutulmuĢ, bir nevi cinsellik patlaması yaĢanmıĢ, mahremiyet ve özel yaĢam zamanın öne çıkan söylemlerinden birkaçı olmuĢ- tur. Bu değiĢim devlet tarafından desteklendiği gibi, romancıların muhayyilesinde de önemli bir itekleyici unsur olarak varlık göstermiĢtir. Sudaki Ġz‟de, ikisi de devrimci olan Fazıla ve Bülent adlı roman kiĢilerinin eylem ortaklığı gereği aynı evde kaldıkları bir gece dürtülen cinsellikleri, devrimci ideolojilerine galip gelmiĢtir.

12 Eylül döneminin üniversiteye yansıyan öteki yönü de ideolojik çatıĢmaların çokça yaĢanmasıdır. Sağ ve sol düĢüncedeki grupların çatıĢmaları darbenin en büyük gerekçeleri olmuĢ, askerî idare bu çatıĢmaların önünü kesmek amacıyla katı uygulamalar getirmiĢtir. Ele alınan romanlardan karĢıt görüĢlerin yaptıkları sokak çatıĢmaları Sessiz Ev‟de darbe öncesi görünümüyle ele alınırken öteki romanlarda ya darbe zamanında ya da anlatı zamanından geriye dönüĢler yapılarak değinilmiĢtir.

1980 müdahalesinin romana etkileri de toplumsal değiĢime paralel olarak değiĢiklik göstermiĢtir. Dönemin yazınsal geliĢmelerinden de etkilenen Türk romanında o yıllardan sonra postmodern anlatımın öne çıktığı, toplumcu kliĢe romanlardan, sosyal mesaj içeren angaje romanlardan sıyrılarak birey psikolojisini,

154

ruhsal evrenini, cinselliği, vitrin kültürünü, yalnızlık ve yancılaĢmayı odağa alan anlayıĢın hâkim olduğu gözlenir.

Türk hikâyeciliğinde de durum pek farklı değildir. Ancak Türk Edebiyatında hikâye örnekleri roman kadar bol değildir. Bir Tersine YürüyüĢ adlı kitap, yirmi sekiz yazardan kırk dört öyküyü bir araya getirmesiyle bugüne dek 12 Eylül askerî darbesi üzerine gerçekleĢtirilen en derli toplu çalıĢma olarak dikkat çeker. Yapıt, 12 Eylülü nedenleri, yaĢanan sıkıntıları ve sonuçları ile bir süreç olarak ele alan öykülerden oluĢur. Öykülerde darbeyi hazırlayan, daha doğrusu haber veren geliĢmeler anlatılırken; dönemin korkuya, korkutmaya ve öldürmeye dayalı temel göstergelerini simgeleĢtiren yapıtlarına, hapishane deneyimlerine ve darbeden elli yıl sonrasını gören, görmeye çabalayan ürünlere uzanan geniĢ bir çerçeve yer alır.

Sonuç

Toplumsal olay ve devinimlerden etkilenmeyen, bir yönüyle hayatın gerçekliğiyle temas halinde bulunmayan bir sanat/edebiyat düĢünülemez. Mehmet Kaplan, “yaĢanılan hayat, sanatı besleyen en büyük kaynaktır” diyerek sanatın/edebiyatın toplumsal bağlamından koparılamayacağı gerçeğine vurgu yapar. Çünkü edebiyat eserleri, içinde doğdukları toplumun duyuĢ ve düĢünüĢünü, hayatı algılayıĢ biçimlerini, büyük tarihî dönemlerde ortaya çıkan sosyal psikolojinin bütün ve en ince ayrıntılarını kendilerinde yaĢatırlar.

Kaynakça

ARSLANOĞLU Kaan (2006). Devrimciler, Ġstanbul: Ġthaki Yayınları, I. Basım.

AĞAOĞLU Adalet (2007). Hayır…, Ġstanbul: ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 14. Baskı.

ALTAN Ahmet (2002). Sudaki Ġz, Ġstanbul: Can Yayınları, 17. Basım.

ARSLANOĞLU Kaan (2006). Devrimciler, Ġstanbul: Ġthaki Yayınları, I. Basım

KAPLAN Ramazan (1998). “Edebiyat ve Toplum”, Edebiyat Bilgi ve Kuramları, EskiĢehir: A.Ü. Açıköğretim Fakültesi Yayınları, s. 21–33.

MORAN Berna (1998). Türk Romanına EleĢtirel Bir BakıĢ 3, Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları, 4. Baskı.

www.kitapyurdu.com/kitap/bir-tersine-yuruyus/85658.html

155

TÜRKĠYE’DE DARBELER VE DEMOKRASĠYE ETKĠLERĠ