• Sonuç bulunamadı

Sivas Mevlevihânesi ve Mevleviyye

ON SEKİZ VE ON DOKUZUNCU YÜZYILDA SİVAS’TA TASAVVUF

2. Sivas Mevlevihânesi ve Mevleviyye

Anadolu'da ilk tesis edilen mevlevîhânelerden biri kabul edilen Sivas Mevlevîhânesi, 1911 yılında dergâhın postnişini olan Mehmed Reşid Çelebi'nin dergâh tarihçesi ile ilgili verdiği bilgilere göre; Mevlânâ'nın torunu Ulu Arif Çe- lebi tarafından kurulan, on yedinci yüzyılda Köprülü Mehmed Paşa (ö. 1072/1661) tarafından yenilenen Sivas Mevlevîhânesi, on dokuzuncu yüzyılın başında Zaralı Recep Paşa (ö. 1218/1803) tarafından köşk ilavesinde bulunul- muş, yapıyı yenilemiş ve bazı vakıflar tahsis etmiştir.26 Konyalı Mehmed

Bahaddin Çelebi Recep Paşa'nın inşa ettirdiği köşkün bitişiğine, alt katında üç

21 Sadık Vicdânî, Tarikatler ve Silsileleri, (Tomar-ı Turuk-ı Aliyye), haz. İrfan Gündüz, Enderûn Kitabevi, İstanbul 1995, s. 252.

22 Ekrem Işın, “Abdülahad Nuri”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul, 1994, c. I, s. 21-22.

23 Rüya Kılıç, “Sivas’tan İstanbul’a Bir Tarîkat Portresi: Şemsiyye ve Sivâsiyye”, Türkler, Anka- ra 2002, c. XI, s. 125.

24 İbrahim Baz, Abdülehad Nûrî-i Sivâsî’nin Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri, Basılmamış Doktora Tezi, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2004, s. 126.

25 Ramzan Muslu, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (18. Yüzyıl), İnsan Yayınları, İstanbul 2003, s. 206.

26 Nejat Göyünç, “Sivas Mevlevîhânesi”, IX. Vakıf Haftası Kitabı, Türk Vakıf Medeniyetinde Hz. Mevlânâ ve Mevlevîhânelerin Yeri ve Vakıf Eserlerde Yer Alan Türk-İslâm Sanatları Seminerleri, 2-4 Aralık 1991, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1992, s. 83.

Ahmed Sûzî ve Dönemi • 25

hücre, üst katında ise üç oda bulunan bir bina inşa ettirirken, Zileli Yağsî Dede ise Mevlevîhâneye bir künk su getirtip havuz yaptırmıştır.27

Sivas Valisi Ahmet İzzet Paşa’ya, vilayet defterdarı Fevzi Bey’e, nâib ve müftilere hitaben yazılan 19 Cemâziylevvel 1284/18 Eylül 1867 tarihli bir fer- manda Sivas Mevlevihanesine Üsküdar’daki Valide-i Atîk evkafından tahsis olunan köyün gelirinin senede 140 Kuruş olduğu belirtilmektedir.28

Mevlevihanenin şeyhi Mehmet Reşit Efendi’ye verilen bir berat suretinde “Mev-

levîhâne dervişânı fukarâsı ta’âmiyesi olarak” Tokat mizân-ı harîr mukâ-taası’ndan,

Sivas tevâbii sayd-ı mâhî mukâtaası malından, Sivas Emvâl-i Maliyesi’nden top- lam 445,5 Kuruş tahsis olunduğu, fakat bunun bir miktarı kesilerek 288 Kuruş kaldığı anlaşılmaktadır. Bu para ile hem dergâhtaki dervişlerin hem de gelen gidenlerin yiyecek ihtiyaçları karşılanacaktır.29

Temmuz 1917 yılında Sivas Mevlevîhânesi’nin harap durumda bulunduğu, kapı ve duvarlarının yıkılmaya yüz tuttuğundan, tamiri için vilayetçe 1500 lira- lık bir keşf bedeli tespit edilmiş, fakat bu tamir gerçekleştirilememiştir. Şehrin kuzeyindeki en dış mahallelerinden olan Kösedere-i Zımmî mahallesinde bulu- nan Mevlevihane, muhtemelen bu tarihten sonra Sivas'ta bulunan bir başka ye- re, Ali Baba Zâviyesi'ne taşınmış ve tekkeler kapatılıncaya kadar burası Kadirî- Mevlevî dergâhı olarak görev yapmıştır. Bu durumu dergâh naziresinde bulu- nan bazı Mevlevi kabirleri de teyit etmektedir.30

1742 tarihinden başlamak üzere 1911-1912 yılına kadar, Sivas Mevlevihane şeyhlerinin isim ve görev süreleri bir silsile hâlinde kaynaklara yansımıştır. 1742’den 1836’ya kadar Mevlevihanede aynı aileye mensup kişiler şeyh olmuş- lardır.31 Bu tarihte Mevlevihanenin tespit edilen ilk şeyhi es-Seyyid Şeyh

Mehmed’dir. Bundan sonra oğlu Seyyid Şeyh Mehmed ve ardından onun oğlu Seyyid Mehmed Niyazi Halife görev yapmışlardır. Böylece diğer zaviyelerde olduğu gibi Sivas Mevlevihanesinde de şeyh ailesi geleneği teşekkül etmiştir. Mehmed Reşid Çelebi tarafından Konya'ya gönderilen belgeye göre dergâha XIX. asırda postnişin olan şeyhler ve meşihat süreleri şöyledir:

Şeyh Mustafa Dede (1223-1232/1808-1817} Oğlu Şeyh Mehmed Dede (1232-1241/1817-1825)

27 Göyünç, “Sivas Mevlevîhânesi”, IX. Vakıf Haftası Kitabı, s. 84. 28 Göyünç, “Sivas Mevlevîhânesi”, IX. Vakıf Haftası Kitabı, s. 84-85. 29 Göyünç, “Sivas Mevlevîhânesi”, IX. Vakıf Haftası Kitabı, s. 85.

30 Sezai Küçük, Mevlevîliğin Son Yüzyılı, Simurg Yayınları, İstanbul 2003, s. 250.

26 • Kadir Özköse

Trabzonlu Mehmed Niyazi Dede (1241-1251/1825-1835) Ürgüplü İbrahim Dede (1251-1259/1835-1843)

Kütahyalı Şeyh Ali Dede (1259-1266/1843-1850) Sivaslı Şeyh Bahşî Dede (1266-1269/1850-1852) Zileli Yağşî Dede (İ269-1273/1852-1856)

Konyalı Şeyh Mehmed Bahaddin Çelebi (1273-1302/IS56- 1885).32

Mehmed Bahaddin Çelebi'yi takiben 1302/1885 yılında oğlu Mehmed Reşid Çelebi Sivas Mevlevîhânesi postuna tayin olmuştur.33

3. Kadiriyye

Kadiriyye tarikatının Anadolu’ya XV. asrın ortalarında Eşrefoğlu Rûmî (ö.874/1469-70) vasıtasıyla Osmanlı Anadolu’suna girdiğinden bahsedilse de34

Sivas’ta Eşrefoğlu Rûmî ile çağdaş bir başka Kadiri şeyhine daha rastlamakta- yız. O da zaviyesini, 1420 tarihinde Sivas’ta kuran Hoca Sarı Şeyh’tir.35 Sivas’ta

Kadiriyye’ye mensup şeyhlerden bir diğeri Kaleardı Mahallesi sakinlerinden Şeyh Ebü’l-Kâsım Baba (ö. 1250/1835)’dır.36 Ali Baba Zaviyesi ise XIX. asırda bir

Kâdirî Zaviyesi hâline gelmiştir. Zaviye şeyhi Şeyh Hasan Efendi’nin tarikat-ı Aliyye-i Kâdirîyye’den müstahlef olduğu belirtilmektedir.37 Hoca Sarı Şeyh Za-

viyesinin fizikî anlamda fonksiyonunu yitirmesinden sonra Sivas’ta kurulan bir diğer Kadirî zaviyesi Mor Ali Baba Zaviyesidir.38

Mor Ali Baba Sivas’ta Kadiriyyenin Halisiyye kolunu yaygınlaştıran bir isimdir. Asıl adı Asıl adı Şeyh Mehmed el-Muttalib b. Mor Ali İbn Ahmed Paşa olan39 ve 1805 yılında Kerkük’te doğan Mor Ali Baba, manevî bir emre uyarak

Şeyh Halis Talebanî’ye intisap eder. Şeyh Halis’in yanında zekâsı, gayreti ve

32 Ömer Demirel, “Sivas Mevlevihanesi ve Mevlevi Şeyhlerinin Sosyal Hayatlarına Dair Bazı Tespitler”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, II. Milletlerarası Osmanlı Devle- tinde Mevlevihaneler Kongresi, Tebliğler, yıl, 2, Sy., II, Mayıs 1996, s. 220.

33 Göyünç, “Sivas Mevlevîhânesi”, IX. Vakıf Haftası Kitabı, s. 84.

34 Reşat Öngören, Osmanlılarda Tasavvuf -Anadolu’da Sûfîler, Devlet Ve Ulemâ (XVI.Yüzyıl)-, İz Yayıncılık, İstanbul 2000, s.20.

35 Ömer Demirel, Osmanlı Dönemi Sivas Şehri –Makaleler-,BMS Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti., Si- vas 2006, s. 74-75.

36 Demirel, Osmanlı Dönemi Sivas Şehri, s. 74-75. 37 Yücer, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf, s. 374. 38 Demirel, Osmanlı Dönemi Sivas Şehri, s. 74-75.

39 Ömer Demirel, Osmanlı Vakıf-Şehir İlişkisine Bir Örnek: Sivas Şehir Hayatında Vakıfların Rolü, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2000, s. 64, 313 no.lu dipnot.

Ahmed Sûzî ve Dönemi • 27

bilgisi ile temayüz eder.40 Yedi yıllık seyr u sülûk eğitimini tamamladıktan sonra

şeyhi tarafından Sivas’a halife olarak gönderilir.41 Sivas’a geldiğinden nereden

ve niçin hicret ettiğini soranlara “Tekke kurmak için manevi emirle geldiği” cevabını vermektedir. Sivas’a geliş tarihinin 1895-1897 olması ihtimali kuvvetlidir.42

Sivas’a geldiğinde Şems-i Sivâsî dergâhında konuk edilir. Kısa bir süre son- ra da Çayırağızı Mahallesinde bir Kâdirî Dergâhı açarak irşad ve eğitim faaliyet- lerine başlar. Mor Ali Baba Camii ve Külliyesi olarak bilinen bu zaviye, zaman içerisinde “Aşağı Tekke”, “Şeyh Seyfettin Tekkesi” ve “Mor Ali Baba Tekkesi” adlarıyla anılmıştır.43 Dergâh, kısa zamanda yapılan ekler ve bağışlanan gayri-

menkullerle geniş ve büyük bir külliye hâline gelmiştir. Mor Ali Baba, dergâhını 25 Rebîulevvel 1295/29 Mart 1878 tarihinde vakfiyeye bağlamış, evlâda meşrût olarak büyük oğlu Abdulkadir Gulâm Efendi’yi mütevelli tayin etmiş, dergâh meşîhatı inkirâza uğradığında Kerkük Abdurrahman Talebânî Dergâhı postni- şini yetkili kılınmıştır.44

Kuvvetli bir mutasavvıf olan Mor Ali Baba, kendisini dine, ilme ve tasavvu- fa vakfetmiş, Arap ve İran edebiyatlarına hâkim olmuş, bu dillerde birçok şiir ve tarih beyti yazmıştır. Osmanlı Devletinin 124. şeyhülislâmı Mustafa Hayri Efen- di (ö. 1340/1921) küçüklüğünde büyük kardeşi Sivas İli Adalet Müfettişi Hakk Beyin yanında bulunmuş, bu esnada Mor Ali Baba’dan Farsça okumuştur.45

Mor Ali Baba, şiirlerinde şeyhinin verdiği Âli mahlasını kullanmıştır. Türkçe şi- irlerine dair fazla örnek yoktur. Tasavvufla ilgili Tenbîhu’s-Sâlikîn isimli basıl- mamış bir eseri vardır.46