• Sonuç bulunamadı

Suç olgusunu, bireyin ihtiyaçlarını, kişilik yapısını, bakış açısını, değer yargılarını, beklentilerini ve dürtülerini esas alarak izah etmeye çalışan bireysel teoriler; klasik ekol, neo-klasik ekol, pozitif ekol ve coğrafi ekol olmak üzere dört alt başlıkta incelenmektedir.

1.1.5.1. Klasik Ekol

Klasik kriminoloji, 1789 Fransız İhtilalinden önce var olan hukuk sistemine ve ceza adaletine tepki olarak ortaya çıkmıştır (İçli, 2004: 43). Suç, suçu teşkil eden etmenlerin temelinde sosyal sözleşmenin ihlali ile birlikte suça sebep olan cezalandırma düşüncesi (Uludağ, 2011:13, 129) Hobbes tarafından ileri sürülmekteydi. Hobbes’in bu fikirleri Beccaria’yı çok etkilemiş ve buna karşı farklı metotlar geliştirmeye itmiştir (Gökulu, 2014:

639-640).

Klasik Okulun en önemli temsilcisi olan Beccaria, suçu sadece kötü insanlarda aramanın yanlış olduğunu, var olan kanunlarda da aranması gerektiğini savunmuştur. O zaman suçun nedeninin var olan kanunların tarafsızlığında aranması gerektiğini ve herkesin de bu kanunlar karşısında eşit olması gerektiği görüşünü ileri sürmüştür. Bu yüzden sosyal sözleşme var olan kanunlarda yerini almıştır (Tümerkan, 2011:55). Kanunlar içerisinde kullanılan cezalar, var

olan özgürlükleri diğer kişilere karşı yapılacak hak ihlallerine karşı korumaktadır. Bunun neticesinde Beccaria sosyal düşüncede, kişinin sadece kendi rızasıyla toplumla kaynaşmasını ve toplumun da bu kişilerden sorumlu olması gerektiği tezini savunur. Bunlara bağlı olarak klasik ekol düşünce sistemi suçun varlığını üç temel görüşte toplar. Bunlar:

 Suçluya hak ettiği cezayı vermek ve mağdurun öcünü almak,

 Bireyi caydırarak bir daha suç işlemesini engellemek,

 Topluma suçluların hak ettikleri cezaları aldıkları mesajını vererek suçun önlenmesini sağlamaktır (Einstadter ve Henry’den Akt. Dolu, 2009: 95).

1.1.5.2. Neo Klasik Ekol

19. yy. da suç olgusu üzerine yapılan çalışmalarda, neo-klasik ekol düşüncesi daha etkin olmuştur. Bu düşünce akımının öncüleri genelde İngilizlerdir. Klasik ekol düşünürleri cezanın suça uygun olmasını şiddetle savunurken neo-klasikçiler bu görüşü reddederek cezanın suçluya değil, suça uygun olması gerektiği fikrini benimserler. 7 yaşın altındaki kişilere ceza uygulanmaması gerektiğini savunurlar. Bununla da suçlunun neden bu davranış halinde bulunduğunu, suçlu davranışı çevreleyen özel konuları veya suç işlemeye karşı baskı duygusunun göz ardı edilmesi gerekliliğini savunmuşlardır (İçli, 2004: 46).

1.1.5.3. Pozitif Ekol

Pozitif ekolun öncüleri arasında Cesera Lombroso, Enrico Ferri ve Garofalo gelmektedir. 19. yy. sonlarına doğru suç, bilimsel açıdan ele alınmaya başlanmıştır (Dönmezer, 1994: 85). Pozitif ekol klasik ekol düşüncesinden bu yönüyle ayrışır. Pozitif ekol, suçu psikolojik kapsamda ele alır. Neden ve sonuç ilişkisini değerlendirip hukuksal tanımlamayı tamamen reddederken, klasik ekol bireyin özgür iradesini ele alarak suçun hukuksal çerçevesini referans edinir. Pozitif ekolde bilimsel teknikler ile ceza ve suç olgusunun izah edilmesi hedeflenirken, klasik ekolde cezanın önleyici etkisi üzerine yoğunlaşılmıştır (Yücel, 2004: 37).

Psikiyatri profesörü olan ve hayatının bir bölümünü cezaevlerinde mahkûmlara ayıran Lombroso, mahkûmları birçok kişilik testine tabi tutar. Uyguladığı kişilik testleriyle mahkûmların karakterleri, yaşama biçimleri, düşünce yapıları ve geçmişleri hakkında bilgiler toplayarak analiz yapmıştır. Hatta araştırmalarını daha da genişleterek cezaevinde kalıp ölenlerin kadavraları üzerinde birçok analizler yaparak bilgiler toplamıştır. Edindiği bu bilgiler doğrultusunda birey için

“Suç işleme şartlarına sahip kişi suçlu doğar.”

kanısına varmıştır (Dönmezer, 1994: 85). Yani bedensel anormalliklerin bireyi suç işlemeye yönlendirebileceğini belirtmiştir. Ancak daha sonraları bu fikrinden kısmen vazgeçerek tüm suçluların bu gruba dahil edilemeyeceğini savunarak çevresel etkenlerin de suça sebebiyet verebileceğini söylemiştir (Yücel, 2004: 37).

Pozitif ekolün önde gelen bir diğer ismi de Enrico Ferri’dir. Klasik ekolün özgür irade felsefesini reddeden Ferri, davranışlarından ötürü birisinin suçlu kabul edilemeyeceği fikrini savunur. Çünkü “kişiler suç işlemez, aksine suça itilirler.” düşüncesine sahiptir. Bu sebepten dolayı toplum içerisinde yaşamını sürdüren suçlu, suç olgusunun oluşması aşamasında suçu seçmemiştir. Bu yüzden de toplumun yasalarla suçluya karşı korunması gerektiğini savunur. “ Kriminal Sosyoloji” adında çok önemli bir eseri bulunan Ferri “suçlu doyum yasasını”

savunarak, yasalarla korunan belirli yerlerde ancak belirli şartlarda suç işlenebileceğini belirtir.

Buna bağlı olarak “suç ne daha az, ne daha çok” düşüncesini söylemekten geri kalmaz. Böylece toplumsal değişimlerle suçun azaltılabileceğini savunur (İçli, 2004: 50).

Bu çalışmalar neticesinde pozitif ekolün kriminolojiye katkısı şöyle özetlenebilir; teorik kısımdan ziyade deneysel araştırmalara önem vermişlerdir. Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda suça göre değil suçluya göre ceza verilebileceğini belirtmişlerdir. Bunu yanı sıra çeşitli önlemler ile suçun sabit tutulabileceğini hatta önlenebileceğini savunurlar. Pozitif ekol düşünürleri, bireyde önceden saptanacak özelliklerle bireyin suç işleme yönünden etkisizleştirilebileceğini savunurlar (Dönmezer-Erman, 1997: 421).

1.1.5.4. Coğrafi (Kartografik) Ekol

Suçlu davranışın üzerinde coğrafi (kartografik) etmenlerin etkisi olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Coğrafi şartlardan iklimin, yerleşim yerinin, doğal kaynakların ve topografik etkenlerin suç olgusu ve suçlu üzerinde tesiri olabileceğini savunan bir ekoldür. Kendilerini

“kartografik ekol” bazen de “ekolojik ekol” olarak adlandırırlar. Ekolün önde gelen isimleri arasında Belçikalı matematikçi A. Quetelet ve Fransız hukukçu A. M. Guerry yer alır.

Bu ekolün öncüleri suçu sosyal koşulların neticesi olarak ifade ederler. Suç istatistiklerinde yoksulluk, yaş, cinsiyet, ırk ve iklimi ilişkilendirerek incelemiş ve bireyin değil, toplumun suçlu davranışından sorumlu olabileceğini savunmuşlardır. İstatistik yöntemini kullanarak yaş, cinsiyet, eğitim değişkenlerine bağlı olarak tablolar ve haritalar düzenlemişlerdir. Aynı zamanda suçları şahsa ve mala karşı olmak üzere iki grupta toplamışlardır. Ekolün öncülerinin amacı, davranışa neden olan faktörleri bulmak yerine kişiyi suçlu davranışa eğilimli yapan faktörleri bulmaktır. Ekole göre mala yönelik suçlarda temel

faktör fırsattır. Yoksulluk ve suç ilişkisi analizinde önemli değişkenin suç işleme fırsatı olduğunu belirten Guerry, çağdaş sosyologlara önderlik etmiştir. Nüfus yoğunluğunun suçta artışa yol açacağı, eğitimin suçlu davranışını önleyeceği gibi meseleyi basitleştirici açıklamaları reddeder (Adler ve Ark’dan Akt. İçli, 2004: 52).