• Sonuç bulunamadı

SUZİ’NİN AHLAK ANLAYIŞ

Ali Çavuşoğlu*

Suzi, varoluş anlayışını ve temel ahlak felsefesini gelenek çerçevesinde ve tefekkür planında:

Nefsini bilmek dürür dergâha hizmetden garaz Rabb’ini bilmek dürür dünyâya gelmeden garaz

Şeklinde ifade ederken, eylem planında hayata bakışını da:

Gam degüldür gide dünya dinimiz kuvvet bula

Gam odur ki din gide kuvvet bula çün dünyâmız1 şeklinde ifade eder.

Bilindiği üzere İslam’ın üzerinde en fazla durduğu konulardan biri za- mandır ve Müslüman, zamanını en verimli şekilde değerlendiren insandır, Müslümanlığının kalitesi de bununla orantılıdır. Kişi her bakımdan güçlü olursa dini de güçlü olur.

Bunun aksinin düşünülmesi mümkün değildir. Suzi, güçlü bir Müslü- man’ın, hususen bir salikin fiilen bir gününü nasıl geçireceğini anlatır ve özel- likle seher vaktinin önemine değinir. Bu, en büyük ibadetlerden kabul edilen tefekkür için de gereklidir.

Yol adabı içerisinde salikin asla aklından ve dilinden düşürmemesi gere- ken iki şey, zikir ve fikirdir. Ondan tefekküre yönelmesi, gününü boş şeylerle geçirmemesini isteyerek şu tavsiyelerde bulunur. Az ye, az uyu, az iç, süluk ehlinin sahip olması gereken ahlak budur; yağlı yavan ne varsa ondan ye ve şükret; şayet Allah’a yaklaşmak istiyorsan gün battıktan sonra yiyip içme; bunlar gönül aynasını paslandırırken nefisle şeytanı süsler. Gece olunca yatak-

* Doç. Dr. Erciyes Ü. İlahiyat Fak., Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi 1 Divan s. 353

188 • Ali Çavuşoğlu

ta kalma, şayet yatarsan ayaklarını uzatma; çünkü Mevla yoluna giden uyu- maz, uyursa da az uyur ve rahatını düşünmez. (45-51.b.) Bu bağlamda Diva- nından da şu örnekleri vermek mümkündür:

Nice bir kesret içmekle yimek Nice bir ehl-i hevâ olasın2

Sâlikâ gel nefs ü şeytân ile idelüm savaş Olalım her dem mücahid yatmayalum der-firâş3

Seher Vaktinin Önemi

Müslüman, güne seherde başlar ve seher vakti İslam kültüründe çok önemli görülmüştür. İbadet, tefekkür ve verimli bir güne başlamak açısından önemi en çok vurgulanan zaman dilimi seher vakti olmuştur. Tasavvuf kitap- larında ve divanlarda bu konuda önemle durulmuş, Yesevi’den Muhammed İkbal’e kadar sayılamayacak kadar çok örnekler verilmiştir.

Hoca Ahmed Yesevi der ki:

Seher vakti kalkanlar cânı feda kılanlar Aşk ateşinde yananlar seher vakti olanda Seher vakti hoş saat kalkana olur rahat Açılır devlet saadet seher vakti olanda

Seher vakitleri yaşadığı anlara çok önem veren Muhammed İkbal, bu va- kitlerin kendisinin ve umumen her âlim ve düşünürün ana malı olduğuna, en büyük âlim ve zâhidin bundan müstagni kalamayacağına inanmış, İslam kül- türünün seher vaktinin önemi konusundaki bakışını özetleyici şu düşünce ve yakarışları dile getirmiştir:

“Marifette Attar gibi, hikmette Mevlana gibi, ilim ve zekada Gazali gibi ol, ilim ve hikmette istediğin kadar ilerle, fakat seher vakti bir iniltin yoksa hiç kıymetin yoktur.”

“Benden her şeyimi al yâ Rab, fakat seher lezzetinden mahrum bırakma. Gençliğin yüreğini dini elem oklarıyla yarala! Semavatında uyumayan yıldız- ların; secde ve kıyamda geceleyip gözlerine uykudan sürme çekmeyen âbid

2 Divan s. 228/5. bend 3 Divan s.191/1b

Ahmed Sûzî ve Dönemi • 189

kulların ile, gençliğimizin gönüllerinde uyuyan emel ve idealleri uyandır! Al- lah’ım seherlerdeki ah u eninimi gençliğe de nasib et! İslam şahinlerinin, uç- maları ve avlarını yakalamaları için kanatlarını ve pençelerini çıkart!4

Sûzi de: Seher vaktinde yapılan duanın, tüm hacet kapılarının anahtarı olduğunu söyler ve der ki: Güne erken kalkarak seherde başla ve sakın seher vakti uyuma; elini aç ve aşk ile Allah’a yalvar, çünkü dertlerin devası, hastala- rın devacısı seher vaktinde bulunur; seherde zikrederek ağla ve ciğerlerindeki yaraları seher vaktinin ahlarıyla dağla; Fettah olan Allah, her işi seherde açar, her kilidin anahtarı seher vaktindedir. Her işi zaferle açan seherdir, aşk ehlinin şarabı seherdir.

Saadet hazineleri seherde açılır, binlerce lütuf ve rahmet seherde bağışla- nır. Rahman’ın kapısı seherde açılır, Yezdan’ın bereketi seherde saçılır; en gö- nül alıcı güzeller de seherde görüldüğü için her murada seherde erilir. Seher- de kavuşma şarabı içilir, seherde sevgilinin diyarına göçülür. Canın oturduğu yer seherde süslenir ve gönül padişahı bu tahta seherde gelir. Bir kez daha her huzurun başı seherdir ve bu, salike bir rehberdir. Salike seherde uyku haram- dır, uyursa büyük bir kayıptır. Gel fırsat varken vakti geçirme, seher kuşunu daldan uçurma (52-64 b.)

Suzi’nin ahlak anlayışı güne bu bilinçle başlayan ve “Mekārim-i hüsn-i ah- lāk ile bu kalbe melahat vir5” diye duada bulunduğu, iç ve dış dünyası den-

gede olan insanı oluşturmaya yönelik olmak üzere, irşad temeline dayanmak- tadır. O bu görevi bizzat ve eserleriyle yapmış, esaslarını da özet olarak Pend- name adlı manzumesinde ortaya koymuştur.

Pend-name, yol eri olmak isteyenlere, yani güzel ahlaka tam bir niyetle sahip olmak isteyenlere ve bunu bir disiplin içerisinde yapma iradesi göstere- ceklere derli toplu düzenlenmiş özet mahiyetinde bir derstir ve 3 ana konu et- rafında işlenmiştir:

Nasihat Alma (ve verme)nin Şartları

Nasihat-nâme ve pend-nâme gibi eserlerin kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Müminler ayetlerle, öğüt vermek ve almakla yükümlü kılınmıştır.

4 Ebu’l-Hasan Ali En-Nedv (Çeviren: Yusuf Işıcık), İkbal’in Mesajı, Hayra Hizmet Vakfı Yay., Konya 1979, s.52.

190 • Ali Çavuşoğlu

Lokman (as) da oğluna Tevhid akîdesini ve namazı dosdoğru kılmasını tavsiye ettikten sonra üçüncü olarak, “Yavrucuğum iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış... Çünkü bu, işlerin yılmadan, kararlılıkla, mutlaka yapıl- ması gerekenlerindendir.” (Lokman, 17) demişti.”

Suzi, Yunus Emre’nin “Bezirganım ben metaım çok, alana satmağa gel- dim” deyişi gibi dünyayı bir ticarethane, kendisini de buradaki insanı kaliteli olma yolunda iyileştirecek malları satmakla görevli bir satıcı olarak görür.

Gül vasfındaki kaside-i bahariyyesinde mürşidine ait olduğunu söylediği Gülşen adlı bir dükkan da vardır. Buradaki alış verişin şartı alınan her malın layıkıyla kullanıldığına dair dükkan sahibini razı etmektir. Yani salik (müşte- ri), gece gündüz (dükkan sahibinin) mürşidinin rızasını aramalı, emirlerine muhalefet etmemelidir. İşte kendisi de mürşidininkine benzer Nasihat Dük- kanı adlı bir dükkan işletmektedir ve burada satılan malları alan kişi gerçek- ten kullanırsa arzu edilen mekarim-i ahlaka ulaşacak ve şerefli olacaktır6.

Sattığı malların her biri kimya gibi kıymetlidir. Bu dükkandan herkes alışveriş yapabilir, ancak aldıkları kimya değerindeki malların kendilerindeki her bir madeni altına çevirebilmesi için, görmeyi ve düşünmeyi bilmeleri ge- rekmektedir. (1-3) Çünkü alınan bu malların kendilerinde katma değer oluştu- rabilmesi bu iki özelliğin olmasına bağlıdır. Ancak o zaman kendilerini tanı- yabilecekler ve büyük kitabı okuma kabiliyeti kazanacaklardır.

Bunca eşya sandığın olmuş kitab-ı Hak şehâ Kıl nazar ibretle manasın oku ne dir sana7

...

Vardurur her zerrede bir feyz-i Rahmâni şehâ Kıl basiret ibret ile gör ne tekvin eyledi8

Yolda Sahip Olunması Gereken Vasıflar ve Yol Adabı

Hayat, doğum ve ebed arasında uzun bir yoldur ve Suzi, bu dükkanda hayat yolunun yolcusuna gerekli malzemeleri, yol adabında belirtilen edeb malzemelerini satmaktadır. Suzi, müşterilerin aldıkları malzemeyi kullanılıp kullanmadıklarını, alış verişin şartlarını denetleyen bir müfettiş, bir uyarıcıdır.

6 Divan s.54/ 34-39.b 7 Divan s. 62/19b 8 Divan s. 315/4b