• Sonuç bulunamadı

Bâd’ın Ziyar Komutasındaki Büveyhî Orduyla Savaşı

6. NÂSIRÜDDEVLE (MANSUR B NİZAMEDDİN)

1.2. BÂD’IN BÜVEYHÎLERLE YAPTIĞI SAVAŞLAR

1.2.3. Bâd’ın Ziyar Komutasındaki Büveyhî Orduyla Savaşı

Mervânî Emiri Bâd’ın ulaştığı durumunu kabullenmek istemeyen Büveyhî Hükümdarı Samsâmuddevle ve Veziri İbn Sa’dân, Sefer 374 /Temmuz/Ağustos 984’e

104 İbnü’l-Ezrak, s. 53-54. 105 İbnü’l-Ezrak, s. 54-55. 106 İbnü’l-Ezrak, s. 55-56.

25

Bâd’ı durduracak çözümler aramışlardı. Samsâmuddevle’nin elinde Ziyar b. Şehrâkuveyh’ın dışında bu görevi üstlenebilece kimse kalmamıştı. Samsâmuddevle, hertürlü savaş araç gereçleriyle donatılmış büyük bir ordu Ziyar’ın emrine verilerek Bad’ın üzerine gönderildi. Bu orduya; Şükr komutasında köle olan Türkler ve Tikrit’e Ebu’l-Kasım’da katıldı. Ziyar, Bâz Ebu Sucâ komutasındaki Mervânî ordusu arasında çetin bir çarpışma meydana geldi. Bu savaşta Ebu Sucâ, yenildi ve askerleri büyük kayıplar verdi, çoğu askeri esir düşmüştü. Esirler Bağdat’a götürülerek teshir edildi ve böylece Musul tekrar Büveyhîlerin eline geti. Büveyhî kumandanı Ziyar, kazanmış olduğu savaşın rehavetine kapılarak Musul’da kaldı ve ordusunu ikiye bölerek bir bölüğünü, Sa’d el-Hacib komutasında Cizre’ye, Şükr’ün aralarında bunduğu diğer birliğini de Nusaybin’e gönderdi. Bu yenilgiden sonra Ebu Sucâ, Diyarbekir’e dönüp kaybettiği savaşın yaralarını sarmaya ve ordusunu toparlamaya çalıştı.107

Bu savaş, Tikrit yakınıda meydana gelmiş ve Deylemi ordusunun yenildiğini aktarmıştır.108 Genel anlamda Kürtlerin özellikle de Emir Bâd’ın Büveyhîlerin Bağdat’taki varlığına karşı çıktığını ve fırsat buldukça halifeliğin başkentini onların işgalinden kurtarmaya çalıştığını belirtmektedir.109

Öyle anlaşılıyor ki bundan sonra Büveyhîler, Bâd’la olan mücadele stratejisini değiştirmek zorunda kalmışlardı. Zira yerel güçlerle ittifak ve pazarlık konusuna girmişlerdi. Mervânî Emiri Bâd, Diyarbakır’a doğru yol alırken Büveyhî Veziri İbn Sa’dân, Saduddevle b. Seyfuddevle b. Hamdan’a haber gönderek orayı beylik olarak verdi ve babasının toprakları almak istiyorsan Bâd’dan önce davranıp bölgeye gitmesini istedi. Bunun üzerine Ebu’l-Hasan Ali b. el-Hüseyin el-Mağribî komutasındaki Hamdânî ordusu Meyyâfârikîn (Silvan)’a hareket etti. Fakat zafer Saduddevle’ye nasip olmadı ve kötü bir şekilde hezimete uğradı. Mağlubiyetin üzüntüsü içinde bütün ağırlıklarıyla birlikte Halep’e döndü.110

İbn Sa’dân; Hamdanîlerden Saduddevle’ye

107

er-Ruzraverî, Vl, s.55; İbnü’l-Esir, Vll, s. 418; İbn Haldun, lV, s. 458; M. Emin Zeki, s. 482; Şerefhan, Şerefname, Avcı (Çev.), Kürtçe Notu, s. 563; Bulduk, s. 28; Ripper, s. 149; Tufantoz, age s. 63; Baluken, agt., s. 14.

108

Seyyid Hüseyin Mukriyani, (M. Emin Zeki), s. 482.

109

Harûri, s. 94.

110

er-Ruzrâverî, Vl, s. 55; İbnü’l-Esir, Vll, s. 418.İbn Haldun, lV, s. 458; M. Emin Zeki, s. 482; ay., İmâre, s. 98; Baluken, agt., s. 14.

26

Diyarbekir’i beylik olarak ona vererek Bad’la savaşmasını istedi. Ama o buna cesaret etmeden Tıl-Fafana kaçtı.111

Büveyhîler, Bad’ı yendikleri halde ilerleyişini durdurmak için Handanileri devreye sokması, muhtemelen ellerinde yeteri kadar askeri bir güç yoktu.112

Ancak Saduddevle bu başarısızlık haberini alınca, Ebu Şucâ’ın kanını dökmeye ve ondan kurtulma karar verdi ve bu planı uygulayabilecek birisini gönderdi. Bir Hamdanî casusu, Mervânî kışlasına girip Ebu Şucâ’nın askerlerinin arasına sızmayı başardı. Bir gece gizlice Ebu Şucâ’nın bulunduğu çadıra sızarak yatakta bulunan Ebu Şuca’yı fena halde yaraladı. Ama yarası öldürücü olmamıştı. Bâd’ın yarası iyileştikten sonra, vakit kaybetmeden barış için acele ederek, Ziyar ve Sad ile barış görüşmesinde bulundu. Yapılan görüşmeler neticesinde Diyarbekir ve Tur-Abidin’in yarısı Bad’a vermek koşuluyla anlaşma yapıldı. Bunun ardında Ziyar, Bağdat’ta dönerken Sad, Musul’da kaldı.113

Bâd’ın öldürülmesi için Ziyar tarafından bir fedai gönderildi.114 Bir başka rivayete göre; Ebu’l-Kasım, Diyarbekir’de Kürtleri askeri yöntemle yenilmeyeceğini anlayınca, devreye kiralik bir katili devreye soktu. Ebu’l-Kasım el- Hacib, liderleri yaralayınca Kürtlerin hareket manevralarının azaldığı varsayıma dayanarak Mervânîler’in üzerine iki yönlü bir sefer düzenlenme kararı aldı. Karar gereğince; Şükr komutasındaki bir Türk birliği Nusaybin’e ileryeyecekti, ( diğer birliği de Cizre’ye göndermişti.) Ama Ebu’l-Kasım el-Hacib’ın askerleri itaatsizlik yapınca Türk birliğinde de huysuzluk başladı. Bu arada Bâd, Büveyhîlerin komutanı olan Ziyar’la irtibata geçerek çatışmaları bitirmeyi önerdi. Her ne kadar Ziyar; bu öneriyi kendi inisiyatifiyle olumlu cevap vermiş olsa da, Ebu’l-Kasım’ın da söz konusu olan bu öneriyi onaylaması gerektiğinin farkındaydı. Bâd’la 374/984-85 yılında Nusaybin’de yapmış olduğu anlaşmaya göre; Diyarbekir ve Tur-Abidin’in batı kesimini Bâd’a bırakmasını kabul etti. Sad, Musul’a dönünce Ziyar, oradan ayrılıp Samsâmuddevle’nin

111 er-Ruzrâverî, Vl, s. 55. 112 Ripper, s. 150. 113

İbnü’l-Esir, Vll, s. 418; İbn Haldun, lV, s. 458; M.Emin Zeki, s. 482-83; ay., İmâre., s. 98- 99;Tufantoz, s. 64; Baluken, agt., s. 14-15.

114

27 yanına Bağdat’ta gitti. 115

Bâz-Samsâmuddevle 377/987’de barıştıklarını yazmış.116 Söz konusu olan ittifaktan sonra; bölgede barış ve güven oluşmuş, Bâd ile Büveyhîler arasındaki ilişki güçlendi ve bu ilişkiler 377/987 yılına kadar devam etti.117

Büveyhîlerin Bağdat’taki sarayından kâtiplik yapmış olan Ebu İshak İbrahim İbn Halil es-Sabi’nin resmi yazışmalardan oluşan koleksiyonun içinde bu barış anlaşmasıyla beraber kaleme alınmış bir dokümana da rastlanmıştır. Samsamudevle, 375 yılının Ramazan ayında (Ocak-Şubat 986) Nusaybin’de bulunan komutanı Ebu’l-Kasım el- Hacib’e yazdığı bir mektupta Musul’daki Ziyar’la irtibat halinde olduğunu onun ve el- Hacib’in tüm mektuplarını Bağdat’a ulaştırdıklarını söylemektedir. Aynı zamanda Samsâmuddevle mektupta, el-Hacib tarafından belirlenmiş barış koşullarını onaylandığını da yazmıştı. Bu barış anlaşmasıyla birlikte, dirlik olarak Bad’a bırakılan topraklar kesin olarak belirlendi. Büveyhî aristokratı, el-Hacib’i Bâd’ı söz ve eylemle dizginleme çabalarından dolayı kutluyordu. Yanız el-Hacib’in anlaşma vesikasını arşivlenmesi için Bağdat’a mutlaka ulaştırması gerekiyordu. Samsâmuddevle’nin sözlerinden Bad’ın kendini Büveyhîlerin vassalı olarak ilan ederek gerekli sorumlulukları üstlenmesinin barış için önemli bir şart olduğu anlaşılıyor. İbnü’l- Ezrak’ın aktardığı üzere, henüz Bâd ile Büveyhîler arasındaki çatışmaların başında komutan Ebu’l-Harb Ziyar, Kürt lidere teslim olmasını tavsiye etmişti; böylece paylaşılmayan bölgeleri Samsâmuddevle’den dirlik olarak alabilirdi. Tüm bunlardan anlaşılıyor ki, muharebe meydanlardaki yoğunluk Bağdat’taki Büveyhîlerin savaş kapasitesini zorluyordu. Bu nedenle bölgesel güçlere büyük tavizler vermek zorunda kalıyordu.118

İbn Sa’d 376/987 yılında ölünce, Bahaüddevle Ebu Nasr Musul’a gelip yönetimi ele geçirdi. Ebu Nasr, bir müddet Musul’da kaldı; onunla Bâd arasındaki barış ortamı sürmekteydi. Oda Bâd’a Tur-Abidin ile Cezire bölgesini beylik olarak verdi. Bahaüddevle, daha sonra Bâd’a haber yollayarak kendisiyle İbn Sa’d arasındaki duruma

115

er-Ruzraverî, Vl, s. 55; Ripper, s. 150-51; Baluken, agt., s. 14-15.

116

Şerefhan, Şerefname, Avcı (Çev.), Kürtçe Notu, s. 563.

117

Harûri, s. 94.

118

İbrahim es-Sabi, Resail, Leinden cod. or. 00766,224v-226v; İbrahim es-Sabi, Paris ms arabe 3314, fol. 214r-214v; el-Qalqasandi, Subh el-asa, Cilt, 7, s. 104-06; (Ripper), s. 151-52.

28

geri dönülmesini ister. Ama Bâd bunu kabul etmez. Bunun üzerine Bahaüddevle, bu durumu bir mektupla Halife Tai’yi bildirdi. Halife Tai, durumu öğrenir öğrenmez kölesi olan Sarîr b. Nasara et-Taşî komutasında bir ordu hazırlayarak Bâd’ın üzerine gönderdi. Abbasi ordusu, operasyon başlatıp Bâd’ı aramaya başladı ve Tur-Abidin’de Bâd’la karşılaştı. İki ordu, Nusaybin’e bakan tepenin yamacında savaştı ve Bâd’ın kardeşi Ebu’l-Fevarıs öldürüldü.119

1.2.4. Bâd’ın Ebu Nasr Havaşaze Komutasındaki Büveyhî Orduyla Savaşı