• Sonuç bulunamadı

Sultan Alparslan’ın Mervânî İç İşlerine Karışması

Belgede Mervani Devletinin dış siyaseti (sayfa 157-159)

6. NÂSIRÜDDEVLE (MANSUR B NİZAMEDDİN)

7.2. NİZAMEDDİN DÖNEMİNDE MERVÂNÎ-SELÇUKLU İLİŞKİLERİ

7.2.3. Sultan Alparslan’ın Mervânî İç İşlerine Karışması

Emir Nizameddin ile kardeşi Said arasında 460/1069 yılında yeniden anlaşmazlık çıkmış ve Said, çıkıp Sultan Alparslan’ın yanına gitmişti. Bu sırada Bizans imparatoru da 463/1071 yılında Konstantiniye’den çıkıp Malazgirt’e gitmişti. Bunu duyan Alparslan, Irak’tan ayrılarak Diyarbekir’e gelmiştir. Bu sırada Said’de yanında bulunuyordu. Alparslan karargâhını Dicle kenarındaki “Harşafiye” denilen yerde kurmuştu. Nizamülmülk; Meyyâfarikîn’e gitmiş, sarayda Emirle görüşmüş ve emir, kardeşi Said’in Sultan’ın yanında ne konuştuğunu sormuş ve Nizamülmülk de o konuda Emir’i bilgilendirmişti. Emir, Sultan’a önemli miktarda mal ve hediye hazırlamıştı. Vezir Nizamülmülk, Emir’e şöyle demişti: “Bence sizin de Sultan’a gelmeniz gerekir ve arzuladığın şekilde dönersin.” Emir, daha çok mal ve hediye hazırlayarak geceyi orada geçirmiş, sabah olunca Sultan’ın yanına gitmişti. Bu esnada Emir’in kızkardeşleri ve hanımı, Nizamülmülk’ün eteğine sarılarak: “Senin bahtına düştük.” diye yalvarmışlardı. Selçuklu Veziri, onlara şu cevabı vermişti: “Vallahi ben sizlerden onu Emir olarak alıyorum, Sultan olarak geri göndereceğim.” Daha sonra Emir Sultan’ın yanına gitmiş; Sultan, ona saygı göstermiş ve Emir de ona tarif edilmeyecek kadar mal sunmuştu. Nizamülmülk, Sultan’ın yanına çıkarak Emir’in kızkardeşlerinin ve hanımının nasıl eteğine yapıştığını anlatmış ve onlara söz verdiğini iletmişti. Sultan, buna karşılık “Ben kardeşi Said’e yeminler içerek söz vermiştim.” deyince Vezir: “bir mahsuru yoktur Sultan’ım siz ava çıkın, yapılanları bana bırakın” demişti. Sultan ava çıkınca Nizamülmülk, Said’i yakalayıp kardeşine teslim etmişti. Nizamülmülk, Bışar’ı-Ezrak adındaki hizmetçiyle birlikte Said’in bulunduğu çadıra girmiş ve ona selam vermişti; o da şaşırarak şöyle demişti: “Bu saatte niçin yanıma geldiniz? Nizamülmülk, kusura bakma diyerek bir pranga çıkarmış ve ayağını uzat demişti. Said, ayağını uzatmayınca Nizamülmülk, ayaklarını çekmiş ve bağlamıştı. Said iki çuval arasında katırının sırtında Hettah’a götürülmüş ve oradan hapse atılmıştı.397

Diğer taraftan Emir Nizameddin’in kızkardeşi Zübeyde, oğlu Ahmet’e büyük bir kese altın vermiş ve şu şekilde onu uyarmıştı: “Emirle birlikte sen de git ama senin

397

İbnü’l-Ezrak, s. 186-88; Amedroz, 144; Köymen, lll, s. 72. 85. 121. 161-62. 237. 247. 263; Merçil ve Diğerleri, Vll, s. 122; Çevik, agt., s. 191-92; Tufantoz, s. 108-10.

139

yanında para olduğunu fark etmesin. Sen emir’in yanında bulunan her şeyi verip hiçbir parası kalmadığını görürsen o zaman yanında bulunan paraları çıkar ve önüne koy.” Nihayet Emir, elinde olan bütün mallarını dağıtmış ve hiçbir şeyi kalmayınca zor duruma düşmüştü. Ne yapacağını bilemez hale düştüğü bir esnada yeğeni anesinin vermiş olduğu paraları çıkarıp dayısının önüne koymuştu. Bu şekilde Emir’in üzüntüleri gitmiş ve bu onun için bulunmaz bir şey olmuştu. Daha sonra Sultan Alparslan ona saygı göstermiş, hediyeler vererek onu geri göndermişti. Nizamülmülk, Emir’e “Ben aile ferdlerine onu sultan olarak size geri göndereceğime dair söz vermiştim; ama bizim yalnız bir sultanımız var. Siz de “Sultanü’l-Umera”sınız. Emir Nizameddin’e bu unvan verilmiş ve Meyyâfarikîn’e geri dönmüştü.398

Meyyâfarikîn, 463 yılında meşhur Nizamülmülk tarafında ziyaret edilmişti.399

Seçukluların 463/1071 yılında Diyabekir’e ikinci gelişlerinde Said de Alparslan’la gelmişti. Alparslan kendisine kardeşini hükümdarlıktan indirip ve kendisini onun yerine geçireceği sözü vermişti. Tabi Vezir Nizamülmülk, Sultan’ı ikna ederek görüşünden vazgeçirmişti.400

Sultan Alparslan, h. 463 yılında Halep’te iken Bizans’ın ilerlediği haberi alınca Diyarbekir’e hareket etmişti. Oranın sahibi Nasr b. Mervân, onu karşılayarak Sultan’a ayakbastı olarak 100.000 dinar vermişti. Ama Sultan, vatandaşlardan toplandığı gerekçesiyle o parayı iade emri vermiş ve Âmid’e ulaşmıştı. Geçilmesi zor olan surlarını görünce onları kucaklamış, ellerini ve yüzlerini onlara sürmüştü.401

Sultan Meyyâfarikîn’e varmıştı; buranın Emir’i Nasr b. Mervân, Sultan’dan çekindiği için derhal onun yanına gelmişti. Sultan, ona yakınlık gösterip hil’at giydirmiş ve ordusu için de yüz bin dinar ödemesini talep etmişti. Nasr, halktan toplamış olduğu paraları Sultan’a göndermişti, fakat Sultan bunları kabul etmeyerek şunları söylemişti: “Benim, çiftçilerin paralarına ihtiyacım yoktur demişti. Bunun üzerine Nasr, bizzat kendisine ait paraları Sultan’a göndermişti.402

Nasr, 463/1070-71 yılında Alparslan’a tabi oldu.403

398

İbnü’l-Ezrak, s. 188; Sibt İbni’l-Cevzi, XlX, s. 47-48; Ripper, s. 244-46.

399 Minorsky, “Meyyafarikin”, Vlll, s. 198. 400 Abdurrakib Yusuf, ll, s. 52. 401 İbnü’l-Esir, Vlll, s. 387. 402 Sibt İbni’l-Cevzi, XlX, s. 35.

140

Sultan Alparslan, 1070 yılında Suriye seferine giderken Diyarbekir bölgesine gitmiş ve daha önce Bizanslılar tarafından alınan kaleleri tekrar geri almıştı. Diyarbekir’in iki kardeş hükümdarı tarafından karşılanan Sultan, Âmid kentin’in ceviren surları çok beğenmiş, onları okşamış ve Dicle’nin kenarında bulunan “Harşafiye” denilen yerde karargâhını kurmuştu.404

Nasruddevle’nin ölümünün ardından Sultan Alparslan’ın kulağına ondan geriye haddi hesabı olmayan bir servet kaldığını, bu servet arasında Mûsık’ın deveyi kesebilecek kılıcı ve çok değerli bir tesbihin de olduğu haberi gitmişti. Alparslan, Nizameddin’e mektup göndererek kılıç ile tesbihi istemişti. Nizameddin, istenilen kılıc ve tesbihi göndermemiş ve birçok değerli hediyelerinde aralarında bulunduğu başka kılıcı ve tesbihi göndermişti.405

Selçuklu Sultanı, Erbil’in sahibi Kürt Emiri Ebu’l-Heycâ b. Musık’i Emir Nizameddin ya da oğlu Mansur’a göndererek otuz bin dinar istemişti.406 Sultan(Tuğrul), babaları Nasruddevle’nin Mervânoğullarının yönetim işlerini yoluna koymak amacıyla bırakmış olduğu paraları istemişti.407

Belgede Mervani Devletinin dış siyaseti (sayfa 157-159)